Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/383 E. 2021/799 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/383
KARAR NO : 2021/799
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 21/09/2017
NUMARASI: 2016/35 E. 2017/766 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 08/07/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesi ile; Taraflar arasında Trijenerasyon (akaryakıttan elektrik, ısı ve soğutma elde etme sistemi) sistemi tesisinin satışı, uluslararası ve yerel standartlara uygun olarak çalışır halde teslimi ve sözleşme konusu diğer işlerin yapılmasına ilişkin satın alma sözleşmesinin akdedildiğini, müvekkili tarafından satın alınan bu sistemin, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 4. maddesi kapsamında 24 ay süre ile garanti kapsamında olduğunu, 24 ayı aşan üretici firma garantilerinin de ayrıca geçerli olduğunu, satın alınan Trijenerasyon sisteminin sözleşmeye uygun olarak kullanıldığını, periyodik bakımlarının davalı tarafça yapıldığını, davalı haricinde sistemin çalıştırılması ve bakımının yapılmasının mümkün olmadığını, buna rağmen Trijenerasyon sisteminin garanti süresi içerisinde iki defa arızalandığını ve bedellerinin taraflar arasındaki sözleşmeye ve hukuka aykırı olarak müvekkilinden tahsil edildiğini beyanla; taraflar arasında düzenlenen 14.11.2012 tarihli sözleşme ile davalıdan montajı dahil anahtar teslim olarak satın alınan bir adet trijenarasyon ünitesinin garanti süresi içerisinde yapmış olduğu 15.04.2015 tarihli ve 27.07.2015 tarihli arızası nedeniyle 30.06.2015 tarih … seri numaralı KDV dahil 105.610,00 Euro bedelli ve 18.09.2015 tarih … seri numaralı KDV Dahil 20.060,00 Euro bedelli faturalar karşılığı müvekkilinden haksız ve hukuka aykırı şekilde tahsil edilen 125.670,00 Euro’nun ödeme tarihlerinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/A maddesi gereğince TCMB’nın 1 yıl vadeli yabancı paraya (Euro) ödenen en yüksek mevduat faizi uygulanmak suretiyle TBK’mn 99. maddesi gereğince ödeme tarihindeki efektif satış kuru üzerinden Türk Lirası karşılığının faizi ve tüm ferileri ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Müvekkilinin davacı ile arasında akdedilen sözleşme uyarınca yüklenici olarak bir adet Trijenerasyon tesisinin satışını uluslararası ve yerel standartlara uygun çalışır olarak teslim etmek suretiyle gerçekleştirdiğini, müvekkilinin otel içerisinde yer alan tesisin tamamına ilişkin bir taahhüdünün olmadığını, davacının bakım klavuzu doğrultusunda cihazı kullanma yükümlülüğünün bulunduğunu, davacının kullanım klavuzu ve servis talimatlarına uygun davranmadığını, trijenarasyon sisteminin soğutulması için gerekli enerji destek bağlantılarının da davacı tarafça doğru yapılmadığını, davacının hatalı kullanımı nedeniyle arızaların meydana geldiğini, bu nedenle tahsilatların haksız olmadığını, Trijenerasyon sisteminin mazotla çalıştığını ve dizel motora sahip olduğunu, davacı tarafın otelindeki diğer jeneratörleri devre dışı bırakarak bütün yükü trijenetöre yüklediğinden sorunlar yaşadığını ve bununla alakalı gerekli uyarıların davacıya yapıldığını, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.İlk Derece Mahkemesince; ”Davanın eser sözleşmesinden kaynaklanan garanti süresi içindeki gizli ayıptan kaynaklı arıza için tahsil edilen servis ücretinin istirdadı istemine ilişkin olduğu, Dosya kapsamı ve keşfen yapılan inceleme neticesi düzenlenen rapordan, davacı … A.Ş. firmasının talebi üzerine otelin Elektrik, Isıtma ve Soğutma ihtiyaçları için davalı … San. ve Tic. A.