Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/354 E. 2021/499 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/354 Esas
KARAR NO : 2021/499
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/06/2017
NUMARASI : 2014/1734 E., 2017/531 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili işyerinin sahibi …’un, davalı şirket ile bir yıl ticari ilişkide bulunduğunu, davalının siparişleri doğrultusunda mobilya kulpu imal ederek irsaliyeli fatura karşılığı davalı şirketin muhasebecisine teslim ettiğini, davalı şirket adına düzenlenen faturaların toplam 91.240,92 TL olduğunu, davalı şirketten faturalar karşılığı 37.845,45 TL’nin tahsil edilmiş olduğunu, geriye 53.395,47 TL alacağı kaldığını, 50.818,35 TL üzerinden İstanbul 11. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun kötüniyetli olarak itiraz ettiğini, itirazın kaldırılması ve davalının %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, davanın kabulü ile itirazın iptaline ve takibin devamına, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı taraf tahmilinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yan tarafından takibe konu ettiği faturalardan 04.01.2013 tarih A-21 seri numaralı 21.900,38 TL bedelli fatura dışındaki faturaların müvekkili şirkete tebliğ edilmediğini, ayrıca söz konusu faturalara ilişkin olarak da müvekkili şirkete herhangi bir mal tesliminde yapılmadığını, bu faturaların davacı yan tarafından tek taraflı olarak düzenlendiğini, müvekkilinin davacı yana yaptırmak istediği işe ilişkin olarak toplamda 44.500,00 TL avans ödemesi yaptığını, davacının bu avans ödemelerine istinaden müvekkile yapması ve teslim etmesi gereken imalatın tamamını yapmadığını, ayrıca almış olduğu avansında geri ödemesini yapmadığını, davacının bu avanslara istinaden sadece 04.01.2013 tarih A-21 seri numaralı 21.900,38 TL bedelli faturaya konu malları müvekkili şirkete teslim ettiğini, bunun dışındaki faturalara konu malların teslim edilmediğini, bundan dolayı da davacı yanın müvekkili şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığını bu nedenle açılan işbu davanın iptalini, %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini ve yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı yanca karşılanmasını talep etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Tüm dosya kapsamı, davacı vekilinin dava dilekçesi ve beyanları, davalının cevap ve beyanları, İstanbul 11. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası, tüm deliller ve yeterli görülen bilirkişi raporu karşısında; İcra takibine konu faturaya dayalı alacağın dayanağı olan malların davalıya teslim edildiğini davacı ispat edememiş ve ticari defterlerinde dava konusu alacağın tespitinin yapılamadığından davacının davasını ispat edemediği sonucuna varılarak davasının reddine, icra takibinde kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının kötüniyet tazminatı isteminin reddine ” karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
-İcra dosyası kapsamında bulunan irsaliye faturalarının imzasız olma nedeninin her iki tarafın cari hesabının olması ve esnaf olarak güven ilişkisi içinde bulunmasından kaynaklandığını, Mahkemeye sunulan faturalarda da icra dosyasından farklı olarak imza bulunmasının nedeninin daha sonra davalı şirketin muhasebecisi tarafından imzalanmış olması olduğunu, imzalı faturalardaki imzanın sahte olduğu hususunun davalı tarafından ispat edilmeli iken bu hususun bilirkişi ve mahkeme tarafından göz ardı edildiğini,
-İspat yükünün hangi tarafta olduğu hususu mahkeme tarafından belirlenememiş olmasına rağmen davalı ve davacı tarafından imza incelenmesi istendiğini ancak mahkeme tarafından her iki talebinde kabul edilmemesinin ötesinde taleple ilgili kabul veya red kararı dahi verilmediğini, imza incelemesi yapılması gerektiğini,
-Bilirkişinin 2012 yılı ile 2013 yılına ait defterleri karıştırdığını ve sonucunda faturaları inceleyemediğini, Bilirkişi raporunun esasa alınmaması gerektiğini,
-Davalı tarafça şirket defterlerinin sunulmadığını, taraflarınca ileri sürülse de mahkeme tarafından göz önünde bulundurulmadığını, kararın bu nedenle kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın sırf mahkemeyi yanıltmak için icra takip dosyasına sunduğu faturalardaki imza eksikliğini dava aşamasında ve bilirkişi incelemesinden evvel sahte imzalar atarak tamamlamaya çalıştığını, davacı tarafın kötüniyetli olduğunu, davacı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Takibe dayanak fatura ve sevk irsaliyesinde davalının fatura konusu malları teslim aldığına dair bir imza bulunmamaktadır. İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir. Bu nedenle imzanın sonradan tamamlanması nedeniyle dikkate alınmaması yerindedir. Davalı da fatura konusu malların kendisine teslim edilmediğini savunmaktadır. Hal böyle olunca davacı takip dayanağı fatura konusu malları teslim ettiğini usulüne uygun delillerle ispat etmelidir. Davacı, delilleri arasında ticari defter ve kayıtlara dayanmış olmakla birlikte, salt davalı ticari defter ve kayıtlarına dayanmadığından, davalının ticari defter ve kayıtlarının incelenememesi, davacının iddiasını ispata yeterli olmayacaktır. Bu nedenle davalının şirket defterlerinin sunulmadığı istinaf sebebi olarak ileri sürülse de, ispat yükü davacıda olduğundan istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Akdi ilişkiyi ve hizmet verdiğini ispat yükü davacı taraftadır. Davacı tarafça icra takip dayanağı faturaların davalı tarafa tebliğine ilişkin bir belge sunulmadığından faturalarda belirtilen işin yapıldığına dair bir karine mevcut olmadığı gibi davacının tek taraflı olarak düzenlemiş olduğu ticari defterler alacak iddiasını ispatlamaya yeterli değildir. Davacı ispat için başkaca yazılı delil de sunamamıştır.Davacı tarafça yargılama sırasında icra takibine konu faturaların imzalı suretleri sunulmuş ise de ilk icra takibi yapıldığı sırada dayanak yapılan faturalarda imzalar bulunmadığından sonradan sunulan imzalı faturalara itibar edilmesi hukuken mümkün görülmemiştir. Davalı tarafta, sonradan sunulan imzalı faturaları kabul etmediğinden faturalar üzerinde imza incelemesi yapılmasının sonucu etkileyemeyeceği gibi pratik hukuki bir faydasının da olamayacağı kanaatine varılmıştır. Tüm dosya kapsamı gereğince yasaya uygun gerektirici sebeplere İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, 6100 Sayılı HMK.nın 355. maddesi uyarınca incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine ve özellikle davacı tarafça düzenlenen fatura dışında mal teslimine dair ispata yarar hukuki bir belge sunulmadığından kanıtlanamayan davanın reddinin dair verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, 6100 Sayılı HMK.’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/06/2017 tarih ve 2014/1734 E., 2017/531 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- Davacıdan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA,
3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,
6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE,
6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 29/04/2021