Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/355 E. 2021/501 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/355 Esas
KARAR NO: 2021/501
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 11/07/2017
NUMARASI: 2015/1226 E., 2017/759 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E numaralı dosyasında başlatılan icra takibine öncelikle itiraz ederek sonrasında da ihtiyati tedbir talepli huzurdaki menfi tespit davasını açtıklarını, Davalı ile müvekkili firmanın 3 adet akaryakıt pompasını 20.000 TL bedelle satımı konusunda anlaştıklarını, davalıya keşide tarihi 30.09.2015, 20.000 TL tutarlı … Ltd.Şti firmasına ait çeki davalıya teslim ettiğini, alacaklı tarafından takibe konu edilen çekin borcun kaynağını teşkil eden çek olduğunu, söz konusu borcu ödemiş olmasına rağmen ödemeden borca ilişkin çeki almadığından söz konusu takibin haksız olarak başlatıldığını, müvekkilinin … İnternet Şubesi aracılığıyla davalı alacaklının şahsi hesabına 12.08.2015 tarihinde 7.000 TL, 12.10.2015 tarihinde 8.000 TL, 16.10.2015 tarihinde 5.000 TL olmak üzere 20.000 TL olarak ödendiğini, delil olarak mukabil delil sunmak kaydıyla banka kayıtları, mezkur icra dosyasını, bilirkişi, tanık, yemin ve kanuni her türlü delili gösterdiklerini, öncelikle kötü niyetle açılan takibin durdurulmasını, sonrasında iptalini, davalıya %20’ den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesinde davalıdan makine aldığını izah ederek dilekçesine devam etmesinin kötü niyetli olduğunun göstergesi olduğunu, müvekkili şirketin akaryakıt istasyonlarına kurulum ve tamirat yapan bir firma olup 2015 yılı Ağustos ayı başında davacı şirket yetkilisi ile şirketine ait 3 adet 8’ li MPD akaryakıt pompasının davacı tarafa satılması konusunda sözlü olarak anlaştıklarını, 3 adet pompanın yenisinin 30.000 TL, her birinin KDV dahil 10.000 TL olarak, davacının anlaşmadan hemen sonra fatura düzenlenmemesi konusunda ısrar ederek kendileri şirkete verilmek üzere müvekkili hesabına 7.000 TL peşinat havale ettiğini, 04.09.2015 tarihinde de pompalar teslim edilince davacı tarafın dava konusu 20.000 TL müşteri çekini teslim ettiğini, bakiye 3.000 TL’ nin de fatura kesilirse ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davacı şirketin ısrarı ile fatura kesmenin ertelendiğini, akabinde verilen 08.10.2015 tarihli çekin vadesinde karşılıksız kaldığından bankaya arkasının yazdırıldığını, kötü niyetli olan davacı tarafın keşideci ile anlaşarak çek bedelini bankaya ödetmeyip 09.10.2015 tarihinde 20.000 TL olarak kendisinin tahsil ettiğini, amacının baştan itibaren müvekkilinin bakiye alacağını ödememek olduğunu, takibin İst. Anadolu İcra Müdürlüğü … sayılı dosya üzerinden takip başlatıldığını, fatura konusu makinelerin davacıya teslim edilmiş olduğunun kendilerince de beyan ettiğini, davacı tarafın ödeme beyanına bakılacak olursa çek tarihinden sonra ödedikleri miktarın 13.000 TL olduğunu, 7.000 TL’ nin çek bedeli ile ilgisinin bulunmadığını, Hem çek verip hem de çekin bir kısmını çekle birlikte ya da çekten önce ödendiğini iddia etmenin basiretli tacirin yapacağı savunma olmadığını, 3 adet Tokheim 8’ li MPD akaryakıt pompasının fiyatının 20.000 TL olmasının mümkün olmadığını, piyasada her birinin 30.000 TL olduğunun bilirkişilerce araştırılması gerektiğini, kötü niyetli olan davacı iddiaları gereği %20’ den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, davada verilen tedbir kararının kaldırılmasını, davanın reddine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Dava çek alacağının tahsiline yönelik icra takibinden dolayı borçlu