Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/34 E. 2020/166 K. 09.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/34 Esas
KARAR NO: 2020/166
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/04/2017
NUMARASI: 2016/56 E. – 2017/294 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/10/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin davalıya kurumsal web sitesinde yer alan içeriklerin IOS ve android temelli mobil uygulama tasarımı ve programlanması hizmetlerini yerine getirme hizmet verdiğini ve davalının bu iş karşılığı 6.000 TL +KDV yi iki taksit şeklinde ödemeyi kabul ettiğini, müvekkilince 19/12/2014 ve 28/01/2015 tarihli her biri 3.540 TL beddelli faturaları kestiğini, 28/01/2015 tarihli fatura konusu borcun ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, ancak davalının haksız ve kötü niyetli itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla, itirazın iptali ile takibin devamına ve % 20 icra inkar tazminın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının taahhüt ettiği iş ile teslim ettiği iş arasında önemli farklar olduğunu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının sonrasında işin tamamlanması için fahiş miktarda ilave ücret istemesinden kaynaklandığını, eksiklikler nedeni ile işin davacı yanca teslim edildiğinin kabul edilmesinin mümkün olmadığını, ispat yükünün davacıda olduğunu, faturaların tek başına kanıt teşkil etmeyeceğini beyanla davacı aleyhinde % 20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiş ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen kararda; taraflar arasındaki ilişkinin Mobil Uygulama Proje Sözleşmesinden ve sözleşmeye konu www…com isimli web sitesi içeriklerinin birebir gösterimini sağlayacak ve IOS ve ANDROID işletim sistemlerinin desteklediği platformlarda çalışılabilecek uygulama tasarımının ve kodlarının oluşturulması işinden kaynaklandığı, davacının 28/01/2015 tarihli 3.540 TL bedelli fatura konusu alacağın tahsili bakımından yapılan icra takibine itirazın iptalini talep ettiği, davalının işin eksik teslim edildiğinden bahisle davacıya bir borcunun olmadığını savunduğu, sözleşme ile proje kapsamında 2. ödemenin 07/11/2014 tarihinde ödeneceğinin kararlaştırıldığı, ihtilaf konusu faturanın 28/01/2015 tarihli olduğu, faturanın 29/01/2015 tarihinde kargo kanalı ile davalıya teslim edildiği, davalı tarafça davacının işin teslimini ve taraflar arasındaki ilişkiyi ispatlaması gerektiği ve ayrıca işin teslim edilmediği savunulmuş ise de, Türk Ticaret Kanunun 23. Maddesinin 2. Fıkrasına göre bir faturayı alan kimsenin aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa, fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağının düzenlendiği, davalının anılan yasal sürede faturaya itiraz ettiğine ilişkin bir itirazı kaydının dosya kapsamında mevcut olmadığı, ayrıca savunmasında da bu hususta bir itirazının bulunduğuna dair beyanının yer almadığı, bu durumda işi teslim almadıklarına dair savunmalarına da itibar edilemeyeceği, davalı tarafça icra takip tarihi olan 22/10/2015 tarihi ve ödeme emrinin tebliği olan 26/10/2015 tarihinden ve ayrıca dava açıldıktan sonra, 21/01/2016 tarihinde sözleşmenin fesh edildiğinin ve 3.540 TL nin iade edilmesinin davacıya ihtar edildiği görülmüş, davacının ticari defter ve kayıtlarına göre takip talebindeki gibi ve faiz ilavesi ile talebi aşar miktarda davalıdan alacaklı olduğu, davalının ticari kayıtlarının da davacı defterlerini ve talebini destekler nitelikte olduğu, takip konusu faturanın davalı defterlerinde de kayıt altına alınmış olduğu anlaşılmakla, davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında takibe itirazının iptaline karar verilerek davanın kabulü yönünde hüküm kurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, davacı taraf ile davalı şirket arasında imzalanan sözleşme uyarınca davacı şirketin işi bitirmediğini, nihayetinde edimini yerine getirmediğini, söz konusu eksiklikler kendisine bildirilmesine rağmen davacı şirketin bunları tamamlamaktan imtina ettiğini, söz konusu eksiklikleri gidermek için ilave ücret talep ettiğini, sözleşme şartlarında açık bir şekilde teslim edilmesi gereken iş ve bunun bedeli yazılı olmasına rağmen, dosyadaki yazılı deliller değerlendirilmeksizin hatalı ve eksik bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, hukuki açıdan fatura kesilmiş olmasına rağmen, gerçekte mal teslimi yapılmamış veya hizmet tamamlanmamış ise faturanın delil olabilme niteliğinden yararlanabilmenin mümkün olmadığını, ispat külfetinin davacıda olduğunu, bu nedenlerle istinaf isteminin kabulüne, yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. Dava, taraflar arasındaki web sitesi tasarımı sözleşmesinden doğan bakiye alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatı hükmedilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında bakiye alacağın ödenmediği konusunda uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; verilmesi gereken hizmetin sözleşme içeriğine uygun yerine getirilip getirilmediğidir. Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2). Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir.Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir. Faturanın onu teslim alan kişiyi borç altına sokabilmesi için taraflar arasında borç doğurucu bir ilişkinin varlığı ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz günde itiraz edilmemiş olması onu borç altına sokmaz (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 1978/11-1147). Fatura tek başına alacağın kanıtı değildir. Faturanın dayanağı olan temel ilişkinin ispatı gerekir. Tek yanlı düzenlenen faturanın, düzenleyen tarafın kendi ticari defterlerine kayıt edilmiş olması alacağın varlığını ispatlamaz (19 HD’nin 2009/8074 E 2010/5025 K sayılı içtihadı). Malın tesliminin satıcı tarafından kanıtlanması gerekir. Faturanın sadece satıcının ticari defterlerinde kayıtlı olması malın teslimi için karine teşkil etmez (19 HD’nin 2014/14716 K sayılı kararı). Sözleşme ilişkisi kapsamında fatura düzenlenmesi, tek başına sözleşmenin varlığını ve faturadaki işlerin yapıldığını kanıtlamaya yetmez ise de, sözleşme ilişkisinin kanıtlanması halinde veya ihtilafsız olması halinde, sözleşme gereğince düzenlenmiş olan ve süresinde itiraz edilmeyen faturadaki miktar kesinleşir. (Yargıtay 15. HD 19.02.2018 gün, 2016/4742 E 2018/652 K sayılı ilamı). Fatura düzenlenmiş olması, işin usulune uygun yapılıp teslim edildiğini kanıtlamaya yeterli değildir. Faturaya ilişkin bu genel açıklamalardan sonra, hizmetin ifa edildiğini ispat yükü davacıya ait ise de, ispat yükü hayatın olağan akışına ve mantık kurallarına aykırı şekilde taraflardan birine yüklenemez. Başka bir söyleyişle genel kural her olayda ispat yükünün kime düştüğü problemini çözmeye yetmez. Bu sebeple çeşitli kanun maddelerinde ispat yükünün kime ait olduğu ayrıca hükme bağlanmıştır. Bütün bunların dışında kanunda açıklık bulunmayan hallerde, Hakim, takdir hakkına, tefsir ve kıyas metotlarına ve iyiniyet kurallarına göre ispat yükünü tevzi edecektir. Bu açıklamalara göre, eldeki uyuşmazlık değerlendirildiğinde; Mobil Uygulama Proje Sözleşmesinden ve sözleşmeye konu www…com isimli web sitesi içeriklerinin birebir gösterimini sağlayacak ve IOS ve ANDROID işletim sistemlerinin desteklediği platformlarda çalışılabilecek uygulama tasarımının ve kodlarının oluşturulması işinin yapıldığının bilirkişi raporu ile anlaşıldığı, ancak raporda da belirtildiği üzere, uygulamanın tam olarak çalışmadığının da belirlendiği, aradan uzun süre geçmesi nedeniyle ayıplı hizmetin ilk kurulum aşamasında da olup olmadığının belirlemesinin bu aşamada yapılamayacağının bildirildiği, bu noktada hizmetin sözleşmedeki koşullara uygun verilmediğinin, mantık kuralları içerisinde ve belirtilen ilkeler çerçevesinde ispat şekli, davalıya ait olup, gördüğü eksiklikler hakkında, eksiklikleri ayıp ihbarı şeklinde davacıya bildirim yapması gerekmektedir. Davalı, hizmetin ayıplı yapıldığına dair, ayıp ihbarı, bir tutanak, şikayet dilekçesi ibraz edememiş, bu konuda davacıyı usulüne uygun bir şekilde (6102 sayılı TTK.’nun 18. madde) uyardığını ispat edememiş, fatura kendisine tebliğ edildikten sonra hizmetin tam ve eksiksiz yapılmadığını belirtmiştir. Bu durumda, davalının hizmetin tam ve eksiksiz verilmediğine yönelik savunmasının dinlenme olanağı yoktur. Diğer yandan davalı, takip dayanağı fatura bedelini ödediğini savunmadığına göre, davacının fatura bedeli kadar alacaklı olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, davalının hizmetin tam ve eksiksiz verilmediğini ispat edemediği gerekçesi ile davanın kabul edilmesinde ve alacak belirlenebilir olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Açıklanan sebeplerle; Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde, usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, 6100 Sayılı HMK.’nın 355. maddesi gereğince kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden; istinaf başvurusunun esastan reddine, karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/04/2017 tarih ve 2016/56 E., 2017/294 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gerekli 241,82-TL nispi istinaf karar ve ilam harcın davalı tarafından ayrı ayrı yatırılan toplam 394,12-TL harçtan mahsubu ile bakiye 152,30-TL harcın talebi halinde yatıran tarafa İADESİNE, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde BIRAKILMASINA, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 09/10/2020