Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/391 E. 2021/1155 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO : 2020/391
KARAR NO : 2021/1155
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/06/2017
NUMARASI: 2016/524 E. 2017/569 K.
DAVANIN KONUSU: Yargılanmanın Yenilenmesi
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/10/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili 12/05/2016 tarihli dilekçesi ile; Taraflar arasında 28.05.2010 tarihli İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi, 28.05.2010 tarihli Bayilik Sözleşmesi, 11.05.2010 tarihli sözleşme imzalandığını, … vekilinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bayilik sözleşmesine aykırılıktan doğan cezai şarttan 2.500 USD, istasyonlu Bayilik sözleşmesine aykırılıktan doğan cezai şarttan 2.500 USD, 11.05.2010 tarihli sözleşmeye aykırılıktan doğan cezai şarttan 2.500 USD, tonaj taahhüdüne aykırılıktan kaynaklanan cezai şarttan 2.500 USD’nin, davacının kâr mahrumiyeti borcundan dolayı 2.500 USD’nin 08.07.2011 tarihinden itibaren dövize uygulanacak en yüksek faizi ile birlikte tahsili istekli dava açtığını, yapılan yargılama sonunda, “Davacı tarafın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, 28.05.2010 tarihli bayilik sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart olan 2.500 USD ile 28.05.2010 tarihli istasyonlu bayilik sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart olan 2.500 USD nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek değişen oranlarda faizi ile davalı … San ve Tic. Ltd. Şti.nden tahsiline, 11.05.2010 tarihli sözleşmeden kaynaklanan cezai şart olan 2.500 USD ile 11.05.2010 tarihli sözleşmeden kaynaklanan tonaj taahhütü eksikliği nedeniyle cezai şart olan 2.500 USD ve 11.05.2010 tarihli sözleşmeden kaynaklanan kar mahrumiyetinden dolayı 2.500 USD nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek değişen oranlarda faizi ile davalılardan tahsiline,” karar verildiğini, dosya Yargıtay temyiz/karar düzeltme aşamasında iken 23/07/2015 tarihinde dosyaya sunmuş olduğu yargılamanın iadesi taleplerinin kabulü ile 28/07/2011 tarihli protokolle taraflar arasındaki sözleşmeler sonlandırıldığından, davanın konusunun kalmamış olmasının yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak kabulünü, hükmün ortadan kaldırılmasını, yargılama harç ve masraflarının karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. Davalı vekili 14/06/2016 tarihli cevap dilekçesi ile; İade-i muhakeme talebinin hak düşürücü süre içerisinde yapılmadığından esasa girilmeden usulden reddi gerektiğini, davacılar vekilince 23/07/2015 tarihinde dosyaya sunulmuş yargılamanın iadesi talebi bulunmadığını, evrakın davacı tarafından daha sonradan yaratılarak dosyaya takıldığını ve evrakta sahteciliğin söz konusu olduğunu, sözleşmelerin davacı tarafından tek taraflı olarak, haksız ve geçersiz nedenle feshedildiğini, kesinleşen mahkeme kararının verildiği dosyada yapılan yargılamada, tüm iddia, savunma ve deliller değerlendirilerek karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, davacı tarafından yeni bir iddia ve savunma ortaya konulmadığını, iade-i muhakeme talep edilmesinin HMK’nın 374 ve devamı maddelerine ile Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, talebin reddini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; “2011/483 Esas sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonunda 18/12/2012 tarihinde 2012/322 Karar numarası ile: “Davacı tarafın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davanın kabulüne, 28.05.2010 tarihli bayilik sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart 2.500 USD ile 28.05.2010 tarihli istasyonlu bayilik sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart 2.500 USD nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek değişen oranlarda faizi ile davalı … San ve Tic. Ltd. Şti.nden tahsiline, 11.05.2010 tarihli sözleşmeden kaynaklanan cezai şart 2.500 