Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/337 E. 2021/248 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/337 Esas
KARAR NO: 2021/248
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 12/10/2017
NUMARASI: 2016/75 E., 2017/143 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Maddi Tazminat İstemli) Endüstriyel Tasarım (Manevi Tazminat İstemli) Endüstriyel Tasarım (Tecavüzün Ref’i İstemli) Endüstriyel Tasarım (Tecavüzün Tespiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/03/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA : Davacı-Karşı Davalı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin Türk Patent Enstitüsü nezdinde tescilli … no’lu endüstriyel tasarım tescil numarasıyla kayıtlı 1.ve 2.Üsküp yöresi yöresel kıyafet tasarımının taklit edilerek kullanıldığı yönünde bilgi alınması üzerine İstanbul Bakırköy Fikri ve Sınai Hukuk Mahkemesinin 2014/51 Değişik iş sayılı dosyası ile delil tespiti yapıldığını, davalı … olan … firmasının tasarım tescil belgesi alınan bu yöresel kıyafetleri taklit ederek ürettiğini, diğer davalı … nın bu üretimleri davalı …’den alarak kullandığını, davalıların Bakırköy Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/51 Değişik iş dosyası ile eylemlerinin tespit edilerek, tasarım hakkına tecavüz hallerini düzenleyen 554 sayılı KHK nın 48.maddesine aykırılık teşkil ettiğini ve tecavüz niteliği taşıdığını, bu durumun haksız rekabete yol açarak, benzer ürünlerden dolayı müvekkilinin üretim kalitesi imajının sarsılacağını, bu durumdan dolayı manen ve madden zarara uğradığını belirterek, davalıların eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, müvekkili şirkete ait endüstriyel tasarım tesciline vaki tecavüzün tespitine, men’ ine ve ref’ine, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, davada hesap metodu olarak 554 sayılı KHK nın 52.maddesinin 1.fıkrasının c bendi uyarınca, “tasarımdan doğan haklara tecavüz edenin, tasarımı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedelini” seçtiklerini ve buna ilişkin şimdilik zararlarını 1.000,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi ve 20.000,00 TL itibar tazminatı olarak belirlediklerini ve fakat asıl zararın Mahkemece tahkikattan önce tespit edilmesine ve buna göre hüküm oluşturulmasına, oluşturulacak hükümde yer alan zararlarına ayrı ayrı delil tespit tarihi olan 27.06.2014 tarihinden itibaren uygulanacak reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
KARŞI DAVA : Davalılar-Karşı Davacılar vekili cevap dilekçesinde; Davanın zamanaşımına uğradığını, 556 sayılı KHK nın 70. Maddesinde marka hakkına tecavüzden doğan özel hukuka ilişkin taleplerde zamanaşımı süresi için Borçlar Kanunu’nun zamanaşımına ilişkin hükümlerinin uygulanacağının belirtildiğini, ayrıca husumet itirazında bulunduklarını, müvekkili Nikomedia Derneği’nin tecavüz edildiği iddia edilen ürünleri …’ den kiralamakta olduğunu, müvekkillerinin, dava konusu tasarımın tescil edildiğini bilmek yükümlülüğü bulunmadığını belirterek husumet açısından davanın reddine karar verilmesini, tecavüz edildiği iddia edilen ürünlerin, yıllardan beri nesilden nesile aktarılan yöresel ve anonim özellikler taşıyan kostümler olduğunu, bu kostümlerin anneannelerimizin, dedelerimizin kültürümüze uygun kullandıkları şekliyle ortaya çıkartıldığını ve yıllarca gelecek kuşaklar tarafından kullanıldığını, hala belli bölgelerimizde kına ve düğün gibi cemiyetlerde halk tarafından kullanılmaya devam edildiğini, davacı – karşı davalının, yıllardan beri süre gelen bir kültürel aktarımın devam etmesine aldırış etmeksizin tekeli elinde bulundurmak ve anonim ürünler üzerinden tescil yoluyla zenginleşmek amacı bulunduğunu, nesilden nesile aktarılan günümüze gelen yöresel kıyafetleri kendi tasarımı imiş gibi göstermenin TMK’nun 2.maddesinde düzenleme bulmuş iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığını belirterek davacı – karşı davalının haksız hukuki dayanaktan yoksun ve kötü niyetli işbu davasının reddine, karşı davalarının kabulü ile tasarımın tescilinin hükümsüzlüğüne ve terkinine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; Bilirkişi raporuna itibar edilerek, davacı