Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/360 E. 2021/502 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO : 2020/360 Esas
KARAR NO : 2021/502
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 12/10/2017
NUMARASI: 2016/22 E., 2017/214 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Davacı şirketin, 1963 yılında İspanya’da kurulan ve bünyesinde pek çok şirketi barındıran şirketler grubu olduğunu, Türkiye’de en çok tercih edilen hazır giyim mağazalarından olan … isimli 8 marka grubu ve bu markalar altında faaliyet gösteren, 146 mağazanın sahibi olduğunu, Dünya çapında 88 ülkede 6500 tane … mağazası olduğunu, … markası ile Dünya çapında tanındığını ve bu markanın Davacı şirket ile özdeşleştiğini, … markasının ilk kez 1979 yılında İspanya’da ardından 15/10/1984 tarih ve … sayı ile WIPO nezdinde pek çok ülkede 25. Sınıfta tescil edildiğini, 100 ün üzerinde ülkede 25 ve 35. Sınıfta tescilli olduğunu, aynı zamanda OHIM nezdinde … markalarının 25. ve 35. sınıflarda da tescilli olduğunu, Türkiye’de TPE nezdinde ilk kez 1994 yılında … no ile tescil ettirildiğini, sonrasında pek çok tescilleri olduğunu, markalarının TANINMIŞ MARKA olarak kabul edilip, özel koruma altına alındığını, bu hususun Mahkeme Kararları ile de tespit ve kabul edildiğini, www…..com alan adını kullanmakta olduğunu, davalının ise 2010/25473 sayılı … Hotel markasının kötü niyetli bir şekilde tescil ettirip, tescil edildiğinden farklı olarak kullanıldığının tespit edildiğini, www…..com alan adının hukuka aykırı olarak tescil edildiğini ve bu web sitesinde …. markasının hukuka aykırı olarak kullanıldığını, Davalıya İhtarname gönderilerek hukuka aykırı kullanıma son verilmesi talep edilmişse de, bu taleplerinin reddedildiğini, Davalının hukuka aykırı kullanımlarının devam ettiğini, Davalının … markasını … Mahallesi … Kemer/Antalya adresindeki işletmesinde tescilsiz olarak kullanarak … markalarından doğan haklarına tecavüz ettiğini, tescile konu markanın … olmasına rağmen markayı … Hotel olarak izinsiz ve hukuka aykırı olarak kullandığını, bu kullanımın ….com gibi uluslararası rezervasyon sitelerinde de kullandığını, … ve … hesaplarında ,sosyal medya da … Hotel adını kullandığını, markalarının tanınmışlığından ve tüketiciler nezdindeki güvenilir imajından haberdar olmasına rağmen … markasını ön plana çıkararak kullanmasının marka haklarına tecavüz teşkil ettiğini, ortalama bir tüketicinin davacıya ait ….markası ile Davalı tarafından kullanılan … HOTEL markasını ayırt etmesinin mümkün olmadığını, esas unsurun … olduğunu, eylemin tecavüz ve haksız rekabet olup «davacı şirket ile ilişkisi varmış gibi tanınmışlıktan faydalanıp haksız kazanç elde ettiğini, Davacı şirketin otelcilik, cafe & restaurant işletmeciliğine ilişkin sektörde de bu marka ile faaliyet gösterdiğini, Davalının eylemlerinin davacının markasına olan güveni sarsıp itibar , pazar ve müşteri kaybına yol açtığını, bu durumun TTK 56. Madde uyarınca Haksız Rekabete neden olduğunu, markanın tescil edildiği biçimde kullanılması zorunluluğu olduğunu, … Hotel ile tescilsiz kullanılan … Hotel markasının farklı olduğunu, 556 Sayılı KHK’nın 8/4. Ve 8/5. Maddeleri uyarınca … Hotel markasında ki esas unsurun … olduğunu …ibaresinin zayıf olduğunu Hotel ibaresinin verilen hizmetler bakımından tanımlayıcı olduğunu, markanın ayırt ediciliğe sahip olmadığını , markada yer alan Tunç ibaresinin 43. Sınıfta pek çok firma tarafından tescilli , ayırt ediciliğinin zayıf olduğunu, markanın esas unsurunun davacının tanınmış ve bilinen … markası