Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/351 E. 2021/693 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/351
KARAR NO : 2021/693
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 02/03/2017
NUMARASI: 2014/351 E. 2017/250 K.
DAVANIN KONUSU: Sözleşme feshi ve Alacak
İSTİNAF KARAR TARİH : 17/06/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkili şirketin davalı … San ve Tic- …’dan 87.000,00 Euro bedelle lazer kesim makinesi satın aldığını, ancak satın alınan lazer kesim makinesinin arızalandığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile ayıplı malın davalılara iadesi ile ödenen bedelin iadesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile makinenin çalışmadığı günler kâr kaybı zararı 1.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davacı vekili 01/06/2016 tarihli dilekçesi ile ayıplı mal bedeli olan 87.000,00 Euro’nun TL’sı karşılığını 245.230,00 TL olarak ıslah ederek, dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı …. San. ve Tic.- …’tan tahsilini talep etmiştir.Davalı … San ve Tic – … vekili cevap dilekçesi ile; sözleşmenin ifa yerinin Bursa olması sebebiyle Bursa Mahkemelerinin yetkili olduğunu, dava konusu makinede hasar mevcut ise kullanım hatası ve gerekli temizliğin yapılmamasından kaynaklandığını, tacirler arasında ihbarın ön şart olduğunu ve davacı tarafça ihbar süresinin geçirildiğini, beyan etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu belirterek yetki itirazında bulunmuştur.İlk Derece Mahkemesince; ”…Alınan 24/01/2014 havale tarihli ve 22/08/2014 tarihli bilirkişi raporu hüküm vermeye yeterli bulunmadığından ve aralarında çelişki olduğundan, raporlar arasındaki çelişkiyi gideren 04/02/2016 tarihli bilirkişi raporunun kapsam ve niteliğine göre hüküm vermeye yeterli görüldüğü,Dava konusu makinanın, davalı şirket tarafından imal edildiğinden, taraflar arasında eser sözleşmesi mevcut olduğu, makine bedelinin ödendiği hususunda taraflar arasında çekişme olmadığı,İş sahibinin eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre, imkan bulur bulmaz, eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, somut olayda makinedeki ayıpların gizli ayıp niteliğinde olduğu, ancak makinanın belli bir süre çalıştırılmasından sonra ortaya çıktığı ve ayıbın davalı yana bildirildiği, davalı tarafça makinadaki arızaların giderilmeye çalışıldığı, ayıp ihbarının süresinde yapıldığı ve ayıplardan davalı şirketin sorumlu olduğu,Eserdeki ayıptan, yüklenicinin sorumlu olduğu hallerde iş sahibinin, seçimlik haklara sahip olduğu, davacının sözleşmeden dönme hakkını kullandığı, bu durumda, eserin iadesi ile ödediği bedeli talep edebileceği, yüklenicinin, ayıplı eser meydana getirmesi sebebiyle açılacak davaların teslim tarihinden başlayarak taşınmaz yapılar dışındaki eserlerde 2 yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağı, dava konusu makinanın, davacıya 01/12/2010 tarihinde teslim edildiği, 08/08/2011 tarihinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak sözleşmeden dönme ve 40.000,00 TL alacak talep edildiği, davanın açıldığı tarihte makine bedelinin belirli olmasına rağmen ıslah dilekçesinin 01/06/2016 tarihinde verildiği ve ıslah edilen kısım yönünden dava zamanaşımı süresinin dolduğu,-… A.Ş.’nin makinayı kiralayan şirket olup, malın imalatından kaynaklanan ayıplardan yasa ve sözleşme gereği sorumlu olmadığından, pasif husumet ehliyeti bulunmadığından,… A.Ş. hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddine,-Davalı Marel Makine hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile; taraflar arasındaki sözleşmenin feshi ile 40.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ait istemin reddine,-Dava konusu LCNC 1250V 25000MM 150wat … seri numaralı Lazer Kesim Makinasının davalıya iadesine” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; 1-Kanunda düzenlenen zamanaşımı sürelerinin, malın ayıplı çıkması halinde seçimlik hakların kullanılmasına ilişkin olduğunu, seçimlik hakkın süresinde kullanıldığını, seçimlik hak kullanıldıktan sonra borç tasfiyeye girmiş olacağından, mal karşılığı ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde istenebileceğinden, davada zamanaşımının dolmadığını, 2-Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 22/03/2016 tarihli oturumda eksik harcın tamamlanması için süre verildiğini, dönme hakkının kullanılması ile borç tasfiye haline girdiğinden, usuli işlemin ıslah olmadığını, harç tamamlama işlemi olduğunu, mahkemenin ıslah olarak hatalı değerlendirdiğini,3-Mahkemece alınan 24/01/2014 ve 04/02/2016 tarihli raporlarda makinenin gizli ayıplı olduğunun tespit edilerek mahkemece hükme esas alındığından, gizli ayıbın sabit olduğunu, makinenin ayıplı çıkmasında davalı tarafın ağır kusurunun bulunduğunu, ağır kusur halinde 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 125 maddesindeki 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanacağından, ıslah edilen kısmın zamanaşımından reddinin hatalı olduğunu kararın kaldırılmasını talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.Davalı …San. Ve Tic. Vekili istinaf dilekçesi ile; 1-TBK 359 maddesi uyarınca eser sözleşmelerinde açık ayıpların, işlerin mutad cereyanına göre imkan bulunur bulunmaz, gizli ayıpların 362/son maddesi uyarınca gizli ayıbın öğrenilir öğrenilmez yükleniciye bildirimde bulunulması gerektiği halde, ayıptan açılan dava ile haberdar olduklarını, davacı tarafın Kocaeli 4. SHM’nin 2011/36 D.