Ş. tarafından “Anahtar Teslimi” sözleşme dahilinde sistem şeklinde oluşturulan “Trijenerasyon Sisteminin – Gaz Motoru” nun “gizli ayıplı” olduğu ve davacının beklediği faydayı sağlamadığı gibi, sürekli gereksiz masraf ve kazanç kaybına neden olduğu, gizli ayıbın davacının işletmesinin bulunduğu bölgeye (sıcaklık, bağıl nem) uygun bir sistem kurulamaması ve sürekli yapılan bakımlarda da sistemin tekrar gözden geçirilerek kalıcı olarak düzeltilmesi yoluna gidilmediğinden dolayı oluştuğu, sistemin “Gizli Ayıbı” dolayısıyla davacı tarafından yapılmak zorunda kalınan masrafların KDV dahil 125.670,00 Euro olduğu, garanti süresi içinde yapılan bu masraflardan sözleşmedeki garantisi nedeniyle davalının sorumlu olduğu, anlaşıldığından, davanın kabulü ile 125.670,00 Euro’nun dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4-a madddesi gereği işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar” verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; 1-Dosyaya sundukları 29.11.2016 tarihli dilekçe ve bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde açıkladıkları üzere, Serik 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/101 Talimat sayılı dosyasında, taraflara keşif günü bildirilmeksizin ve taraflar keşfe davet edilmeksizin yokluklarında keşif yapıldığını, Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 3.3.2015 tarihli 2014/11449 E ve 3015/2307 K sayılı kararında açıkça belirtildiği üzere, Serik 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/101 Talimat sayılı dosyasında keşif günü tebliğ edilmeden ve yokluklarında keşif icra edilerek savunma haklarının kısıtlandığını, yapılan keşfin hukuka aykırı olduğunu, mahkeme kararının; usulüne uygun keşif icra edilmemesi ve açıkça hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilerek yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulması nedeniyle usul ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına aykırılık teşkil ettiğini,2-Uyuşmazlık konusunun Trijenerasyon Tesisi olup, Enerji Mühendisliği alanında bir uzman atanmaksızın, bu alanda uzman olmayan kişilerce düzenlenen ve eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporuna dayanak alınarak hüküm tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğunu,Üniversitelerin ilgili bölümlerinden, arızanın kimyasal reaksiyon nedeniyle meydana geldiğinden kimya mühendisi, trijenerasyonun niteliği gereği enerji sistemleri mühendisi veya enerji mühendisi ve de tarafların sözleşmesel yükümlülüklerinin değerlendirilebilmesi açısından sözleşme hukukunda uzman bilirkişilerden oluşan bir heyet ile bilirkişi incelemesi yaptırılması” talep edilmesine rağmen, bu alanda uzman bilirkişiler atanmaksızın inceleme yaptırıldığını, bilirkişilerin verdiği raporun hükme esas alınamayacağını, mahkemece itirazları değerlendirilmediğinden usul ve yasaya aykırı olduğunu,3-Yargıtayın yerleşik İçtihatları ile de sabit olduğu üzere (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 10.7.2014 tarihli, 2014/1683 E ve 2014/4876 K. sayılı kararı, 30.06.2016 tarihlî, 2016/891 E . 2016/3775 K. sayılı kararı ), teknik nitelikteki itirazları cevaplandırır şekilde, hüküm kurmaya ve denetime elverişli yeni bir rapor veya ek rapor alınmaksızın hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini,4-Sözleşmenin 2.3. maddesinde; “Sözleşme kapsamı; Sözleşme ekinde (Ek-1) verilen scope list (kapsam listesiI kapsamında sözleşmede belirlenen şartlarda trijenerasyon tesisinin yüklenici tarafından … çalışır halde işverene teslim edilmesi” denmek suretiyle müvekkili şirketin işi sözleşme ve ekindeki kapsam listesi ile sınırlı şekilde üstlendiğini, sözleşmede “anahtar teslimi” olarak üstlenildiğine ilişkin hiçbir ibare olmadığı halde bilirkişilerce işin “anahtar teslimi” olarak üstlenildiğinin belirtilmesinin usule aykırı olduğunu5-Bilirkişi raporunda; sözleşme ve eklerinin, taraflar arasındaki yazışmaların değerlendirilip, irdelenmediğini, sözleşme ve ekleri incelendiğinde davaya konu trijenerasyon tesisinin arızaya sebebiyet veren soğutma sisteminin bizzat