Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/401 E. 2021/1156 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/401
KARAR NO : 2021/1156
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/11/2017
NUMARASI: 2016/284 E. 2017/902 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 14/10/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesi ile; Taraflar arasında ticari satım ilişkisi bulunduğunu, davacının cari hesaptan kaynaklanan 51.199,87 TL alacağını ödememesi nedeniyle davalı/borçluya keşide edilen Bakırköy … Noterliği’nin 05/01/2016 tarihli ihtarnamenin sonuçsuz kalması üzerine aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe girişildiğini, borçlunun takibe ve borca itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla, itirazın iptali ile takibin devamını, davalı tarafın % 20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile mahkumiyetini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Davacı ile müvekkili arasında süregelen ticari ilişki olduğunu, en son akdedilen 01.01.2015 tarihli “Ticari Şartlar Anlaşması” uyarınca, davacının “Aktivite Bütçesi” ödemesinin kararlaştırıldığını ve müvekkili tarafından davacı adına 30.09.2015 tarihli … numaralı 6.378,20- TL bedelli ve 30.09.2015 tarihli … numaralı 187.910,96 TL bedelli faturalar tanzim edilerek tebliğ edildiğini, davacının Bakırköy … Noterliği’nin 15.10.2015 tarihli ve … yevmiyeli ihtarnameyle faturaların kabul edilmediğinin bildirildiğini, Bakırköy … Noterliği’nin 23.10.2015 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile faturaların münakit sözleşme uyarınca düzenlendiği, mükerrer talebin söz konusu olmadığı, davacının anlaşma gereğince sevk etmesi gereken ürünlerin sevkiyatı durdurulduğundan zarara uğradığı, fatura bedellerinin derhal ödenmesinin ihtar edildiğini, davacının Bakırköy … Noterliği’nin 27.10.2015 tarih ve … yevmiyeli ihtarnamesiyle, sözleşmeyi feshettiklerini, müvekkilinin 52.771,57 TL borcu olduğu ve ödenmesi gerektiğinin bildirildiğini, söz konusu sözleşmenin ancak haklı sebeple ve fesih ihbarının karşı tarafa tebliğini takip eden 90 günlük sürenin sonunda feshedilebileceğini, dava dilekçesinde, kötüniyetli olarak ihtarname sürecine dair beyana yer verilmediğini, müvekkili şirketin haklı alacağını, davacıdan tüm taleplerine rağmen tahsil edemediğinden, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davacının, kötüniyetli tutumunu devam ettirerek icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ve müvekkili aleyhine 51.199,87- TL alacaklı olduğundan bahisle takip başlattığını, haksız davanın reddini, davacının kötüniyet tazminatına mahkumiyetini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; “Davacı ve davalının ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen ve itibara layık bulunan 27/09/2017 tarihli raporda ;Davacı lehine delil niteliği bulunan davacı ve davalı tarafça ibraz edilen yasal defterlere göre davacının takip tarihinde (21/01/2016) davalıdan tahsili gereken asıl alacağının 51.199,67 TL olduğu, davalı defterlerine göre, davacının takip tarihi itibari ile borcunun 250.454,40 TL olduğu, tarafların TTK md. 94 uyarınca herhangi bir mutabakat yapmadıkları, davalı tarafın, aralarındaki geçerli sözleşmeye dayalı olarak tanzim ettiğini iddia ettiği 209.125,29 TL’lik faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, faturaların yasal dayanağını oluşturan ikna edici yasal delilin sunulmadığı, davalı defterlerinde kayıtlı olmayan 92.015,06 TL’lik