Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/35 E. 2020/165 K. 09.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/35 Esas
KARAR NO: 2020/165
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/05/2017
NUMARASI: 2015/1392 E. – 2017/648 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/10/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile yapılan icra takibine şirket yetkilisi ” borcu içeren fatura ibraz edilmediği, şirkete takip öncesi gönderilmediği, şirket kayıtlarında görünmediği, faturanın muhatabı bulunmadığından” hususları gerekçe gösterilerek itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalı şirket yetkilisinin işletmesini değişik kişilere aylık işletme kirası bir tutarın kendisine ödenmesi karşılığında bıraktığını, müşterilere sunulan alkollü içeceklerin ürün bedellerini ödemekten işletmesini kurtarmaya çalıştığını, alacağa konu teşkil eden ürünlerin sevk irsaliyeli faturalarla davalı işletmeye teslim edildiğini, işletmeyi işleten kişilerin belli aralıklarla değiştiğini, malların teslim alan barmenlerin de değişmekte benzer faaliyet gösteren işletmelerde ne yazık ki yaygın olduğu üzere barmenlerin de çoğu zaman SGK’lı çalıştırılmadığını, tanıklarının dinlenilmesini, davalının aldığı mallarla ilgili bildirimlerinin bağlı olduğu vergi dairesine yapıp yapmadığının sorgulanmasının söz konusu olacağını, itirazın konusunun hizmet bedeli faturası değil, ticari satımdan doğan faturalar olduğunu, davalının tacir olduğunu, tacir ticaretine ait tüm faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmekle yükümlü olduğunu, söz konusu kanun hükmü soyut ve içeriği boş bir hüküm olmadığını, ticari hayatın içinde uygulamadaki gibi vakalarda kanun boşluklarından yararlanıldığını, “işletmesini başkalarının kullanımına terk edip, sonra faturaya dayalı icra takibi yapıldığınıda ” malı ben almadım haberim yok” savunmasının yersiz hale geleceğini, vakıanın niteliğinden iyiniyet iddiasınında bulunulamayacağını, davalının icra takibine haksız itirazının iptalini, borçlunun icra takip tarihi olan 26.08.2013 tarihinde temerrüde düştüğünün kabulü ile 26.08.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 17.734,79 TL’si alacağın tahsili ile tabinin devamını, alacağın likit olduğu açık olduğundan davalı borçlunun %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödenmesine hükmedilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, dava açma husumetinin araştırılması gerektiğini, davacının Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında sadece cari hesap ekstresi ibraz ederek, davalı şirket hakkında ilamsız takip yapıldığını, davalı şirkete tebliğ edilen ödeme emrinde sadece cari hesap suretinin eklendiğini, icra takip öncesi herhangi bir faturanın gönderilmediğini, icra takip dosyasında da böyle bir faturanın olmadığını, davalıya tebliğ edilen tarihsiz dava dilekçesinin ekinde fatura, irsaliye, nakliye fişi, tesellüm makbuzu sureti gibi herhangi bir belgenin bulunmadığını, mal tesliminin de yapılmadığını bu neden ile de şirket kayıtlarında görülmediğini, herhangi bir kişi adına ve şirkete kesilen faturayı kabul etmediklerini beyan ile icra takibini durdurduğunu, davalı şirkete herhangi bir mal faturası icra takip öncesi takip sonrası dava öncesinde tebliğ edilmediğini, talep edilen miktar itibarı ile satış akdi ve mal teslimi konusunda yazılı delil sunulması gerektiğini, tanık dinletimine muvaffakatlarının olmadığını, davacını dava dilekçesinde dava değerinin 42.003,84 TL olarak belirtildiğini, netice ve istek kısmında; 17.734,79 TL alacağını tahsilini ve takbiin devamına karar verilmesini, icra takibindeki miktar ile dava dilekçesindeki isteğin farklı olduğundan alacağın likit olmadığını gösterdiğini, müvekkilinin suiniyetli olmadığını, istenilen icra inkar tazminatının hukuki olmadığını, istenemeyeceğini, icra takibin başladığı tarihten itibaren yasal faiz istendiğini, icra takibini itirazen takibin durduğunu, temerrütün söz konusu olmadığını, yasal faizin ancak hüküm tarihinden itibaren işleyebileceğini, haksız ve dayanaksız açılan davanın reddini, yargılama giderleri ile vekil ücretinin davacı tarafa yükletilmesine kakar verilmesini talep etmiştir. Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen kararda; Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … Sayılı takip dosyası incelendiğinde, alacaklısının … AŞ olduğu, borçlusunun … Ltd.Şti olduğu, borçlu hakkında fatura alacağının tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, borçlunun süresinde borca itiraz neticesinde İcra Müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verildiği, işbu itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, tarafların ticari defter ve bağlı kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişi tarafından inceleme yapıldığı rapora göre, davacı ile davalı arasında mal alım satımına dayalı ticari ilişkinin mevcut olduğu, davacı tarafından yüksek alkollü içkileri satımından kaynaklı olarak icra takibi başlatıldığı, davacı kayıtlarında bulunmasına rağmen bazı faturaların davalının ticari defterlerinde bulunmadığı, davalı kayıtlarında bulunmayan faturalar üzerindeki imzaların davalıya veya çalışanına ait olduğunun kanıtlanması ve başkaca bir ödeme belgesi ibraz edilmediği takdirde davacının davalıdan alacağının 40.803,84 T.L kadar olabileceği, imzaların davalıya ya da yetkilisine ait olduğunun kanıtlanamaması durumunda ise, davacı tarafından teslimi kanıtlanmış fatura tutarının 3.887,47 T.L, davacı kayıtlarındaki davalı ödemesinin 47.087,46 T.L olması nedeni ile davacının davalıdan herhangi bir alacağının bulunmayacağı bildirilmiş, davalı şirket adına faturalardaki teslim alan kısmındaki imza ve isimlerin şirket çalışanı ya da temsilcisine ait olup olmadığı hususunda isticvap davetiyesi gönderilmiş, şirket temsilcisi duruşmada imza ve isimleri kabul etmemiş, mal teslimi yapıldığı iddia edilen tarihlerde işletmesinin sigara cezası yüzünden mühürlü olduğunu beyan etmiş, SGK İl Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabından teslim alan kişilerin kaydının bulunmadığı anlaşılmış, davacı tanıklarından biri faturaya konu malların 2014 yılı diğeri ise 2015 yılı teslim edildiğini beyan ederek çelişkili ifade verdikleri anlaşılmakla bu şekilde icra takibine konu ve davalı defterlerinde kayıtlı olmayan fatura bedelinden malların teslimi hususu ispat edilemediğinden davalının sorumlu tutulamayacağı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, mahkemece faturalarda malı teslim alan kısmında imzası olan … isimli kişinin talebe rağmen dinlenmemesinin eksiklik olduğunu, 2014-2015 aktif–pasif SGK listesinde yer alan isimlerin bordrolarında davaya konu faturalarla imza incelemesi karşılaştırması da yapılmak üzere bilirkişi incelemesi yapılmadığını, taraflar arasında mal alım satımından doğan ve süre giden bir ticari ilişkinin varlığı ticari defterlerle kanıtlandığını, davalı firma tarafından BA bildirimlerin yapılmadığını, … ve … isimli kişilere teslimin kanıtlandığını, dosyaya sunulan Mudanya Kaymakamlığı’nın Kapatma Cezası 30/11/2014 tarihine ait olup, Toplum Sağlığı Merkezi’nin 4207 sayılı kanun hükümlerini 4.kez ihlal ettiği belirtilerek 10 gün kapatma cezası uygulandığı, ilgili cezanın şirket yetkilisi … tarafından bizzat teslim alındığını, davaya konu ürünlerin teslim edildiği tarihlerde işletmenin kapalı olduğu savının gerçeğe aykırı olduğunu, hukuki sorunun bazı faturalarda imzası bulunan … isimli şahsın SGK kayıtlarında gözükmemesi noktasında olduğunu, ülkemiz koşulları nazara alındığında SGK lı garson ya da barmen bulmak çok nadir rastlanan bir husus olup, uygulamada çoklukla bazen “savunma tezi” olarak karşımıza çıkabildiğini, davacı firmanın SGK’lı çalışanlarıyla mahkeme huzurunda teslim fiili olgusunu kanıtladığını, davalı firmanın ise isticvaplı davetiye ile gelerek malların teslim almadığını imzanın kendisine ait olmadığını beyan ettiğini, davalı firmanın SGK listesinde faturada imzası bulunan şahısların kim olduğuna ilişkin bordrolarla karşılaştırma yapılmadığını, bazı faturalarda malı teslim alan olarak imzası bulunan …’un SGK listesinde olmadığı için ispat yükü davalıya ait olduğu halde tanık olarak dinlenmediğini, müvekkil firma basiretli bir tacir olmak adına yukarıda sayılan tüm hususlarda gereken özen ve dikkati gösterdiği halde, davalı tarafça tam aksine aynı özen gösterilmemiş, tam