davacı tarafından projelendirilip uygulandığının ortaya çıkacağını, bu yönüyle de bilirkişi raporunun hükme esas almaya ve denetime elverişli olmadığını, 6-Dosyadaki belgeler ve yazışmalar ile de sabit olduğu üzere, davacının diğer jeneratörleri ile trijenerasyon sisteminin senkronizasyonunun davacı tarafça sağlanacağı hususunda tarafların mutabık kaldıklarını, meydana gelen arızaların, davacının bu yükümlülüklerini yerine getirmemesinden kaynaklandığını, bilirkişi raporunda bu hususlar irdelenmeksizin eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak rapor tanzim edildiğini,7-Somut olayda, hasarın nedeni “soğutma sistemindeki yetersizlik ve sıcaklık artışı” olarak gösterilmiş olmasına rağmen, müvekkili şirketin ani elektrik kesintileri ve yük atma sistemine/senkronizasyona ilişkin tespit ve beyanlarının dikkate alınmadığını, müvekkili şirketten tedarik edilmeyen diğer jeneratörlerinin trijenerasyon sistemi ile senkorizasyonunun sağlanmamasının hasarın oluşumuna etkisinin değerlendirilmediğini, eksik inceleme yapıldığını, raporun eksik ve hatalı tespitler içerdiğini, soğutma sisteminin, yük atma sisteminin kurumunun ve gerekli senkronizasyonun sağlanmasının davacı tarafın sorumluluğunda olduğu açık olmasına rağmen, raporda bu hususların değerlendirilmediğini,Bilirkişi raporundaki “davacı firmaya kurulan trijenerasyon sistemini meydana getiren bileşenlerin seçiminin hatalı olduğu” ve “davalı firma yaptığı bakımlarda da söz konusu hasarlara engel olacak böylece aynı arızanın tekrarlanmasını önleyecek tedbirleri de alamadığının anlaşıldığı” şeklindeki tespitlerine itirazlarının değerlendirilmediğini, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesi ile; 1-Serik 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/101 Talimat sayılı dosyasında keşif gününün taraflarına da tebliğ edilmeden yokluklarında icra edildiğinden eşit şartlarda olduklarını, her iki tarafın yokluğunda yapılan keşfin hukuka aykırı olduğu iddiasının yersiz olduğunu,2-Bilirkişi raporunun teknik ve bilimsel verilere, hukuka uygun olarak tanzim edildiğini,3-Müvekkilinin, turizm kompleksi için trijenerasyon ünitesini montajı davalıya ait olmak üzere, çalışır vaziyette anahtar teslimi olarak, periyodik bakım ve onarımı da dahil olmak üzere sistemin davalıdan satın alındığını, sitemin garanti süresi içinde iki defa arıza yaptığını, arızanın gizli ayıp olduğunun tespit edildiğini, sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalının, eksik teslim ettiği, daha sonrada bakım ve onarımını gereği gibi yerine getirmediği sistem için müvekkilinin gereksiz masraf ve kazanç kaybına neden olduğu açık olduğundan, usul ve kanuna uygun karara karşı davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Taraflar arasındaki 14.11.2012 tarihli sözleşmede; İşin Konusu ve Kapsamı: Belirlenen şartlar ve koşullarda işveren’in Antalya-Belek Üçkumtepesi Bölgesindeki tesislerine yüklenici tarafından kurulacak olan bir adet trijenerasyon tesisinin (TESİS) satışı Uluslararası ve yerel standartlara uygun çalışır halde teslimi ve sözleşme kapsamı konusu diğer işler, Garanti, Ek-1’de bulunan kapsam listesindeki bütün sistemin “çalışır vaziyette teslim tutanağı” imzalandığı tarihten itibaren başlar. Bütün sistem, 24 ay garanti kapsamındadır. Üretilen makinada kullanılan her türlü malzemenin 24 ayı aşan/üretici firma garantileri ise aynen geçerlidir….Garanti süresi dahilince yüklenici, işveren’in makinayı kullanım kılavuzu ve bakım kılavuzu talimatları dahilinde doğru kullanması şartı ile oluşabilecek hasarlı parçaları bedelsiz değiştirmeyi taahhüt eder. Bu parçaların teslim yeri fabrika adresidir.Yüklenici teklif konusu gaz jeneratörünün tesisin çalışacağı Antalya iklim şartlarında çalışacağını taahhüt eder. MTU gaz jeneratörleri ana revizyon süresi 63500 çalışma saatidir. 