Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/336 E. 2021/462 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/336 Esas
KARAR NO : 2021/462
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 13/12/2016
NUMARASI : 2014/1696 E., 2016/939 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/04/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin gümrük işlemleri yapan bir firma olduğunu ve davalı şirketinde gümrük müşavirliğini yaptığını, yapılan hizmetler karşılığında müvekkiline ödemesi gereken ücretlerin ödenmediğini, bunun üzerine İstanbul Anadolu 22.İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, sonuçta yapılan ödemelerden bakiye 4.275,00 TL alacağın kaldığını, iş bu alacağın tahsili için yapılan haksız ve kötü niyetli itirazın iptali için iş bu davayı açma zarureti hasıl olduğunu belirterek, itirazı iptali, takibin devamı ve % 20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin de davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve iddia etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile müvekkili şirket arasında gümrük müşavirliği sözleşmesi gereğince, davacının müvekkili şirketin bazı gümrükleme işlemlerini yaptığını, ancak bu işler sırasında çok fazla sıkıntı yaşandığını, istenilen yerde ve zamanında teslimat yapılamadığını, nakliye işlemlerinin aksadığını ve müvekkili şirketin, davacı şirketin yaptığı hiçbir işten memnun kalmadığını, sözleşmenin feshi aşamasına gelindiğini, davacı şirket tarafından 27.525,00 TL borç olduğunun bildirildiğini, bu hesabın yanlış olduğunu, borcun daha düşük olması gerektiğini söylemesine karşın davacı şirketin inceleyip bilgi vereceklerini söyleyip takip başlattıklarını, davacının kötü niyetle hareket ettiğini anlayan müvekkilinin, haksız ve dayanaksız takibe itiraz ederek takibin durduğunu belirterek, haksız ve dayanaksız açılan davanın reddine, % 20 haksız icra tazminatının davacıdan tahsiline, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve savunmuştur. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Taraflar arasındaki gümrük müşavirliği sözleşmesi ihtilafsız olup davacı taraf, davalı aleyhine 27.525,00TL’lik bakiye alacak yönünden takip başlattıklarını, davalının takipten sonra 14.380,00TL’lik ödeme yaptığını, halen 4275TL’lik alacaklı olduklarını iddia etmiştir. Davalı ise davacı şirket yöneticisinin Euro hesabına 4275TL karşılığı para gönderildiğini savunmuştur. Mahkememizce tarafların iddialarının tetkiki için bilirkişi incelemesi yapılmış olup yeterli bulunan bilirkişi raporuna göre; her iki tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacı kendi ticari defterlerine göre 4275,01TL, davalının ticari defterlerine göre 4339,91TL alacaklı gözükse de; davalı şirketin davacı şirket yetkilisi … adına 19.06.2014 tarihinde 4359,90TL (1500Euro) ödeme yaptığı, keza davalının ticari defterine göre 31.12.2014 tarihinde ….’den 4337,10TL alacaklı olduğu anlaşılmış olup SGK dökümüne göre 2014/6 döneminde …’in davacı şirket çalışanı olduğu gibi davacı vekilinin de bu hususta itirazının bulunmadığı, davacı vekilinin rapora itiraz dilekçesinde dava dışı çalışan …’e yapılan ödemenin gümrükleme hizmet faturaları ve davalı adına yapılan masraf ve harcamalar için yapılan bir ödeme olmadığını beyan ettiği ancak bu konuda herhangi bir delil sunmadığı, bilirkişi raporuna göre taraflar arasındaki şifahi sözleşmeye göre tarafların açık cari hesap şeklinde çalıştıkları dikkate alındığında dava konusu 4275TL’lik kısım yönünden borcun takipten önce ödenmiş olduğu dikkate alınarak davanın reddine” karar verilmiştir.Davalı icra inkar tazminat talebinde bulunmuş ise de; davalının 9655TL’lik asıl alacağı takipten önce, 4337,10TL’lik alacağı yine takipten önce 19.06.2014’te ödemiş ise de; 14380TL’yi takipten sonra ödemiş olmakla tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Gönderilen havalede, havale gönderilme sebebini ispat yükü davalı olup, şirket çalışanı…’e havale olarak gönderilen paranın şirket borcundan mahsup edilmesinin hatalı olduğunu, davalı ile … arasındaki para alışverişinin şirket borcundan mahsup edilemeyeceğini, davalı tarafın şirket çalışanına para göndermesi ve gönderilen bu paranın şirket borcundan mahsup edilmesinin kanuna aykırı olduğunu, davalarının kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddi yönünde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkeme kararının kaldırılmasını, davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, faturaya dayalı alacağın takibi için başlatılan ilamsız icra takibine itirazın iptali davası olup, itirazın iptali davaları icra takibine sıkı sıkıya bağlı davalardandır. Davada teslim olgusunu ispat yükü davacıya, teslimin ispatından sonra ödeme hususunu ispat yükü ise davalıya aittir. Yargıtay 13. HD’nin 03/10/2013 Tarih, 2013/11284 E.,2013/24182 K. sayılı kararında ve yerleşik içtihatlarında kabul edildiği üzere havale, kural olarak bir ödeme vasıtasıdır. Bir başka deyişle havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal bir karine mevcuttur. Bu karinenin aksini iddia eden taraf yazılı delil ile ispat etmek zorundadır. Davacı, havalenin kendisine yapılmadığını ispat etmekle yükümlü olup, Mahkemece ispat yükünün davacıda olduğuna ilişkin değerlendirmenin yerinde olduğu anlaşılmıştır. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, havalenin ödeme aracı olmasına, yapılan havalenin şirket borcuna istinaden yapılmadığının iddiasının davacı tarafça kanıtlanmasının zorunlu olmasına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Usûl ve yasaya uygun İStanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/12/2016 tarih ve 2014/1696 E., 2016/939 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- Davacıdan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA,
3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerilerinde BIRAKILMASINA,
4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,
6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE,
6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/04/2021