Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/345 E. 2021/465 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/345 Esas
KARAR NO : 2021/465
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/05/2017
NUMARASI : 2015/1204 E., 2017/295 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı banka vekili dava dilekçesinde özetle; “Müvekkili … Bankası ile ….San.Ltd.Şti. ve davalılar arasında Kredi Genel Sözleşmesi İmzalandığını, bu sözleşme kapsamında davalılara davaya konu … numaralı 2. el araç kredisi kullandırıldığını, davalıların bu sözleşmeye müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imza attıklarını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine davalılara Beyoğlu .. noterliği 28/03/2013 tarih … yevmiye nolu ihtarname keşide edildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine asıl borçlu … Ltd.Şti hakkında Kocaeli …İcra Müdürlüğü … E.sayılı Rehnin paraya Çevrilmesi takibi yapıldığını, bu takip neticesinde bankaya rehinli bulunan … plakalı aracın trafik kaydına yakalama şerhi konulduğunu ancak aracın bu güne kadar yakalanamadığı gibi, davalılara teslim edilen aracın da bu güne kadar kendilerine teslim edilmediğini, bu arada Kocaeli 3 Asliye Ticaret Mah. 2013/115 Esas sayılı dosyası üzerinden … San. Ltd. Şti.’nin iflasına karar verildiğini, Banka tarafından yukarıda anılan rehnin paraya çevrilmesi takibinin yanında gene bu sözleşme kapsamında davalılara kullandırılan … nolu kredi kartı ve … numaralı 2 el araç kredisi, 2 araç Kredisi alacağının tahsili için Kocaeli …. İcra Müdürlüğü … Esas numaralı icra takibi yapıldığını, davalıların takibe itiraz ettiklerini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, % 40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının, müvekkillerinin 2.el araç kredisi kullanma amacıyla müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile sözleşme imza altına alındığı beyanla birlikte Kocaeli … İcra Müdürlüğü … E sayılı dosya ile asıl borçlu … aleyhinde rehinin paraya çevrilmesi amacıyla icra takibi yapıldığını beyan ettiğini, ardından müşterek kefil sıfatı ilen … şirketine ait kredi kartı borcundan ve 2.el araç kredisinin tahsili amacıyla Kocaeli … İcra Müdürlüğü … E sayılı dosya ile müvekkilleri aleyhinde icra takibi yapıldığını işbu icra takibine itiraz edilmesi nedeniyle huzurdaki davanın ikame edildiğini iddia ve beyan ettiğini, ancak davacı tarafın eksik bilgi vermesi nedeniyle cevap verme zorunluluğu hasıl olduğunu, davacının, Kocaeli … İcra Müdürlüğü … e sayılı dosyanın ödeme emri ekinde 08.10.2010 tarihli genel kredi sözleşmesi mevcut olduğunu, ayrıca kredi kartı üyelik sözleşmesi mevcut olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Dava: Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Kocaeli…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, Davacı banka tarafından davalılar aleyhine … nolu kredi ve … nolu kredi kartından dolayı ilamsız takip yapılmıştır.Kocaeli ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile asıl borçlu …. San. Tic. Ltd şirketi hakkında da aynı sebeple taşınır rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılmış ise de, ilgili şirketin iflasına karar verilmiştir. Davalıların dava dışı müflis … San. Ltd Şirketinin kullandığı krediye kefil oldukları konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf, takibe konu alacak için ayrı bir sözleşme imzalanıp imzalanmadığı, davalı kefillerinin Genel Kredi Sözleşmesini kefil olarak imzalamış olmalarının takibe konu edilen dava dışı şirkete verilen kredi kartı ve kullandırılan 2. El araç kredisinden dolayı GKS ne kefaletleri nedeniyle borçtan sorumlu olup olmadığı noktasındadır. Bilirkişi Raporu: HMK nın 266. Maddesi gereğince bankacı