İş dosyası ile 06/06/2011 tarihinde tespit yaptırmasına rağmen, 08/08/2011 tarihinde dava açtığından, yasal süresi içinde ihbar koşulunu yerine getirmediğini, 2-Mahkemece, sarf malzemelerinin hatalı kullanılmasından ötürü arıza bildiriminin, ihbar olarak kabul edildiğini, merceğin değişmesinin ayıp ihbarı olarak kabul edilemeyeceğini,3-Ayıbın niteliğinin uzmanı tarafından yapılacak inceleme ile belirlenmesi gerektiğini, Kocaeli 4. SHM’nin 2011/36 D.İş dosyasında teknik gerekçeleri belirtilmeksizin ” sert plastik ve teflon göz” ifadesi kullanılarak nozle sisteminin yandığı belirtildiğinden, usulüne uygun muayenenin yapılmadığını,4-Yerleşmiş Yargıtay kararları uyarınca ayıbın varlığı ve niteliğinin makinenin çalıştırılarak, uzmanı tarafından düzenlenmesi gerekirken, makine çalıştırılmadan alınan, makineye yetkisiz kişilerce müdahale edilmesine rağmen, bu konuda yeterli inceleme yapılmadan düzenlenen, varsayıma dayalı, bilimsellikten uzak rapora göre karar verildiğini, 5- Kocaeli 4. SHM’nin 2011/36 D.İş dosyasında teknik gerekçeleri belirtilmeksizin ” sert plastik ve teflon göz ” ifadesi kullanılarak nozle sisteminin yandığı belirtildiğinden, davacı tarafın ayıp iddialarını sınırlandırdığını, 04/02/2016 tarihli raporda 1 yıldan fazla süre kullanılmadığı belirtildiğinden, davacı tarafından yargılama süresince dahi makineyi kullandıklarından, tamamen harap olmasına sebebiyet verdiklerinden, iade ve sözleşmeden dönme hakkını kaybettiklerini, davacı tarafın ihtirazi kayıtsız makineyi teslim almakla müvekkilinin sorumluluğunun sona erdiğini,6-Dinlenen tanık beyanları ile makinenin çalıştırılması için eğitimin verildiği, mercekten kaynaklı arızanın giderilerek makinenin sorunsuz çalıştırıldığı sabit olup, aksinin davacı tarafça kanıtlanmadığını,7-Arızanın davacının hatalı kullanımından kaynaklandığını, bilirkişi raporu ile davacı tarafın kullanımda yeterli titizliği göstermediğinin, sabit olmasına rağmen, davacı tarafa kusur izafe edilmediğini,8-Davacı tarafça dava dilekçesinde faiz istenmediğinden, ıslah dilekçesi ile faiz istenemeyeceğini, faiz talebinin zamanaşımına uğradığını, 9-Ödenmeyen 8.567,63 TL tutarlı fatura için takas mahsup taleplerinin nazara alınmadığını,10-Dava dilekçesi ile istenen 1.000,00 TL tazminat kabul edilmediği halde müvekkili lehine vekalet ücreti verilmediğinden, kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir….. San. Tic. Ltd. Şti. Vekili istinafa cevap dilekçesinde; Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013 / 28 Tal.sayılı dosyasında alınan bilirkişi heyeti raporundan” dava konusu sözleşmenin eser sözleşmesi niteliği taşıması nedeniyle yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ayıp ihbarı şartının aranmadığı, makinede çıkan arızaların teknik incelemede belirlenen gizli ayıplardan kaynaklanması karşısında arıza bildirimlerinin de ayıp ihbarı olarak kabul edileceği ve geçerli ayıp ihbarının olduğu kabul edileceği ” belirtildiğinden, makinada gizli ayıp olduğundan, gizli ayıplar yönünden “Ayıp İhbarı” şartı olmadığından, müvekkilinin ayıptan doğan haklarını kullanabilmek için üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, usulüne uygun ayıp ihbarında bulunduğunu,Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015 / 18 Tal. Sayılı dosyasında bilirkişi heyeti raporuna göre “(…) makinanın davalı şirket tarafından garanti belgesi verilmeden ve gerekli bilgilendirme yapılmadan kurulduğu, yine davalı şirketçe servis işlemleri ile makinanın çalışır duruma getirilemediği, makinanın gizli ve açık ayıplar içeren bir makina olduğu” şeklindeki tespit ile eser sözleşmesine konu makinedeki hata ve ayıpların yükleniciye ait olduğunun tespit edildiğini, alınan bilirkişi raporlarının, yüklenicinin dava konusu makinedeki hata ve kusurlarını açıkça ortaya koyduğunu, 04.02.2016 tarihli bilirkişi raporunda makinedeki yapısal sorunlar ve yapısal sorunların kaynağının “Y ve Z eksenlerinin sviç problelerinde yapısal sorunlar olduğu ve bu durumuda üretimden kaynaklandığı” sözleri ile açıkça izah edildiğinden, raporların hüküm kurmaya elverişli olmadığı ve dayanaklarının bulunmadığı iddiasının yerinde olmadığını,Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013 / 28 Tal.sayılı dosyasında ” dava konusu sözleşmenin eser sözleşmesi niteliği taşıması nedeniyle yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ayıp ihbarı şartının aranmadığı, makinede çıkan arızaların teknik incelemede belirlenen gizli ayıplardan kaynaklanması karşısında arıza bildirimlerinin de ayıp ihbarı olarak kabul edileceği ve geçerli ayıp ihbarının olduğu kabul