Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/394 E. 2021/607 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/394 Esas
KARAR NO: 2021/607
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/10/2017
NUMARASI: 2016/483 E. – 2017/839 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/06/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; K.Çekmece … İcra … Esas sayılı dosyasından ilamsız icra yoluyla takip yapıldığını, takibin dayanağının “9000 metre Amerikan ceviz kaplama mal avansı” olarak 26/11/2015 tarihinde gönderilen 70.000,00 TL tutarındaki avans karşılığı davalının mal teslimi yapmadığından iadesine ilişkin olduğu bu nedenle haksız olarak yapılan itirazın iptaline ve inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Davalı vekili davaya karşı cevabında özetle; Davacının takibe dayanak yaptığı ödemenin taraflar arasındaki hukuki veya ticari ilişkiye dayalı olmadığını, davacının kardeşine teslim edilen çekin karşılığı olarak gönderildiğini … Yeni Bosna 30/11/2016 keşide tarihli aynı meblağlı çekin … A.Ş. ile cirantaları … ile takip alacaklısı görünen şahsın dayısı …’ ın ortağı olduğu …Ltd. Şti.’ nin kambiyo senedi ilişkisi çerçevesinde, müvekkili şirkete karşı zincirleme zorunluluklarının ifası gereği, çek bedelinin bankaya ibrazdan önce ödenmesi nedeniyle, çekin davacının kardeşine teslim edilmiş olup, davacının tek taraflı irade beyanında belirtilen ödeme makbuzundaki kaydın yeterli olmadığını, taraflar arasında ticari bir ilişkinin bulunmadığını, müvekkiline zarar vermek kastıyla bu ibarenin yazıldığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Deliller toplandıktan sonra yapılan bilirkişi incelemesinde, davacının defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmadığı, davalı şirkete ait işlemlerin cari hesapta takip edildiği, davalının ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğu, davalı şirketin ticari defter kayıtlarında davacı tarafından gönderilen havalenin dava dışı …Ltd. Şti. tarafından yapılmış olarak muhasebe edildiği, davalının defterlerinde davacı adına düzenlenen herhangi bir faturanın bulunmadığı anlaşılmıştır.Takip sebebi olarak gösterilen, davalıya gönderilen havaledeki beyan dışında, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ancak; davacının defterlerinde davalı şirket ile aralarındaki ticari ilişki kayıtlarının bulunduğu, bu kayıtlara ilişkin belgelerin olmadığı, anlaşılmaktadır. Davalı taraf davacının yaptığı ödemenin dava dışı … Ltd. Şti.’nin borcuna karşılık yapıldığını iddia etmiş ise de, ödemenin yapıldığı iddia edilen çekte davanın keşidece, lehtar veya cirantacı olarak yer almadığı, aval şerhinin bulunmadığı, bu nedenle söz konusu çek ile ilgili sorumluluğunu gerektirecek bir hususun olmadığı, davalının ödemeyi aldığı ve ticari defterlerine işlediği ödeme dekontununda mal alışı avansı ibaresi bulunmasına rağmen buna ilişkin itiraz etmediği, anlaşılmakla takip alacaklısının dava konusu olan ödemeyi aldığına dair delil bulunmadığı göz önüne alınarak itirazın iptaline ” karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;-Davacının, yakın akrabası olan ve aralarında ticari ilişki bulunan üçüncü kişi … borçlu bulunduğu çek bedelini davalıya ödeyip çeki teslim aldığını, akabinde (önceden planlayarak veya hataen) ilgili EFT işleminde ilgili bankaya yazdırdığı açıklamayı kötüye kullanarak, EFT konusu tutarı sebepsiz zenginlenme hükümlerine dayalı olarak davalı aleyhine icra takibine konu ettiğini, Mahkemenin söz konusu kararı eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeye