Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/350 E. 2021/504 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/350 Esas
KARAR NO: 2021/504
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/10/2017
NUMARASI: 2016/706 E., 2017/1014 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin …San. Ve Tic. A.Ş. Tekstil sektöründe faaliyet göstermekte olup, yine aynı alanda faaliyet göstermekte olan borçlusu …. San. Ve Tic. A.Ş. ile aralarında mal alım satım konusunda ticari ilişkileri doğduğunu, dava dilekçesinin ekinde sunulmuş olan 22/02/2016 vade tarihli cari hesap ekstresi ile de sabit olduğu üzere müvekkilinin davalıdan 1.314,39 USD alacağı bulunduğunu, davalı taraf, söz konusu alışveriş sonucu müvekkilinin cari hesap alacağı olan 1.314,39 USD’yi ödemediğini, bunun üzerine davalı şirkete, cari hesap alacağı olan 1.314,39 USD’nin tahsili amacıyla Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılmış olan icra takibinde ödeme emri her ne kadar borçlu şirket çalışanına tebliğ edilmişse de kötü niyetli borçlu ..San ve Tic. A.Ş. Tarafından gönderilen ödeme emrine karşı haksız olarak müvekkilinin alacağını sürüncemede bırakmak amacıyla borca itiraz ettiğini, itirazın iptaline, davalı aleyhine %20 ‘den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Yanlar arasındaki ticari ilişki sürecinde oluşan bedelin müvekkili tarafından ödendiğini, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun olmadığını, yanların ticari defterlerinin incelenmesinde durumun ortaya çıkacağını, müvekkilinin davacıdan kumaş satın aldığını, 09/12/2015 tarihinde kumaş siparişi verdiğini, 15/12/2015 tarihinde siparişin davacı tarafından teyit edildiğini, 18/12/2015 tarihinde 9,00 USD birim fiyatla sipariş konusunda anlaşıldığını, 25/12/2015 tarihinde müvekkilince ek sipariş verildiğini, müvekkilince verilen siparişin teslim tarihinin 23/12-30/12/2015 tarihleri arası olması gerekirken, davacının süresinde teslimat yapamadığını, bu siparişlerin 08/01/2016 tarihinde teslim edilmeye başlandığını, teslim edilen kumaşlarda 210 kg. Kumaşın hatalı olması nedeniyle geri gönderilip tamir ettirildiğini, 14/01/2016 tarihinde kumaşların müvekkiline geri getirildiğini, kumaş bozuklukları nedeni ile ek olarak 112 kg. Kumaş siparişi verildiğini, davacı tarafından müvekkiline kesilen fatura ve irsaliyelerden siparişlerin geç teslim edildiği ve hatalı kumaşların sevk edildiğinin görüleceğini, davacı tarafın edimini zamanında yerine getirmemesi ve davacı tarafından gönderilen kumaşlarda da hata çıkması nedeniyle, müvekkilinin iş yaptığı firmalara karşı sorumluluğu doğduğunu, müvekkilinin navlun ödemek zorunda kaldığını, taraflarca da belli oranda reklamasyon indirimi yapılması kararlaştırıldığını, ancak davacı firmanın daha sonra taahhüdünü yerine getirmekten imtina ettiğini, dosyaya ibraz edilecek 02/02/2016-09/02/2016-09/02/2016 tarihli 3 adet faturadan müvekkilinin davacıdan kaynaklanan gecikmelerden dolayı fazladan navlun ödemek zorunda kaldığının görüleceğini, işbu gecikmelerden dolayı fazladan navlun ödemek zorunda kaldığının görüleceğini, işbu gecikme nedeni ile ödenen navlun ücretinin bir kısmının 24/02/2016 tarih 3.820,65 TL bedelli fatura ile davacıya yansıtıldığını, açıklanan nedenlerle müvekkilinin davacıya borçlu olmadığını, davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Dava, ilamsız icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, ticari ilişki kapsamında kumaş siparişlerinin davalıya teslim edildiği, 15.056,28 USD bedelli faturanın davalıya tebliğ edilerek davalı tarafından davacıya 13.741,89 USD ödeme yapıldığı konusunda taraflar mutabık olup, bu hususlar uyuşmazlık konusu değildir. Davalı taraf, 3.820,65 TL bedelli gecikme faturasını davalıya tebliğ etmiş olup, uyuşmazlık davalı tarafından düzenlenen fatura bedelinin davacıdan talep edilip edilemeyeceği, siparişlerin geç teslim edilip edilmediği, malların ayıplı olup olmadığı, davalının bu sebeple fazladan navlun ödemesi yapıp yapmadığı, reklamasyon indirimi yapılması konusunda taraflar arasında anlaşma yapılıp yapılmadığı noktalarında toplanmaktadır. Davalı tarafından tanzim olunan 3.820,65 TL bedelli gecikme faturası 24/02/2016 tarihinde e-fatura olarak tanzim edilmiş, davacı taraf yasal 8 günlük süresi içerisinde faturayı davalıya iade etmiştir. Bilahare davalı