USD ile 11.05.2010 tarihli sözleşmeden kaynaklanan tonaj taahhütü eksikliği nedeniyle cezai şart 2.500 USD ve 11.05.2010 tarihli sözleşmeden kaynaklanan kar mahrumiyetinden dolayı 2.500 USD’nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek değişen oranlardaki faizi ile davalılardan tahsiline” karar verildiği ve 04/06/2015 tarihinde kesinleştiği, Davacılar vekilinin 23/07/2015 tarihli 2011/483 Esas sayılı dosyasına verdiği dilekçesi ile sunmuş olduğu 28/07/2011 tarihli protokol uyarınca taraflar arasındaki sözleşmelerin sonlandırılması ve davanın konusunun kalmış olması nedeniyle yargılamanın yenilenmesinin talep edildiği,Davalı vekilinin; iade-i muhakeme talebinin hak düşürücü süre içerisinde yapılmadığı, 23/07/2015 tarihinde dosyaya sunulmuş yargılamanın iadesi talebi bulunmadığı, evrakın sonradan yaratılarak dosyaya takıldığı ve evrakta sahtecilik olduğu, sözleşmelerin davacı tarafından tek taraflı, haksız ve geçersiz nedenle feshedildiği, dosyada tüm iddia, savunma ve deliller değerlendirilerek karar verildiği ve kesinleştiği, davacı tarafından yeni bir iddia ve savunma ortaya konulmadığı, iade-i muhakeme talebinin HMK’nın 374. ve devamı maddelerine, Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğundan reddinin istendiği,Yargılamanın yenilenmesini isteyen vekilince sonradan elde edildiği belirtilen belgenin HMK 375/Ç bendinde belirtilen belge olup, süre açısından 377/C bendine göre elde edildiğinden itibaren 3(ÜÇ) ay içerisinde ileri sürülmesi gerektiği, davacı vekilinin 04/06/2015 tarihi ile 23/07/2015 tarihi arasında üç aylık sürenin geçmediği, davanın süresinde açıldığını belirttiği, her ne kadar harç sonradan tamamlatılmış ise de, davacının belirttiği süre içerisinde harç karşılanarak ayrı bir dava olarak yeni esasa kaydının yapılmadığı, teminat konusunda karar verilmediği,Yargılamanın yenilenmesini isteyenin sonradan 16/05/2016 tarihli yeni esas alan ve 26/01/2017 tarihinde harcın karşılanması ile yargılamanın yenilenmesi koşullarının tamamlandığı davanın usulünce açıldığı iddiasının kabulünün mümkün görülmediği, 23/07/2015 günlü dilekçesinin 2011/483 sayılı dosya içerisine konulması, yargılamanın yenilenmesi davasının bu şekilde süresi içerisinde açılmış olduğunu, dava açma koşullarının gerçekleştiğini, davanın dinlenmeye değer olduğunu göstermeyeceğinden “HMK 377/1, 375/Ç bendi uyarınca 3 aylık süre içerisinde dava açılma usulüne uygun bir şekilde, yargılamanın iadesi davası açılmamış olmakla bu yöndeki istemin HMK 379/2 gereği REDDİNE” karar verilmiştir.Yargılamanın iadesini talep eden vekili istinaf dilekçesi ile;1- Davanın usulüne uygun olarak açıldığını ve dilekçenin kararı veren mahkemeye teslim edildiğini,Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/1231 Esas ve 2014/1013 K. Sayılı ve 10.12.2015 Tarihli içtihadında belirtildiği üzere harç ve gider avansının her zaman tamamlanması ve giderilmesi kabil eksiklik olduğunu, HMK 378. maddesinde; “Yargılamanın iadesi talebini içeren dilekçe, kararı veren mahkemece incelenir. Mahkeme, dayanılan sebebin niteliğine göre yargılamanın iadesi talebinde bulunandan karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılayacak uygun bir miktar teminat göstermesini isteyebilir.” düzenlemesine yer verildiğini, Yargılamanın İadesi dilekçesinin hükmü veren mahkemeye verileceğini ve kararı veren mahkemece inceleneceğini, harcı müracaat sırasında alma ve hesaplama görevinin mahkemeye ait olduğunu, eksiklik var ise giderilmesi mümkün olduğundan, mahkemece süre verildiğini ve harç eksikliğinin yargılama sırasında süresi içinde ikmal edildiğini, 23.07.2015 tarihinde sunmuş oldukları ve mahkemece de 23.07.2015 tarihinde sunulduğu kabul edildiği halde, usulüne uygun olarak açılmış bir dava olmadığı ve harcın sonradan ikmal edildiğine dair gerekçenin açıkça kanuna aykırı olduğunu,2- Mahkemeye sundukları dilekçenin verildiği 23.07.2015 tarihinin Adli Tatil ve bu tarihte İstanbul Adliyesi’nde Ön Büro sistemi