edileceği ” belirtildiğinden, müvekkilinin ortaya çıkan tüm gizli ayıplar karşısında üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, tüm hata ve eksiklikleri davalı şirkete bildirdiğini, ileri sürülen makinede kullanıcı kusuru olduğu iddiasının gerçek olmadığını,Dava dosyasında alınan 04.02.2016 tarihli bilirkişi raporu, Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013 / 28 Tal. sayılı dosyasında alınan 24/01/2014 havale tarihli bilirkişi kurulu raporu ve Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014 / 351 E. ve 2017 / 250 K sayılı kararının gerekçesinde kabul gördüğünden, dava konusu makinede gizli ayıp olduğunun sabit hale geldiğini, davalı tarafın istinaf dilekçesinin reddini, yerel mahkemenin 2014/351 E. 2017/250 K.nolu ilamının istinaf incelemesi neticesinde müvekkili lehine kaldırılmasını, yeniden yargılama yapılarak talebi doğrultusunda davanın kabulünü talep etmiştir. Davalı … vekili istinafa cevap dilekçesi ile; Yargılama aşamasında KOÜ Lazer Teknolojileri Araştırma ve Uygulama Merkezinde görevli Yrd.Doç Dr. … tarafından tanzim olunan bilirkişi raporunda makinenin çalıştırılmadan ayıplı olup olmadığı ve sebebinin anlaşılamayacağının açıkça belirtildiğini, davacının muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, aynı süre içinde seçimlik hakkını da kullanmadığını, arıza bildirimlerinin, ayıp ihbarı olarak kabul edilmeyeceğini, makinenin iadesinden de bahis edilmediğini, Davacı tarafından yaptırılan tespitte, makinenin çalışır durumda olmasına rağmen çalışır durumda inceleme yapılmaksızın, sırf davacı beyanlarına göre rapor tanzim edildiğini, inceleme yapılmaksızın tanzim edilen tespit raporunun, dava dilekçesinin tebliğine kadar ihbar edilmemiş olmasının -geçerli bir muayene ve ayıplı bir teslim olsaydı bile- ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediğini açıkça ortaya koyduğunu,10 yıllık zamanaşımı süresinin kabul edilemeyeceğini, ayıplı bir malzeme kullanılması (ayıplı malzemeden bahis edilmemektedir) yada ayıplı bir eser meydana getirilmesi söz konusu olmadığı gibi muayene ve ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmemesi karşısında davacı beyanlarının değeri olmadığını,Davacı vekili tarafından harç tamamlanması olarak ifade edilen hususun, HMK çerçevesinde açılan belirsiz alacak davasında mümkün olduğunu, HMK yürürlüğe girmeden önce açılmış olan davada ıslah talep edilmeksizin harcın tamamlanmasının mümkün olmadığını,Teslim edilen makinada açık ya da gizli bir ayıp olmadığını, makinenin yargılama sırasında çalıştırılamaması karşısında açık ya da gizli ayıbın bulunup bulunmadığı tespit edilemediğinden, davanın ispatlanamadığını, aksi düşünülse bile muayene ve ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmemesi sebebi ile davanın reddi gerektiğini, davacının zamanaşımı hususundaki beyanlarının usul ve yasa ile uyumlu olmadığını,Davacının tazminat taleplerine ilişkin hiçbir delil sunmadığından, tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, istinaf dilekçesinde talep ettikleri hususlar saklı kalmak kaydı ile davacının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini istemiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davalılardan …San. Ve Tic. Şti tarafından yapılan 13/10/2010 tarihli teklifin (icap) davacı tarafça kabul edilmesi ile lazer kesme makinesi imal edilmesi konusunda eser sözleşmesi düzenlendiği, 20/12/2010 tarihli tutanak ile davacı tarafa teslim edildiği ve 77.880,00 Euro tutarlı performa fatura düzenlendiği, bakiye 10/03/2011 tarihli faturaların kesildiği, bedelin 40.000,00 Euro’luk kısmının diğer davalı tarafından Finansal Kiralama Sözleşmesi kapsamında finanse edildiği, 09/03/2011 ve 25/05/2011 tarihli arıza tespit tutanaklarının düzenlendiği, makinenin gizli ve açık ayıplı olduğundan bahisle davacı tarafça fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile ayıplı malın davalılara iadesi ile ödenen makine bedelinin iadesinin, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile makinenin çalışmadığı günler kâr kaybı zararı 1.000,00 TL olmak üzere 41.000,00 TL’nin davalılardan tahsilinin talep edildiği, 01/06/2016 tarihli dilekçe ile ayıplı mal bedeli olan 87.000,00 EURO’nun TL’sı karşılığından 245.230,00 TL’nın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsilini talep ettiği tespit edilmiştir. Mahkemece; İş sahibinin eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre, imkan bulur bulmaz, eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, dava konusu makinanın belli bir süre çalıştırılmasından sonra ortaya ayıp ortaya çıktığından, gizli ayıp niteliğinde olduğu ve ayıbın davalı yana bildirildiği, davalı tarafça makinadaki arızaların giderilmeye çalışıldığı, ayıp ihbarının süresinde yapıldığı ve ayıplardan davalı şirketin sorumlu olduğu, eserdeki ayıptan, yüklenicinin sorumlu olduğu hallerde iş sahibinin, seçimlik hakkının bulunduğu, davacının sözleşmeden dönme hakkını kullandığı, bu durumda, eserin iadesi ile ödediği bedeli talep edebileceği, yüklenicinin, ayıplı bir eser meydana getirmesi sebebiyle açılacak davaların teslim tarihinden başlayarak taşınmaz yapılar dışındaki eserlerde 2 yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağı, Dava konusu makinanın, davacıya 01/12/2010 tarihinde teslim edildiği, 08/08/2011 tarihinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak sözleşmeden dönme ve 40.000,00 TL alacak talep edildiği, davanın açıldığı tarihte makine bedelinin belirli olmasına rağmen Islah dilekçesinin 01/06/2016 tarihinde verildiği ve ıslah edilen kısım yönünden dava zamanaşımı süresinin dolduğu,-Davalı … A.