Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/400 E. 2021/652 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/400 Esas
KARAR NO: 2021/652
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/09/2017
NUMARASI: 2016/112 E., 2017/631 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/06/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket bünyesinde finans ve satın alma yöneticisi olarak çalışan ve en eski yöneticilerden biri olan … Kocaeli …. Noterliğinin … yevmiye numaralı ve 16/08/2012 tarihli vekaletnamesi ile bir takım yetkiler verildiğini, bu yetkinin parasal işlemlere ilişkin 50.000,00 TL ile sınırlı olup, kambiyo senedi düzenleme yetkisini de içermediğini, buna rağmen adı geçen şahsın kendisine verilen yetkiler dışında ve kötü niyetli olarak müvekkili şirket adına hiç bir ticari ilişkiye dayanmayan çok sayıda sahte çek ve bono keşide ettiğini ve bu çek ve bonoların şirketin bilgi ve onayı olmadan dava dışı … (…) ve davalı … Limited Şirketi aracılığıyla piyasaya sürüldüğünü, bu şekilde davalı şirketin lehtar gösterilmesi suretiyle yetkisiz şekilde sahte olarak düzenlenen ve davalı tarafından Kocaeli …İcra Müdürlüğünün … sayılı takibe konu edilen 29/08/2014 düzenleme, 27/11/2014 ödeme tarihli 44.000,00TL bedelli, Kocaeli ….İcra Müdürlüğünün … sayılı takibe konu edilen 26/05/2014 düzenleme, 23/10/2014 ödeme tarihli 90.000,00TL bedelli, Kocaeli ….İcra Müdürlüğünün … sayılı takibe konu edilen 21/08/2014 düzenleme, 28/11/2014 ödeme tarihli 86.000,00 TL bedelli senetler sebebi ile borçlu olmadıklarının tespiti ve dava konusu senetlerin iptali ile ödenmesinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının çalışanı ve yetkilisi … imzaladığı bazı firmalara ait çeklerin davacının … Bankası İzmit Şubesinden ödendiğini, bu firmaların; … olduğunu, …, … satış firmasını lehtar göstererek 2011-2012 yıllan arasında keşide ettiği ve lehtar tarafından … ’e verilen kambiyo senetlerinin de ilgili faktoring şirketine davacı tarafından ödendiğini, davacının ticari alanda … tarafından kendi adına düzenlenen tüm kambiyo evrakını ödeyerek …’ün Sağlık kuruluşu adına her türlü işlem yapma yetkisinin olduğuna ilişkin teamül oluşturduğunu, müvekkilinin davacı taraf ile aralarında var olan ticari ilişki ile davacıya satışı yapılan malzemelerin … tarafından teslim edildiğini, müvekkilince bu satışa konu her türlü malzemeye fatura kesildiğini belirterek haksız ve kötü niyetli açılan davanın reddi ile %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “Davanın dayandırıldığı iddialar, davacının çalışanı … kambiyo senedi düzenleme yetkisi olmamasına rağmen yetkisi dışında ve miktarında kambiyo senetleri tanzim ederek her hangi bir ticari alım satım ve hizmete dayanmaksızın davacı şirketin borçlandırıldığı, davaya konu edilen kambiyo senetlerinin de bu kapsamda olduğu, yolunda olup, buna mukabil davalı savunmalarının dayanakları ise; Davaya konu senetlerin malzeme satımına dayalı olduğu, davalı çalışanının başkaca kambiyo senetlerini de tanzim ettiği, bu çek ve senet bedellerinin gerek müvekkili şirkete, gerekse diğer alacaklılarına ödendiği, davacının kötü niyetli olarak dava açtığı yolundadır.Davacı şirket tarafından çalışanı … Kocaeli…. Noterliği’nde 16 Ağustos 2012 tarihinde düzenlenen vekaletname ile ”şirket hesaplarından para çekme, hesaplara para yatırma, yeni hesaplar açma, açılmış hesapları dilerse kapatma, ahzu kabz, evrak ve makbuzve ibralar vermeye, banka havalelerini alma, bilumum çek ve senetleri bankaya tahsil ve teminata verme, protestoları talep etme, bankalarda talimatla işlem yaptırmaya, parasal işlemlerde 50.000 TL” olarak yetki