Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/37 E. 2020/149 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/37 Esas
KARAR NO: 2020/149
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul(Kapatılan) 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 06/07/2017
NUMARASI: 2015/242 E. – 2017/117 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/10/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli pek çok markanın sahibi olduğunu, yaptığı denetimler sırasında davalıya ait www…com adlı web sitesinin müvekkilinin marka tescillerinden ve ticaret ünvanının kullanılmasından doğan haklarını ihlal eder şekilde kullandığını tespit ettiklerini, davalının müvekkilinin tanınmışlığından ve itibarından yararlandığını, kullanılan adın kullanıcı tarafından karıştırılma ihtimalinin yüksek olduğunu, İstanbul 1. FSHHM’nin 2015/68 Değişik iş sayılı dosyasında bu durumun bilirkişi raporu ile ortaya konduğunu ve www…com adlı internet sitesine erişimin engellendiğini, davacının markalarına tecavüz ettiğini iddia ederek, davalının tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespiti ile durdurulmasını ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet neticesinde oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, verilecek kararın ilanını talep etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin adresinin Bursa olduğunu bu nedenle İstanbul mahkemelerinin yetkili olmadığını, yetki itirazlarının bulunduğunu, müvekkili şirkete ait www…com alan adı hakkındaki itirazların Icann tarafından akredite edilmiş tahkim kurullarında görülmesi gerektiğini, tahkim kuruluna başvurmadan mahkemeye başvurulmasının hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, …’in satışını yaptığı hiçbir hizmetin müvekkili tarafından verilmediğini, müvekkilinin faaliyetleri ile davacının faaliyetlerinin karıştırılması ihtimalinin söz konusu olamayacağını, müvekkilinin alan adı kullanımı ile davacının alan adı kullanımının aynı olmadığını ayrıca web sitelerinde davacıyı çağrıştırır, davacıya ait, marka logo içerik vb. bulunmadığını, … ibaresinin genel bir kullanım olduğunu ve Tayvan menşeili bir şirkete ait olduğunu, İstanbul 1 FSHHM’nde verilen ihtiyati tedbir kararının HMK 389. maddesine aykırılık teşkil ettiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davacı yanın … esas unsurlu ticaret unvanının tescilinin davalının uyuşmazlığa konu olan alan adının tescilinden önce olduğu, … ibaresini davacı yanın 26/04/2006 tarihinde ticaret siciline unvanın çekirdek unsuru şeklinde tescil ettirdiği ve bu ibareyi markasal kullandığının da sunulan delillerle anlaşıldığı, … ibaresi üzerinde öncelik hakkının davacı şirkete ait olduğu, davalı yanın … ibaresini taşıyan internet alan adını daha sonraki tarihte almış olup, bu tarihten itibaren markasal olarak kullandığına dair delil sunamadığı gibi, … ibaresi üzerinde öncelik hakkı sahibi olduğunu da kanıtlayamadığını, davacının tescilli markası ile davalının internet alan adındaki kullanımı karşılaştırıldığında ilk beş harfin birebir aynı olduğu, sadece … ve … harflerinin davalı tarafından ilave edildiği görülmekte olup, bu iki harfin ibareye ilavesinin davalı kullanımının davacı markasından uzaklaşmasına ve ayırt edicilik sağlamasına yeterli olmadığı, karıştırılma ve iltibas ihtimalinin oldukça yüksek olduğu, ayrıca davalının internet adresini gören tüketicilerin davacı markası ve davacı şirket ile bağlantı düşünmesi sebebiyle 6102 sayılı Ticaret Kanununun 55. Maddesinde ifadesini bulan haksız rekabet fiilinin de oluştuğu, davalı yanca sessiz kalma yoluyla hak kaybı iddiasında bulunulmuş ise de, davacının söz konusu sitenin varlığını dava tarihinden beş yıl öncesinden geriye bir tarihte öğrendiğinin kanıtlanamadığı, dolayısıyla davalının dava tarihinde ve önceki dönemde aktif olan … ibaresini internet alan adında kullanmak suretiyle davacı yanın markadan kaynaklanan haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının tescilli … şekil markasına davalının tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespiti ile men ve ref’ine, davalı yanın tecavüzlü www…com adlı internet sitesine Türkiye’den erişimin engellenmesine, hükmün ilanına karar verilmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin adresinin Bursa olduğunu bu nedenle İstanbul mahkemelerinin yetkili olmadığını, yetki itirazlarının bulunduğunu,Müvekkili şirkete ait www…com alan adı hakkındaki itirazların … tarafından akredite edilmiş tahkim kurullarında görülmesi gerektiğini, …’in satışını yaptığı hiçbir hizmetin müvekkili tarafından verilmediğini, müvekkilinin faaliyetleri ile davacının faaliyetlerinin karıştırılması ihtimalinin söz konusu olamayacağını, Kullanılan alan adının davacının ticaret ünvanı ve markasıyla iltibas oluşturmadığını, Hükme esas alınan mevcut bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığını, Davalının uzun süre sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını beyan ederek mahkemece verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, davacı yanın tescilli … ibareli ticaret ünvanı ve markasına, davalının bu ibareyi internet alan adında kullanmak suretiyle tecavüzde bulunduğu iddiasından kaynaklanan markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ile men ve ref’i, oluşan maddi durumun giderilmesi, verilecek kararın ilanı talepli davadır. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. … (…) tarafından ilan edilen UDRP (Yeknesak Alan Adı Uyuşmazlık Çözümü Politikası) kurallarınını 18.maddesinde tahkim sürecinden önce dava açılmış olmasının yargılamaya etkisi düzenlenmiştir. Buna göre, tahkim sürecinden önce veya tahkim süreci devam ederken dava açılmış olması halinde hakem heyeti ara verme, devam etme veya yargılamayı sona erdirme yetkisine sahiptir. Anlaşılacağı üzere … tahkim usülü ulusal mahkemelerin yargılama yetkisini ortadan kaldırmamaktadır. Dolayısıyla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Diğer yandan davalı vekili her ne kadar yerel mahkemenin davaya bakmakta yetkisiz olduğunu ileri sürmüş ise de, dava tarihinde yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nın 63/1.maddesi uyarınca davacı ikametgahının bulunduğu yer mahkemesinin de somut davaya bakmakta yetkili olduğu, somut davada davacı ikametgahının Mecidiyeköy-Şişli/İstanbul olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir. TPMK’dan gelen kayıtlar incelendiğinde, davacıya ait 2008/30264 sayılı … ibareli markanın, 9, 16, 35, 38, 41 ve 42. Sınıflarda 22/05/2008 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davacı adına tescil edildiği anlaşılmıştır. İstanbul 1 FSHHM’nin 2015/68 D.İş sayılı tespit dosyası celbedilip incelendiğinde, bilişim uzmanı bilirkişi tarafından sunulan 14/10/2015 tarihli raporda, www…com adlı sitenin alan adının gövde kısmında … ibaresinin aynen kullanıldığı, site sayfalarından alınan ekran görüntülerinde … ibaresinin yazılı olduğu yolunda görüş belirtildiği anlaşılmıştır. Dava dosyasına sunulan 15.05.2017 tarihli bilirkişi raporunda ise, davalı tarafça kullanılan alan adının ayırt edici bir niteliğinin olmadığı, kullanımın karışıklığa ve dolayısıyla iltibasa yol açacağı, davalının davacı adına tescilli markasından doğan haklara davalı tarafça tecavüzde bulunulduğu, sessiz kalma yoluyla hak kaybına ilişkin koşulların oluşmadığı tespitlerinde bulunulmuştur. Dosyada mevcut ticaret sicil kayıtları ve sair belgeler incelendiğinde, davacı …’nin 26/04/2006 tarihinde belirtilen unvanla ticaret siciline tescil edildiği, davalının www…com alan adını 04/11/2006 tarihinde kayıt ettirdiği, davacının www…com.tr alan adını ise, 21/01/2008 tarihinde tescil ettirdiği, davacı yanın … esas unsurlu ticaret unvanı tescilinin, davalıya ait alan adının tescilinden önceki bir tarihte olduğu anlaşılmıştır. Sonuç olarak; davalının ”…” ibaresini internette ticari etki yaratacak şekilde www…com alan adı olarak kullandığının bilirkişi raporu ile tespit edildiği, davalının bu alan adını daha sonra www…net olarak değiştirdiği, alan adındaki esas unsurun ”…” olduğu, ”…” ibaresine yer verilse dahi, ilave edilen kısmın ayırdedici bir nitelik taşımadığı, alan adının ilk beş harfinin davacı markası ile aynı olduğu, bu durumun tüketici nezdinde, davacı ile ”…” ibareli internet sitesi arasında bir bağlantı olduğu şeklinde düşünceye yol açabileceği, karıştırılma ve iltibas ihtimalini kuvvetlendireceği, bu sebeple haksız rekabet şartlarının da somut olayda gerçekleştiği, diğer yandan davalı tarafça her ne kadar sessiz kalma yoluyla davacının hak kaybına uğradığı iddiasında bulunmuş ise de, davacının dava konusu alan adının varlığını ne zaman öğrendiği ve öğrendiği tarihten itibaren dava açma konusunda ne kadar bir süre hareketsiz kaldığı hususunda dosyaya yansıyan bir bilgi, belge ve delil bulunmadığı, bu sebeple davalının bu yöndeki iddiasının da yerinde olmadığı, böylelikle davalının, dava konusu alan adını kullanmak suretiyle davacı yanın markadan kaynaklanan haklarını ihlal ettiği, davalı kullanımının iltibasa yol açacağı ve marka hakkına tecavüz oluşturduğu hususları gözetilerek yerinde olan mahkeme kararına karşı davalı tarafça yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul (Kapatılan) 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 06/07/2017 tarih ve 2015/242 E., 2017/117 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gerekli 54,40 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 23,00TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde BIRAKILMASINA, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 08/10/2020