faturanın 85.756,97 TL’lik kısmını davalının kabul ettiği, kalan kısmı ile ilgili ispat külfetinin davacı tarafa ait olduğu, mevcut belgelere göre yapılan değerlendirme sonunda; davalı hesaplarında 21/01/2016 takip tarihi itibari ile davacı borcunun 250.454,40 TL,davalının davacı adına tanzim ettiği ancak içerikleri ıspat edilemeyen davalı faturalarının 209.125,29 TL, davalı tarafça içeriği kabul edilen ancak faturaları gelmediğinden hesaplara kaydedilmeyen davacı faturalarının 85.756,97 TL, davalının 21/01/2016 tarihi itibari ile borcunun 44.427,86 TL asıl alacak olabileceği, davacı tarafça gönderilen ihtarnameye göre davalının 06/01/2016 tarihi itibari ile mütemerit olduğu ” belirtilmiştir. Toplanan deliller ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre dava konusu asıl alacak ile sınırlı olarak yapılan yargılama sonunda; taraflar arasında ticari satıma ilişkin ticari ilişki bulunduğu, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 44.427,86 TL cari hesap alacağı olduğu, davalı tarafın cari hesap borcunu ödediği veya borcun başka nedenle sona erdiğine dair delil sunmadığı halde bu miktardaki alacağa haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet verdiği anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne” karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; 1.Taraf defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde, mahkemece hükme esas alınan 27.09.2017 tarihli bilirkişi raporunda; Tarafların ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği bulunduğu, davalı ticari defterleri tahtında davacı tarafın 21.01.2016 takip tarihi itibari ile müvekkili şirkete 250.454,40-TL’sı borçlu olduğu, davacı defterlerinde kayıtlı olmayan davalı faturalarının 209.125,29-TL tutarında olduğu, davacı tarafça tanzim edilip davalı defterlerinde kayıtlı olmayan ama takip sonrasında ticari defterlerine kaydedilen faturaların 85.756,67-TL tutarında olduğu, bedeller düşüldüğünde müvekkili şirketin davacı şirkete 44.427,86-TL borcu olduğu yönünde görüş beyan edildiğini, davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı tespit edilen faturaların tamamı taraflar arasında münakit sözleşme tahtında düzenlenmiş irsaliyeli faturalar olmasına rağmen, salt davacı tarafından mezkur faturaların ticari defterlerine işlenmemiş olması nedeni ile davacının müvekkili şirketten alacaklı olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, mahkemece sektör bilirkişisi aracılığı ile yeniden inceleme yapılması gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesis edildiğini,2- Anayasa’nın 141/3 maddesi ve 6100 Sayılı HMK’nın 297. Maddesi gereğince tüm kararların gerekçeli olması ve çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin gösterilerek, gerekçeli kararda delillerin tartışılması ve her delilin değerlendirilmesi gerektiğini, mahkeme tarafından müvekkili şirketin, davacı şirketçe ticari defterlerine işlenmeyen ve bu nedenle icra takibine konu bakiye alacağın oluşmasına sebebiyet veren faturalara konu alacakları talep hakkı olup olmadığının hiç irdelenmediğini, (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 12.03.2013 tarihli, 2012/6515 Esas ve 2013/1497 Karar sayılı kararı) mahkeme kararının eksik incelemeye dayalı olarak tesis edildiğini,3- Mahkeme tarafından takip sonrası kısa vadeli avans kredilerine uygulanan faiz oranları dikkate alınarak %10,50 oranında basit usulde temerrüt faizi uygulanmasına karar verilmiş ise de; belli dönemlerde avans faiz oranının değişkenlik