tarafından 02/03/2016 tarihinde gönderilen fatura, davacı tarafından yeniden iade edilmiş, son olarak 24/03/2016 tarihinde davalı tarafından gönderilmiş, davacı tarafça aynı tarihte icra takibine başlanmıştır. Cevap dilekçesinde taraflar arasında reklamasyon indirimi yapılacağı konusunda anlaşma sağlandığı iddia edilmiştir. Mail yazışmaları resmi belge sayılmamakla birlikte davalı tarafça ibraz edilen mail yazışmalarında davacı ile reklamasyon konusunda anlaşıldığına dair bir ibareye rastlanmamıştır. Malların ayıplı olduğu iddiasına dayanak tespit raporu ya da ayıplı olduğu iddia edilen mallar ibraz edilmediğinden ayıplı mal iddiası da mahkememizce kabul edilmemiştir. Davalı tarafça navlun alacağına ilişkin ibraz edilen navlun faturalarının da dava konusu malların taşınmasına ilişkin olduğu ispatlanamamıştır. Davalı taraf, cevap dilekçesinde yemin deliline dayanmış olup, mahkememizce bu hususta hatırlatma yapılmış, mahkememizin 09/10/2017 tarihli celsesinde davalı vekili, davacı tarafa yemin teklifinde bulunmadıklarına dair beyanda bulunmuştur. Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve itibar olunan bilirkişi raporu nazara alınarak davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 1314,39 USD alacaklı olduğu ve bedelin davalı tarafça ödenmediği anlaşılmakla davanın kabulü ile Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında davalının 1.314,39 USD asıl alacak miktarına yönelik itirazın iptaline, takibin 1.314,39 USD asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağın takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca USD’ye Kamu Bankalarınca 1 yıllık mevduatına uygulanan en yüksek faiziyle tahsiline, davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin kabulü ile, asıl alacağın % 20’si oranında 756,77-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;-19/12/2016 tarihli öninceleme duruşmasında tanık dinletme taleplerinin reddedildiğini, tanıkların teslimat sırasında malların ayıplı çıkıp çıkmadığı, ayıptan dolayı davacının ürünlerin tesliminde gecikme yaşayıp yaşamadığı ve bu sebepten dolayı müvekkil firmanın navlun ödeyip ödemediği, navlun bedelinin davacı tarafından karşılanacağı hususunda taraflar arasında sözlü, yazılı ve ticari ilişki itibari ile bir konsensüs olup olmadığı hususlarında bilgi vereceğini,-Davacı tarafın ürünlerinde ayıp olduğu ve tadilat için davacıya iade edildiğinin dosya kapsamında sabit olduğunu, davacıya verilen siparişlerde ayıp sebebiyle müvekkile teslimatların geciktiğini ve müvekkil firmanın iş yaptığı üçüncü kişilere karşı sorumluluğu doğduğunu, ayıplı ürünlerin tadil edilip tekrar müvekkile teslim edilen tarihin davacı taraf ispat külfeti altında olduğunu, dosyada mevcut tamir faturası ve mail yazışmaları ile davacının edimininde gecikme ve ayıp olduğu ve ayıp ihbarı yapıldığının ispatlandığını, mail çıktıları hususunda maillerin gönderildiği müvekkil firma bilgisayarı üzerinden bilgisayar mühendisinden rapor aldırılmasını talep etmiş olduklarını ancak Mahkemece taleplerinin kabul görmediğini,-Teknik açıdan taraflar arasındaki sözleşme, işin mahiyeti ve sair tüm hususlarda rapor aldırılmak üzere tekstil veya endüstri mühendisinden rapor aldırılmasını taleplerinin de reddedildiğini-Yerel mahkeme tarafından taraflar arasındaki sözleşme, sözleşmenin kuruluşu ve şartları hususunda yeterli bir değerlendirme yapılmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin tipik eser sözleşmesi niteliğinde olduğunu, bu nedenle davacı tarafından geç teslimden ötürü oluşan zarara katlanılmasının yasa gereği olduğunu, 09/12/2015 tarihli sipariş formunda “gecikme navlun bedelini kumaş tedarikçisine fatura edileceği” dair hüküm de mevcut olduğunu, tarafların bu şartlar altında sözleşme kurduklarının da çok açık olduğunu,-Mali müşavir bilirkişi tarafından kumaştaki ayıplarıntamir edildiği anlaşıldığı, ayıplı olduğu iddia edilen malların tamir ile giderilmiş olduğu ve davalının bu yönde bir talebi olmadığı yönünde kanaatinin itibar edilecek nitelikte olmadığını, müvekkil tarafından sunulan faturalardan ikisinin uçak taşımasına ait olduğu bunların geç teslimden kaynaklı olup olmadığı da bilirkişi tarafından değerlendirilemediğini, tadilat faturasının tarihi, teslim edilen ürünlerin miktarı, ürünlerin nakli ve teslimatının ne kadar zaman alacağı ve bu gecikmenin