Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/323 E. 2021/777 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/323
KARAR NO : 2021/777
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 11/09/2017
NUMARASI: 2015/1209 E. 2017/600 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 24/06/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davalı şirketin, müvekkilinden gıda maddeleri siparişi üzerine, siparişin kabul edilerek taraflar arasında anlaşma sağlandığını, varılan mutabakat çerçevesinde talep edilen emtianın davalı şirketin adresine sevk irsaliyeleri ile birlikte teslim edildiğini, düzenlenen faturalara davalı şirketin itirazda bulunmamasına rağmen borç ödenmediğinden, davalı aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalının borcu ödemekten kaçmak amacıyla itiraz ile takibi durdurduğunu, haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamına, % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Davacı tarafın dava dilekçesi eklerinin kendilerine tebliğ edilmediğini, davacı tarafından, müvekkili şirketin 10.000,05 TL borçlu olduğu iddiası ile Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile aleyhine takip başlatıldığını, itiraz ettiklerini ve takibin durduğunu, dava dilekçesinin deliller kısmında; taraflar arasında yapılmış sözleşme, teslimata ilişkin irsaliye, faturalara ilişkin bir delil sunulmadığını, davacının iddiasını somut şekilde ortaya koyacak deliller ibraz edemediğini, müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını, belirterek davanın reddine, % 20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”Toplanan deliller, bilirkişi raporları ile tüm dosya içeriğine göre; taraflar arasında ticari alım satım ilişkisinin bulunduğu, davacı şirketin ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, dava konusu 11 adet faturanın davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, alacağa dayanak irsaliyeli faturalarda teslim alan isim ve imzaları bulunan … davalı şirketin sigortalı çalışanı olarak SGK bordrolarında yer almamalarına rağmen, aynı kişilerin önceye dayalı ve ihtilafsız olan irsaliyeli faturalarda da emtiaları teslim alan isim ve imzalarının tespit edildiği, davalının ticari defterlerine dava konusu faturaların tümü kaydedildiğinden fatura konusu gıda ürünlerinin davalıya teslim edildiğinin kanıtlanmış sayılacağı, davalının ticari defterlerindeki kayıtların kendi aleyhine delil teşkil ettiği, davalı tarafça ödeme savunmasında bulunulmadığı, ödeme belgesinin ibraz edilmediği, neticeten davacının davalıdan takip tarihi itibariyle dayanak 11 adet faturadan kaynaklanan bakiye 10.000,05 TL alacaklı olduğu sonucuna varılmakla, Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin 10.000,05-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %10,50 oranından başlamak ve talebi aşmamak üzere değişen oranlarda avans faizi yürütülmek suretiyle devamına, alacak likit olduğundan %20’si tutarı icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; 1-Bilirkişilerce takip konusu faturaların teslim edildiği şahısların müvekkili şirketin çalışanı olmadığı halde, ihtilaf konusu olmayan faturalarda da teslim alan sıfatıyla imzaları bulunduğundan bahisle tebliğ edildiği tespitinin hatalı olduğunu, Tebligat Kanunu’nun Madde 12’de; “Hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır. Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir. “Hükmi şahısların memur ve müstahdemlerine tebligatı düzenleyen madde 13’te; “Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mütat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.” hükümlerine yer verildiğini, müvekkili şirketin çalışanı olmadığı tespit edilen bir kişiye tebliğ edilmiş hiçbir belgenin hukuken geçerliliği bulunmadığını, SGK bordrolarından müvekkili şirketin çalışanı olmayan şahıslara tebliğin geçerli olabileceği şeklindeki mahkeme tespitinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, 2- 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 279/4. maddesindeki; “Bilirkişi, raporunda ve sözlü açıklamaları sırasında, hukuki değerlendirmelerde bulunamaz.” hükmü ile bilirkişilerin hukuki yorum yapmasının hukuken yasaklandığını, mahkemece, bilirkişinin hukuki değerlendirmede bulunduğu göz ardı edilerek ve itirazları dikkate alınmadan, usulsüz tebliğ olduğu hukuken açık olan bu durumda, bilirkişilerce “ihtilaf konusu faturalar harici” faturalar örnek gösterilerek yapılan yoruma göre karar vermesinin yasalara aykırı olduğunu,3- İtirazın iptali davasına konu icra takibinin dayanağının, cari hesap sözleşmesi olarak gösterildiğini, davacı defterleri ve müvekkilinin ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede taraflar arasında hiçbir cari hesap sözleşmesi bulunmadığının ortaya çıktığını 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Madde 89’da cari hesabın; ” İki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesidir. Bu sözleşme yazılı yapılmadıkça geçerli olmaz.” düzenlenmesinin hüküm altına alındığını, kanun metninden de açıkça anlaşılacağı üzere davacı tarafın huzurdaki dava dosyasına sunduğu cari hesap ekstresinin kanunen geçerli olması için yazılı bir cari hesap sözleşmesinin gerektiğini, davacı tarafın bu konuda herhangi bir belge sunamadığını, bu durumun bilirkişi raporunda dikkate alınmadığı gibi, tüm itirazlarına rağmen mahkeme tarafından da bilirkişi raporuna paralel gerekçeler ile davanın haksız bir şekilde kabulüne karar verildiğini, davacı tarafın takip talebi ekinde sunduğu cari hesap ekstresi hukuken gerekli şartları taşımadığı için yargılamaya konu edilemeyeceğinden, cari hesap ekstresine dayanılarak dava ikame edilmesinin hukuka aykırı olduğunu,4- Müvekkili hakkında bilgisi ve haberi olmayan borçları için icra takibi başlatan ve dava açarak %20 oranında icra-inkar tazminatı talep eden davacının haksız kazanç elde etme amacı taşıdığını, kötü niyetin hiçbir hukuk düzeni tarafından korunmasının mümkün olmadığını, herhangi bir bildirim yapmaksızın müvekkili aleyhine hukuka aykırı şekilde yasal yollara başvuran davacının kötüniyetli hareket ettiğinin kabulü ile hakkında asıl alacağın %20sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini,İzah ettiği ve re’sen incelenecek nedenlerle, usul ve yasalara aykırı mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesi ile; Müvekkiline ait ticari defterlerin usulüne uygun tutulmuş ve onaylatılmış olup, lehine kesin delil vasfına haiz olduğunu, davalı taraf defterlerinin usulüne uygun tutulmaması nedeni ile kendi lehine delil olmadığı, buna rağmen müvekkili şirket faturalarının tümünün davalı taraf defterlerinde kayıtlı olduğunun tespit edildiğini, davalı tarafın mal teslim alınmadığı iddiasının yersiz olduğunun imzalı irsaliyeler ve defter kayıtları ile tespit edildiğinden, davalının alacağı ödemekten kaçınmak için kötü niyetle borca itiraz ettiğini,Davalı tarafın mal teslim alınmadığı yönündeki itirazının; itiraza ve davaya konu tüm faturaların davalı taraf defterlerinde kayıtlı olması karşısında yersiz olduğundan, davalı taraf defterleri ile de teyit edilmiş alacağın mahkemece hüküm altına alınmasının ve haksız itiraz eden davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesinin usul ve yasaya uygun olduğunu, davalı tarafın istinaf kanun yoluna dair tüm itirazların reddine ve kararın onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası ile davacı tarafından davalı aleyhine 09/12/2015 tarihinde faturaya dayalı cari hesap alacağından kaynaklanan, 10.000,05 TL asıl alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 11/12/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 7 günlük yasal süre içinde kalan 17/12/2015 tarihli borca ve fer’ilerine itirazı ile takibin durduğu, 29/12/2015 tarihinde açılan itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süre içinde kaldığı tespit edilmiştir.Davacı şirketin ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonunda alınan 03/10/2016 tarihli raporda; davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, taraflar arasında ticari satım ilişkisinin dava konusu faturalar dışında da mevcut olduğu, davacının en son düzenlediği 23/09/2015 tarihli faturadan sonra, davalının iade ettiği ürünlere ait 30/09/2015 tarihli 1.171,20 TL’lik iade faturasının davacı defterlerine kaydedildiği, davalının 27/10/2015 tarihinde davacıya 2.751,12 TL ödeme yaptığı, iade fatura bedeli ve ödeme düşüldükten sonra 09/12/2015 takip tarihi itibariyle davacının 10.000,05-TL bakiye alacağının kaldığı, davalının bilgisi olmadığını iddia ettiği faturaları imzalayan otel personelinin … olduğu belirtilmiştir.Davalı şirketin ticari defterleri incelenerek alınan 01/08/2017 tarihli raporda; davalı defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, ancak davacının takibe konu alacağına dayanak teşkil eden tüm faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının cari alacağını teşkil eden 11 adet faturanın teslim alan bölümünde … isim ve imzalarının bulunduğu, davalıya ait SGK bordrolarında sigortalı çalışan olarak isimleri olmamakla birlikte, davacının davalı adına düzenlemiş olduğu ihtilafsız faturalarda da … imzalarının bulunduğu, herhangi bir ödeme belgesinin ibraz edilmediği, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 10.000,05 TL alacaklı olduğunun belirtildiği tespit edilmiştir.Mahkemece; tarafların ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi ile davalının davacı tarafa 10.000,05 TL borcu bulunduğu tespit edildiğinden, itirazın iptaline, takibin devamına, alacak likit olduğundan icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmiştir.1-Tarafların ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi ile; takibe konu faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı tarafın 2015 yılı defter ve kayıtlarının 6102 Sayılı TTK’nun ve VUK’nu uyarınca açılış ve kapanış beratlarının – tasdiklerinin olduğu, HMK 222 ve TTK 64/3 maddesi uyarınca lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalının 2015 yılı yevmiye defterinin kapanış tasdiki olmadığından, HMK 222 ve TTK 64/3 maddesi uyarınca lehine delil niteliğinin olmadığı, takibe konu faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, SGK kayıtlarına göre; takibe konu faturaların teslim edildiği … davalı şirket çalışanı olarak görünmediği, ancak taraflar arasında ihtilaf konusu olmayan faturalarda da teslim alan olarak imzalının bulunduğu tespit edilmiştir.Her ne kadar Hükmi Şahıslara ve hükmi şahısların memur ve müstahdemlerine yapılacak tebligat, Tebligat Kununu’nun 12 ve 13. maddesinde düzenlenmiş ve faturalarda imzası olan … davalı şirket çalışanı olmadığı, SGK kayıtları ile sabit olmuş ise de; bilirkişi raporları ile takibe konu faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, ticari ilişkinin devamı sırasında düzenlenen ve taraflar arasında ihtilaf konusu olmayan faturalarında … imzasına teslim edlidiği tespit edildiğinden, usule uygun tutulmayan taraf defter ve kayıtları aleyhine delil olacağı gibi, yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca, faturanın davalı tarafın defterinde kayıtlı olması faturanın davalı şirkete tebliğ edildiğine karine olacağından, karinenin aksini iddia eden kanıtlama yükümlü olup, davalı tarafça aksi kanıtlanmadığından, davalı vekilinin faturalarda imzası olan … şirket çalışanı olmadığı ve Tebligat Kanunu 12-13. maddeye aykırı tebliğin geçerli kabul edilmesinin yasaya aykırı olduğuna ilişkin istinaf sebebi yerinde olmadığından reddine karar verililmiştir.2- Bilirkişi tarafından sunulan 01/08/2017 tarihli raporun 3. sayfası ile sonuç bölümünün c bendinde “ihtilaf konusu faturalarda imzası bulunan … SGK kayıtlarına göre şirket çalışanı olmadığı anlaşılmakla birlikte, davacının davalı adına düzenlemiş olduğu ihtilaf konusu faturalar haricindeki faturalarda da … imzasının olduğu” tespiti yanında, raporun e bendinde, “davacının takip dayanağı yapmış olduğu cari hesap alacağını teşkil eden faturaların tamamının davalı defterlerinde kayıtlı olduğu belirlenerek davacının alacaklı olduğu” tespit edilmiştir.6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 279/4. maddesinde; “Bilirkişi, raporunda ve sözlü açıklamaları sırasında, hukuki değerlendirmelerde bulunamaz.” hükmü ile bilirkişilerin hukuki yorum yapması yasaklanmış ise de, bilirkişinin “ihtilaf konusu faturalarda imzası bulunan … SGK kayıtlarına göre şirket çalışanı olmadığı anlaşılmakla birlikte, davacının davalı adına düzenlemiş olduğu ihtilaf konusu faturalar haricindeki faturalarda da … imzasının olduğu” şeklindeki tespiti, defter kayıtlardaki bulguların mahkeme denetimine sunulması mahiyetinde olduğundan, hukuki değerlendirme olarak nitelendirilemeyeceğinden, bilirkişinin bu yöndeki tespitinde usul ve yasaya aykırılık görülmediği gibi, HMK 282. maddesindeki “Hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir” hükmü uyarınca, mahkemece diğer delillerle birlikte değerledirilerek karar verildiğinden, bilirkişinin hukuki değerlendirme yaptığına ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir.3- 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 89.maddesinde; ” İki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesidir. Bu sözleşme yazılı yapılmadıkça geçerli olmaz.” düzenlenmesi mevcuttur.Alınan bilirkişi raporlarından taraflar arsında 31/01/2015 tarihinden süregelen ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafın teslim ettiği mal karşılığında davalı tarafa fatura düzenlediği, davalı tarafın da zaman zaman ödeme yaptığı, tarafların cari hesap usulü çalıştığı tespit edilmiştir.Taraflar arasında TTK madde 89 hükümleri çerçevesinde yazılı bir Cari Hesap sözleşmesi bulunmadığı, ticari ilişkinin başlangıcı itibariyle incelendiğinde taraflar arasında süregelen bir ticari ilişkiden kaynaklanan borç-alacak ilişkisinin olduğu, davacı tarafça yazılı cari hesap sözleşmesine dayanılmadığı, taraflar arasında fiili cari hesap üzerinden süre gelen ticari alım satım ilişkisinde bakiye alacağın talep edildiği davalı tarafça da ticari ilişkinin varlığına itiraz edilmediği, davacıya ait incelenen ve lehine delil gücüne sahip ticari defter kayıtları ile davalının aleyhine delil gücüne sahip defter kayıtlarına göre davalının takip tarihi itibariyle davacı tarafa 10.000,05 TL borcunun olduğu tespit edildiğinden, ödendiği iddia ve ispat edilmediğinden, davalı vekilinin; taraflar arasında yazılı cari hesap sözleşmesi olmadığından, cari hesap ekstresinin hukuken gerekli şartları taşımadığı ve yargılamaya konu edilemeyeceği yönündeki istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir.4- Davalı vekili müvekkili aleyhine herhangi bir bildirim yapılmadan takip başlatılarak icra inkar tazminatı talep edilmesinin davacı tarafın kötü niyetle takip yaptığını göstereceğini, müvekkili lehine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiş ise de; İİK 67/2.maddesi ” Davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilir ise borçlu, takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine,… red veya hükmolunan meblağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata mahkum edilir” hükmünü ihtiva etmekte olup, davalı tarafın %20 tazminata hak kazanabilmesi için itirazın iptali davasının red ile sonuçlanması gerekip, mahkemece toplanan deliller doğrultusunda dosya kapsamına uygun olarak davanın kabulüne karara verildiğinden, istinaf sebebinin reddi gerekmiştir.Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/09/2017 tarih ve 2015/1209 E. 2017/600 K. Sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gerekli 683,10 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 172,00 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 511,10 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/06/2021