Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/403 E. 2021/968 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/403 Esas
KARAR NO: 2021/968
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/10/2017
NUMARASI: 2016/771 E., 2017/1073 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının davalı ile ticari ilişkisi olduğunu cari hesapta gösterilen çeşitli tarihlerdeki faturaların ödenmemesi üzerine davalı hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu davalının yapmış olduğu itirazın iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı tarafından dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi sunulmamıştır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Davanın kısmen kabulüne, İstanbul Anadolu … İcra Müd.nün … sayılı icra takibine yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 2.976,64 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi uyarınca avans faizi uygulanmasına, asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” şeklinde karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Öncelikle belirtmek gerekir ki yargılama sürecinde davalı tarafın hiçbir şekilde davaya katılmadığı,katılmadığı gibi de herhangi bir belge, delil sunmadığı müvekkili şirketin ise yargılama süresince maddi gerçeğin ortaya çıkarılması bakımından gerekenleri yerine getirmeye özen gösterdiği, bilirkişi incelemesine sunduğu tüm ticari defterlerinde yasal yükümlülüklerini yerine getirdiği,fakat hükme esas alınan bilirkişi raporunda ”ticari defterlerden başka var olan ancak maddi imkansızlık nedeniyle sunulamayan deliller nedeniyle inceleme yapılamadığı” kanaati ile ticari defterlerin ispat gücünün yok sayıldığı, 2- Her iki tarafta tacir olup ticari defterlerinin uyuşmazlığın aydınlatılması bakımından incelenmesi öncelikli unsur iken,davalı tarafın herhangi bir şekilde ticari defter ibraz etmediği, sunmuş oldukları ticari defterlerdeki kayıtları çürütecek nitelikte herhangi bir delil sunamadığı, 3- Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ”ticari defterlerden başka var olan ancak maddi imkansızlık nedeniyle sunulamayan deliller nedeniyle inceleme yapılamadığı” belirtilmiş olmakla beraber aynı zamanda, bilirkişi raporunun tespit edilen hususlar başlıklı kısmının 6.maddesi’nde:”15.000,00-TL lik çek ve 4.500,00-TL’lik çeklerin davalıdan alınarak borçtan düşülmesi sureti ile taraflar arasında ticari ilişkinin oluşmuş olabileceği” kanaatinin çeliştiği, raporun çelişkili olup hükme esas alınamayacağı hususları ileri sürülerek, yerel mahkemenin davayı kısmen kabul eden 10/05/2017 tarihli kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını,bu hususta yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesi talep edilmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, cari hesap alacağına dayalı İİK’nın 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasıdır. Davacının davalıya karşı, cari hesapta gösterilen çeşitli tarihlerdeki faturaların ödenmediği gerekçesiyle, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile 7.571,56 TL alacak için takip başlattığı, davalının takibe süresinde itiraz etmesi üzerine takibin durduğu, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılan iş bu davayla itirazın iptalinin istendiği, usulüne uygun tebliğe rağmen davalı tarafın cevap dilekçesi ve delil sunmadığı yukarıda açıklandığı üzere mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiği, davacı tarafça kararın istinaf edildiği görülmektedir. Mahkemece tacir olmaları sebebiyle tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, davacı tarafça ticari defterler sunulmuş, davalı tara ticari defterleri sunmamış, bu nedenle sadece davacı ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda bilirkişi raporu alınmış olup, raporda özetle 24.01.2015 tarihli, 1.161,12 TL’lik faturanın defterde kayıtlı olduğu, fakat sevk irsaliyesi sunulmadığı, 24.01.2015 tarihli, 1982,40 TL tutarındaki faturanın vade farkı faturası olduğu, 2014 yılından devreden 1451,40 TL’lik kayda ait açılış fişi haricinde fatura veya sevk irsaliyesi sunulmadığı, 22.476,64 TL’lik davacı tarafın kestiği fatura tutarı ile davalı tarafın vermiş olduğu 19.500 TL’lik çek tutarı arasındaki fark olan 2.976,64 TL’nin asıl olarak kabul edilebileceği tespiti yapılmış, mahkemece rapora itibar edilerek karar verilmiştir. Akdi ilişkiyi ve hizmet verdiğini ispat yükü davacı taraftadır. Davacı tarafça icra takip dayanağı faturalardan 09.02.2015 tarihli 22.476,64 bedelli fatura dışındaki faturaların davalı tarafa tebliğine ilişkin bir belge, faturalarda belirtilen hizmetin verildiğine dair sevk irsaliyesi veya benzeri bir delil sunulmamıştır. Oysa mal satıldığı iddiasının, imzalı sevk irsaliyesi ile veya imzalı teslim makbuzları veya mutabakat ile bu durumun ispat edilmesi gerekmektedir. Her ne kadar davacı tarafından, davalının delil ve defter sunmayarak, kendi ticari defterlerindeki kayıtları çürütemediği ileri sürülmüşse de, yukarıda da belirtildiği üzere, akdi ilişkiyi ve hizmet verdiğini ispat yükü davacı tarafa ait olup, davacının tek taraflı olarak düzenlemiş olduğu ticari defterler tek başına alacak iddiasını ispatlamaya yeterli değildir. Öte yandan bilirkişi raporu incelendiğinde, raporun dosya kapsamına ve denetime uygun, teknik yeterliliğe sahip olduğu, kendi içinde çelişkili olduğu yönündeki davacı itirazının yerinde olmadığı görülmüştür. Sonuç olarak tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/10/2017 tarih ve 2016/771 E., 2017/1073 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerilerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/09/2021