Ş.’nin davaya konu makinayı kiralayan şirket olması nedeniyle, imalattan kaynaklanan ayıplardan yasa ve sözleşme gereği sorumlu olmadığından pasif husumet ehliyeti bulunmadığı, hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddine,-Davalı … hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile; taraflar arasındaki sözleşmenin feshi ile 40.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ait istemin reddine, -Dava konusu LCNC 1250V 25000MM 150wat 038147 seri numaralı Lazer Kesim Makinasının davalıya iadesine karar verilmiştir.Davacı vekilinin istinaf sebepleri yönünden;1- 818 sayılı BK’nın 360. maddesi gereğince eserde ortaya çıkan ayıp, iş sahibinin eseri kullanamayacağı ve hakkaniyet kurallarına göre kabule zorlanamayacağı derecede ağır bir ayıp ise, iş sahibi eseri kabulden kaçınma hakkına sahip olup, sözleşmeden dönebileceği gibi, bu konuda yüklenicinin kusurunun bulunması durumunda, uğradığı zararın tazminini de talep edebilir. Buna karşılık ayıbın ağırlığının bu derecede önemli olmadığı durumlarda iş sahibi, bu tür ayıplardan dolayı, eserdeki ayıbın büyüklüğüne göre, ücretten indirim veya büyük masrafı gerektirmemek kaydıyla eserin onarımını ve yüklenicinin kusurunun bulunması durumunda da uğradığı zararının tazminini talep edebilecektir. Taraflar arasındaki eser sözleşmesine konu makinenin, davacıya 01/12/2010 tarihinde teslim edildiği, davacı tarafın 08/08/2011 tarihli dava dilekçesinde açıkça, sözleşmeden dönme hakkını kullandığını belirterek, ayıplı makinenin yükleniciye iade edilerek, makine bedelinden 40.000,00 TL’nın tahsilini talep ettiği, davacı tarafın aralarındaki eser sözleşmesine dayanarak talepte bulunduğu, sebepsiz zenginleşmeye dayalı talebinin olmadığı sabit olduğu gibi, ayıplı mal davacı elinde iken, yüklenicinin sebepsiz zenginleştiği de ileri sürülemez. Dönme hakkının kullanılmasına ilişkin hükümlerde, bu hakkın kullanılması halinde borcun tasfiyesine ilişkin hükümlerin uygulanacağına dair yasal düzenleme olmadığından, uygulanacak zamanaşımı süresi, eser sözleşmesinin zaman aşımı süresi olup, sebepsiz zenginleşmeye ilişkin 10 yıllık zaman aşımı süresinin uygulanacağına ilişkin davacı vekilinin istinaf sebebinin yerinde olmadığından gerekmiştir.2-Eksik harcın tamamlatılması; dava dilekçesinde gösterilen değere göre peşin harcın eksik yatırılması veya gayrımenkulün aynına ilişkin men-i müdahale, tapu iptali ve tescil gibi davalarda, yapılan keşif ile dava konusu taşınmazın değerinin dava dilekçesinde gösterilen değerden fazla tespiti halinde, davanın niteliğinden kaynaklanan sebeplerle, mahkemece tarafların talebi ile bağlı olmasızın, eksik miktarın depo ettirilmesi işlemidir. Alacak davalarında dava değerinin belirlenmesi ve ıslah yolu ile arttırılması ise bir taraf işlemidir. Sözleşmeden dönme hakkının kullanılması ve dönme hakkına bağlı olarak, bedel iadesi yada tazminat talep etme hakkı, sözleşmenin tarafı olanlara tanınmış, üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri bir haktır. Dava açıldığı tarihte yürürlükte olan HUMK 79. maddesi gereğince kanunda açıkça belirtilmedikçe, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri dava konusu hakkında, hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz. Mahkemece HUMK 74. maddesindeki “Hakim tarafların talepleri ile bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez” ilkesi gereğince re’sen işlem yapılmayacağı gibi, istenebilecek miktarın tamamının talep edilmesi konusunda re’sen ara karar veremez. Kısmi talepli olarak açılan davalarda, taraflarca talep edildiği taktirde ıslah dilekçesi sunulmak sureti ile miktarın arttırılması sonucu, mahkemece arttırılan miktar üzerinden harcın tamamlatılmasına karar verebilir. Bilirkişi raporunun tebliğinden sonra yapılan 22/03/2016 tarihli oturumda davacı vekilinin, “yazılı beyanlarımızı tekrar ediyoruz, karşı tarafın dilekçesini kabul etmiyoruz, davamızı ıslah edip, eksik harcı tamamlamak üzere süre talep ediyoruz ” sözleri ile talebini ıslah etmek için süre talep ettiği ve mahkemenin “Davacı vekiline, eksik harcı tamamlamak ve talebi doğrultusunda davasını ıslah etmek için gelecek oturuma kadar süre verilmesine,” şeklinde 1 numaralı ara kararı oluşturarak, davacı vekiline davasını ıslah etmek ve ıslah ettiği miktar üzerinden eksik harcı tamamlamak için süre verildiği duruşma tutanağı ile sabit olduğundan, verilen ara kararının ıslah olmadığı, eksik harcın tamamlanmasına