Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/385 E. 2021/605 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/385 Esas
KARAR NO 2021/605
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 19/09/2017
NUMARASI: 2016/156 E., 2017/129 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/06/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin, seramik ve karo imal ettiğini, yurtiçi ve yurtdışında satış ve pazarlamasını yaptığını, işletmesini güçlendirmek ve ürünlerine ayırt edici özellik kazandırmak amacıyla da “…” ve “…” markalarını, Türk Patent Enstitüsüne tescil ettirdiğini, 17.02.2013 tarihinde www….com.tr ve www…..com.tr alan adlarını aldığını, davalı şirketin markasının ise “…” olduğunu ve müvekkili şirketle aynı sınıflarda üretim yaptığını, aynı sınıfta bulunan karo ve çinileri imal edip sattığını, www…..com arama motorunda “…” kelimeleri yazıldığında “… – www ….com” adı altında müvekkili şirketin alan adının çıktığını ve bağlantı tıklandığında karşı tarafın internet sitesi olan www…..com adresine yöndendirildiğini, davalı tarafın, müvekkili şirketin alan adını kullanarak muhtemel müşterileri kendi sitesine yönlendirdiğini ve haksız rekabet yaptığını, bu durumun, Anadolu 19. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/20 D.İş sayılı dosyasıyla da tespit edildiğini öne sürerek, haksız rekabetin önlenmesi ve hükmün ilanı ile birlikte, maddi tazminat davası açma hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 10.000 TL manevi tazminatın, 18.03.2014 tespit tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, “…” markasının Türk Patent Enstitüsü nezdinde 2009 yılından itibaren sahibi olduğunu, bu markasını www…..com sayfası üzerinden 16.09.2008 tarihinden itibaren, www….com alan adını ise 27.09.2010 tarihinden itibaren sahibi olarak kullandığını, ayrıca davacının markalarının tümünün tescilli olmadığını, örneğin “…” markası için yaptığı başvurunun reddedildiğini, “…+Şekil” markası 01.02.2012’de tescil edilmişken “i…o” markasının başvurusuna ise kendilerince müvekkilince itiraz edildiğini, davacının www…..com.tr ve www…..com.tr alan adlarını 17.02.2014’te yani bu davaya konu tespit talebinden sadece bir ay önce aldığını, davacının iyi niyetli olmadığını, oysa müvekkilinin kendi alan adını 2008’de markasını ise 2009’da tescil ettirdiğini, mahkeme kanalıyla yaptırılan delil tespit raporundaki hususların gerçeği yansıtmadığını, ayrıca bahsi geçen arama motorunda karosiman ibaresi arandığında müvekkiline ait sayfanın çıktığını, davacıya ait herhangi bir sayfa bilgisine rastlanmadığını, haksız rekabet gibi bir durumun söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Dava; davalının, davacıya ait “…” markasını alan adında kullanarak haksız rekabet meydana getirip getirmediği ve manevi tazminat istenip istenemeyeceğine ilişkin olduğu,…Davacı tarafın “…” markasını ve www…..com alan adını tescilsiz bir şekilde 14.05.2008 tarihli faturada kullandığı, alan adının 07.04.2005 tarihinde … isimli şahıs tarafından alındığı ve davacı şirkete devredildiği, davacı şirketin …+şekil markasını 2010/50877 numara ile 04.08.2010 başvuru tarihinden itibaren tescil ettirdiği, “…” markası üzerinde önceye dayalı hakkının bulunduğu, davalı şirketin yetkilisi … adına alınan www…..com alan adının 27.09.2010 tarihli olduğu, davalı şirketin dayandığı 22.05.2009 başvuru tarihli “… Desenli Yer Karoları Şekil” markasının da davalı şirket adına değil … adına kayıtlı olduğu, davalı şirkete markanın devredilmediği, kaldı ki tescil tarihinin daha sonraya ait olduğu, davalı şirketin aynı sektörde faaliyet gösteren davacı şirketin “…” markasını bilmemesinin mümkün olmadığı, buna rağmen TTK 55/4(1-a) maddesine aykırı olarak davacının markasındaki ve alan adındaki karo ve istanbul kelimelerini yer değiştirerek i…o.com alan adını ürünlerinin tanıtımında kullanarak haksız rekabete neden olduğu kanaatine varılarak, davalı tarafça kullanılan www…..com alan adlı internet sitesine erişimin engellenerek haksız rekabetin önlenmesine, 10.000,00 TL manevi tazminatın tespit tarihi olan 18.03.