Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/397 E. 2021/673 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/397
KARAR NO : 2021/673
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 17/10/2017
NUMARASI: 2015/149 E. 2017/187 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 10/06/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin kurucusu … davacı şirketin eski çalışanı ve hissedarı olduğunu, daha sonra davacı şirketten ayrılarak hisseyi iade ettiğini, ancak ayrıldıktan sonra davalı şirketi kurduğunu ve davacının Türkiye’de sattığı ürünlerin aynılarını ve muadillerini bilinmeyen bir yolla ithal ederek Türkiye’de satışa sunduğunu, davacının Avrupa’da bulunan partnerlerine ait bilgileri internet sitesinde ve dökümanlarda izinsiz olarak kullandığını, davacıya ait müşteri portföyünü kullandığını, davacıya ait broşürlerdeki açıklamaları, ürün bilgileri ile tanıtım materyallerini, davacı müşteri listelerini haksız rekabete neden olacak şekilde kullandığını beyan ederek haksız rekabetin tespiti ile men’ine, ürünlerin toplatılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; Mevzuata uygun olarak ithal ettiğini, ithal edilen ürünlerin içeriğinin Türk Gıda Kodeksi Kilo Verme Amaçlı Enerjisi Kısıtlanmış Gıdalar Tebliği’ne uygun olarak hazırlanmış olduğunu, davacıya ait broşür ve materyaller arasında benzerlik bulunmadığını, ürünler arasında iltibas bulunmadığını, davacının diğer iddialarının yerinde olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; ”Somut olaya FSEK’in 83. ve 84. maddelerinin uygulanması ihtimalinin bulunmadığı, TTK’nın 54. ve 55.maddelerinin uygulanması gerektiği, bu kapsamda, davacı ile davalının sattığı ürünler arasında yasal zorunluluklar dışında benzerlik bulunmadığı, davalı tarafın haksız rekabete konu olabilecek bir fiilinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde yaptığı açıklamalara benzer açıklamalarda bulunarak, dava sırasında dinlenen tanık beyanlarına göre de, davanın sübut bulduğunu, broşürlerde kullanılan görseller ve şekiller farklı da olsa, açıklamaların davacı broşürlerindeki açıklamalar ile aynı olduğunu, davalı tarafın davacı şirketin sattığı ürünlerin aynısını sattığını, davacının müşterilerinin davalı şirkete yönlendirildiğini, yeni bilirkişi heyetinde görüş farklılığı bulunduğunu, Mahkemece yeni bir heyetten rapor alınması gerektiğini beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, haksız rekabetin tespit ve men’ine yöneliktir.Davacı, gıda ithal edip Ülkemizde sattığını, davalının ithal ettiği ürünlerin ise, kendi sattığı ürünlerin aynısı ve muadilleri olduğunu, ürünler arasında iltibas olduğunu, davalının davacıya ait tanıtım materyalleri ile müşteri listelerini kullanarak haksız rekabette bulunduğunu iddia etmiştir.Fikri Mülkiyet Hukukunda haksız rekabeti konu alan düzenlemeler 5846 sayılı FSEK’nun 83. ve 84. maddelerinde yerini bulmuştur.Kanunun 83. maddesine göre, bir eserin ad ve alametleri ile çoğaltılmış nüshaların şekilleri, iltibasa meydan verebilecek surette diğer bir eserde veya çoğaltılmış nüshalarında kullanılamaz. Birinci fıkra hükmü umumen kullanılan ve ayırt edici bir vasfı bulunmayan ad, alamet ve dış şekiller hakkında uygulanmaz. Bu maddenin uygulanması kanunun 1 inci, 2 nci ve 3 üncü bölümlerindeki şartların tahakkukuna bağlı değildir. Tecavüz eden tacir olmasa bile, birinci fıkra hükmüne aykırı hareket edenler hakkında haksız rekabete mütaallik hükümler uygulanır.Görüldüğü üzere burada korunan bir ”eser” dir. Aynı kanunun 1/B maddesinde eserin tanımı, “Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini” ifade eder şeklinde yapılmıştır. Buna göre kanun sayılan dört eser grubundan birine giren fikri ve sanatsal çabaları eser kabul etmektedir. Somut olayda ise, hem davalı hem de davacı, gıda ürünü ithal edip Ülkemizde satmaktadır. Yani haksız rekabete konu oluşturduğu iddia edilen ürün, aslında ticari satıma konu olan bir iş ürünüdür. Ortada fikri yaratıcılığın ürünü olan bir eser bulunmamaktadır.Ancak, kanun koyucu eser sayılmayan fakat eserle yakın ilişkileri bulunan bazı durumları da 84.maddesinde koruma altına almıştır. Kanun koyucu bu maddede eser sahipliğinden doğan koruma yerine, haksız rekabet hükümlerine dayanan korumayı kabul etmiştir. 5846 sayılı FSEK m. 84.maddesi, “Bir işareti, resmi veya sesi, bunları nakle yarayan bir alet üzerine tesbit eden veya ticari maksatla haklı olarak çoğaltan yahut yayan kimse, aynı işaretin, resmin veya sesin üçüncü bir kişi tarafından aynı vasıtadan faydalanılmak suretiyle çoğaltılmasını veya yayınlanmasını men edebilir. Tecavüz eden tacir olmasa bile birinci fıkra hükmüne aykırı hareket edenler hakkında haksız rekabete müteallik hükümler uygulanır. Eser mahiyetinde olmayan her nevi fotoğraflar benzer usullerle tesbit edilen resimler ve sinema mahsulleri hakkında da bu madde hükmü uygulanır” şeklinde düzenlenmiştir. Söz konusu hüküm iki grup fikir ve sanat ürününe haksız rekabet hükümlerine göre koruma getirmektedir. Birinci grup;işaret, resim ve ses üzerindeki haklardır. Burada önemli olan husus çoğaltma eylemidir. İkinci grup ise, eser niteliğinde olmayan fotoğraflar, resimler, sinema eserleridir.Görüldüğü gibi, davaya konu ürünün, tarafların ithal ettiği ticari satıma konu olan bir ürün olması, çoğaltma iddiasının FSEK anlamında bir esere dayanmadığı gibi, kanunun 84.maddesinde koruma altına alınan hususlardan da olmaması birlikte dikkate alındığında, somut davanın TTK’nun 54. ve 55. maddelerinde yer alan haksız rekabet hükümleri çerçevesinde Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşılmıştır.Görev hususunun kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle Mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiği, bu nedenle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın esası hakkında karar verilmesinin doğru olmadığı sonucuna varılmıştır.Açıklanan sebeplerle 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2-Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 17/10/2017 tarih ve 2015/149 E. 2017/187 K. sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 10/06/2021