63500 saat sonunda 1286 kW gücündeki gaz jeneratörü ana revizyon bedeli 2013 yılı fiyatları ile 83.000 Euro’dur. İşveren gücünde ve sisteminde jeneratörün çalışmasını veya performansını etkileyecek değişiklikleri yükleniciye bildirmeyi kabul eder. Yüklenici ve işveren böyle bir farklılıkta oluşabilecek değişiklikleri birlikte çözüm oluşturmaya çalışırlar. Yüklenici sistem hakkında şantiyede yeterli eğitim verecektir. Bu eğitime ek olarak sistemin devreye alınmasından sonra sahada MMC Panel ve gaz jeneratörü ve diğer ekipmanlar hakkında saha eğitimi verilmesini kapsamaktadır.Davacı taraf, davalı ile aralarındaki Trijenerasyon (akaryakıttan elektrik, ısı ve soğutma elde etme sistemi) sistemi tesisinin satışı sözleşmesine konu, Trijenerasyon sisteminin sözleşmeye uygun olarak kullanılmasına ve periyodik bakımlarının davalı tarafça yapılmasına rağmen, garanti süresi içerisinde iki defa arızalandığını ve bedellerinin sözleşmeye aykırı olarak müvekkilinden tahsil edildiğinden bahisle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece talimat yazılarak, teknik bilirkişiler makine Mühendisi Prof. Dr. …, makine Müh. Prof. Dr. … ve yard. Doc Dr. … mali bilirkişi … ve hukukçu bilirkişi Prof. Dr. … alınan bilirkişi raporunda; Davacı …A.Ş. firmasının talebi üzerine otelinin Elektrik, Isıtma ve Soğutma ihtiyaçları için davalı … San. ve Tic. A.Ş. tarafından “Anahtar Teslimi” olarak sözleşme dahilinde sistem şeklinde oluşturulan “Trijenerasyon Sisteminin-Gaz Motoru” nun “gizli ayıplı” olduğu ve talep edenin (davacının) beklediği faydayı sağlamadığı gibi sürekli gereksiz masraf ve kazanç kaybına neden olduğu, buradaki “gizli ayıp” özellikle; davacının işletmesinin bulunduğu bölgeye (sıcaklık, bağıl nem) uygun bir sistem kurulamaması ve sürekli yapılan bakımlarda da sistemin tekrar gözden geçirilerek kalıcı olarak düzeltilmesi yoluna gidilmediğinden dolayı oluştuğu, sistemin “Gizli Ayıbı” dolayısıyla davacı tarafından yapılmak zorunda kalınan masraflar KDV dahil 125.670,00 Euro (YüzYirmiBeşBin AltıYüzYetmiş Euro) olduğunun tespit edildiği, garanti süresi içinde yapılan bu masraflardan sözleşmedeki garantisi nedeniyle davalının sorumlu bulunduğu, davacının işbu meblağı sözleşmedeki davalının garanti taahhüdü nedeniyle davalıdan talep edebileceği” şeklinde beyanda bulundukları tespit edilmiştir.Mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.1-Hukuki dinlenilme hakkını düzenleyen HMK 27. maddesinde; “Davanın tarafları, müahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptir, bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir”HMK 289.maddesinde; “Keşif konusu, mahkemenin yargı çevresi dışında ise inceleme istinabe suretiyle yapılır”HMK 290. maddesinde; “Keşfin yeri ve zamanı mahkeme tarafından tespit edilir. Keşif taraflar hazır iseler huzurlarında, aksi taktirde yokluklarında yapılır” düzenlemelerini içermektedir.İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/07/2016 tarih ve 2016/35 esas sayılı talimatı Serik 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ulaşmakla, mahkemece 19/10/2016 tarihli tensip zaptı ile; 11/11/2016 günü saat 13:30′ da mahallinde keşif yapılmasına, talimatta belirtildiği üzere refekate Mak.Müh Prof. Dr. …u, Mak. Müh. Prof. Dr. … ve Yard.Doc.Dr….’