dayalı olarak vermiş olduğunu, çekin bankaya ibraz edilip edilmediği, edilmiş ise kim tarafından ibraz ve/veya tahsil edildiği ve ciro silsilesi araştırılmadığını, aralarında davacının da bulunduğu şüpheliler aleyhine devam eden Cumhuriyet Savcılığı Soruşturma dosyalarının celbine dahi gerek görülmediğini, yine delilleri arasında yemin delili yer almasına karşın yemin istenmesi yönünde ara karar oluşturulmadığını eksik incelemeye dayalı karar verildiğini,-Davaya cevap dilekçemizde … Yenibosna Çarşı Şb.’nin 30.11.2015 vadeli … numaralı 70.000-TL meblağlı çekin incelenmediğini, söz konusu çekin akıbeti ve ciro silsilesinde davacıların olup olmadığı belirlenmeksizin davanın kabulü yönünde karar verildiğini,-İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda görülen sonrasında yetkisizlik kararı ile 2016/29290 Soruşturma Numaralı dosya üzerinden Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’na intikal eden soruşturma dosyası ile dava dışı ancak dava dosyasıyla bağlantılı Büyükçekmece …. İcra Md.’nün … sayılı dosyasının incelemediğini,-Davaya cevap dilekçelerinde hem tanık hem de “Yemin” deliline başvurulmuş ise de, Yerel Mahkeme davacının yeminine başvurulması yönünde herhangi bir ara karar oluşturmaksızın ve buna dair bir gerekçe olmaksızın davanın kabulüne karar verildiğini,-Haksız ve kötöniyetli olan davacının, kendi defterlerinde yer verilen kayıtlardan da anlaşıldığı üzere müvekkili zarara uğratma kastıyla hareket ederek söz konusu defterlere gerçeğe aykırı kayıtlar düştüğünü, esasen üçüncü kişinin borcuna karşılık yaptığı ödemelerin banka transferi açıklaması kısmına “9000 M Amerikan Ceviz Kaplama Mal Alış Avansı” şerhi verdirdiğini, ancak aynı açıklamayı müvekkil şirketin yetkilisi … hesabına yaptığı para transferi işleminde de kullanmak suretiyle çelişkiye düştüğünü ancak tutulan kayıtların davacı lehine delil olarak değerlendirildiğini, müvekkilinin ticari defterlerinin ise tümünün usulüne uygun tutulduğunu, 26.11.2015 tarihli 70.000 TL ödeme, müvekkil şirkete çek nedeniyle borçlu bulunan … Ltd. Şti.’nin hesabına alacak kaydedildiğini ve buna karşılık 30.11.2015 vadeli 70.000 TL bedelli çekin iade edildiğini,-Müvekkil şirket hesabına gönderilen, 30.11.2015 vadeli çeke karşılık olan 70.000TL ödeme ile birlikte, müvekkil şirket hesaplarına intikal etmemiş bulunan ve ayrı bir icra takibi ile müvekkil şirket yetkilisi … tahsile kalkıştıkları 70.000TL’nin müvekkil şirket aleyhine borç kaydedildiğini, Davacının kötüniyeti her iki ödemenin de açıklamasında aynı “9000 M Amerikan Ceviz Kaplama Mal Alış Avansı” ibaresini kullanılması ile ortaya çıktığını, davacının, söz konusu 61,000-TL’nin müvekkil şirket yetkilisi … tahsili amacıyla Büyükçekmece …. İcra Md.’nün … E. Sayılı dosyası üzerinden takibe geçtiğini, davanın konusu ve dosya kapsamı, davacının söz konusu çekten sorumlu olup olmadığı ile değil, taraflar arasında takip konusu borcu doğuran bir akdi veya hukuki ilişki bulunup bulunmadığı ekseninde toplandığını,-Davacının hem müvekkil şirkete, hem de şirket yetkilisi … 1 gün arayla iki kez mefhumu, türü, kalınlığı, kodu, rengi belirsiz 9.000 metre Amerikan Ceviz Kaplama avansı ödemesi hayatın olağan akışına ve somut olayın özelliklerine göre mümkün olmayacağından, davacının bu açıklamayı kötü niyetli bir biçimde, aslen borç olarak ödenen ve karşılığında çek iade edilen tutarları müvekkilden haksız surette tahsil etmeye yönelik olarak yazdırdığının bariz bir biçimde ortaya çıktığını,-İcra inkar tazminatı