göstermesi sebebi ile Yargıtay 12. HD’nin 30.11.2010 tarihli, 2010/15355 esas ve 2010/28303 sayılı kararında belirtildiği üzere, takip talebiyle istenen faiz oranının borç ödeninceye kadar uygulanması gerekmeyeceğinden hükmün hatalı olduğunu,4- Mahkemece alacağın likit olduğundan ve itirazın haksız olduğundan bahisle davacı lehine icra-inkar tazminatına hükmedilmiş ise de; alacak miktarının bilirkişi incelemesi neticesinde tespit edilmiş olması nedeni ile likit bir alacaktan bahsedilemeyeceğini, müvekkili şirket kayıtlarında müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğu gözetildiğinde itirazın haksız olduğundan bahsedilemeyeceğini, (Yargıtay 15. HD’nin 09.11.2010 tarihli, 2010/5330 Esas ve 2010/6141 Karar sayılı kararı, Yargıtay HGK’nun 14.07.2010 tarihli, 2010/19-376 Esas ve 2010/397 Karar sayılı kararı) izah olunan ve re’sen öngörülecek nedenlerle; mahkemenin 2016/284 Esas ve 2017/902 Karar sayılı kararının kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesi ile; 1-Mahkeme dosyasında yapılan 27.09.2017 tarihli bilirkişi incelemesi sonucu müvekkili firmanın alacağının sabit hale geldiğini,2-Bilirkişinin dosyadaki deliller ile bağlı kalarak raporunu oluşturduğundan, mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporunun hukuka uygun ve denetime açık olduğunu, 3-T.C. Merkez Bankası’nın avans işlemlerinde uygulanan faiz oranının 14.12.2014 tarihinde ve sonrasında % 10,50 olduğunu ve 31.12.2016 tarihine kadar bu şekilde uygulandığını, takibin 20.01.2016 tarihli olduğunu ve bu dönemde avans işlemlerinde uygulanan faiz oranının %10,50 olması nedeniyle kurulan hüküm ile beraber karar verilen faizin hukuka uygun olduğunu,4-Müvekkili ve davalı arasında ticari faaliyet yapıldığı düşünüldüğünde mal, bedel, alacak ve borç kıstasları ile beraber değerlendirme yapıldığında, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin edebileceğini, bu nedenle de alacağın likit belirlenebilir olduğunu, mahkemenin verdiği icra-inkar tazminatına ilişkin kararın hukuka uygun olduğunu, davalının istemlerinin reddini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı tarafın talebi; davalı ile arasındaki ticari satım ilişkisine dayalı cari hesaptan kaynaklanan 51.199,87 TL alacağın davalı tarafça ödenmemesi nedeniyle Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün .. Esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan takibe borçlunun itirazının iptali ile takibin devamı, % 20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsiline ilişkindir. Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında; davacı tarafından, davalı/ borçlu aleyhine cari hesap bakiye alacağından kaynaklanan 51.199,87 TL asıl alacak ve 132,56 TL işlemiş faiz toplamı 51.332,43 TL’nın tahsili talebiyle 21/01/2016 tarihinde ilamsız takip başlatıldığı, 22/01/2016 tarihinde ödeme emrinin tebliğ edildiği, 7 günlük yasal süresi içinde kalan 29/01/2016 tarihli borca, faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itirazı ile takibin durduğu, itiraz dilekçesinin alacaklı tarafa tebliğ edilmediğinden, 51.332,43 TL tutarındaki asıl alacak yönünden açılan itirazın iptali davasının yasal süre içinde olduğu tespit edilmiştir.Mahkemece davacı ve davalının ticari defter ve kayıtları, üzerinde yapılan inceleme sonunda alınan 27/09/2017 tarihli bilirkişi raporunda ;Davacı lehine delil niteliği bulunan defterlerine göre davacının takip tarihi itibariyle (21/01/2016) davalıdan asıl alacağının 51.199,67 TL olduğu, davacı