ün seçilmesine, keşif yapılmasından sonra dosyanın bilirkişilere verilmesine, bilirkişilerin raporlarını ibraz ettiklerinde duruşma günü beklenmeksizin dosyanın mahalli mahkemesine iadesine karar verildiği, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/07/2016 tarihli yazısında, bilirkişi ücretleri ve bilirkişi tebligat giderleri ile keşif harcının talimat mahkemesine gönderildiği, davanın taraflarına keşif günü tebliği için masraf gönderilmediği, talimat mahkemesince keşif gününün taraflara tebliğ edilmediği, dosya içerisinde talimat mahkemesince mahallinde düzenlenmiş keşif zaptının bulunmadığı tespit edilmiştir.Yargıtay 7. HD’nin 23/12/2013 tarihli 2013/26688-23023 esas ve karar, 25/02/210 tarih ve 2009/2365 esas-2010/910 karar, Yargıtay 15.HD’nin 30/11/2020 tarihli 2020/312 -3098 esas ve karar sayılı ve Yargıtay 14. HD’nin 03/03/2015 tarihli 2014/11449 -2015/2307 esas ve karar sayılı kararlarında “… 6100 Sayılı HMK’nın 290. maddesi uyarınca keşif, taraftar usulen davet edildikten sonra hazır iseler huzurlarında, aksi takdirde yokluklarında yapılır. Bu kuralın ihlali halinde bir tarafın savunma hakkı kısıtlanmış hukuki dinlenme hakkı elinden alınmış sayılır. Hükme esas alınan keşif, dahili davalının yokluğunda hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilerek yapıldığından yöntemince yapılmayan bu keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulamaz….” denilmek suretiyle, keşif gününün taraflara usulen tebliğinin zorunlu olduğu istikrarlı şekilde vurgulanmıştır. Talimat mahkemesince keşif günü taraflara usulen tebliğ edilmeden yokluklarında keşif yapılmak suretiyle HMK’nun 27. maddesi ile teminat altına alınmış olan hukuki dinlenilme ve savunma hakkının kısıtlanmasına sebebiyet verildiğinden, usule uygun yapılmayan keşif sonunda alınan bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulamayacağından, davalı vekilinin, bilirkişi raporu alınması için talimat yazılan Serik 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/101 Talimat sayılı dosyasında keşif gününün taraflarına tebliğ edilmeden, yokluklarında icra edildiği, savunma haklarının kısıtlandığına ilişkin istinaf sebebinin kabulü gerektiği anlaşılmıştır.2-Davalı taraf uyuşmazlık konusunun Trijenerasyon Tesisi olup, arızanın kimyasal reaksiyon nedeniyle meydana geldiğinden kimya mühendisi, trijenerasyonun niteliği gereği enerji sistemleri mühendisi veya enerji mühendisi ve de tarafların sözleşmesel yükümlülüklerinin değerlendirilebilmesi açısından sözleşme hukukunda uzman bilirkişilerden oluşan bir heyet ile bilirkişi incelemesi yaptırılması” talep edilmesine rağmen, bu alanda uzman bilirkişiler atanmaksızın inceleme yaptırıldığını iddia etmiştir.Mahkemece; 14/07/2016 tarihli ara kararı ile; makine Mühendisi Prof. Dr. … , makine Müh. Prof. Dr. … ve yard. Doc Dr. … , mali bilirkişi … ve hukukçu bilirkişi Prof. Dr. … oluşan bilirkişi heyetinden rapor almıştır.Davalı vekilinin 29/07/2016 tarihli dilekçesi ile heyete kimya mühendisi ile enerji sistemleri mühendisi veya enerji mühendisi atanması talebi mahkemece 02/08/2016 tarihli ara kararı ile reddedilmiştir. Trijenerasyon; yakıt olarak doğalgaz veya biyogaz kullanılarak eş zamanlı elektrik, ısıtma ve soğutma üretimidir. Enerji Sistemleri Mühendisliği; enerji üretimi, iletimi ve kullanımı konularında maksimum verim hedefi güden mühendislik branşıdır.Enerji Mühendisi; enerji tedarik etmenin verimli ve yenilikçi yollarını bulmak için projeler tasarlar.Mahkemece, makine mühendisi, hukukçu ve mali müşavir bilirkişi atanmıştır. Taraflar arasındaki ihtilaf; Trijenerasyon Sistemini oluşturan makinelerin çalışmamasından kaynaklandığından, enerji mühendisi ve enerji sistemleri mühendisi, üretim yapan makine ve sistemin devreye girmesinden sonraki dönemi planlayan ve yöneten konumunda olduklarından, bilirkişi raporu ile “Doğalgaz motoru için gereken şartların (Antalya iklimi) çalışma ortamında sağlanamadığı, yanma öncesi hava/gaz karışım oranında yüksek nem nedeniyle yoğuşmanın meydana gelişi, buradan hareketle (yoğuşan nemin kaçak yaparak) oluşan korozif etkinin, soğutma sistemindeki yetersizliğin, sıcaklığın artmasına ve basınç altında yanma odasında hasarın meydana gelmesi, motorun kompresyon kaybına neden olarak sistemi çalışmaz hale getirdiği anlaşılmaktadır.” şeklindeki tespitlerinden, arızanın