bulunmadığından, dilekçelerin doğrudan kalemlere teslim edildiğini, Yazı İşleri Müdürü Kaşesi bulunan dilekçenin mahkeme kalemine bizzat teslim edildiğini, dosyanın uzun zamandan beri bulunamadığından, akıbeti takip edilerek, iade-i muhakeme talebinin, 12.05.2016 tarihli dilekçede tekrar edildiğinden, HMK 377. maddesindeki süre, iade talebine konu olan hükmün kesinleşmesinden itibaren üç ay ve on yıl olmakla her hâlükârda talebin süresinde olduğunu, 3- 6100 Sayılı HMK’nun159/1. maddesinde; “Dava ile ilgili mahkemeye sunulan her türlü dilekçe ve belge hâkim veya yazı işleri müdürüne havale ettirildikten sonra, zabıt katibi tarafından dosyasına konulur” hükmü olup, yazı işleri müdürlerinin havale konusunda HMK’daki belirtilen yasal düzenleme kapsamında yetkili kılındığını,Dava dosyasının 23.07.2015 dilekçe tarihinde Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nde olduğunu, Yazı İşleri Müdürü görüldüsü ile 11.08.2015 tarihinde mahkeme kalemine ulaştığının karar düzeltme ilamındaki havaleden anlaşıldığını, Yargıtay Web Sitesinden sorgulanarak 04.06.2015 tarihinde tashihi karar talebi yönünden karar verildiği görülerek, dosyanın mahkeme kalemine ulaşmış olduğu düşüncesi ile sürenin kaçırılmaması için süresi içinde mahkeme kalemine teslim edilerek, teslim edildiğine dair derkenar alındığını, dosya fiziki olarak mahkeme kalemine gelmediğinden, dosyanın Yargıtay’dan fiziki olarak gelmesinden sonra kalemce dosya içerisine konulduğunu, fiziken gelmeyen dosyaya habersiz ve usulsüz olarak dilekçe konulması mümkün olmadığından, karşı tarafın iddiasının soyut, mesnetsiz ve haksız olduğunu, 4- İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/92 E sayılı dava dosyasına protokolün 15.06.2015 tarihinde sunulduğunu ve belgeye dayanılarak 06.04.2015 tarihinde İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/369 Esas sayılı dosyasında iade-i muhakeme talebine konu dosyadan karşı tarafça tahsil edilen bedelin istirdadının talep edildiğini, dosyalardan anlaşılacağı üzere yasal süreler içinde davaların açılıp, talep ileri sürülmüşken, iade-i muhakeme teşkil eden belgenin süresinde ibraz edilmediği ve talebin usülüne uygun açılmadığının gerekçe yapılmasının hukuki olmadığını,5- İade-i muhakeme talebinin HMK 374. maddesine göre kesinleşmiş kararlara karşı ikame edilebildiğini, talep konusu olan kararın 04/06/2015 tarihinde kesinleştiğini ve kesinleşmeden itibaren 3 aylık süre içinde 23/07/2015 tarihli dilekçe ile talepte bulunulduğundan, talebin usulüne uygun olduğunu,6- Kanun ve Yargıtay içtihatları kapsamında önemli olan hususun belgenin yargılama bittikten ve hükümden sonra elde edilmesi olduğunu, yargılama bitirilip ve hüküm verildikten sonra belgenin elde edildiğini, mahkeme gerekçesinin HMK 374, 375, 377 ve HMK 378. maddelerinde sayılı yasal hükümlere aykırı olduğunu,7- Hukuk mahkemeleri ön bürosu dilekçenin sunulduğu 23/07/2015 tarihinde kurulmadığından, dilekçelerin Ön Büroya verilmesi veya taratılması mecburiyetinin olmadığını, mahkeme kalemlerinin dilekçeleri alarak, dilekçenin bir nüshasına “alındı” verildiğinden, “teslim alındısı” nın taraflarına verildiğini bu nedenle talebin usulüne uygun olarak kararı veren mahkemeye 23.07.2015 tarihli dilekçe ile yapıldığını, yerel mahkeme kararının açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu,8- Anlaşmanın taraflar arasındaki İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/369 Esas sayılı ve İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/92 Esas sayılı dava dosyalarına sunulmuş ve itirazen bildirilmiş olmasına karşın mahkemenin eski:2011/483 esas, yeni:2016/524 esas sayılı dosyaya sunulmadığı ve iade-i muhakeme talebinin süresinde olmadığı iddiasının hayatın olağan akışına ve maddi gerçeğe aykırı olduğunu,9- Davacı ile davalı arasında düzenlenmiş 28/07/2011 tarihli protokolün; “ Taraflar arasında mevcut olan bayilik sözleşmesi ile istasyonlu bayilik sözleşmesi, İstanbul, …, … Mah., … ada, … parsel sayılı taşınmazın ve istasyonun mülkiyeti ile birlikte satılmış olması nedeniyle taraflar arasında mevcut olan tüm sözleşmeler karşılıklı olarak feshedilmiştir. Taşınmazın mülkiyetinin satışı tarafımıza bildirilmiş ve muvafakatimiz dâhilindedir. … A.