ilişkin olduğu yönündeki istinaf sebebinin yerinde olmadığından reddi gerektiği anlaşılmıştır. Dönme hakkının kullanılmasına ilişkin hükümlerde, bu hakkın kullanılması ile borcun tasfiyesine ilişkin hükümlerin uygulanacağına dair düzenleme olmadığından, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebinin de yerinde olmadığından reddi gerekmiştir.3-Mahkemece alınan 24/01/2014 ve 04/02/2016 tarihli raporlarda makinenin gizli ayıplı olduğu tespit edilerek mahkemece de hükme esas alındığından, makinenin gizli ayıplı olduğunun sabit olduğunu, makinenin ayıplı çıkmasında davalı tarafın ağır kusurunun bulunduğunu, ağır kusur halinde 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 125 maddesindeki 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanacağından, ıslah edilen kısmın zamanaşımından reddinin hatalı olduğunu bildirmiştir. 818 sayılı BK’nın 360. maddesi gereğince eserde ortaya çıkan ayıp, iş sahibinin eseri kullanamayacağı ve hakkaniyet kurallarına göre kabule zorlanamayacağı derecede ağır ise, iş sahibi eseri kabulden kaçınma hakkına sahip olup, sözleşmeden dönebileceği gibi, yüklenicinin kusurunun bulunması halinde, uğradığı zararın tazminini de talep edebilir. Ayıbın ağırlığının bu derecede önemli olmadığı durumlarda iş sahibi, ayıplardan dolayı, eserdeki ayıbın büyüklüğüne göre, ücretten indirim veya büyük masrafı gerektirmemek kaydıyla eserin onarımını ve yüklenicinin kusurunun bulunması durumunda uğradığı zararının tazminini talep edebilecektir. 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 126/4 maddesinde, eser sözleşmesinden doğan davalara 5 yıllık zaman aşımı süresi ön görülmüş ise de, son cümlesindeki “müteahhidin kasıt ve ağır kusuru ile akdi hiç veya gereği gibi yerine getirmemiş ….veya ayıplı bir iş meydana getirmiş olması sebebiyle açılacak davalar hariç olmak üzere” düzenlemesiyle ağır kusurla akdin ayıplı meydana getirilmiş olması sebebiyle açılacak davalar 5 yıllık zamanaşımı süresinden ayrık tutulmuştur. Alınan 06/06/2011 tarihli tespit raporu ile 24/01/2014 ve 04/02/2016 tarihli raporlarda, eserin gizli ayıplı olduğu, davacının sözleşmeden dönme ve bedelini talep hakkını kazandığı tespit edilmesine rağmen, yüklenicinin kusurunun derecesi belirlenmemiştir. Davacı sözleşmeden dönme ve bedel iadesi yanında makineyi kullanamamaktan doğan kar kaybını talep etmesine rağmen, mahkemece yüklenicinin kusurunun derecesi ve tazmini gereken kar kaybı zararı var ise miktarı yönünden rapor alınmamış olduğu gibi, ağır kusur halinde talebin 5 yıllık zaman aşımına tabi olmayacağı hususu değerlendirilmediğinden davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde olmakla kabulü gerekmiştir.Davalı … San. Ve Tic. Vekili istinaf sebepleri yönünden;1-Davacı tarafça Kocaeli 4. SHM’nin 2011/36 D.İş dosyası ile tespit yaptırılarak dosyaya sunulan 06/06/2011 tarihi tarihli rapor ile ayıptan haberdar olunduğu dosya kapsamı ile sabittir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/15-252 esas ve 2020/224 karar sayılı kararında belirtildiği üzere, gizli ayıplar, ilk bakışta fark edilemeyen, sonradan yapılacak detaylı bir muayene ile anlaşılan ayıplardır. Bu tür ayıplar genelde eserin yapısıyla ilgili olan ve eserin kullanılmasıyla anlaşılan ayıplardır ( Aydemir, E.: Eser Sözleşmesi ve İnşaat Hukuku, 2009, s. 240). Gizli ayıplarda; ayıp ortaya çıktığında veya iş sahibi tarafından öğrenildiğinde yükleniciye bildirilmesi gerekir. Bu yönden, eserin hiçbir itiraz ileri sürmeden teslim alınması, iş sahibini bu yöndeki hakkını kullanmaktan yoksun bırakmayacağı gibi yükleniciyi de sorumluluktan kurtarmayacaktır. Borçlar Kanunu’nda açık-gizli ayıp ayrımına gidilmiş olması, yüklenicinin sorumluluktan kurtulması farklılığından kaynaklanır. Yüklenici açık ayıplı eserdeki sorumluluğundan, iş sahibinin işlerin mutat cereyanına göre imkân bulur bulmaz muayene ve varsa ayıpları ihbar etmediği zaman kurtulduğu hâlde, gizli ayıplı işlerde yüklenicinin sorumluluğu zamanaşımı süresince devam eder.Taraflar arasındaki sözleşme eser sözleşmesidir. Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca eser sözleşmesinde ayıp ihbarı belirli bir şekil şartına bağlanmadığından, tanık dahil her türlü delille ispat edilebilir. Dava konusu makinenin ayıbının gizli ayıp mahiyetinde olduğu ve ortaya çıktığında zaman kaybetmeksizin bildirilmesi gereken ihbar kapsamında kaldığı tespit edilmiştir. Davaya konu makinenin kurulum tarihinden itibaren sorun yarattığı, davacı tanığı …’in yeminli anlatımındaki “sürekli makine arızası olduğu bildirildi, iki kez makinenin bir parçası yandığı için uzun süre beklemek zorunda kaldık” davalı tanığı …’ın, “makinedeki sorunlar bildirildiğinde babam ile birlikte makineyi yerinde incelemeye gittik” davalı tanığı … , “davalı şirkete bir yıl içinde üç kez mercek verdik, merceklerden ilki makinenin üzerinde üretim sırasında takılan mercek olup, diğer ikisini ücreti karşılığında verdik” şeklindeki beyanları ile arızaların ortaya çıkması ile birlikte ayıbın davalı tarafa