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davacının, ….COM sayfasından … yazıldığında (ki marka müvekkile aittir.) www….com çıktığını (müvekkile ait alan adı) bağlantı tıklandığında www….com (gene müvekkile ait) adresine yönlendirdiğini iddia ve dava ettiğini, -Müvekkilinin 2009 yılından itibaren www…..com alan adının sahibi olduğunu, bilirkişi raporunda, müvekkilin 2009 yılında davacının alan adı ve markası yokken i… sayfasını yönlendirici sayfa olarak kullandığını ve kendi markasına ww…..com. sayfasına yönlendirdiğini beyan ettiğini ki, bu durumun kabul edilebilir olmadığını, Davacı firmanın ….com.tr- ….com.tr alan adlarını 17.02.2014 tarihinde, markasını ise 2014 yılında almışken ve dava dosyanın herhangi bir yerinde davacı şirketin hak sahipliğine ilişkin herhangi bir ispat ve delili yokken davacıya karşı müvekkilin kusurlu olduğu tespitinin hatalı olduğunu, Müvekkile ait marka hakkı sahibi olduğu … yazıldığında müvekkile ait sayfaların çıkmasının normal olduğunu,-Dosyaya eklenen yeni delillere muvafakatlerinin olmadığını, ayrıca davacının faturasının, vergi dairesi ve maliyeden sorulması gerektiğini ancak bu talep ve itirazlarının dikkate alınmadığını,-Davanın herhangi bir internet sitesinde yapılan aramadaki yönlendirme iddiası olmadığını, Davanın ….COM sitesinde yapılan aramanın yönlendirme davası olduğunu ve ….COM sayfasının 10.04.2013 tarihinden itibaren faal bir sayfa olmadığını, ….com sayfasının ziyaretçi sayısı, sahipleri, tüketici algısı ve sektöre hakimiyeti araştırılmadan eksik rapora göre davanın kabulü kararının hatalı olduğunu, -Dosyaya sundukları delil dilekçesinde ve eklerinde mevcut reklam giderleri, fuar katılım belgelerine rağmen, müvekkilin alan adı nedeniyle satış yaptığını ve bu nedenle davacının manevi zarara uğradığını hayatın olağan akışına aykırı olduğunu,-Müvekkilinin, haksız rekabete konu herhangi bir eylemde bulunmadığını,-Müvekkile domain hakkı sahipliğine erişimin engellenmesi kararının hatalı olduğunu, Müvekkilinin bu alan adının hak sahibi olduğunu, hiçbir zaman internet sitesi olarak kullanmamışken, olmayan İnternet sitesi erişiminin engellenmesi kararının ve bu nedenle hükmedilen vekalet ücreti kararının bozulması gerektiğini talep etmiştir.Dava, alan adı kullanımına dayalı haksız rekabetin tespiti ile önlenmesi, sonuçlarının ortadan kaldırılması ile manevi tazminat istemine yöneliktir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davalı her ne kadar ….COM sayfasının faal olmadığını beyan etmiş ise de, delil tespiti ve dava tarihi itibariyle değerlendirme yapılması gerektiği, buna göre tespit sırasında sitenin faal olup, kullanımda olduğu ,ziyaretçi sayısı, sahipleri, tüketici algısı ve sektöre hakimiyet araştırılmasının ise haksız rekabetin tespitinde etkisinin olmadığı, tek bir ihlalin dahi haksız rekabet teşkil edebileceği, bu nedenle bu araştırmanın yapılmasına yönelik istinaf isteminin yerinde olmadığı görülmüştür.Davalı taraf 2009 yılından itibaren www…..com alan adının sahibi olduğunu, öncelik hakkı olduğunu beyan etmiş olup, dosyada yaptırılan bilirkişi incelemelerinde, davalının alan adı sahibi olmadığı, dava dışı … alan adı sahibi olduğu ayrıca davacının da www…..com alan adını faturalarında 14.05.2008 tarihinden itibaren kullandığı tespitinin yapılması nedeniyle alan adı üzerinde öncelik hakkının sahibinin davacı olduğu yönündeki Mahkeme değerlendirmesinin yerinde olduğu görülmüştür. Ayrıca davalı yeni delil muvafakatlerinin olmadığını beyan etmiş ise de, Mahkeme HMK 222/1 maddesi gereğince re’sen taraf ticari defter ve kayıtların incelenmesine karar verebileceğinden ve faturalar da bu kapsamda olduğundan davalının bu istinaf istemi yerinde görülmemiştir. Davalının kullandığı alan adının, davacının alan adı ile benzer olduğu ve davalının eyleminin dava tarihinde yürürlükte olan mülga 556 Sayılı KHK 9/1-b maddesi gereğince markaya tecavüz ve TTK 55/4. madde de düzenlenen “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmayı yol açan önlemler almak” fiilini teşkil ettiği, dürüstlük kuralına aykırı olduğu ve haksız rekabet teşkil ettiği, tarafların faaliyet alanlarının aynı olduğu, ortalama dikkati haiz tüketici nezdinde karıştırılma/ilişkilendirilme ihtimali bulunduğu yolundaki bilirkişi raporu, gerek dosya kapsamı, gerekse alınan rapor içeriği gözetildiğinde, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin haksız rekabet oluşmadığına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2016/156 E., sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 683,10 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 171,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 512,10 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 03/06/2021