ile birebir aynı olduğunu, bu nedenle davalının başvurusunun kötü niyetli olduğunu, bu davaya konu marka gibi davacının … markasını aynen içeren 2005 11638 sayılı … şeklindeki hukuka aykırı kullanımın tespiti engellenmesi ve durdurulması için , İstanbul 4. FSHHM de 2015/226 esas sayı ile görülmekte olan bir dava olduğunu ve o dava da davalının … ibaresini kullanımlarının ve satışlarının tedbiren durdurulmasına karar verildiğini, bu nedenlerle markanın hükümsüzlüğüne, davalının … Hotel ibaresini işletmesinde ve www…..com internet sitesinde kullanması nedeni ile marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet fiillerinin tespiti ile hukuka aykırı kullanımlarının durdurulmasına ve önlenmesine, ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Davalı …’un Sivas Zara’lı olduğunu, uzun yıllar yurt dışında çalıştıktan sonra Antalya- Beldibi’nde 24 odalı küçük bir otel açtığını ve memleketi olan Zara ilçesinin adını koyduğunu, Zara ilçesinin Sivas ilinin eski ve güzide bir ilçesi olduğunu, bu nedenle … ismini kullanmasının da haklı ve meşru bağlantısı olduğunu, bir kimsenin memleketinin ismini açtığı bir işletmede kullanmasının sıklıkla karşılaşılan bir durum olduğunu, İtalya’nın Roma şehrinde de … isimli bir otelin olduğunu, davacının sömürgeci bir anlayış ile gelişmekte olan ülkelerde haksız ve hukuksuz bir tekel oluşturmaya çalıştığını, Davalının tescilli markasının “… Otel” markası olduğunu, … kelimesinin davalının soyadı Zara kelimesinin memleketi olan Zara ilçesinden geldiğini, davacının markası ile herhangi bir ilgilerinin olmadığını, davacının asıl işinin tekstil ve mağazacılık olup, otel işletmeciliği olmadığı, davalının www…..com alan adını kullanmakta meşru hakkı olduğunu, Zara kelimesinin yazılışının davacının markasından farklı olduğunu, Tescil edilen ve kullanılan markanın davacının markası ile maddi bir ilgisi olmadığı gibi davacının bilinen iştigal konusunun da dışında olması nedeniyle davanın reddini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Dava konusu Davalı adına tescilli olan … HOTEL ibareli (2010/25473) tescil nolu markanın hükümsüzlüğü, Davalının tescilli markasını tescilli olduğu şekilde kullanmayıp markasal olarak kullandığı ve davacının Tanınmış … ibareli markasına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti, önlenmesi, ref’i, Davalı adına kayıtlı www….com alan adına erişimin engellenmesi, … markasını tek başına taşıyan ambalaj, ilan, reklam, bröşür, afiş, tabela,tanıtım malzemelerinin hükmün kesinleşmesini mütakip el konularak imha edilmesi ve ihtiyati tedbir talepleri ile açılmış bir dava olduğu anlaşılmıştır… Dosyada toplanan deliller, davacı markasının tescil tarihi,TANINMIŞ marka olması, ,Tpe belgeleri, alan adı kaydı, ticaret sicil kayıtları ,bilirkişi raporları dikkata alınarak; Davalı adına tescilli markanın (2010/25473) hükümsüzlüğü istemine ilişkin talebin REDDİNE, Davalının tescilli markasını ve ticaret unvanını tescilli olduğu şekilde kullanmayıp markasal olarak kullandığı sabit görüldüğünden marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespitine ve önlenmesine, ref’ine, Mahkememizce verilen 29.3.2016 tarihli ihtiyati tedbir kararının karar kesinleşene kadar devamına, karar kesinleştiğinde davacı tarafça yatırılan teminatın iadesine, Davalının www…..com alan adını markasal olarak kullandığı anlaşıldığından erişimin engellenmesine, … markasını tek başına taşıyan ambalaj, ilan, reklam, bröşür, afiş, tabela,tanıtım malzemelerinin hükmün kesinleşmesini mütakip el konularak imha