bulunmadığının tespitine yöneliktir. Davacı, taraflar arasında 3 adet pompanın satımı konusunda 20.000 TL bedel üzerinden anlaşıldığı, bu bedele karşılık dosyaya konu çeki davacıya verdiğini, icra takibine konu çek nedeniyle davalıya toplamda 20.000 TL ödeme yaptığından bahisle borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, Davalı, taraflar arasında 3 adet pompanın satımı konusunda 30.000 TL bedel üzerinden anlaşıldığı, 7.000 TL’ nı peşin olarak, dosyaya konu çeki ciro yoluyla alarak ve 3.000 TL’ nı fatura kesilmesi halinde ödeneceğinin kararlaştırıldığını, yapılan ödemelerin çekle ilgisinin olmadığını, davalının tazminata mahkum edilmesini talep ettiği, Onaylı örneği dosya arasına alınan İAA …. İcra Müdürlüğünün takip dosyasında; 30.09.2015 keşide tarihli, … numaralı, 20.000 TL bedelli çekin davacı tarafından ciro edildiği, davalı tarafından tahsile konulan çek için karşılıksız şerhi düşüldüğü, çeke dayalı 10.000 TL asıl alacak yönünden takip yapıldığı, Bilirkişi tarafından yapılan incelemede; davacının, davalının ortağı olan şirkete 20.000 TL ödeme yaptığının ve borcun görünmediğinin, davacının, çeke mahsuben yaptığını iddia ettiği banka ödeme makbuzlarında, 12.08.2015 tarihinde 7.000 TL, 12.10.2015 tarihinde 8.000 TL ve 16.10.2015 tarihinde 5.000 TL davalı adına ödeme yaptığı, son iki ödemenin dekont açıklamasında, pompa bedeli olarak 30.09.2015 ve … çek numarası açıklamasının olduğunun tespit edildiği görülmüştür.Kural olarak ispat yükü, kambiyo senedi ve dolayısıyla sebepten mücerret borç ikrarı niteliğinde olan çeke karşı borçlu olmadığını iddia eden borçluya yani davacıya aittir. Ancak, taraf beyanları irdelendiğinde, çeki pompa satımına dayalı bedele bağladıkları görülmüştür. Davacı satış bedelinin 20.000 TL, davalı ise 30.000 TL olduğunu beyan etmiş olması nedeniyle tarafların ileri sürdükleri bu iddialarının ispatı ayrı ayrı değerlendirilmelidir.Dosyaya konu pompanın 2015 yılına ait satış fiyatına ilişkin olarak distribütörü olan firma müzekkere cevabında, 8.000 Euro olduğu bildirilmiştir. Müzekkere cevabı dikkate alındığında, pompanın satış fiyatının 2015 yılı itibariyle yaklaşık 24.000 TL civarında olduğu, iskonto yapılması halinde satış bedelinin 20.000 TL’ na yaklaşacağı anlaşılmıştır. Bu husus dikkate alındığında, davacı vekilinin, 3 adet pompanın 20.000 TL bedelle satışının yapıldığı iddiasına itibar edilmemiştir. Ancak, davacının, 12.10.2015 tarihinde 8.000 TL ve 16.10.2015 tarihinde 5.000 TL’ nı çek numarasına da belirtmek suretiyle banka aracılığı ile davalıya çek borcuna karşılık ödediği ihtilafsız kabul edilen banka kayıtları itibariyle sabittir. 7.000 TL’ lik ödemenin, pompa satışı nedeniyle peşin olarak ödendiğinin davalı vekilince kabulü de dikkate alınarak davacının, pompa satışı nedeniyle toplamda 20.000 TL ödeme yaptığı sabit görülmüştür. Davalının, 20.000 TL’ lik çekle birlikte 10.000 TL üzerinden takip yapması, daha evvel yapılan 20.000 TL’ lik ödeme, pompa satış fiyatına ilişkin piyasa araştırma sonucu ve davacının serbest piyasa koşullarında satışa konu malın fiyatını belirleme yetkisi olduğu da dikkate alındığında; davacı vekilinin, 3 adet pompanın 30.000 TL üzerinden satışı konusunda anlaşma yapıldığı yönündeki savunmaya dayalı kısmi kabul içeren iddiası kabul edilmiştir. Mahkememizce tüm delillerin birlikte değerlendirilmesiyle birlikte yapılan kabul neticesinde; taraflar, 3 adet pompanın 30.000 TL üzerinden satışı konusu anlaştıkları, 7.000 TL sı peşin, 5.000 TL ve 8.000 TL sı dosyaya konu çekin verilmesinden sonra olmak üzere toplamda 20.000 TL ödemenin davacı tarafından