navlun faturaları ile ilişkilendirilip ilişkilendirilmeyeceğinin de raporda açıklanmadığını,-Ayıp ihbarı ve geç teslimat ve gecikmeden ötürü müvekkil firmaca ödenmek zorunda kalınan navlunun tespiti ile bu zararın davacıya yansıtılacağına ilişkin olarak müvekkil firma bilgisayarı üzerinden bilgisayar mühendisinden rapor aldırılması ile bu hususlarda ve tanık bildirmek üzere taraflarına süre verilerek tanıklarının dinlenmesini, taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığın teknik bir konu olması ve uzmanlık alanı dışında kalıyor olması sebebiyle mali müşavir bilirkişisinin raporu hükme esas alınacak nitelikte olmayıp teknik açıdan taraflar arasındaki sözleşme, işin mahiyeti ve sair tüm hususlarda rapor aldırılmak üzere tekstil veya endüstri mühendisinden rapor aldırılmasına karar verilmesini bu nedenle kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; -Taraflar arasında reklamasyon uygulanacağı hususunda, tarafların imza altına aldığı herhangi bir sözleşme veya başkaca bir ispat vasıtası davalı şirket tarafından dosyaya sunulamadığını, bu nedenle davalının geç teslim iddiaları ve dava konusu faturanın dayanağının somut ve objektif belgelerle ispatlanmadığını,-Türk Ticaret Kanun hükümlerine uygun ayıp ihbarı bulunmayan, ayıplı olduğu iddia edilen kumaşlar hakkında dosyaya tespit raporu sunmayan yahut ayıplı olduğu iddia edilen kumaşları mahkemeye dahi sunmamış olan davalının malların ayıplı olduğu hususunu tanık delili ile ispatlayamayacağını,-Taraflar arasındaki ihtilafa konu faturanın ayıba ilişkin değil, gecikmeye ilişkin düzenlendiğini tüm nedenlerle istinaf isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Taraflar tacir olduğundan davalı savunması yönünden dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın 23/1-c maddesi hükmünün uygulanması gerekmektedir. Kumaşlardaki ayıp hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, geç teslim nedenli uyuşmazlık bulunduğu, geç teslim uyuşmazlığının da ayıp niteliğinde olduğu, buna göre davalının geç teslim nedeniyle ayıp iddiasını ispatla yükümlü olduğu görülmüştür. Buna göre; “malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda TBK’nun 223. maddesinin 2. fıkrası uygulanır.” Yargıtay uygulamasında ayıp ihbarının, 6102 Sayılı TTK’nın 18/3 maddesinde açıklandığı şekilde yapılması zorunludur. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın 18/2. maddesi uyarınca; “Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.” Dava konusu fatura muhteviyatı malların geç teslim nedeniyle ayıp ihbarında bulunularak davacıya bildirildiğine ilişkin ispat külfeti davalıda olup, davalının yazılı bir belge ile ihbarı ispatlaması gerekeceğinden tanık dinletilmesi talebinin yerinde bulunmaması hukuka aykırılık teşkil etmemektedir. Aynı gerekçe ile, navlun bedelinin davacı tarafından karşılanacağı hususunda taraflar arasında sözlü, yazılı ve ticari ilişki itibari ile bir konsensus olup olmadığı hususlarının da tanıkla ispatı mümkün ise de, ayıptan doğan hakların talebi konusunda davacının ihbar hususunu yazılı delil ile ispatlaması gerekeceğinden Mahkeme takdirinde hukuka aykırılık görülmemiştir.Taraflar arasında ticari satım sözleşmesi yapıldığı, bu çerçevede davalının davacıya kumaş sattığı, TTK’nun 23/1-c maddesi uyarınca, malı inceleme ve ihbar yükümlüğünün sekiz gün içerisinde yerine getirilmesi gerektiği, geç teslim hususunun da ayıp olduğu ve ayıba ilişkin ihbar yükümlülüğünün belirtilen yasal süre içerisinde yerine getirilmediği, İlk Derece Mahkemesi kararının sonuç itibariyle yerinde olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.Bu nedenlerle tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, mantıksal ve hayatın olağan akışına uygun dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK.nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve re’sen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasa yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/10/2017 tarih ve 2016/706 E., 2017/1014 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gerekli 260,88 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 66,00 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 194,88 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerinde BIRAKILMASINA,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 29/04/2021