kimyasal reaksiyon nedeniyle meydana gelmediği tespit edildiğinden, heyetin oluşturulmasında usule aykırılık olmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığından reddi gerekmiştir.3- Bilirkişi raporunun davalı tarafa 05/09/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 18/09/2017 tarihinde süresi içinde itiraz ettiği, mahkemece bilirkişi raporunun tebliğinden sonra yapılan 21/09/2017 tarihli oturumda; davalı vekilinin, “rapora itirazlarımızı tekrar ederiz, özellikle enerji veya kimya mühendisinin içinde bulunduğu başka bir heyetten rapor alınmasını istiyoruz” şeklindeki beyanı üzerine, itirazlar konusunda karar verilmeden hüküm kurulduğu tespit edilmiştir.Sunulan bilirkişi raporunda; davalı vekilinin “davalı şirketten tedarik edilmediğini iddia ettiği, davacının diğer jeneratörlerinin trijenerasyon sistemi ile senkonizasyonunun sağlanmamasının hasarın oluşumuna etkisinin değerlendirilmediği” yönündeki itirazı konusunda herhangi bir tespit bulunmadığı, dosyadaki belgeler değerlendirilerek, yük atma sisteminin kurulumunun ve gerekli senkronizasyonun sağlanmasının davacı tarafın sorumluluğunda olup olmadığının belirlenmediği tespit edilmemiştir. Davalı tarafın “diğer jeneratörlerin trijenerasyon sistemi ile senkonizasyonunun sağlanmamasının hasarın oluşumuna etkisi, yük atma sisteminin kurulumunun ve gerekli senkronizasyonun sağlanmasınında davacı tarafın sorumluluğu, nem alma sistemi kurulumu işlemlerinin davacı tarafından yaptırılması gerektiği, bu hususun davacı tarafa müvekkili şirket tarafından defalarca sözlü ve yazılı olarak iletildiği ve hatta davacı tarafa farklı firmalardan bu işlemler ile ilgili teklifler verildiği yönündeki iddiaları, davacı tarafın üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemesinin arızaya etkisinin raporda tartışılmadığı tespit edilmiş olup, bu hususların teknik bilgi gerektirdiği sabittir.HUMK’nun 275 nci maddesi hükmü uyarınca, mahkemenin, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği düzenlenmiştir. Anılan kanunun 286. maddesin de bilirkişinin rey ve mütalaasının hakimi bağlamayacağı belirtilmiş ise de, işin çözümünde teknik bilgi ve birikimin gerekliliğine inanılarak bilirkişi incelemesi yaptırıldığına göre, verilen rapor yetersiz, noksan ve müphem ise 284 ncü maddeye göre hakimin ek rapor veya yeni bir bilirkişi kurulundan tekrar rapor alabileceği düzenlenmiştir.Yargıtay 11. HD’nin 05.07.2007 tarih ve 2006/7481 esas, 2007/10242 karar sayılı kararı ile aynı yöndeki yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca; işin çözümünde teknik bilgi ve birikimin gerekliliğine inanılarak bilirkişi incelemesi yaptırıldığına göre, verilen rapor yetersiz, noksan ve müphem ise, mahkeme HUMK’nun 283 ncü maddesi gereğince, bilirkişiden izahat ve açıklama yeni ek rapor isteyebileceği gibi, 284 ncü madde gereğince de, yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak yeni bir rapor alınabilir. Davaya ilişkin olarak bilirkişi raporu alınmış, davacı vekili bu rapora itiraz etmiştir. Davacı vekilinin ciddi, teknik açıklamayı gerektirir itirazları üzerinde durulmadan, bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmiştir. Bu durumda, mahkemece, dosyaya sunulan deliller ve davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı yaptığı itirazlar dikkate alınarak, davacı istemine ilişkin bilirkişi heyetinden ek rapor alınması, veya yeni bir bilirkişi heyeti kurularak, davacı vekilinin itirazlarını değerlendiren bilirkişi raporu alınması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından, davalı vekilinin bilirkişi raporuna itirazlarının ek rapor ile değerlendirilmediğine ilişkin istinaf sebebinin kabulü gerekmiştir.4-Yasalarımızda anahtar teslim sözleşme türünün tarifi mevcut olmadığından, Teamül ve Yargıtay uygulamaları ile Hukuk sistemimizde