edilmesine, fatura benzeri ticari evrak niteliğindeki ticari iş evrakların ise ticari hayattaki güven ilkesi gereği 3. kişilerin hukuki işlem güvenliğinin korunması adına imha ve el koyma işlemi dışında tutulmasına ” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Hükümsüzlük taleplerinin kısmen reddine dair hükmü bakımından kısmen kaldırılması ve hükümsüzlük taleplerimizin kabulüne karar verilmesini-Davalının, kendisine ait “…” markaları ile iltibas teşkil edecek derecede benzer 2010/25473 sayılı … HOTEL markasına karşı Türk Patent ve Marka Kurumu Markalar Dairesi Başkanlığı nezdinde itirazda bulunulduğunu, YİD’nin itirazlarının reddine karar verdiğini, davacı tarafından YİDK kararının iptali talebiyle Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde iptal davası açıldığını, davanın reddedildiğini ve Yargıtay tarafından kararın onandığını, YİDK iptal davasının görüldüğü dönemde davalının kötü niyetli olduğu bilinse de, mezkur kötü niyeti ispata elverişli somut delil henüz mevcut olmadığı için davamız markalar arası benzerlik kabul edilmesine rağmen davalının kötü niyetli olduğuna dair iddialarının gereğince değerlendirilmediğini ve reddedildiğini, davalının, YIDK kararının iptali talebiyle açılan davanın reddini müteakip, markasını tescil edildiği … HOTEL şekli ile değil, tescil edildiğinden farklı ve müvekkil markalarını çağrıştırma amacıyla kötü niyetli olarak yalnızca …HOTEL şeklinde kullanmaya başladığını, www….l.com alan adını da hukuka aykırı bir şekilde tescil ettirdiğini, buna ilişkin tespit ve tedbir kararları verildiğini, davalının, markasını tescil edildiği şekli ile değil, … HOTEL olarak ve müvekkilin EUIPO nezdinde tescilli … markalarını 42. sınıfta kapsadığı yeme içme hizmetleri ve konaklama hizmetleri üzerinde kullandığı ve söz konusu kullanımların müvekkil markasına karşı tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin bilirkişilerce kabul edildiği dikkate alındığında, … HOTEL ibaresini aynen içeren “… HOTEL” markasının yine aynı hizmetler üzerinde tescilinin de karıştırılma ihtimaline neden olacağının kabulü gerektiğini,-… her ne kadar Sivas ilinin bir ilçesi olsa da, Antalya gibi pek çok yabancı turistin tercih ettiği bir ilde, yabancı turistler bakımından … ibaresinin direkt olarak müvekkili çağrıştıracağını, davalının kötü niyetli kullanımlarının, karıştırılma ihtimali yarattığı ve müvekkil markasına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği tespit edilmesine rağmen, kötü niyete, müvekkil markalarının tanınmışlığına dayalı hükümsüzlük taleplerimize dair eksik inceleme yapılmış olup, süresi içerisinde çelişkili bilirkişi raporuna itirazda bulunulduğunu ve ek bir rapor alınması talep edildiğini, ancak ek rapor taleplerinin reddedildiğini,-Tecavüz iddialarının kabulünün, hükümsüzlük taleplerinin de yerinde olduğunu kanıtladığını, “… HOTEL” markası ile “…” markasının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, davacıya ait “…” markası her ne kadar Türk Patent nezdinde 43. sınıfta tescilli değilse de, TANINMIŞ MARKA olan ve EUIPO nezdinde tüm AB ülkelerinde 43. sınıftaki hizmetleri de kapsayacak şekilde 42. sınıfta tescilli olan müvekkil markasının 43. sınıfta da korunması gerektiğini, markaya ilave edilen … ibaresinin markaları birbirinden ayırt etmek için yeterli olmadığını, EUIPO ve pek çok farklı ofis nezdinde 43. sınıftaki hizmetleri de kapsayacak şekilde 42. sınıfta tescilli olarak korunan ve birçok otel için otel ürünleri ve aksesuarlarında tercih edilen marka olan müvekkilimizin dünya çapında tanınmış … markasının tanınmış markalara sağlanan geniş korumadan faydalanması gerektiğini, yerel mahkemenin hükümsüzlüğe ilişkin kararı marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine ilişkin kararı ile çeliştiğini,