tarafça tanzim edilen faturalar ve davalı ödemelerinin davacı tarafın yasal defterlerinde aynen kayıtlı olduğu, Davalı lehine delil niteliği bulunan defterlerine göre, davacının takip tarihi itibari ile borcunun 250.454,40 TL olduğu, davacı tarafça tanzim edilen faturalar ve davalı ödemeleri ve faturalarının yasal defterlerinde aynen kayıtlı olduğu, defter kayıtlara göre hesap farkının 250.454,40 TL+51.199,67 TL=301.654,27 TL olduğu ve taraf defterlerinde kayıtlı olmayan faturalardan kaynaklandığı, davacı defterlerinde kayıtlı olmayan … Faturalarının 209.125,29 TL olup, söz konusu faturalardan 30.09.2015 tarih 500201 no.lu 187.910,96 TL’ lik ve 30.06.2015 tarih 500200 no.lu 6.378,20 TL’lik faturaların üzerinde davalının kabulüne ilişkin herhangi bir belge ve işaret bulunmadığı, davalı tarafça tanzim edilen bu faturanın dayanakları konusunda da dosya kapsamında bilgi ve belge bulunmadığı, söz konusu faturaların bir bölümünün de davalı tarafça yapılan iadelere ilişkin olduğu ancak dosya kapsamında söz konusu faturaların davacı tarafça kabul edildiğine dair herhangi bir vesaik bulunmadığı, davalının davacı hesabına kaydettiği söz konusu faturaların ve dayanaklarının fotokopilerinin sunulması ile teknik (Sektör Bilirkişisi ve Pazarlama Uzmanı) bilirkişiler tarafından değerlendirilmesinin uygun olacağı, davacı tarafça tanzim edilip davalı defterlerinde kayıtlı olmayan ama içerikleri kabul edilen (Faturaları gelmediğinden kayıtlara alınmadığı beyan edilen) faturaların, 92.015,06 TL olup, 85.756,67 TL’lık kısmın davalı tarafça kabulünün yapıldığı, 6.258,39 TL’lık kısım için davacının içeriğini ispat etmesi gerektiği, fatura denetiminin yapılabilmesi için ibrazının gerektiği,Davalı hesaplarında 21.01.2016 takip tarihi itibari ile davacı borcu 250.454,40 TL Davalının tanzim ettiği, içerikleri ispat edilemeyen davalı faturaları 209.125,29 TL Davalı tarafça içeriği kabul edilen ancak faturaları gelmediğinden hesaplara kaydedilmeyen davacı faturaları 85.756.97 TL Davalının 21.01.2016 takip tarihi itibari ile borcunun 44.427,86 TLolacağı, ibraz edilen defter ve belgelere göre tarafların ticari ilişkilerine rağmen TTK md. 94 uyarınca herhangi bir mutabakat yapmadıkları, tespit edilmiştir.Mahkemece; bilirkişi raporundaki tespite itibar edilerek 44.427,86 TL için itirazın iptaline, Merkez Bankası tarafından kısa vadeli avans kredilerine uygulanan faiz oranları dikkate alınarak (01/01/2015 sonrası) % 10,50 oranında basit usulde ( 3095 S.K. Md 3.) temerrüt faizi uygulanmasına,Likit alacağa haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet veren davalı/ borçlunun hüküm altına alınan asıl alacağın (44.427,86 TL )nin % 20’si oranında icra-inkar tazminatı ile mahkumiyetine,Fazlaya ilişkin davacı talebinin reddine,Yasal şartlar oluşmadığından davalı lehine kötü niyet tazminatı takdirine yer olmadığına, karar verilmiştir.1-Bilirkişi raporu ile; “tarafların defter kayıtlara göre hesap farkının 250.454,40 TL+51.199,67 TL=301.654,27 TL olduğu ve taraf defterlerinde kayıtlı olmayan faturalardan kaynaklandığı, 30.09.2015 tarih 500201 no.lu 187.910,96 TL ve 30.06.2015 tarih 500200 no.lu 6.378,20 TL’lik faturalarda davalının kabulüne ilişkin herhangi bir belge ve işaret bulunmadığı, faturanın dayanakları konusunda da dosya kapsamında bilgi ve belge bulunmadığı, faturaların bir bölümünün de davalı tarafça yapılan iadelere ilişkin olduğu, ancak faturaların davacı tarafça kabul edildiğine dair herhangi bir vesaik bulunmadığı, davalının