uygulanır hale gelmiştir. Genel olarak; Anahtar Teslimi Götürü Bedel Sözleşme; uygulama projeleri ve bunlara ilişkin mahal listelerine dayalı olarak, işin tamamı için isteklinin teklif ettiği toplam bedel üzerinden gerçekleştirilen sözleşmedir. Anahtar teslim, bir konut ya da binanın tüm işlerinin ve masraflarının tamamiyle bitirilerek satın alan kişiye teslim edilmesine denilmektedir tanımlamaları yapılmıştır. Bilirkişiler; “sistemi kur – çalıştır – bana teslim et” şeklindeki iş verme işleminin, mühendislikteki adının “anahtar teslim” iş yapmak olduğunu belirtmişlerdir.Taraflar arasındaki 14/11/2012 tarihli sözleşmenin İşin Konusu ve Kapsamını düzenleyen 2.1 maddesinde: “Belirlenen şartlar ve koşullarda işveren’in Antalya-Belek Üçkumtepesi Bölgesindeki tesislerine yüklenici tarafından kurulacak olan bir adet trijenerasyon tesisinin (TESİS) satışı Uluslar arası ve yerel standartlara uygun çalışır halde teslimi ve sözleşme kapsamı konusu diğer işler”, 3.1 maddesinde; ithal edilecek malzemeler için gümrük işlemleri ve gümrük masraflarının davacı tarafça karşılanacağı, sözleşme kapsamındaki tüm iş bedelinin …Euro olduğu belirtilmiştir. Davacı vekili, müvekkilinin sözleşme ekindeki Scop listesi ile sınırlı iş yapmayı taahhüt ettiğinden, sözleşmenin anahtar teslim kabul edilemeyeceğini ileri sürmüştür. Ek 1 de bulunan Scop listesi dosyaya sunulmamış olup, SCOP = İngilizce “Seasonal Coefficient Of Performance” ifadesinin baş harflerinden oluşan kısaltmadır. Klimaların verimli olup olmadığını anlamak için kullanılan performans katsayısıdır. İşi sınırlanmasına ilişkin hüküm ifade etmediğinden, davacının işin sınırlı olduğu iddiası sabit olmamıştır.Davacı taraf sitemin malzemelerinin gümrük işlem ve masraflarını üstlenmiş olup, sistemin montajının yapılarak kurulması, çalışır hale getirilmesi yüklenici tarafından taahhüt edilmiştir. Bu hali ile, anahtar teslim götürü bedel sözleşmesinin “uygulama projeleri ve bunlara ilişkin mahal listelerine dayalı olarak, işin tamamı için isteklinin teklif ettiği toplam bedel üzerinden gerçekleştirilen sözleşme” tanımına uygun olduğu gibi, teamüle göre mühendislikteki adının “anahtar teslim” iş yapmak olduğu tespit edildiğinden, sözleşmede mutlaka anahtar teslim sözleşme olduğunun belirtilmesi gerekmediğinden, sözleşmenin anahtar teslim sözleşme kabul edilmesinde usule aykırılık bulunmadığından, davalı vekilinin sözleşmenin anahtar teslim olmadığı yönündeki istinaf sebebinin reddi gerektiği anlaşılmıştır.5-Bilirkişi raporunda sözleşme ve ekleri değerlendirilmiş ise de; taraflar arasındaki yazışmaların değerlendirilerek, davaya konu trijenerasyon tesisinin arızaya sebebiyet veren soğutma sisteminin bizzat davacı tarafından projelendirilip uygulandığına ilişkin davalı tarafın iddiası yönünden yapılmış bir tespit bulunmadığından, davalı vekilinin bilirkişi raporunun hükme esas almaya ve denetime elverişli olmadığı yönündeki istinaf sebebi yerinde olduğundan kabulü gerekmiştir. 6-Davalı vekili; dosyadaki belgeler ve yazışmalar ile de sabit olduğu üzere, tarafların, davacı yanın diğer jeneratörleri ile trijenerasyon sisteminin senkronizasyonunun davacı tarafça sağlanacağı hususunda mutabık kaldıklarını, meydana gelen arızaların, davacı yanın bu yükümlülüklerini yerine getirmemesinden kaynaklandığını, bilirkişi raporunda bu hususlar irdelenmeksizin eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak rapor tanzim edildiği ileri sürülmüştür.Sunulan bilirkişi raporunda; dosyadaki belgeler değerlendirilerek yük atma sisteminin kurulumunun ve gerekli senkronizasyonun sağlanmasının davacı tarafın sorumluluğunda olup olmadığının, davacı tarafın sorumluluğunda ise bu yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğinin ve hasarın oluşumuna etkisinin değerlendirildiğine ilişkin bir inceleme