Ş ile … San. Tic. Ltd Şirketi ile malik ve kefil … ‘tan sözleşmeler nedeniyle hiçbir hak, alacak, zarar-ziyan, tazminat talep etmediği ve etmeyeceğini kabul ve taahüt eder” şeklinde düzenlendiğini, protokolden anlaşılacağı üzere taraflar arasındaki tüm sözleşmelerin karşılıklı anlaşma ile sonlandırıldığını, karşı tarafın müvekkiline yönelme sebebinin muhtemelen, karşı taraf (davalı) ile istasyonu satın alan dava dışı şirket (… Ltd Şti) arasında bayilik konusunda anlaşmalardan sonra sorun yaşanması olabileceğini, davalının satılan istasyon üzerinde ipoteği olmasına karşın bu ipotek hakkında yasal işlem yapmamasının açıkça kötü niyetli olduğunu göstereceğini, 10- Sözleşmelerin genel işlem koşulu taşıdığını ve kefalete ilişkin hükümlerin 6098 sayılı Borçlar Kanunu kapsamında hukuken geçersiz olduğunu, bu hususun dosyada mevcut bilirkişi raporunda açıkça tespit edildiğini, Borçlar Yasası uyarınca, kefalete yönelik hükümlerin ve genel işlem koşulu taşıyan sözleşmelerin kamu düzenini ilgilendiren hükümler olması ve kamu düzenini ilgilendiren kanun hükümlerinin geçmişe etkili olacağına dair Borçlar Yasasının Yürürlüğü ve Tatbikine dair Kanun dikkate alınarak iade- i muhakeme talebinin kabulü gerektiğini,11- Karşı tarafın davalı ile dava dışı istasyonun yeni maliki arasında oluşan ihtilaf nedeniyle müvekkiline haksız olarak davalar açtığını, bu hususun davalının da ikrar ettiği üzere G.O.Paşa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 2011/ 522 esas sayısıyla dava dışı yeri satın alan kişiye karşı davalının açmış olduğu dava ile sabit olduğunu, açıklanan ve inceleme sırasında resen ön görülecek olan nedenlerle İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/ 524 E ve 2017/ 569 K sayılı 13/06/2017 tarihli kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini, davanın yeniden görülmesi mümkün değilse, hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden karar verilmek üzere Yerel Mahkemeye gönderilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.Aleyhine yargılamanın iadesi talep edilen vekili istinaf dilekçesi ile; İstanbul 1 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/524 Esas 2017/569 Karar sayılı 13.06.2017 tarihli kararında yargılamanın iadesi talebinin reddine karar verdiğini ve müvekkili lehine maktu vekâlet ücretine hükmettiğini, dava yazılı yargılama usulüne tabi, konusu parayla ölçülebilen bir alacak davası ve müddeabihi 12.500-USD olup, yargılamanın yenilenmesi davasının reddine karar verildiğinden müddeabih üzerinden müvekkili lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, kararın bu yönü ile hatalı olduğunu, yargılamanın iadesi davasının reddi ile müvekkili lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.Aleyhine yargılamanın iadesi talep edilen vekili istinafa cevap dilekçesi ile; Davalılar tarafından iddiaları ispat edilemediğinden iade-i muhakeme taleplerinin reddi kararı hukuka uygun olduğundan, istinaf başvuru taleplerinin reddini talep etmiştir.İnceleme 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı tarafın talebi; İstanbul 1 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin18/12/2012 tarihli 2011/483 Esas ve 2012/322 Karar sayılı dosyasında verilen kararın kesinleşmesinden sonra, taraflar arasında düzenlenen 28/07/2011 tarihli Protokol ile taraflar arasındaki hukuki ilişki sonlandırıldığından, davanın konusu kalmadığından, dosyanın ele alınarak yargılamanın iadesi yolu ile hükmün ortadan kaldırılmasına ilişkindir.Mahkemenin 2011/483 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda 18/12/2012 tarihinde 2012/322 Karar numarası ile karar verildiği ve 04/06/2015 tarihinde kesinleştiği, davalı tarafça 23/07/2015 tarihinde dosyaya sunmuş