davacı hesabına kaydettiği söz konusu faturaların ve dayanaklarının fotokopilerinin sunulması ile teknik (Sektör Bilirkişisi ve Pazarlama Uzmanı) bilirkişiler tarafından değerlendirilmesinin uygun olacağı” belirtilmiş olup, mahkemece raporda beyan edilen faturaların ve dayanak belgelerinin tamamlatılarak, teknik bilirkişiler aracılığı ile inceleme yaptırılmadan karar verildiği tespit edildiğinden, davalı tarafın sektör bilirkişisi aracılığı ile yeniden inceleme yapılması gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesis edildiğine ilişkin istinaf sebebinin kabulü gerekmiştir.2-Anayasa’nın 141/3 maddesi; Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılacağını, hükmün kapsamını düzenleyen HMK 297/c maddesinde; tarafların iddia ve savunmalının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin belirtileceğini düzenlemiştir. Yargıtay 19. HD’nin 07/07/2020 tarihli 2019/109 esas ve 2020/1351 karar sayılı, Yargıtay 11. HD’nin 13/11/2019 tarihli 2019/34-7128 esas ve karar sayılı kararında açıkça belirtildiği üzere mahkemenin gerekçeli kararlarının HMK 297/c bendindeki hususları ihtiva etmesi yasal zorunluluktur. Mahkemece kararın gerekçe kısmında davanın itirazın iptali davası olduğu tespiti yapıldıktan sonra, icra takip dosyası, tarafları gönderdiği ihtarlar ve bilirkişi raporu özetlenerek, Toplanan deliller ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre dava konusu asıl alacak ile sınırlı olarak yapılan yargılama sonunda ; taraflar arasında ticari satıma ilişkin ticari ilişki bulunduğu, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 44.427,86 TL cari hesap alacağının bulunduğu , davalı tarafın söz konusu cari hesap borcunu ödediği veya borcun başka nedenle sona erdiğine dair delil sunmadığı halde bu miktardaki alacağa haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet verdiği anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar verildiği belirtilmiştir. Mahkemece bilirkişi raporunda eksik olduğu belirtilen belgelerin getirtilmesine ihtiyaç duyulmama nedeni açıklanmadığı gibi, hüküm verilen 44.427,86 TL’sı borcun varlığına ulaşma gerekçesine yer verilmediğinden, HMK 297/c maddesinde belirtilen ve kararda bulunması gereken çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin gerekçeli kararda mevcut olmadığı anlaşıldığından, davalı vekilinin tüm kararların gerekçeli olması ve çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin gösterilerek, gerekçeli kararda delillerin tartışılması ve her delilin değerlendirilmesi gerektiği, müvekkili şirketin, davacı şirketçe ticari defterlerine işlenmeyen ve icra takibine konu bakiye alacağın oluşmasına sebebiyet veren faturalara konu alacakları talep hakkı olup olmadığının irdelenmediği, mahkeme kararının eksik incelemeyle tesis edildiğine ilişkin istinaf sebebinin kabulü gerekmiştir.3-Bilirkişi raporunda; 3095 sayılı kanunun 3.maddesi uyarınca takip konusu alacağa %10,50 oranında basit usulde temerrüt faizi uygulanması gerektiği belirtilmiş ve mahkemece; “Davalının mütemerrit olduğu gözetilerek davacının 44.427,86 TL tutarındaki asıl alacağına – davacının talebi aşılmamak üzere- takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4489 Sayılı Kanun ile değişik 2.md gereğince TC Merkez Bankası tarafından kısa vadeli avans kredilerine uygulanan faiz oranları dikkate alınarak (01/01/2015 sonrası) % 10,50 oranında basit usulde ( 3095 S.K. Md 3.) temerrüt faizi uygulanmasına, ” karar verilmiştir.3095 Sayılı Kanun’un 