aksine malı teslim alma hususu çalışma hayatının uygulamadaki boşluklarından yararlanılarak savunma konusu olarak yer almakta olup, “maddi iz bırakan işlemler” kuramı da uygulamadaki sıkıntılardan doğmuş, malın teslimi için hamal, şoför gibi aracı girdiği zaman tanık dinlenmesi uygulana geldiğini, yerel mahkemece belirtilen hususlardaki itirazlar inceleme ve değerlendirme konusu yapılmadığından, istinaf isteminin kabulü ile, davacı müvekkilin davasının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise re’sen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava faturaya dayalı alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir. Davacı, davalıya fatura karşılığı mal sattığını, bedelini tahsil edemediğini, bedelin tahsili için yaptığı takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş. Davalı, taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığını, faturanın tebliğ edilmediğini, fatura içeriği malın teslim edilmediğini bu nedenle borcunun olmadığını davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Uyuşmazlık, Bursa … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına dayanak fatura konusu malların davalıya teslim edilip edilmediği, fatura nedeniyle davalının davacıya borcunun bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır. Dosyada taraf ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Alının bilirkişi raporlarına göre, takibe konu fatura davacı defterlerinde kayıtlı ise de, davalı ticari defterlerinde kayıtlı değildir. Davalının BA formlarında da fatura belirtilmediği gibi, davacı ile ilgili bir bildirim bulunmamaktadır. Takibe konu 2014 yılı 11 ve 12. Aylara ait faturalar sevk irsaliyeli olup, sevk irsaliyesinde teslim alan olarak bazılarında … isminin bulunduğu, bir kısmında ise, sadece imza bulunduğu görülmüştür.Davalının gelen SGK kayıtlarında bu isimlerde bir çalışanı bulunmamaktadır.6100 sayılı HMK’nın 187. maddesi gereğince, ispatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. 190. Maddede ise ispat yükü düzenlenmiş olup; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir. ” düzenlemesi bulunmaktadır. Satım sözleşmesinde, satım konusu emtianın usulüne uygun şekilde alıcıya teslim edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacı/satıcıya aittir. Satıcı bu yükümlülüğünü yerine getirdiğini usulüne uygun delillerle kanıtlamalıdır. Bu kapsamda, malın alıcıya teslimine ilişkin sevk irsaliyesi sunulmuş ise de, sunulan sevk irsaliyelerinde alıcı imzası bulunduğu ancak imzanın kime ait olduğunun belirtilmediği, isim ve imza bulunan faturalar da ise SGK davalı çalışan listesinde bulunmadığı görülmüştür. Taraflar arasında yazılı sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan davalının veya davalı adına hareket eden kişinin imzasını taşıyan teslim belgesi, irsaliyeli fatura gibi belgelerle sözleşme ilişkisinin ispatı mümkündür. Bu şekilde belge sunulduğu takdirde bu belgelere karşı davalının beyanı alınmalı duruşmaya gelmemiş ise be belgelere karşı beyanı alınmak üzere isticvap kararı verilmelidir. (Emsal Yargıtay 15. HD’nin 13/06/2017 tarih, 2017/648 esas ve 2017/2538 karar sayılı ilamı) . Mahkemece bu şekilde isticvap ile davalı asilin beyanının da alındığı görülmüştür. 6100 Sayılı HMK’nın 190 maddesine göre ve ayrıca itirazın iptali davasında ispat yükü davacıya düşmektedir. Davacı, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, davaya ve takibe konu faturanın davalıya tebliğ edildiğini veya fatura içeriği malın davalıya teslim edildiğini ispatlayamamıştır. Davacı mal teslimini HMK’nın 200 ve devamı maddelerince yazılı delil ile ispatlamak zorundadır. Yemin deliline de dayanmayan davacı, alacaklı olduğu iddiasını ispatlayamamıştır. Bu nedenle davacı istinaf sebepleri yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/05/2017 tarih ve 2015/1392 E., 2017/648 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davacıdan alınması gerekli 54,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 31,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye GELİR KAYDINA, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde BIRAKILMASINA, 5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 09/10/2020