-Davalı markasının MarKHK 8/4, 8/5 ve 35 uyarınca hükümsüz kılınması gerektiğini, … HOTEL markasının 43. Sınıfta kullanılmasının müvekkilimizin … markalarından doğan haklarına tecavüz teşkil ettiği ve … HOTEL markası ile müvekkilimizin … markaları arasında karıştırılma ihtimali olduğu kabul edilmekteyken, … HOTEL markasının aynı sınıfta kullanılması halinde karıştırılma ihtimali olmayacağından bahsetmenin mümkün olmadığını, müvekkil markasının tanınmış marka olduğu ve hatta EUIPO nezdinde özellikle “Yeme-İçme Hizmetleri ve Konaklama Hizmetleri” için de tescili olduğu dikkate alındığında, müvekkil markasını aynen içeren davalı markası ile karıştırılma ihtimali ve iltibas tehlikesi bulunmadığı yönündeki tespitin kabul edilemeyeceğini, coğrafi yer adlarının da kullanıma bağlı olarak tüketici gözünde bir işletme ile özdeşleşmesi ve artık bir yer veya semti değil bir işletmeye bağlı ürün ve hizmeti akla getirmesinin mümkün olduğunu, …’dan bahsedildiği zaman tüketicilerin aklına Sivas’a bağlı bir ilçe değil; müvekkilimizin TANINMIŞ markası geldiğini, davalı …’un markasını kullanırken reklam, broşür, tabela gibi yazılı veya basılı herhangi bir tanıtım aracında, … ibaresini kullanmadığı gibi; ticari faaliyetlerinde ve faturalarında dahi mevzu bahis ibareyi kullanmadığını, tüketicilerin, … markasının birebir aynen davalı tarafından kullanıldığını görmesi durumunda, davalının müvekkil ile bağlantısı olduğunu ya da davalıya ait hizmetlerin müvekkil tarafından gerçekleştirildiği zannına kapılabilecek ve davalı müvekkil markalarından haksız bir şekilde kazanç sağlayacağını, davalının markasını … HOTEL biçiminde tescil ettirmesinin esas sebebinin Türk Marka ve Patent Kurumunca yapılan re’sen yapılan incelemeden ve sonrasında müvekkilimizin yaptığı itirazlar sonucunda yapılan incelemelerden kurtulmak olduğunu, bu kapsamda kötü niyetli hareket ettiği sabit olan davalının kötü niyet mahsulü olan marka tescilinin de hükümsüz kılınması gerektiğini, Davalının 2010/25473 sayılı “… HOTEL” markasının hükümsüz kılınmasına ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin marka hükümsüzlüğü talebinin reddine dair kararının onanmasını, kalan kısımları açısından kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini,-Mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporuna karşı gerekçeli itirazlarının sunulduğunu ve keşfen inceleme, kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi ve delil toplanması taleplerinin reddedildiğini, rapora karşı itirazlarının yalnızca hukuki nitelikte olmayıp, aynı zamanda önceden beri delil toplanması için yerinde keşif, defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi, alan adına yönelik dava öncesine dayalı olarak kapatıldığı ve kullanılmadığı iddialarının araştırılmasına yönelik olduğunu, ancak araştırılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, bilirkişilerin bu tespitine karşılık gerek dosyaya sunulmuş bu yönde bir delil, belge-bilgi bulunmaması(yeme içme hizmetlerinde CTM kaydı açısından) gerekse alan adı kullanımının davadan önce olmak üzere kullanıma kapatıldığı, bu kapamanın bizzat davacı tarafından dosyaya sunulan ekran görüntüsü ile belli olduğu, uluslararası rezervasyon siteleri ile doğrudan yada dolaylı bir ilgilerinin olmadığı, bu siteler aracılığı ile hiçbir müşteri ilişkisinin