verilmiştir. Vekaletname içeriğinde kambiyo senedi keşide etme yetkisi bulunmamaktadır. HMK nın 266. Maddesi gereğince SMMM bilirkişi …’dan alınan raporda; davaya konu icra dosyalarındaki bonoların, davacının 2014 yılı kayıtlarında kayıtlı olmadığı, davacının ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davalının sunduğu 2014 yılı bilgisayar çıktılarında da davaya konu senetlerin kaydının bulunmadığının mütalaa edildiği, taraf defter kayıt ve belgelerinin hususiyetlerinin değerlendirildiği görülmüştür.6098 Sayılı TBK.’nun 74. Maddesine göre; Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da hukuk hâkimini bağlamaz. Davacı şirket A.Ş. olup, ortaklarından ayrı bir tüzel kişiliği vardır. Her ne kadar şirket yetkilisi (aynı zamanda ortak) … hakkında da dava açılmış ise de; ortağın haksız fiili sübuta ermesi halinde şirketin ortağa sorumluluk davası açması mümkündür. Kaldı ki, henüz ortak hakkındaki dava devam etmektedir. Davanın kambiyo senedine dayanması ve imzanın şirket adına atılması nedeniyle şirket tüzel kişiliği bakımından senedin bağlayıcı olup olmayacağı şirketin borç altına girip girmeyeceğinin irdelenmesi gerekmektedir. Bilirkişi raporu, ceza dosyası, sanık ifadeleri ve tüm dosya kapsamına göre senetlerin lehtarı olan …San. Tic. Ltd. Şti.’nin davacı şirketten alacaklı olmadığı, dava konusu senetlerin davacının ticari defterlerine kayıtlı olmadığı sabittir. 2014 yılında davacı şirket ile davalı …. Ltd. Şti. arasında faturaya dayalı bir alışveriş bulunmamaktadır. Davacı şirketin defter kayıtlarında davalı firmanın 01/01/2014 tarih 1 yevmiye numarasıyla açılış kaydının 2013 yılından devreden borç olarak 6.892,24 TL olarak, kapanış kaydının ise 31/12/2014 tarih, … yevmiye kaydı ile aynı miktarda 27/03/2014 vadeli bono ile borcun sıfırlanmış olduğu, bu şekilde yıl sonu kapanışının yapılmak suretiyle kayıtlara işlendiği görülmüştür. Davacı tarafından sunulan 25.12.2014 tarihli YMM … tarafından düzenlenen özel amaçlı tespit raporunda, … verilen çeklerin çıkış bordrolarında şirket kaşesi ve imzası olmadığı, irsaliyeli faturaların gerçek işleme dayanmadığı, … en son 11/12/2013 tarihinde mal alınıp bedelinin 06/01/2014 tarihinde ödendiği, bu tarihten sonra düzenlenen belgelerin tamamının sahte ve yanıltıcı olduğu, … Ltd. Şti’nden 8.388.391,29 TL’lik bir alışverişin ticari teamüllere uygun olmadığı belirtilmiştir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 504/3. maddesinde; “Vekil, özel olarak yetkili kılınmadıkça dava açamaz, sulh olamaz, hakeme başvuramaz, iflas, iflasın ertelenmesi ve konkordato talep edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, bağışlama yapamaz, kefil olamaz, taşınmazı devredemez ve bir hak ile sınırlandıramaz” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre vekilin vekaletnamesinde kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi varsa asil adına çek düzenleyebilir. TBK 551. maddesinde ise “Ticari vekil, bir ticari işletme sahibinin, kendisine ticari temsilcilik yetkisi vermeksizin, işletmesini yönetmek veya işletmesinin bazı işlerini yürütmek için yetkilendirdiği kişidir. Bu yetki, işletmenin alışılmış bütün işlemlerini kapsar. Ancak, ticari vekil açıkça yetkili kılınmadıkça, ödünç olarak para veya benzerlerini alamaz, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, dava açamaz ve açılmış davayı takip edemez” şeklinde düzenlenmiştir. Bu hükümden hareketle ticari mümessillik ile ticari vekalet arasındaki farkları ana hatlarıyla şöyle sıralayabiliriz: Ticari mümessil, bir işletmenin tüm işlerini idare etmekle görevlendirildiğinden, onun, işletmenin hem olağan, hem olağanüstü nitelikteki bütün işleri