bildirildiği, davalı tarafın onarım için kendi elemanları ile tanık …’yu gönderdiği, bu suretle süresinde ihbarın yapıldığı sabit olduğundan, yasal süresi içinde ihbar koşulunun yerine getirilmediğine ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığından reddine karar verilmiştir.2-Dinlenen davacı tanığı … yeminli anlatımındaki “sürekli makine arızası olduğu bildirildi, iki kez makinenin bir parçası yandığı için uzun süre beklemek zorunda kaldık” davalı tanığı …’ın “makinedeki sorunlar bildirildiğinde babam ile birlikte makineyi yerinde incelemeye gittik” davalı tanığı …..n “yaklaşık üç ay sonra davalı şirket makinede sorunlar olduğunu bildirdi ve nozul olarak tabir edilen ışının çıkıp malzeme kestiği kısım olan ve kesici kafa olarak nitelendirilen bölümü alarak kızımın firmasına getirdiler” yönündeki beyanı ile diğer davacı tanıklarının ve …’nun beyanları birlikte değerlendirildiğinde, sadece mercek değişimi arızasının bildirilmediği, teknik konulardaki arızalarında bildirildiği sabit olduğundan, davalı vekilinin sarf malzemelerinin hatalı kullanılmasından ötürü arıza bildirimi ve mercek değişiminin ayıp ihbarı olarak kabul edilemeyeceğine ilişkin, istinaf sebebi yerinde olmadığından reddi gerekmiştir.3-Kocaeli 4. SHM’nin 2011/36 D.İş dosyasında makine mühendisi bilirkişi …n; makinenin soğutma sistemi, kesme yazılımı yüklendikten sonra hatalı kesim yapma sebebi, kesme hızının nitelikte belirtilen hıza çıkmama gerekçesi, stop motorlarındaki sıkışma nedeni, nozle sistemindeki hata ve gerekçeleri, makine çalıştırılarak tespit edilen veriler dikkate alınarak ve teknik açıklamaları yapılarak rapor düzenlendiğ, raporun incelemesinden tespit edilmiş olup, bilirkişinin konunun uzmanı olmadığı, raporda teknik gerekçe belirtilmediği ve usulüne uygun muayene yapılmadığına ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığından reddine karar verilmiştir.
4-Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca ayıbın varlığının, gizli – açık ayıp niteliğinin davaya konu ürünün çalıştırılarak tespit edilmesi gerekir.Alınan 24/01/2014, 22/08/2014 tarihli ve karara dayanak yapılan 04/02/2016 tarihli raporlarda makine mühendisi – öğretim görevlisi bilirkişi bulundurulduğundan, bilirkişilerin uzman olmadığına yönelik istinaf sebebinin yerinde olmadığından reddi gerektiği tespit edilmiştir.24/01/2014 tarihli raporda makinenin çalıştırılarak rapor düzenlendiğine ilişkin bilginin bulunmadığı, 22/08/2014 tarihli raporda makine çalıştırılmadan, Kocaeli 4. SHM’nin 2011/36 D.İş dosyasındaki bulgular üzerinden rapor düzenlendiği, 04/02/2016 tarihli raporda, makinenin bir koruyucu ünite içinde olduğu, makinenin ve bağlı donanımlarının çalışamaz durumda olması nedeniyle, Kocaeli 4. SHM’nin 2011/36 D.İş dosyasında çalıştırılarak tespit edilen bulgulara göre rapor düzenlendiği belirtildiğinden, davalı vekilinin makine çalıştırılmadan, yeterli inceleme yapılmadan, varsayıma dayalı rapora dayanılarak karar verildiğine ilişkin istinaf sebebi yerinde olduğundan, kabulüne karar verilmiştir.5-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26/02/2020 tarihli 2017/15-252 Esas – 2020/224 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere; Eser sözleşmesinde ayıp, üründe amaca uygun bulunması gereken ve sözleşmede taahhüt edilen niteliklerin bulunmamasıdır. Eser sözleşmesinde ayıp, gizli veya açık ayıp şeklinde olabilir. Açık ayıplar, ilk bakışta görülebilen veya basit bir muayene ile anlaşılabilen ayıplardır. Gizli ayıplar, ilk başta gözle görülemeyen veya basit bir muayene ile anlaşılamayan, sonradan kullanılmakla ortaya çıkan ayıp türüdür. Eserin teslim alınması ve basit muayene neticesinde görülebilen ayıplar açık, görülemeyenler ise gizli ayıplardır. Dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 818 sayılı BK’nın 359/1. maddesi uyarınca, açık ayıplardan dolayı yüklenicinin sorumlu tutulabilmesi için iş sahibinin “işlerin olağan akışına göre” o şeyi muayene edip, ayıpları yükleniciye bildirmesi gerekir, muayeneden kasıt, gözle veya elle yapılan ve işin bünyesine nüfuz edilemeyen bir incelemedir. Gizli ayıplar ise, ilk bakışta fark edilemeyen, sonradan yapılacak detaylı bir muayene ile anlaşılan, genelde eserin yapısıyla ilgili olan ve eserin kullanılmasıyla anlaşılan ayıplardır ( Aydemir, E.: Eser Sözleşmesi ve İnşaat Hukuku, 2009, s. 240). Gizli ayıplar da, ayıp ortaya çıktığında veya iş sahibi tarafından öğrenildiğinde yükleniciye bildirilmesi gerekir. Bu yönden eserin hiçbir itiraz ileri sürmeden teslim alınması iş sahibini bu yöndeki hakkını kullanmaktan yoksun bırakmayacağı gibi yükleniciyi de sorumluluktan kurtarmayacaktır. Borçlar Kanunu’nda açık-gizli ayıp ayrımına gidilmesi, yüklenicinin sorumluluktan kurtulma farklılığındandır. Yüklenici açık ayıplı eserdeki sorumluluğundan iş sahibinin işlerin mutat cereyanına göre imkân bulur bulmaz muayene ve varsa ayıpları ihbar etmediği zaman kurtulduğu hâlde, gizli ayıplı işlerde sorumluluğu zamanaşımı süresince devam eder.Bu açıklamalar doğrultusunda; davacı taraf makinenin Kocaeli 4. SHM’nin 2011/36 D.