olduğu dilekçe ile yargılamanın iadesi talebinde bulunulduğunun ileri sürüldüğü ve mahkemece 13/06/2017 tarihinde 2016/ 524 Esas ve 2017/ 569 Karar sayısı ile; her ne kadar harç sonradan tamamlatılmış ise de, davacının belirttiği süre içerisinde harç karşılanarak ayrı bir dava olarak yeni esasa kaydının yapılmadığı, teminat konusunda karar verilmediği, sonradan 16/05/2016 tarihli yeni esas alan ve 26/01/2017 tarihinde harcın karşılanması ile yargılamanın yenilenmesi koşullarının tamamlandığı davanın usulünce açıldığı iddiasının kabul edilemeyeceği, 23/07/2015 günlü dilekçenin 2011/483 sayılı dosya içerisine konulması, yargılamanın yenilenmesi davasının bu şekilde süresi içerisinde açıldığını, dava açma koşullarının gerçekleştiğini, davanın dinlenmeye değer olduğunu göstermeyeceğinden “HMK 377/1, 375/Ç bendi uyarınca 3 aylık süre içerisinde, dava açılma usulüne uygun şekilde, yargılamanın iadesi davası açılmadığından istemin HMK 379/2 gereği reddine” karar verilmiştir.HMK 374.maddesi; “yargılamanın iadesi, kesin olarak verilen veya kesinleşmiş olan hükümlere karşı istenebilir.HMK 375. maddesi; “1) Aşağıdaki sebeplere dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir:ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması. HMK 377. maddesi; “(1) Yargılamanın iadesi süresi; c) Yeni belgenin elde edildiği veya hilenin farkına varıldığı, e) …., tarihten itibaren üç ay ve her hâlde iade talebine konu olan hükmün kesinleşmesinden itibaren on yıldır.”HMK 378. maddesi; “Yargılamanın iadesi talebini içeren dilekçe, kararı veren mahkemece incelenir.Mahkeme dayanılan sebebin niteliğine göre yargılamanın iadesi talebinde bulunandan karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılayacak uygun bir miktar teminat göstermesini isteyebilir.”Talebin Ön İncelemesi başlıklı HMK 379.maddesi; “Yargılamanın iadesi talebi üzerine mahkeme, tarafları davet edip dinledikten sonra;A)Talebin kanuni süre içinde yapılmış olup olmadığını,B)Yargılamanın iadesi istenen hükmün kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş olup olmadığını,C)İleri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin kanunda yazılı sebeplerden olup olmadığını kendiliğinden inceler.Bu koşullardan biri eksik ise hakim davayı esasa girmeden reddeder ” düzenlemeleri mevcuttur.İade-i Muhakeme Talebinde Bulunan vekilinin istinaf talebi yönünden; İade-i muhakeme talebinin süresinde olduğunu kanıtlamak talepte bulunan tarafa ait olup, anlaşmanın taraflar arasındaki İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/369 Esas sayılı ve İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/92 Esas sayılı dava dosyalarına sunulmuş ve itirazen bildirilmiş olması, protokolün mahkemenin eski: 2011/483 esas, yeni: 2016/524 esas sayılı dosyaya sunulduğunun kabulünü gerektirmediğinden, süresinde sunulmadığı ve iade-i muhakeme talebinin süresinde olmadığı iddiasının hayatın olağan akışına ve maddi gerçeğe aykırı olduğuna ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir.6100 Sayılı HMK’nın 118. maddesinde davanın açılma zamanı; “dava dilekçesinin kaydedildiği tarih” olarak belirtilmiş ve dava dilekçesinin kaydına ilişkin usul ve esasların yönetmelikle belirleneceği hüküm altına alınmıştır. 03/04/2012 tarihli 28253 sayılı resmi gazetede yayınlanarak UYAP yazılımında bulunmayan hükümleri dışındaki hükümleri yayımı tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Mahkemeleri Kanunu Yönetmeliği’nin 36. maddesinde “(1) Dava dilekçesi, tevzi bürosu, ön büro veya tevzi işiyle görevlendirilen yazı işleri personeline teslim edilir. (2)Dava dilekçesi, dava harca tabi ise harç ve gider avansı, harca tabi değilse gider avansı tahsil edildikten sonra tevzi edilir ve tevzi formunun bir örneği başvuru sahibine verilir. (3)Tevzi işlemi tamamlandığında, dosya hangi mahkemeye gönderilmiş ise o mahkemenin esas kaydından numara alır ve sistem tarafından aynı anda tevzi formu düzenlenir.