yapmaya yetkisi vardır. Buna karşılık genel yetkili ticari vekil, işletmenin sadece olağan (mutad) işleriyle sınırlı temsil yetkisine sahiptir. Olağanüstü işlemleri yapabilmesi için, işletme sahibinin özel yetkisine ihtiyaç vardır. Belli bir işin ya da işlemin ifasıyla görevlendirilen sınırlı (özel) yetkili vekillerin sahip oldukları temsil yetkilerinin kapsamı ise, kendilerine bırakılan iş ya da işlemin niteliğine göre belirlenir. Ticari vekil, özel yetki verilmedikçe tacir adına ödünç alamaz, kambiyo taahhütlerinde bulunamaz ve davacı veya davalı olarak mahkemelerde taciri temsil edemez (BK. 453/2; TBK 551/2). Oysa ticari mümessil, bu tür işlemleri dahi yapma yetkisine sahiptir. Nihayet, ticari mümessilin temsil yetkisinin ticaret siciline tescili gerekirken (BK 449/II-III); ticari vekilin temsil yetkisi sicile tescil edilemez.(HGK’nun 19.06.2013 t. 2013/12-2 E., 2013/866K. Sayılı Kararı)Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; borçlu şirketin çalışanı … verdiği vekaletname ile bir kısım yetkiler verilmiş ise de, kambiyo taahhüdünde bulunma hususunda adı geçen vekilin yetkilendirilmediği, takip konusu senetlerin de söz konusu vekaletnameye istinaden … tarafından imzalandığı görülmektedir. Davacı şirketin … tarafından keşide edilen muhtelif çek yada senetleri ödemiş olmasının, bu durumun teamül haline geldiğinin, bu nedenle davacının bu çek ve senetlerle sorumlu olduğunun ispatı için yeterli görülemez. Senetleri tanzim eden dava dışı … kambiyo senedi tanzim etme konusunda özel yetkisi bulunmadığından ancak senet lehdarı tarafından bu kişinin şahsi sorumluluğu yoluna gidilebilir. Netice olarak; vekaletnamesinde kambiyo senedi düzenleme yetkisi bulunmayan yetkisiz vekil … tarafından düzenlenen davaya konu senetlerin davacı şirketi borç altına sokması mümkün olmadığı , mal karşılığı düzenlenmeyen, şirket kambiyo senedi düzenleme konusunda yetkilendirilmiş yetkilisi olmayan kişinin düzenlediği senetlerden dolayı davalı şirketin alacaklı olamayacağı kanaatiyle davanın kabulüne” karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; … ve davacı şirket arasında var olan iç ilişki ve ticari teamül bakımından davanın reddi gerektiğini, …. on dört senedir şirket bünyesinde finans ve satın alma yöneticisi olarak çalıştığını, … adına davacı şirketçe düzenlenmiş 16.08.2012 tarihli vekaletnameden önce ve sonra … tarafından şirket adına kambiyo senetleri keşide ettiğini ve şirket tarafından bu kambiyo senetlerinin ödendiğinin tespit edildiğini, davacı tarafın … şirketi adına kambiyo senedi düzenlemesine herhangi bir itirazda bulunmadığı gibi son birkaç aya kadar tüm borçların tüzel kişiliği adına ödendiğini, çek keşide etmeye yetkili kişinin, evvelde keşide ettiği çeklerin veya senetlerin şirket tarafından hiçbir itiraz olmaksızın ödenmesi halinde ilgili kişinin yetkili olduğuna dair karine oluşturacak olup iyi niyetli üçüncü kişiler ilgili çek ödemelerini talep edebileceklerini, müvekkillerinin davacı ile aralarında var olan ticari işlemleri yasaya ve ticari teamüle uygun ve iyi niyetli olarak yaptığını, davacı tarafın her ne kadar müvekkili şirketin kötü niyetli olarak haksız kazanç elde etme amacı taşıdığını ilen sürmüşse de iş bu iddiaların mesnetsiz olduğunu, -Davacıya satışı yapılan malzemelerin … tarafından teslim edildiğini, taraflarınca iş bu satışa konu her tür malzemeye fatura kesildiğini ve müvekkillerinin ticari kayıtlarına işlendiğini, müvekkillerinin söz konusu malzemeleri de fatura karşılığı satın aldığını, davacının müvekkillerine malzeme satışı yapmadığı yönündeki iddialarının mesnetsiz olduğunu, çünkü yüksek miktarda vergi borcu yükümlülüğüne