bulunmadığı, tüm müşterilerinin anlaşmalı acenteler marifetiyle ruslardan oluştuğu ve … markasının Rusya’da bir tescilinin de bulunmadığı hususlarında itirazlarının sunulmuş olup, itirazlarının doğruluğunun tespiti için işletme defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması, yerinde keşif yapılarak delillerin toplanması taleplerinde bulunulduğunu, -Davacı markasının CTM olarak yeme-içme hizmetleri için tescil edilmiş olduğu bilgisine taraflarınca ulaşılamadığını, raporda da hiçbir bilgi ve belge de sunulmadığını, denetime elverişli herhangi bir delile dayanmayan savlara dayalı hüküm kurulamayacağını, Davacı markalarının hiçbirinin tescilli olmadığını ve bu doğrultuda hiçbir fiili kullanımı ve değerlendirmesi bile bulunmayan hizmet sınıfında müvekkilin önceden kullandığı(ancak davadan önce kapatılan) www…..com alan adının ve birtakım uluslararası rezervasyon sitelerinin müvekkilin iradesi dışında müvekkile ait işletmeyi de dahil etmelerinin ve işletmenin adını … HOTEL olarak kullanmasının tüketici nezdinde karışıklığa neden olabileceği değerlendirmesinin de objektif ve doğru olmadığını,-Davacı markasının 43. sınıfta hiçbir kullanımı ve faaliyeti bulunmadığını,-Bizzat davacının sunduğu bazı görsellerde ve kolaylıkla ulaşılabilecek internet sitelerinde müvekkilin … OTEL markasının kullanıldığının açıklıkla tespit edilebileceğini,-www….com alan adının müvekkilce en az 3-4 yıl önce, kendisine karşı ikame edilen ilk davadan (Ankara 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2012/132E. 2013/195K.) sonra kapatıldığını ve kullanılmadığını, müvekkilin hiçbir uluslararası rezervasyon sitesi ile bir ilişkisi, ilgisi ve anlaşması bulunmadığını, bu sitelerdeki kullanımların tamamen müvekkilin bilgisi dışında, sitelerin kendi inisiyatifi ile oluşmuş, bu hususta müvekkilin rızası alınmadığını, müvekkilin bu siteler ile bir ilgisi bulunmamakta …, bu siteler üzerinden müvekkil işletmesine asla herhangi bir müşteri müracaatı ve girişi de yapılmadığını, kendisinin dahli bulunmayan bu kural dışı kullanımdan müvekkilin sorumlu tutulmasının hukuka uygun olmadığını,-Tedbir kararından sonra tüm materyallerin … HOTEL ibaresi ile yenilenmiş, hotel havuzundaki yazı …. HOTEL şeklinde kullanıldığını,-Ülkemizde … OTEL – … isimli birçok kuruluş-işletme bulunmasına rağmen yalnızca müvekkile karşı böyle bir davaya başvurulmasının hakkın kötüye kullanımını oluşturmakta olup TMK. 2. ve 3. maddesi doğrultusunda korunamayacağını,-Yerel mahkemenin eksikliklerin giderilmesi amacıyla yerinde keşif bilirkişi incelemesi yapılmasına karar vermesi, deliller toplandıktan sonra ek rapor yada yeni bir bilirkişi raporu alması taleplerinin kabul görmeyerek dosyanın eksik bırakıldığını, eğer yerinde keşif yapılmış olsaydı, davacı iddialarının büyük bölümünün haksız olduğu, ilk tespitte el konulan bir kısım malzeme dışında müvekkile ait otelde hiçbir aykırı kullanımın bulunmadığı, otelin mevki, müşteri portföyü, anlaşmalı yetkili acentelerle yapılan sözleşmeler, resmi kayıtlar ve işletme evraklarındaki kayıtlar doğrultusunda haksız bir rekabetin bulunmadığı net olarak tespit edilebileceğini, usul ve yasaya aykırı verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini, davanın istinaf mahkemesinde görülmesi mümkün değilse, hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden karar verilmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı istinaf istemi yönünden yapılan incelemede, Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre, bir markanın kötü niyetle tescil ettirilmesi