talebinin haksız ve mesnetsiz olduğunu bu nedenle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın dilekçesinin (II) nolu bölümünde delillerinin toplanmadığına yönelik iddiasını kabul etmediklerini, yargılama aşamalarında talep ettikleri tüm delillerin toplandığını, bilirkişi raporunda toplanan delillere göre değerlendirmeler yapıldığını, davacının, davalı şirkete yönelik olarak mal avansı olarak yaptığı ödemenin detaylı olarak bankacılık hizmetlerinin elverdiği karakter sayısı ölçüsünde dekonta şerh edildiğini istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.1- 6100 sayılı HMK.nın 222.maddesinde ise ticari defterlerin delil olması düzenlenmiş olup; mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebileceği, ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulaması, belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği, bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtların birbirinden ayrılamayacağı, açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtlarının, sahibi aleyhine delil olduğu, taraflardan biri tacir olmasa dahi tacir olan diğer tarafın, ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden tarafın iddiasını ispat etmiş sayılacağı öngörülmüştür. Anılan maddede belirtilen koşullar gerçekleşmedikçe ticari defterlerin sahibi yararına delil olma niteliği bulunmayacağı gibi, hükme dayanak teşkil edemeyecektir. Bu yönden yapılan tarafların ticari defterleri üzerindeki incelemede birbirini doğrulayan kayıtlar olmaması nedeniyle tek başına delil olarak Mahkemece değerlendirilmesinde hukuka aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle davalının bu yöndeki istinaf istemi yerinde bulunmamıştır.2- Yargıtay 13. HD’nin 03/10/2013 Tarih, 2013/11284 E.,2013/24182 K. sayılı kararında ve yerleşik içtihatlarında kabul edildiği üzere havale, kural olarak bir ödeme vasıtasıdır. Bir başka deyişle havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal bir karine mevcuttur. Bu karinenin aksini iddia eden taraf yazılı delil ile ispat etmek zorundadır. Davacı, havale gönderirken avans olarak havalenin gönderildiğine ilişkin kayıt düşmüş olmakla kendi üzerine düşen ispatı yerine getirmiştir.Diğer taraftan, hukuken bir ödeme aracı olan çek, kural olarak mevcut bir borcun ödenmesi için verilir. Bunun aksini iddia eden bu iddialarını ispatla yükümlüdür. Davalı tarafın açıklanan nitelikteki çek hususlu ikrarı, “bağlantısız bileşik ikrar” niteliğindedir. Bileşik (mürekkep) ikrarda, bir tarafın ileri sürdüğü vakıa karşı tarafça bütünüyle ikrar edilmekle birlikte, ikrara bu vakıadan çıkan hukuki sonucu hükümden düşüren ve bu ikrar edilen vakıanın doğumu ile ilgili bulunmayan başka bir vakıa ekleyerek, ya ikrar edilen vakıanın hukuksal sonuçlarının doğmasını engeller ya da onu hükümsüz kılar. Bileşik ikrar, ikrara konu olan vakıa ile, ona eklenen vakıa arasında bir bağlantı bulunup bulunmamasına göre, bağlantılı bileşik ikrar ve bağlantısız bileşik ikrar olarak ikiye ayrılır. Bağlantılı bileşik ikrarda,ikrar edenin ikrarına eklediği vakıa ile ikrar edilen vakıa arasında doğal bir bağlantı vardır.İkrara eklenen vakıa, ikrar olunan vakıanın doğal bir sonucudur.Bağlantısız bileşik ikrarda ise, ikrar edenin ikrarına eklediği vakıa ile ikrar edilen vakıa arasında hiçbir bağlantı yoktur.Yani, ikrara eklenen ikinci vakıa, ikrar edilen vakıa olmadan da mevcuttur.(Baki Kuru,5.Baskı,1990,2.cilt syf 1401 vd.)