3.maddesi;” Kanuni faiz ve temerrüt faizi hesaplanırken mürekkep faiz yürütülmez, bu konuya ilişkin Türk Ticaret Kanunu hükümleri saklıdır” hükmünü ihtiva etmektedir. Mürekkep faiz, takip tarihine kadar işleyen faizin asıl alacağa eklenmesi suretiyle hesaplanan faiz, basit faiz ise işleyen faizin asıl alacağa eklenmeksizin, takipten sonrada takipteki asıl alacak üzerinden hesaplanacak faiz olduğundan, yasa maddesinde anlatılmak istenen, faizin ana paraya eklenerek faiz istenemeyeceğine ilişkin olup, faizin değişkenliğine etki eden bir husus değildir. Davacı taraf takipte avans faizi talep etmiştir. Taraflar tacir olup, takip konusu alacak her iki tarafın ticari işletmesi ili ilgilidir. Yargıtay 11. HD’nin 18/10/2010 tarihli 2009/4195 esas ve 2010/10398 karar ve Yargıtay 12. HD’nin 30/11/2010 tarihli 2010/15355-28303 esas ve karar sayılı kararında açıkça belirtildiği üzere; taraflar arasındaki uyuşmazlık ticari işten kaynaklanmış olup, 3095 sayılı Kanunun 2/2 maddesi gereğince sözleşmeyle kararlaştırılmasa bile avans faizi istenebilir. Belli dönemlerde avans faiz oranının değişkenlik göstermesi sebebi ile takip talebiyle istenen faiz oranı sabit tutularak borç ödeninceye kadar uygulanmasına karar verilemez. Mahkemece davacı talebi aşılmamak üzere %10,50 oranında sabit faize karar verildiğinden, yerleşmiş Yargıtay uygulamalarına aykırı olmakla davalı vekilinin takip talebiyle istenen faiz oranının borç ödeninceye kadar uygulanması gerekmeyeceğinden hükmün hatalı olduğuna ilişkin istinaf talebinin kabulüne karar verilmiştir.4-Mahkemece karar verilen 44.427,86 TL’nın dayanağı faturalar, davacı tarafça düzenlenmiş ve davalı defterlerine kayıtlı olan yada davalı defterlerine kayıtlı olmamakla birlikte davalı tarafın kabul ettiği faturalar olup, yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca davalı defterine kayıtlı olması yada karşı tarafça kabul edilmesi davalı tarafa tebliğ edildiğini ve itiraz edilmeksizin kesinleştiğini göstereceğinden, yine yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca itiraz edilmeksizin kesinleşen faturaya dayalı alacak likit kabul edileceğinden, mahkemece itirazın haksız olduğu tespit edilerek iptaline karar verildiğinde, alacak likit olduğu taktirde, haksız itirazı ile alacaklının alacağına geç ulaşmasına sebebiyet verdiğinden iptaline karar verilen alacak miktarı üzerinden icra inkar tazminatına karar verileceğinden, mahkemece 44.427,86 TL için itirazın haksız olduğuna karar verildiğinden, davalı tarafın alacak miktarının bilirkişi incelemesi neticesinde tespit edilmiş olması nedeni ile likit bir alacaktan bahsedilemeyeceği, müvekkilininde alacaklı olduğu gözetildiğinde itirazın haksız olduğundan bahsedilemeyeceğine, ilişkin istinaf sebebinin reddine karar vermek gerekmiştir.Davalı vekilinin 4 numaralı istinaf sebebinin reddine, 1,2 ve 3 numaralı istinaf sebebinin kabulü ile açıklandığı şekilde eksik deliller toplanarak sektör bilirkişisi heyete katılmak suretiyle ek rapor alınarak karar verilmek üzere 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/11/2017 tarih ve 2016/284 E. 2017/902 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6, maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 758,72 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,6- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda DİKKATE ALINMASINA,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6-362/(1)/g. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 14/10/2021