hali, mülga 556 sayılı KHK’da açıkça bir hükümsüzlük sebebi olarak sayılmamış ise de, MK 2. maddesinden hareketle, kötü niyetle marka başvurusu bir hükümsüzlük sebebi olarak kabul edilmektedir. Genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak ya da güveni kötüye kullanma gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar da tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından müeyyidesi zaten gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. Bu bağlamda, KHK’nın 8/3. maddesi uyarınca önceye dayalı hakkın ihlali, KHK’nın 8/4. maddesi veya Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış markanın aynısı veya benzerinin tescil ettirilmesi gibi hususlar tek başına kötü niyetli başvuru olarak görülemez. Markaların kötüniyetle tescil ettirilip ettirilmediği hususu tarafların iddia ve savunmaları yanında, her bir somut olayda dosyadaki mevcut deliller ile somut olay özellikleri dikkate alınarak incelenmesi gerekir. Markanın hükümsüzlüğüne ilişkin bir mahkeme kararını etkisiz kılmak için yeni marka başvurularında bulunulması da kötü niyetli marka başvurusu olarak kabul edilebilir. Ancak, markası hükümsüz kılınan kişinin, yasal bir hakkını kullanarak, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda esasen tanımlayıcı olması nedeniyle marka olamayacak bir işaretlere birtakım farklı eklerle yeni bir marka başvurusunda bulunması önlenemez ve bu davranış tek başına kötüniyetli marka tescili olarak da değerlendirilemez. Bu ilkeler dikkate alınarak somut olaya bakıldığında davalının … HOTEL şeklinde marka başvurusunun kötüniyetli tescil sayılmayacağı, kötüniyet iddiası bakımından davacının bir delil sunamadığı, KHK’nın 8/4 maddesi anlamında bir inceleme yapılmasının da somut uyuşmazlığa bir etkisinin olmadığı, davalının marka başvurusunda davacı tarafın tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği kanıtlanmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.Davalının istinaf istemi yönünden yapılan incelemede ise, markanın haksız kullanımı nedeniyle haksız rekabet özel haksız fiil çeşidi olup, davalının; davacının kullanım hakkına sahip olduğu marka ile iltibas yaratacak şekilde marka kullanımında bulunduğu, tabela, reklam panosu fotoğrafları ve işletmenin dış görünüşüne ilişkin fotoğraflardan ve bilirkişi raporundan anlaşıldığı, delil tespiti sırasında kullanımın mevcut olduğu, dava tarihi itibariyle kullanımın mevcut olduğunun belirlenmesi nedeniyle dava sürerken kaldırıldığı iddiasının incelenmesinin yerinde olmadığı, Marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden bu kullanım yasada tanımlanmış bir ihlal hali olduğu kabul edildiğinden, istinaf istemi yerinde bulunmamıştır.Tüm dosya kapsamı, dosyadaki sunulan delillerle kanıtlanan fiili kullanımın, davacının markasına tecavüz, haksız rekabet, teşkil ettiğinin kabul edilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, davalının keşif ve yeniden araştırma yapılmasına yönelik istinaf istemlerinin yerinde olmadığı, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İStanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12/10/2017 tarih ve 2016/22 E., 2017/214 K. sayılı kararına karşı davacı ve davalı vekilleri tarafından yapılan istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davalıdan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 4- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerierinde BIRKILMASINA,
5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,6- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 29/04/2021