bilirkişi … alınan raporda, Davacı bankanın takip tarihi itibariyle 21.402,99 TL alacak talebinde bulunabileceği, takip tarihinden başlamak üzere 20.034,31 TL asıl alacak tamamen ödeninceye kadar yıllık % 39.00 oranında temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden % 5 gider vergisinin davalıdan istenebileceği, davacı bankanın davalı borçlular … ve …’dan tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile taksitli kredi borcundan dolayı 55.624,51 TL alacak talebinde bulunabileceği, takip tarihinden başlamak üzere 52.661,07 TL asıl alacak tamamen ödeninceye kadar yıllık % 39.00 oranında temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden % 5 gider vergisinin davalıdan istenilebileceği, Davacı bankanın davalı borçlu …’den tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile kredi kartı borcundan dolayı 51.447,12 TL alacak talebinde bulunabileceği, takip tarihinden başlamak üzere 20.034,31 TL asıl alacak tamamen ödeninceye kadar yıllık % 39.00 oranında temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden % 5 gider vergisinin davalıdan istenilebileceğine, davacı bankanın davalı borçlu … tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile taksitli kredi borcundan dolayı 55.740,51 TL alacak talebinde bulunabileceği, takip tarihinden başlamak üzere 52.661,07 TL asıl alacak tamamen ödeninceye kadar yıllık % 39.00 oranında temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden % 5 gider vergisinin davalıdan istenebileceği belirtilmiştir.Davalı banka vekili Genel Kredi Sözleşmesinin müşterinin kullandığı tüm taksitli ticari kredi, kredi kartı, çek hesapları, kredili bankomat kartlarını da kapsadığını ayrı bir sözleşme imzalanmasının gerekli olmadığını beyan etmiştir. Dosyaya sunulan kredi kartı hesap özetinde ekstrenin dava dışı … firması adına düzenlediği görülmüştür. Davalının rapora itirazı üzerine alınan bilirkişi ek raporunda GKS imzalandıktan sonra dava dışı şirkete davacı banka tarafından krediler açıldığı, sözleşmenin 2. Ve 37. Maddelerindeki düzenlemeye göre, kredili bankomat ve kredi kartı başlıklı düzenlemeye göre ; bu sözleşme ile açılan kredinin tamamen ve kısmen kredili bankomat ve kredi kartı şeklinde kullandırılması halinde bu kredi hakkında bu sözleşmenin ilgili diğer hükümleri ile birlikte geçerli olacağını müşterinin kabul ettiği, sözleşmenin kefalet şerhi başlıklı bölümünde de kredi kartı hakkında da geçerli olduğunun belirtildiğini, kefalet şerhi başlıklı kısmında da kefilin müteselsil sorumlu olduğunu, kefaletten vazgeçtiğinin bankaya bildirimi sonrasında banka onayına tabi olduğu belirtilmiş, bankanın kredili bankomat ve kredi kartı başlıklı 37. Maddesine göre taksitli ticari kullandırdığı belirtilmiştir.Davalı vekilinin takip talebindeki kredi numaralarının risk numarası olduğunu beyan etmesi, bilirkişi tarafından da GKS de ayrı bir sözleşme yapmadan bu kredi üzerinden kredili bankomat kredisi ve kredi kartı kullandırılabileceğini belirtmiş olmasına, dosyadaki sözleşme örneğinden de bu hususun açıkça belli olmasına göre davalının GKS dışında ayrı bir sözleşme yapılması gerektiğine ilişkin savunmasına itibar edilmemiştir. Uyuşmazlık Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Genel Kredi Sözleşmesi çerçeve niteliğinde bir sözleşme olup, davacı bankanın bu sözleşmeye dayanarak farklı türde krediler açması mümkündür.Kural olarak banka ile imzalanan genel kredi sözleşmelerinde sözleşmenin çerçeve sözleşmesi olması nedeniyle birinci kredi kullandırılıp bunun ödenmesinden sonra aynı sözleşmeye dayalı olarak ikinci kredinin kullandırılması durumlarında bu sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzalayanların kefaletleri ikinci kullandırılan kredi için de devam