İş dosyasında tespit edilen bulgulara dayanarak ayıplı olduğundan bahisle değiştirilmesini talep ettiğinden, dava dilekçesinde teknik ayıpların her birinin ayrıca belirtilmemesi ayıp iddialarının sınırlandırıldığı anlamını taşımayacağından, 04/02/2016 tarihli raporda makinenin kullanılmama süresine ilişkin tespit, somut verilere dayanmadığından, ispat yükü kendisinde olan davalı tarafça; rapor tarihine kadar makinenin davacı tarafça kullanılarak harap edildiğine ilişkin iddialarını doğrulayan hiçbir delil sunulmadığından, makinenin harap edildiği, davacı tarafın ayıp iddialarını sınırlandırdığı, ihtirazi kayıtsız makineyi teslim almakla davalının sorumluluğunun sona erdiğine ilişkin istinaf sebebi yerinde olmadığından reddi gerekmiştir.6-Davacı şirket yetkilisinin de imzasını taşıyan Makine Teslim Formu başlıklı 20/12/2010 tarihli tutanakta, makine teslimi ve eğitimin yapıldığının belirtildiği, 18/03/2011 tarihli davacı taraf personelinin imzasının bulunduğu tutanakta, makinenin temiz ortamda tutulması ve nozle başlığının temiz tutulması gerektiğini belirten kullanım uyarısının bulunduğu, davalı tanıkları … ve … yeminli anlatımlarında eğitimin verildiğini beyan ettikleri, davacı tanıkları …, “Makine teslim edildiğinde şirket çalışanı İbrahim bey bana hem kurulumu hem çalışmasını gösterdi.”,tanık … “Bize ilk kurulum sırasında nasıl çalıştırılacağı anlatıldı.” sözleri ile eğitimin verildiği sabit ise de; davacı tanıkları …, “Hatta bana gösterirken makine onun da kontrolünden çıktı ve istek dışı bir hareket yaptı ve bir parçayı kırdı. Sonra onu düz kontak yaparak çalıştırdı. Sonra size kırılan parçayı göndeririz dedi. Kargo ile kırılan parçayı gönderdi. Hatta kurulum sırasında düz kontak yaparken bir parçayı çıkarttı. Bu parça role ismini verdiğimiz bir parçaydı, kırılan parçada swich idi.”,tanık … “Yetkili çalışan makineyi çalıştırdı. Ancak çalışırken beklemediği şeyler oldu. Makine kontrolünden çıktı. Kendide şaşırdı. İlk denemede swich kırıldı. Kırılan swichi değiştirdi. Kesici kısmın (kafa) titreme yapıyordu. Niye böyle oluyor dedim . Doğru dürüst cevap vermedi. Makinenin kullanma kılavuzu yoktu. Biz anlatılan şekilde çalışmayı denedik ancak kesilen malzemelerden istediğimiz verimi alamadık. Ölçü istediğimiz şekilde çıkmadı. Kaymalar oluyordu. Kestiği yerler düzgün değildi. Makineye start verdiğimizde parça koyacağımız zaman kafayı itmemiz lazım, Kafayı iteklediğimiz geri gidip swiche değince durması lazım. Durmadığı gibi devam ediyor ve motoru zorluyor . Durdurmak için elektiriği kapatıp yeniden makineyi başlatıyoruz. zaman kaybı oluyor. Üzerindeki parça bu esnada zayi oluyor, çöpe atıyoruz. Bu kötü çalışma şartları yüzünden kafa yandı. Garanti süresi içerisinde yeni bir kafa gönderdiler.” sözleri ve 09/03/2011 ve 25/05/2011 tarihli arıza tespit tutanakları, davalı tanıklarının beyanlarının aksini kanıtlamaya yeterli olduğundan, davalı vekilinin makinenin sorunsuz çalıştırıldığı, aksinin davacı tarafça kanıtlanmadığına ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir.7-Toplanan deliller ile; makinenin diğer ortamlardan bir koruyucu kabin ile izole edilmesi gerektiği, bu hususta davalı şirketin yeterince bilgilendirilmediği, davacı şirketin de makinanın kullanımında gerekli titizliği göstermediği, makinanın çalışması sırasında aşırı ısınması ve sıcaklığının 35 derecenin üzerine çıkarak bazı parçaların yanması olayının, makinanın izolasyon kabininden ve klima sisteminden bağımsız olup, makinanın klimalı ve bir kabinde bulunması halinde dahi bu ısınma arızasının giderilmesinin mümkün olmadığı ve gizli ayıp niteliğinde imalat hatasından kaynaklandığı, tespit edilen, gizli ayıplardan olan Y ve Z eksenlerindeki sviç problemleri yapısal sorunlardan olup, kullanım hatası olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı tespit edildiğinden, davacının makineyi kullanım şeklinin gizli ayıplı imalatı ve davalının sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağından, davacının kusur oranının tespit edilmemesi sonuca etkili olmadığından, arızanın davacının hatalı kullanımından kaynaklandığı, kullanımda yeterli titizliği göstermediği sabit olmasına rağmen, davacıya kusur izafe edilmediğine ilişkin istinaf sebebi yerinde olmadığından reddi gerekmiştir.8-Faiz, hukuki niteliği itibariyle, yan edim olup, asıl alacağı genişleten bir yan haktır. Bu nedenle, faiz borcunun varlığı ve devamı, her şeyden önce asıl alacak hakkının varlık ve devamına bağlıdır. Asıl alacak hakkı doğmamışsa, faiz borcu da doğmaz. Keza, faiz borcu, asıl alacak devam ettiği sürece devam eder. Faiz, asıl alacağa bağlı yan hak olduğu için, asıl alacak sona ererse, faiz de sona erer (Eren, F.