(5 Dava, dava dilekçesinin tevzi edilerek kaydedildiği tarihte açılmış sayılır.” hükümleri ile Yazı İşleri Müdürü’nün görevlerine ilişkin 6/3-d bendinde; dava dilekçesini ve havalesi gereken evrakı havale etme görevi Yazı İşleri Müdürü’ne verilmiştir.Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca 6100 Sayılı HMK 374. ve devamı maddelerinde düzenlenen yargılamanın iadesi davası, yargılamasının iadesi istenen önceki davadan ayrı, bağımsız bir davadır. Bu nedenle talep ile birlikte başvurma ve peşin harcın yatırılması zorunludur. Davacı taraf 23/07/2015 günlü dilekçeyi 2011/483 esas sayılı dosya içerisine sunmak suretiyle yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunduğunu iddia etmekle birlikte, dilekçede sadece kaşe olup, hakim yada yazı işleri müdürünün havalesinin bulunmadığı, harç yatırılmadığı, 2011/483 Esas numarası belirtilmek suretiyle dosya üzerinden karar verilmek üzere, dosyanın bir evrakı gibi talepte bulunulduğu tespit edilmiştir. Yargılamanın iadesi talebi önceki davadan bağımsız ayrı bir dava olduğundan, dava dilekçesinin tüm unsurlarını taşıması ve davada talebin belirtilmesi gerekip, davalı vekilinin sundukları protokolün değerlendirilmesini, protokol uyarınca davanın konusunun kalmadığını, sundukları protokolün yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak kabul edilerek, yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ettiği görülmüştür. Yargılamanın iadesine başvuran vekili, başvuru tarihi itibariyle İstanbul Adliyesi’nde Ön Büro sisteminin faaliyete geçmediğini iddia etmekte ise de; işlemin yapıldığı tarih itibariyle yürürlükte olan Yönetmeliğin 36/2 ve 3. maddesi ile 6/3-d bendi nazara alındığında, harca tabi olan yargılamanın iadesi talebinin harcı yatırılmadan, mahkeme yazı işleri müdürüne havale ettirilmeden, mahkemenin esasına kaydedilmesi mümkün değildir. Yargılamanın iadesi talebinde bulunan vekili; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/1231 Esas ve 2014/1013 K. Sayılı ve 10.12.2014 Tarihli içtihadında ; “Hal böyle olunca … harcın ödenmesi için makul kesin süre verilmesi, kesin sürenin yerine getirilmemesi halinde yazılı şekilde karar verilmesi, kesin süre gerekleri yerine getirildiğinde ise yargılamaya devam olunup tarafların delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir” şeklinde olup, Yargıtay HGK kararında da harcın eksik olması halinde her zaman tamamlanmasının mümkün olduğunu iddia etmiş olup, iddia edildiği gibi mahkemece tamamlatılacak olan eksik harçtır. Yargılamanın iadesi talebinde bulunulan 23/07/2015 tarihli dilekçe ekinde yatırılmış harç bulunmadığından, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun kararının uygulanarak harcın tamamlatılması mümkün değildir. Aynı yöndeki 16/05/2016 tarihli talep üzerine yeni esas verilmesi ve mahkemece oluşturulan ara kararı uyarınca 26/01/2017 tarihinde harcın yatırılması, 23/07/2015 tarihinde verilen dilekçeye geçerlilik kazandırmaz. Yargılamanın iadesi talebinde bulunan vekilince, dilekçe mahkeme hakimi yada yazı işleri müdürüne havale ettirilmemiş, yeni esasa kaydettirilmemiş ve harcı depo edilmemiş olduğundan, 23/07/2015 tarihi itibariyle usulüne uygun açılmış yargılamanın iadesi davasının olmadığı sabittir.16/05/2016 tarihindeki talep üzerine yeni esas numarası verilerek, mahkemenin ara kararı üzerine harcın tamamlanmasına ilişkin yargılamanın iadesi talebinin incelenmesinde ise; yargılamanın iadesi talebinde bulunan taraf 28/07/2011 tarihli protokolü 23/07/2015 tarihli dilekçe ile sunduğundan, en geç 23/07/2015 tarihi itibariyle ele geçirdiği sabittir. HMK 377/1-c ve e maddesi uyarınca yeni belgenin elde edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde yargılamanın iadesi talebinde bulunulması gerektiğinden, 16/05/2016 tarihi itibariyle 3 aydan fazla süre geçtiğinden, mahkemece 23/07/2015 tarihi itibariyle usulüne uygun açılmış yargılamanın iadesi davası olmadığı, sonradan verilen 16/05/2016 tarihli dilekçe üzerine harcın tamamlatılmasının 23/07/2015 tarihli dilekçeye geçerlilik kazandırmayacağı ve 16/05/2016 tarihli dilekçe üzerine açılan yargılamanın iadesi davasının süresinde olmadığına ilişkin gerekçesi yerinde olmakla istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.Karşı İstinaf Talebi Yönünden:Yargılamanın iadesi talep edilen dava dosyası, bayilik sözleşmesinden kaynaklanan 12.500,00 USD cezai şart alacağına ilişkin olduğu tespit edilmiştir. Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca; yargılamanın iadesi davaları ilk davadan bağımsız bir dava olup, konusunu oluşturan hakkın para ile belirlenebilir olması durumunda Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca dava değeri üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu ücrete hükmedilmesi usule aykırı olup, istinaf sebebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiş, dava değeri 12.500,00 USD olup 16/05/2016 tarihi itibariyle TCMB kuru 2.9711 TL oluğundan dava değeri 37.138,75 TL olduğundan bu değer üzerinden vekalet ücretine hükmedilmiştir (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 01/02/2006 tarihli, 2005/14411 esas ve 2006/694 sayılı kararı,Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 25/03/2009 tarihli, 2009/2360 esas ve 2009/3663 sayılı kararı,Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 20/12/2010 tarihli, 2010/12545 esas ve 2010/13647 sayılı kararı ).Yargılamanın iadesi talebinde bulunan …ve … vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, aleyhine yargılamanın iadesi talep edilen … vekilinin istinaf talebinin kabulü ile yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden hükmün 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Yargılamanın iadesi talebinde bulunan … Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. ve … vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince REDDİNE,2- Aleyhine yargılamanın iadesi talep edilen …A.Ş. (… A.Ş.) vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE; İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/524 E. 2017/569 K. sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-Yargılamanın iadesi talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 377/1-c, 375/ç, ve 379/ 2 maddeleri gereğince REDDİNE, 4-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının peşin yatırılan 378,37 TL’den mahsubu ile fazla yatırılan 319,07 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yargılamanın iadesi talebinde bulunanlara iadesine,4/b- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, 5.570,81 TL nispi vekalet ücretinin … Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. ve …’dan tahsiliyle aleyhine yargılamanın iadesi talep edilen … A.Ş. (… A.Ş.)’ye verilmesine, 4/c- …Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. ve … tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4/d- …A.Ş. (… A.Ş.) tarafından sarf edilen tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 118,00 TL yargılama giderinin …Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. ve …’dan müteselsilen tahsiliyle … verilmesine,5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;5/a- … A.Ş. (… A.Ş.)’nin istinaf talebi kabul edildiğinden yatırdığı istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,5/b- -İstinaf yargılaması için … A.Ş. (… A.Ş.) tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 30,80 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 116,50 TL’nin, … Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. ve …’dan müteselsilen tahsiliyle …A.Ş. (… A.Ş.)’ye verilmesine,5/c- … Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. ve …’ın istinaf talebi reddedildiğinden, alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 31,40 TL’nın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın …Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. ve …’tan müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 5/d- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14/10/2021