eder. Yargıtay 19 Hukuk Dairesinin 2014/6739 Esas ve 2014/9769 Karar sayılı ilamında da GKS imzalayan kefillerin kefaletlerinin kefalet ilişkisi sona erene kadar asıl borçlunun kullandığı tüm kredilerden sorumlu oldukları belirtilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin çerçeve sözleşme olan Genel Kredi Sözleşmesi olması nedeniyle bankaların bu tür sözleşmelerin içinde yer alan her türlü kredileri birçok kez açıp kapayabilecekleri, bu sözleşmelerin süresiz bir sözleşme olup herhangi bir vade içermediğinden asıl borçlu ile banka arasındaki kredi ilişkilerinin asıl borçlunun ihbarıyla tamamen feshedilmedikçe bankaca birçok kez kredi açılıp kullandırılmasında genel kredi sözleşmelerine dayanılabileceği, davalıların takip konusu krediler nedeniyle davacı bankaya karşı kefalet limitleri ve kendi temerrütlerinden kaynaklanan temerrüt faizi ile sorumlu oldukları, kefalet sona ermedikçe borçtan sorumlu oldukları, sözleşmenin imzalandığı tarihteki 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine göre genel işlem koşullarının geçerli olmadığı, tarafların tacir olmasına göre somut olaya 6098 sayılı TBK hükümlerinin uygulanamayacağı kabul edilerek bilirkişi raporuna göre asıl alacak ve ferileri üzerinden itirazın iptali takibin devamına karar verilerek davanın kısmen kabul kısmen reddine, asıl alacak likit olduğundan İİK nun 67/2 maddesi gereğince davacı lehine icra inkar tazminatına da hükmedilerek” hüküm kurulmuştur.Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Dava dosyasına alacak dayanağı olarak icra takibine dayanak kredi kartı sözleşmeleri sunulmamış olup genel kredi sözleşmesi sunulmuş olduğunu, alacaklı olduğunu iddia eden tarafın alacak talebinin dayanak belgesi sunmasının yasal zorunluluk olduğunu, Davanın konusu olan icra takibi kredi kartı sözleşmesine dayanılarak başlatıldığını, oysa mahkemece genel kredi sözleşmesi çerçevesinde inceleme yapılıp hüküm kurulduğunu, itirazın iptali davasında takipte dayanılan sözleşme hükümleri doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğini,-Müvekkiller kefil sıfatı ile icra takibine konu borçtan sorumlu tutulduğundan geçerli kefalet ilişkisinin mevcut olup olmadığı araştırılmadan hüküm kurulmasının yasaya aykırı olduğunu,-…’un sözleşmede son sayfada sadece imzası mevcut olup diğer sayfalarda imzası mevcut olmadığını, kefil olarak borçtan sorumlu tutulamayacağını,-Dava konusu olaya 6101 Sayılı Türk Borçlar Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama şekli Hakkında Kanunun 4.maddesine göre 6098 Sayılı Yeni Borçlar Kanunu Uygulanması gerektiğini, 6098 Sayılı Borçlar Kanunu 583.maddeye göre, Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacağını,-Davacı tarafça sunulan dayanak belgede müşterek borçlu ve kefil bölümünde mevcut el yazılarının her ikisi de … ve …’e ait olmadığını, kefillerin kefalet sözleşmelerinde kefil oldukları bedeli, tarihi kendi el yazıları ile yazmaları yasal zorunluluk olduğundan, davacının icra takibine dayanak olarak sunduğu sözleşmede kefillikleri geçerli değil olmadığını, davanın yeniden görülmesi için dosyanın karan veren yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan alacak nedeniyle davalı kefiller aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Uyuşmazlık, dava dışı şirketin kullandığı krediye kefil olan davalıların borcunun dayanağının hangi sözleşme olduğu, davalıların kefaletinin geçerli olup olmadığı, GKS sözleşmesinin çerçeve sözleşme mahiyetinde olup olmadığı, borcun hangi döneme ait olduğu, kredi sözleşmelerinin birbirinden bağımsız olup olmadığı veya birbirinin eki niteliğinde olup olmadığı hususlarında olduğu anlaşılmıştır.Uyuşmazlığın sözleşme itibariyle yürürlükte bulunan 818 Sayılı BK ve 