adına tescil edilmiş yöresel kıyafetlerin 2009 yılı Mart ve Haziran aylarında ayrıca 2010 yılı Eylül ayında yapılan halk oyunları gösterilerinde kamuya sunulduğu, yeni ve ayırt edici olmadığı gerekçesiyle karşı davanın kabulüne, davacı adına tescilli 2012/02313 sayılı çoklu tasarım belgesinin 1 ve 2 no’lu tasarımlarının hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, karşı davada hükümsüzlük kararı verilmekle, 554 sayılı KHK 45/1 ve SMK 79/1 maddesi gereğince, KHK ile sağlanan koruma hükümsüzlük kapsamında doğmamış sayılacağından, davacı tarafın tasarıma tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i, ref’i, maddi, manevi tazminat ile itibar tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Davacı karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde;Davalı-karşı davacıların, davacı-karşı davalı adına tescilli ürünleri taklit etmek suretiyle tasarıma tecavüzde bulunduğunu, bu kapsamda davadan önce tespit yaptırdıklarını, taleplerinin haklı olduğunu,Hükümsüzlük iddiasına ilişkin olarak karşı tarafça fotoğraflar dışında dosyaya sunulan bir delil olmadığını, Aynı konuda açılan davanın ferilerine ilişkin olarak ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Asıl dava, davacı-karşı davalı adına … tescil numarası ile TPE nezdinde tescilli tasarıma vaki tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men’ i, ref’ i, ile maddi, manevi ve itibar tazminatlarının tahsiline yönelik dava olup, karşı dava ise, davacı-karşı davalı adına tescilli tasarımın hükümsüzlüğü davasıdır. Karar tarihinde yürürlükte olan ve somut olaya uygulanması gereken 554 sayılı KHK 6.maddesi “bir tasarımın aynısı başvuru veya rüçhan tarihinden önce Dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarım yeni kabul edilir. Tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorlarsa aynı kabul edilir.” şeklindedir. 556 Sayılı KHK 7. Maddesi ise; “bir tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olması, bu tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenim ile ikinci fıkrada belirtilen herhangi bir tasarımın böyle bir kullanıcı da yarattığı genel izlenim arasında belirgin bir farklılık olması anlamındadır.” şeklindedir.Dolayısıyla tasarımın hükümsüzlüğü açısından daha önce kamuya sunulup sunulmadığı ve yenilik, ayırt edicilik niteliğinin olup olmadığı önem taşımaktadır.Dosya kapsamında toplanan delillere, denetime elverişli bilirkişi raporuna ve tarafların iddia ve savunmalarına göre; davacı-karşı davalı adına … tescil numarası ile tescilli yöresel kıyafetlerin 2009 yılı Mart ve Haziran aylarında ayrıca 2010 yılı Eylül ayında yapılan halk oyunları gösterilerinde kamuya sunulduğu, yeni ve ayırt edicilik niteliğinin bulunmadığı, 554 Sayılı KHK’nin 43.maddesinde belirtilen hükümsüzlük koşullarının somut olayda oluştuğu, bu nedenle karşı davanın kabulüne, tescilin hükümsüzlüğüne ilişkin mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığı, karşı davada hükümsüzlük kararı verilmiş olması ve hükümsüzlük kararının geçmişe etkili olması dikkate alındığında, asıl davanın reddine yönelik kararda da bir isabetsizlik bulunmadığı görülmüştür. Diğer yandan, aynı konuda açılan davanın ferilerine ilişkin olarak ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu ileri sürülmüş ise de; somut davada ileri sürülen talepler bakımından objektif dava yığılmasının söz konusu olduğu, objektif dava yığılmasının söz konusu olduğu durumlarda her dava bağımsızlığını koruduğundan Mahkemece talepler bakımından ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı-karşı davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12/10/2017 tarih ve 2016/75 E., 2017/143 K. sayılı kararına karşı davacı karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacı karşı davalıdan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 62,80 TL harcın mahsubu ile fazla yatırdığı anlaşılan 3,50 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde kendisine İADESİNE, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4- Davacı karşı davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerilerinde BIRAKILMASINA, 5- Davacı karşı davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 04/03/2021