Öğreti ve uygulamada, ağırlıklı olarak, bağlantısız bileşik ikrar dışındaki ikrar türlerinin bölünemeyeceği, dolayısıyla, böyle durumlarda, ikrar edenin ispat yükü altında olmadığı kabul edilmekte, iddiasını ispatlama yükümlülüğünün, karşı tarafa ait olduğu benimsenmektedir.Bu durumda, çözümlenmesi gereken husus somut olaya bakıldığında; davalı, davacının kendisine parayı gönderdiğini (maddi vakıayı) ikrar etmiş; ancak, bu paranın davacı tarafından ileri sürülen avans nedeniyle değil de başka bir nedenle (yani çek nedeniyle) gönderildiğini savunmuş olması karşısında bağlantısız bileşik ikrar olarak nitelendirilmiş olup, burada ikrarın bölünebileceği, davalının davacı tarafından ödenen parayı başka bir nedenle aldığı savunmasını kanıtlaması gerektiği kanaatine varılmıştır. Somut olayda ise; yukarıda açıklandığı üzere, davalı belirtilen savunma sebebini kanıtlayamamıştır. Davalının davacıya verdiğini iddia ettiği çekler yönünden yapılan incelemede; çeklerin bir ödeme aracı olup, mevcut bir borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerektiğinden, bunun aksini iddia eden davalının bu iddialarını ispatla yükümlüdür. Davalı çeklere ilişkin olarak tarafların ticari defterlerine delil olarak dayanmış ise de, davalının davacıya verildiğini iddia ettiği çekin ticari defter kayıtlarında görülmediği bilirkişi raporu ile sabittir. Sebepsiz zenginleşme yönünden, havale ve çekler ödeme aracı olup, bunun aksi de davalı tarafından yazılı delillerle ispat edilememiştir. Bu nedenle davalının bu istinaf istemi de yerinde görülmemiştir.3- Davalı icra inkar tazminatı yönünden aykırılık bulunduğunu iddia etmiş ise de, mevcut dosya kapsamı itibariyle alacak likit olup bu yönde hüküm kurulmasında hukuka aykırılık bulunmamıştır.4- Ne var ki davalı sahtecilik iddiasında bulunmuş olup ve dosya ile bağlantılı olduğunu iddia ettiği Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’na intikal eden soruşturma dosyası ile dava dışı ancak dava dosyasıyla bağlantılı Büyükçekmece … İcra Md.’nün … sayılı dosyasının incelemediğini savunmuş olup ve cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmış olduğundan mahkemece soruşturma dosyası ile dava konusunun bağlantısının bulunup bulunmadığı araştırılarak, çekin aslının dosya arasına alınarak, davalıya karşı tarafa yemin yöneltme hakkı bulunduğu hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Açıklanan husus göz ardı edilerek karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. O halde davalı cevap dilekçesinde kesin delil niteliğinde olan “yemin” deliline açıkça dayanmış olmasına rağmen, mahkemece davalıya bu delili hatırlatılmadan karar verilmiş bulunduğundan, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince, işin esasına ilişkin bu delil ve diğer açıklanan delillerin toplanmamış ve incelenmemiş olmakla, ilk derece mahkemesine ait kararın kaldırılmasına, yargılamanın yeniden yapılması için dosyanın mahalline gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2- Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/10/2017 gün ve 2016/483 Esas, 2017/839 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- Davalı tarafça tehiri icra talebi yönünden Küçükçekmece…. İcra Müdürlüğünün … sayılı icra takip dosyasına yatırılmış bulunan 122.045,91 TL bedelli teminat mektubunun 2004 Sayılı İİK’nun 36/5. maddesi gereğince yatıran davalı tarafa talebi ve isteği halinde iadesine,5- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 1.196,00 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,6- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,7- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 03/06/2021