6762 sayılı TTK’nın hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği açıktır.Sözleşme itibariyle yürürlükte bulunan 818 Sayılı BK’nın 490. maddesi gereği kefil borçtan kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile sorumludur. BK’nın 484. maddesi hükmü uyarınca, kefalet akdinin geçerliliği sözleşmenin yazılı şekilde yapılması ve kefilin sorumlu olacağı miktarın sözleşmede belirlenmiş olması koşuluna bağlıdır. Bu nedenle davalıların kefaletin geçersiz olduğuna ilişkin istinaf istemi yerinde değildir.Davaya konu alacağa dayanak sözleşme ”Genel Kredi Sözleşmesi” başlıklı olup, kullandırılan krediler de ticari niteliktedir. 6098 Sayılı TBK ile getirilen genel işlem koşullarının, sözleşme tarihi itibariyle olaya uygulanması gereken 818 Sayılı BK kapsamında somut olayda uygulama yeri olmadığı, bu itibarla istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Sözleşme tarihinde yürürlükte olan ve somut olaya uygulanması gereken 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 484. maddesinde kefaletin geçerliliği yazılı olmasına ve kefilin sorumlu olduğu miktarın belirtilmiş olması koşullarına bağlanmıştır. Bu kapsamda davaya konu Genel Kredi Sözleşmesi incelendiğinde, asıl borçlu şirket ünvanının sözleşmede bulunduğu, ancak her ne kadar kefalet limiti belirtilmemiş olsa da, yerleşik Yargıtay uygulamaları ile sabit olduğu üzere, kefilin sorumluluğunun kredi limiti kadar olduğu, faiz ve masraflar hariç olamak üzere müteselsil kefillerden talep edilen miktarın kredi tutarını aşmadığı, bu nedenle davalı vekilinin sözleşmenin geçerli olmadığına yönelik istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Davalıların dava dışı şirketin imzaladığı GKS nedeniyle müteselsil kefil sıfatıyla borçtan sorumlu olduğu, bu davalının ilk kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzaladıktan sonra diğer kredilerin imzalanmasının, kredi sözleşmelerinin çerçeve niteliğindeki sözleşme olması nedeniyle sorumluluğu ortadan kaldırmadığı, kredi sözleşmelerinin bağlı kredi olduğunun ve çerçeve sözleşme niteliğinde olduğunun bilirkişi raporu ile belirlendiği, banka ve kredi borçlusu arasında imzalanan süresiz kredi sözleşmelerinden doğan ve borçlu cari hesabı şeklinde işleyen kredi ilişkisinde bir tarihte hesabın borç bakiyesi vermemesinin yani borcun sıfırlanmış olmasının sözleşme ilişkisini sona erdirmediği, borç sıfırlandıktan sonra borçluya tekrar kredi kullandırılmasının yeni bir borç ilişkisi niteliğinde olmadığından sözleşmeden doğan kefalet sorumluluğunun devam ettiği, yeni kredi sözleşmeleri imzalanmasının tek sebebinin dava dışı borçlunun kredi limitinin artırılması olduğu, davalıların genel kredi sözleşmesinden doğmuş ve doğacak tüm borçlardan kefalet limiti ile sorumlu oldukları, bilirkişiler tarafından düzenlenen raporlarda da davalıların imzalanan kredi sözleşmesinden de sorumlu olduğunun belirtildiği, sonuç olarak davalının tüm istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır.Bu nedenle tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalılar vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/05/2017 tarih ve 2015/1204 E., 2017/295 K. sayılı kararına karşı davalılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalılardan alınması gerekli 5.313,26 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 1.328,32 TL harcın mahsubuyla bakiye kalan 3.984,94 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davalılar tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerilerinde BIRAKILMASINA,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- Davalılar tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde kendilerine İADESİNE,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/04/2021