girdiklerini, diğer davalı … tarafından satışı yapılan malzemelere ilişkin teslim esellüm tutanağının yapılmamış olmasının söz konusu ticari ilişkinin olmadığı manasına gelmediğini, teslim tesellüm tutanağı düzenlenmesinin iki şirket arasında ticari teamülün oluşmasına neden olduğunu, çünkü fatura bedellerinin çek ile ödendiğini, -Davacı şirketin izni ve icazeti ile … tarafından söz konusu ticari işlemlerin yapıldığının açıkça görüleceğini,-Verilen çeklerin karşılıksız çıkması nedeniyle şirketlerinin zor duruma düştüğünü, müvekkillerinin davacı ile iyi niyetli olarak ticari ilişki kurduğu ve davacının geçmişten gelen bir ticari teamül gereği yanında çalışan diğer davalı … çek keşide ettirdiğinin bilinmesi nedeni ile davacı tarafından kötü niyetli olarak huzurdaki işbu dava ikame edildiğini,-Müvekkillerinin hamili olduğu çeklerin teyidi konusunda davacı şirketi arayarak söz konusu bonoların teyidini de aldığını, bunun iyiniyetli olduğunun kanıtı olduğunu, -Sigortalı çalışan … Yüz Bin TL’ler ile ifade edilen ödemelerden davacının bilgisinin olmadığı iddiasının izahtan vareste olduğunu, davacı tarafın basiretli tacir gibi davranmayarak … Şti. gibi ticari itibari yüksek bir şirketin denetimini sigortalı çalışan personele bırakmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ve iddianın soyut olduğunu, davacı tarafından basiretli tacir olarak hareket edilmemiş olup, kendi kusur veya ihmalinden doğan zararlardan müvekkillerinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini,-Davacı şirket, kendisine düzenleyen olarak verilen çekleri yasaya ve basiretli tacire uygun olarak saklanılmasını ve korunmasına (bilerek veya bilmeyerek) gerekli özeni göstermediğinden dava konusu zararların meydana gelmesinde kendi kusuru ve ihmali ile sorumlu olduğunu, tüm nedenlerle usul ve yasaya aykırı yerel mahkemenin verdiği kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle,-Davalı tarafın istinaf dilekçesinde, müvekkil şirket eski çalışanı … müvekkil şirket adına dava konusu 16.08.2012 tarihli vekaletname düzenlenmeden önce ve sonra başka kambiyo senetleri de keşide ettiğini, söz konusu senetlerin müvekkil şirket tarafından ödendiğini, bu durumun … şirket adına her türlü işlem yapma yetkisinin olduğuna teamül oluşturduğunu, davacının basiretli tacir olarak hareket etmediğini ileri sürdüğünü ancak …, kendisine verilen yetkiler dışında ve kötüniyetle müvekkil şirket adına hiçbir ticari ilişkiye dayanmayan çok sayıda sahte çek ve bono keşide ettiğini ve bu çek ve bonoların, taraflarınca haricen tespit edilen davalı ….Ltd.Şti. ile dava dışı … (…) isimli bir firma aracılığıyla piyasaya dağıtıldığını verilen yetkide kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi verilmediği ve verilen yetkinin parasal işlemlerde 50.000.00 tl ile sınırlı tutulduğunun sabit olduğunu, …’ün düzenlemiş olduğu sahte çek ve senetler ile ödemelerin müvekkil şirketten ne şekilde gizlediği Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/482 esas sayılı dosyası kapsamında toplanan deliller ve özellikle de … ile arasında geçen mesai kayıtları ile sübuta erdiğini, söz konusu çek ve senetlere şirket kayıtlarında hiç bir şekilde yer vermeyerek yönetimden gizlediği, bir süre sonra ödemeler aksamaya başlayınca şirkete ait kredi limitlerinin kullanılarak gerekli tahsilatların yapıldığı, ancak en sonunda şirkete ait çek ve senetlerin ödenmesinde sıkıntılar çıkmaya başlayınca şirketin banka hesaplarının bulunduğu banka şube müdürlerinin şirket yöneticilerini aramaları üzerine durumun ortaya çıktığını, sanıklar … üzerine atılı resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarının sübuta erdiğini,-Davalı … yetkilisi …, Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/24787 soruşturma sayılı dosyası üzerinden yapılan soruşturma kapsamında 20.12.2014 tarihinde gerek savcılık, gerekse sorgu Hakimliği huzurunda vermiş olduğu ifadesinde bahsi geçen faturalara ilişkin gerçek bir mal satışı yapmadığını açık bir şekilde beyan ettiğini, Davalı şirket yetkilisi …, 20.12.2014 tarihli savcılık ifadesinde “… çek ve senet keseceğini, çek senetin bedelini benim ödeyeceğimi, ödemiş olduğum çek ve senet bedelini Barış’a vereceğimi, … … elden getireceğini söyledikleri ve kendisinin kabul ettim. Ben 8.800.000,00 TL’lik çek senet alacağım karşılığında hastaneye gerçek bir mal satışı yapmadım….” şeklinde beyanda bulunduğundan davalı şirket yetkilisinin açık ikrarı karşısında iş bu dava kapsamında beyan edilenlerin hiçbir önem ve gerçekliğinin bulunmadığını, davalı tarafın iyi niyet iddiasına konu faturalara dayanak malzemelerin davalı tarafça müvekkile teslim edildiğini kanıtlar herhangi bir belge bulunmadığını,-İş bu dava kapsamında ileri sürülen sahtelik definin mutlak defi olduğunu, işbu dava konusu bonolarda davalı lehtar konumunda olduğundan ve üçüncü kişi olmadığından, iyiniyet iddiasında bulunmasına da imkan bulunmadığını davalı tarafın hukuki dayanaktan yoksun istinaf talebinin usul ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava; Menfi tespit davasıdır.Davacı yan eski çalışanının ticari vekil olduğunu ancak yetkisi olmadığı halde borçlandırıcı senet düzenlediği iddiası ile, şirketin borçlu bulunmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 502/1. maddesinde “Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir.” hükmü düzenlenmiştir. Anılan Kanun’un 504/3. maddesinde; “Vekil, özel olarak yetkili kılınmadıkça dava açamaz, sulh olamaz, hakeme başvuramaz, iflas, iflasın ertelenmesi ve konkordato talep edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, bağışlama yapamaz, kefil olamaz, taşınmazı devredemez ve bir hak ile sınırlandıramaz” hükmüne yer verilmiştir. Ticari vekilin kambiyo taahhüdü altına girmesi de, aynı Kanun’un 551. maddesinde özel yetkinin bulunması koşuluna bağlanmıştır. … ticari vekil olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Vekaletname içeriğine göre, davacı şirketin, … açıkça kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi vermediği, vekâletnamede buna yönelik özel olarak yetki içermediği görülmektedir. … ticari mümessil olmadığının anlaşılması karşısında, vekaletname ile verilen yetkilerin sınırlı yetki olduğu, kambiyo taahhüdünde bulunmayı kapsamadığı, bu sebeple de borçlu şirket adına atılmış olan kambiyo senedindeki imza sebebi ile borçtan sorumlu olmayacağından yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz değildir. Ayrıca yetkisiz temsilci tarafından şirket adına yapılan işlemlerin sonradan şirket yetkilileri tarafından açık veya zımni şekilde benimsendiğine dair delil bulunmadığı, iyi niyetli ya da kötü niyetli olma durumunun açılan ceza davası itibariyle tartışılmasının da yerinde olmadığı anlaşıldığından davaya konu çekin davacı şirket yönünden bağlayıcı olduğundan söz edilemeyecektir. Bu durum karşısında davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Dosyadaki tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/09/2017 tarih ve 2016/112 E., 2017/631 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 15.028,20 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 3.757,05 TL harcın mahsubu ile bakiye 11.271,15 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerilerinde BIRAKILMASINA,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 10/06/2021