bulunmadığı, tespit edildiğinden, davalı tarafın bu yöne ilişkin istinaf sebebinin de kabulüne karar verilmiştir.7- Bilirkişiler tarafından hasarın nedeni “soğutma sistemindeki yetersizlik ve sıcaklık artışı” olarak gösterilmiş olmasına rağmen, davacının davalı şirketten tedarik etmediği diğer jeneratörlerinin trijenerasyon sistemi ile senkonizasyonunun sağlanmamasının hasarın oluşumuna etkisinin, soğutma sisteminin, yük atma sisteminin kurulumunun ve gerekli senkronizasyonun sağlanmasının davacı tarafın sorumluluğunda olup olmadığının bilirkişi raporunda değerlendirilmediği tespit edildiğinden, bilirkişi raporunun eksik olduğu yönündeki istinaf sebebinin kabulü gerekmiştir. Bilirkişi raporunda; Diğer taraftan 25.05.2015 tarihli hasarda da (13070 saat) After cooler HT filtresinden antfriz kaçağı görüldüğü bunun üzerine yapılan işler; kaçak tespit edildi, arızalı parçanın demontajı yapıldı, metal aşınması ve kopan parçalar olduğu görüldü şeklinde belirtilip kırılan parçalar minik parçacıkla H.T. motor bölümünde içine gittiğini ama zararı olmadığının MTU tarafından ifade edildiği anlaşılmıştır. Burada malzeme parçalarının kopmuş olması, sıcaklığın yükselmiş olduğunu ve birbirine sürtünme durumunun söz konusu olduğunu belirtmektedir. Davalı firma servis yetkilileri hasar nedenlerini, elektrik kesintisinde sistemin devreden çıkması “ceket suyu soğutmasının” yapılamamış olmasına dayandırılması uygun görülmemiştir.” tespiti ile elektrik kesintilerinin ayıba etkisinin olmadığı teknik gerekçeleri açıklanarak açıkça belirtildiğinden bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı vekili, bilirkişi raporundaki “Davacı firmaya kurulan trijenerasyon sistemini meydana getiren bileşenlerin seçiminin hatalı olduğu” ve “davalı firma yaptığı bakımlarda da söz konusu hasarlara engel olacak böylece aynı arızanın tekrarlanmasını) önleyecek tedbirleri de alamadığının anlaşıldığı” şeklindeki tespitlerine itirazlarının değerlendirilmediğini ileri sürmüş olup, bilirkişiler; “dava konusu sistem siparişinde ayrıca buna ilave olarak da sistemi kuran davalı, bakım işlerini de yapmaktadır. Mühendislik olarak, buna benzer “Sistem” çalışmalarında; “Bir işletmenin başka bir işletmenin siparişi üzerine bir projeyi en başlangıç noktasından alıp, çalıştırılabilir aşamaya getirmesi” ve ilave olarak varsa sözleşmedeki diğer işlemleri de yerine getirmesi gereklidir. Davalı firmanın anahtar teslimi projeye başlamadan önce sistemin kurulacağı bölgenin iklim şartlarını incelemesi, sistemi kuracağı kuruluşun ihtiyaçlarım belirlemesi gerekmektedir. Bunun sağlanmadığı da tespit edilmiştir. Ayrıca davalı firma yaptığı bakımlarda da söz konusu hasarlara engel olacak böylece aynı arızanın tekrarlanmasını önleyecek tedbirleri de alamadığı anlaşılmakta” şeklindeki tespitleri ile teknik açıklama yaptığından, bu yönde ek rapor alınması gerekmediğinden, davalı vekilinin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. Davalı vekilinin 2 ve 4. maddelerde belirtilen istinaf sebeplerinin reddine, 7. maddedeki istinaf sebebinin kısmen kabul, kısmen reddine, 1, 3, 5 ve 6. maddelerdeki istinaf sebepleri yönünden istinaf talebinin kabulü ile İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/07/2016 tarih ve 2016/35 esas – 2017/766 karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılarak mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, 2-İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/09/2017 tarih ve 2016/35 E. 2017/766 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6 hükmü gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 6.996,38 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,6- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda DİKKATE ALINMASINA,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 08/07/2021