gerçekleştirildiği, 20.000 TL lik sebebe bağlanmış çek için davalının, davacıdan 10.000 TL alacaklı olduğu anlaşılmakla açılan davanın ispatlanamamış olması nedeniyle reddine” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;-Davaya konu benzin pompalarının ikinci el olup bu konuda davayı aydınlatacak emsal rayiçlere göre değil, sıfır pompa fiyatları getirtilerek karar verildiğini,-Mahkemece yargılama esnasında tanık delili değerlendirilmediğini, savunma haklarının kısıtlandığını,-bilirkişi incelemesi yapılan defterlerin şirkete ait olup ayrı bir tüzel kişiliği haiz olduğunu, davada davalı şirketin değil, …’ nun şahsı olduğunu, zaten gönderilen havalelerin de …’ nun hesabına ödendiğini, -Davalının pompa fiyatlarının ispat yükü kendisinde olmasına rağmen kanıtlayamadığını, ayrıca alacak konusu belirli olmadığından dolayı davacı müvekkil aleyhinde icra inkar tazminatı ödetilmesine karar verilmesi hukuken yerinde olmadığını, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu hususu ihtilafsızdır. Davacı ticari ilişki uyarınca davalı şirket ile değil, davalının şahsı ile ticari iş yaptığını iddia etmiş ise de, davalının şirket ortağı olup, yapılan ödemelerin şirket adına yapılmadığına dair itirazının olmadığı, davacının bu nedenle davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmesine ilişkin itirazının da yerinde olmadığı görülmüştür. Davalının şirket yetkilisi olduğu dikkate alındığında, yapılan ödeminin başka nedenle yapıldığına ilişkin davalının da itirazı olmadığından davacı tarafın şirketin belgelerinin incelenmesine ilişkin itirazına yönelik istinaf istemi yerinde değildir. Satım sözleşmesinde kural olarak olarak mal veya hizmetin teslimini ispat külfeti davalı satıcıya ait olup, yasal delillerle desteklenmediği sürece fatura ve davalı defter kayıtları tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz.Ancak ödeme iddiası yönünden ispat külfeti davacı üzerinde olup davacı bu iddiasını HMK 200 v.d maddeleri uyarınca yazılı belge ile ispatlamak zorundadır. Taraflar arasındaki asıl uyuşmazlık, ticari ilişkinin hangi miktar üzerinden kurulduğu hususundadır. 3 adet pompanın, 2. El olduğu iddiası dava dilekçesinde ileri sürülmemiş olup, 4. celsede ileri sürülmüş olması nedeniyle iddianın genişletilmesi niteliğinde olduğundan Mahkemece talebin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, ayrıca davacının tanık dinletme isteğinin de yazılı delil ile ispatı gereken hususlarda mümkün olmadığı dikkate alınarak davacının istinaf istemleri yerinde görülmemiştir.Tüm dosya kapsamı gereğince ilk derece mahkemesince hukuki nitelendirmenin davada ki ileri sürülüş ve dosya kapsamına uygun olarak belirlendiği, ileri sürülen delillerin toplanarak usulüne uygun olarak değerlendirildiği, delillerin değerlendirilmesinin dosya kapsamına uygun bulunduğu ve bilirkişi raporunun hüküm vermeye elverişli olduğu ve taraflarca ileri sürülen iddia ve savunmaların, tartışılarak gerekçeli kararın oluşturulduğu, ihtilafa uygulanması gereken yasal mevzuatın doğru olarak tespit edildiği, mahkemenin karar gerekçesiyle hüküm fıkrasının birbiriyle uyumlu olduğu ve mahkeme hükmünün yasal unsurları taşıdığı, 6100 Sayılı HMK.nın 355. maddesi uyarınca istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan incelemede ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı tarafından yapılan istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/07/2017 tarih ve 2015/1226 E., 2017/759 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerinde BIRAKILMASINA,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 29/04/2021