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 21. Baskı, Ankara 2017, s. 1001). Bu durum, davaya konu faiz alacağının doğduğu tarihte yürürlükte olan ve somut olaya uygulanması gereken mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 113. maddesinde [Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 131] :“Asıl borç tediye ile veya sair bir suretle sakıt olduğu takdirde kefalet ve rehin ve sair feri haklar dahi sakıt olur. Evvelce işleyen faizleri talep hakkının mahfuz bulunduğu beyan edilmiş veya hal icabından neşet eylemiş olmadıkça bu faizler talep olunamaz. Gayrimenkul rehine ve kıymetli evraka ve konkordatoya müteallik hususi hükümler mahfuzdur.” şeklinde düzenlenmiştir.Alacaklı, asıl alacak sona erince, işlemiş faiz alacaklarını isteyebilmek için, bu hakkını saklı tutmak zorundadır. BK’nın 113/2. maddesine göre (TBK m.131/2) daha önce işlemiş olan faizleri isteme hakkının saklı tutulduğu bildirilmiş veya durumun özelliğinden anlaşılmış olmadıkça, bu faizler istenemez. BK’nın 131. maddesine (TBK m. 152) göre de asıl alacak zamanaşımına uğradığında, işlemiş faiz de zamanaşımına uğramış olur. (BK m. 168/1; TBK m. 189/1-2; Eren, s. 1001). Hukuk Genel Kurulunun 07.07.2020 tarihli ve 2017/4-1704 E., 2020/534 K. sayılı kararında aynı hususlara değinilmiştir. (Yargıtay HGK’nun 03.11.2020 tarihli 2017/3-2788 Esas ve 2020/825 Karar sayılı kararı)818 Sayılı Borçlar Kununu’nun 131. maddesinde düzenlendiği ve Yargıtay HGK’nun kararlarında açıkça belirtildiği üzere, faiz asıl alacağın fer’i niteliğinde olup, asıl alacağa bağlı olduğundan, asıl alacak zaman aşımına uğradığında ancak zaman aşımına uğrayacaktır. Islah yolu ile faiz talebinde bulunulması mümkün olduğundan, davanın açıldığı 08/08/2011 tarihi itibariyle alacağın zaman aşımı süresi geçmediğinden, mahkemece kabul edilen 40.000,00 TL’nın faizi için de zaman aşımı süresi dolmayacağından, davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde olmadığından reddi gerektiği kanaatine varılmıştır. 9-Davalı taraf, ödenmeyen 8.567,63 TL tutarlı fatura için takas mahsup taleplerinin nazara alınmadığını ileri sürmüş ise de; bilirkişi raporları ile takas mahsup talebine konu malzemenin, makinede belirlenen gizli ayıp nedeniyle oluşan arıza nedeniyle verildiği tespit edilmiştir. Davacı tarafça 10/02/2017 tarihli dilekçe ekinde sunulan 10/03/2011 tarih ve A-305837 seri numaralı 8.567,63 TL tutarlı fatura kapalı faturadır. Kapalı faturanın davacı taraf elinde olması, davacı tarafa tebliğ edildiğine ve faturadaki bedelin ödendiğine karine oluşturur. Aksini kanıtlamak davalı tarafa aittir ve davalı taraf bu yönde delil sunmamıştır. Takas mahsup talebine konu 8.567,63 TL tutarlı faturanın, makinedeki gizli ayıba ilişkin olduğu ve ödendiği kapalı fatura ile kanıtlandığından, davalı tarafın takas edilecek alacağı bulunmadığından, istinaf sebebinin yerinde olmadığından reddine karar verilmiştir.10-Davacı tarafça dava dilekçesi ile ayıplı malın davalı … Makine ‘ye iadesi ile makine bedelinin tahsili ve 1.000,00 TL kar kaybı zararı talep edilmiş olup, ıslah dilekçesi ile makinenin bedeli için dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak talep ettikleri 41.000,00 TL’dan bakiye 245.230,00 TL’nın tahsilinin talep edildiği tespit edilmiştir. Hüküm fıkrasında, “Davalı Marel Makine hakkında açılan davanın KISMEN KABULÜ ile; taraflar arasındaki sözleşmenin feshi ile 40.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ait istemin reddine” ve “reddedilen miktar üzerinden 18.263,80 TL ücreti vekaletin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine” karar verildiği, reddedilen 246.230,00 TL olup hükmedilmesi gereken vekalet ücreti (karar tarihi olan 2017 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre ilk 35.000,00 TL için %12’den 4.200,00 TL + sonra gelen 45.000,00 TL için % 11’den 4.950,00 TL + sonra gelen 80.000,00 TL için % 8’den 6.400,00 TL, kalan 86.230,00 TL için % 6’den 5.173,80 TL ) 20.723,80 TL olmasına rağmen 18.263,80 TL ücreti vekaletin tahsiline karar verildiği ancak davalı vekili tarafından sadece 1.000,00 TL kar kaybı zararı yönünden vekalet ücreti takdir edilmediği yönünde istinaf talebinde bulunulduğundan, 1.000,00 TL/100×12=120,00 TL eksik vekalet ücreti takdir edildiğinden, kar kaybı tazminatı yönünden davalı vekili için vekalet ücreti verilmediğine ilişkin istinaf sebebinin kabulü gerektiği anlaşılmıştır.Davacı vekilinin 1 ve 2 numaralı istinaf sebepleri ile davalı … Şirketi vekilinin1-2-3-5-6-7-8-9 numaralı istinaf sebeplerinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince reddine, davacı vekilinin 3 numaralı istinaf sebebi ile davalı Mar-El Makine Şirketi vekilinin 4 ve 10 numaralı istinaf sebebi yönünden talebin kabulüne 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı ve davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile,2- Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/03/2017 tarih ve 2014/351 E. 2017/250 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 683,10 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,5- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,6- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,7- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı ve davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 17/06/2021