Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/322 E. 2021/691 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/322
KARAR NO : 2021/691
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 28/09/2016
NUMARASI: 2014/1310 E. 2016/652 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)|Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 17/06/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkillerinin dava dışı … Tic. Ltd. Şti. nin …ank A.Ş. ile aralarında düzenlediği 14.10.1999 tanzim tarihli genel kredi sözleşmesinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduklarını, müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla haklarında TMSF’ye devredilen bankanın alacaklarını devralan … A.Ş. tarafından İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile 20.000.-TL asıl alacak ve 115.000.- TL işlemiş faizi olmak üzere 135.000.-TL üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip, İstanbul … icra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla yine 20.000.-TL asıl alacak ve 115.000.- TL işlemiş faizi olmak üzere 135.000.-TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, ilamsız takibe yapılan itiraz üzerine İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne itirazın iptali davası açıldığını, dava derdest iken İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı ipotek takip dosyasından müşterek ipotekli iki adet gayrimenkulün satışına ve Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Talimat dosyasından satış günü verildiğini, satışın durdurulması taleplerinin red edildiğini, ipotek bedeli olan 105.000.-TL nin müvekkillerince İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı ipotek takibi dosyasına aynı gün yatırıldığını, 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce itirazın iptali davasında, 20,000,00 TL asıl alacak üzerinden alacağa faiz işletilmeksizin tahsilini teminen takibin devamına, fazla istemin reddine karar verdiğini, kararın derecattan geçerek kesinleştiğini, tüm bu nedenlerden dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, haksız olarak icra dosyasına fazladan ödemek zorunda kaldıkları 74.264,50 TL‘nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Davacının alacak iddiasının dayanağının, müvekkilinin yapmış olduğu takibin haksızlığının tespitine bağlı olup, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/280 Esas ve 2013/390 Karar sayılı davasında; itirazın kısmen iptali ile takibin devamına karar verildiğini, kararın henüz kesinleşmediğini, davacı vekilince yapılan hesaplamada icra inkar tazminatı, avukatlık ücreti ve yargılama giderine dava tarihinden itibaren faiz işletilmediğini, lehlerine yapılan hesabın eksik olduğunu, müvekkilinin temerrüt durumunda olduğu iddia edilemeyeceğine göre bir borç doğmuş olsa dahi, borca işletilecek faizin ancak temerrüt tarihi olarak kabulü mümkün olan dava tarihinden başlatılabileceğini, huzurdaki davanın açılmasına müvekkilinin kusurlu eyleminin sebebiyet vermediğini, davanın açıldığı anda tespit ve tevsik edilmiş bir borç söz konusu olmadığından haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”Davacı tarafın davasının İ.İ.K.’nun 148. md uyarınca başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla İ.İ.K.’nun 149. md kapsamında gönderilen icra emri üzerine takip sırasında fazla ödeme yaptığı bedelin iadesine yönelik olduğu, icranın geri bırakılması hakkında İ.İ.K.’nun 149.md/a bendi uyarınca icranın geri bırakılması hakkında 33. Md 1,2 ve 4 fıkralarının uygulanacağının belirtildiği, İ.İ.K.’nun 33.md/4f uyarınca ”borçlu olunmayan bir parayı ödemek mecburiyetinde kalan borçlunun İ.İ.K.’nun 72. md uyarınca istirdat davası açarak paranın geri verilmesini isteyebileceğinin belirtildiği, bu haliyle davacı tarafın davasının İ.İ.K.’ nun 72. Md/7f uyarınca ödeme tarihinden itibaren 1 yıl içinde istirdat davasının açılmasının gerektiği, borçlu olmadığı paranın ödeme tarihinin 02/06/2011 olduğu, davanın ise 02/10/2014 tarihinde açıldığı, 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu anlaşılmakla, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine” karar verilmiştir.Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile; 1-Karara gerekçe yapılan 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72/7. maddesinin”Takibe İtiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir” şeklinde olduğunu, istirdat davalarında temel şartın, takibe itiraz etmemek veva itirazın kaldırılmış olması olduğunu, somut olayda “takibe itiraz edilmemek veya itirazın kaldırılmış olması unsurları bulunmadığından, İİK 72’deki istirdat hükümlerinin uygulanmayacağını, davanın Borçlar Kanunu hükümlerine göre açılmış “sebepsiz zenginleşme” davası olup, 1 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, zamanaşımının ödediğini geri alma hakkının varlığını öğrenme tarihinden başlayacağını, somut olayda, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/280 E. sayılı dosyasında görülen itirazın iptali davasının kesinleştiği tarihten başlaması gerektiğinden, paranın icra dosyasına 02.06.2011 tarihinde yatırıldığını, ipoteğe itiraz davasının 22.06.2011 tarihinde İstanbul 10.lcra Hukuk Mahkemesi’nce 2008/2398 E. sayılı dosyasından reddedildiğini, itirazın iptali davasının ise İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/280 E. sayılı dosyasından 24.12.2013 tarihinde karara çıkarak 2015 yılında kesinleştiğini, paranın ödendiği tarih itibariyle itirazın kaldırılması söz konusu olmadığından, davanın istirdat davası olamayacağını, 2- TMSF ye devredilip daha sonra alacakları davalı … A.Ş.’ne temlik edilen … A.Ş. ile dava dışı … Ltd. Şti. arasında imzalanan kredi sözleşmesini müvekkillerinin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, ayrıca her müvekkilin ayrı ayrı maliki olduğu 2 adet taşınmazı mevcut kredinin teminatı ve 3. kişi ipoteği olarak banka lehine ipotek ettiklerini, borçlu … firmasının sahibi … tarafından borç büyük ölçüde ödenmişken, müvekkillerden … eşi, … abisi olan … vefatı sonrası davalı … tarafından müvekkilleri aleyhine; İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile 20.000 TL. asıl alacak, 115.000 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 135.000 TL üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 20.000 TL asıl alacak, 115.000 TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 135.000 TL. üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, Her iki takibe müvekkilleri tarafından itiraz edildiğini, İpotek takibi ile ilgili İstanbul 10 İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2006/2396 E. dosyasında 22.06.2011 tarihinde itirazın reddine, ilamsız takibe itiraz üzerine davalı … tarafından açılan itirazın iptali davasının İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/280 E. sayılı dosyası ile 24.12.2013 tarihinde karara çıkarıldığını, ipotek takibi dosyasında ipotekli taşınmazlar için satış kararı alınarak satış günü verildiğini, satışın durdurulması taleplerinin 10.İcra Hukuk Mahkemesi’nce reddedilmesi üzerine taşınmazların icradan haraç mezat satılmasını önlemek için ipotek bedeli 105.000 TL. icra dosyasına yatırılarak satışın durdurulduğunu, Alacaklı tarafça girişilen iki ayrı icra takibinde tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ibaresi mevcut olduğundan, ipotek takibi ile ilamsız takibin aynı borç ilişkisinden kaynaklandığının açık olduğunu, ipotek bedellerinin ödendiği tarih itibariyle gerçek borç miktarının bilinebilir olmadığını, müvekkillerinin icra takibine konu ihtilaf yönünden 20.000,00 TL asıl alacak ve 8.000,00 TL, icra inkar tazminatından sorumlu olduklarının 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/280 E. sayılı dosyasının kesinleştiği tarih itibariyle ortaya çıktığını, bu sebeple müvekkilinin ödediğini istirdat davası açarak İİK hükümlerine göre talep etmesinde menfaati olmadığını, Borçlar Kanunu’nda sebepsiz zenginleşmenin;”A) Hukuki sebep geçerli değilse yahut borç olmayan şey ödenmişse,B) Hukuki sebep gerçekleşmemişse, C) Hukuki sebep sonradan ortadan kalkmışsa.” şeklinde düzenlendiğini, somut olayda, icra dosyasına para yatırıImasındaki hukuki sebebin geçerliliğinin itirazın iptali davasının 2014 yılında kesinleşerek gerçek borcun ortaya çıkması ile gerçekleştiğinden, ödenen paranın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre istenmesi mümkün olduğundan, yasal süresi içinde bu davanın açıldığını, davayı İstirdat davası olarak değerlendirip, hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesinin haksız, usule ve yasaya aykırı olduğunu, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1310 E 2016/652 K. Sayılı kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı tarafça; müvekkillerinin müşterek borçlu ve müteselsil kefil oldukları 14.10.1999 tanzim tarihli genel kredi sözleşmesi uyarınca haklarında İstanbul 10. İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile İstanbul … icra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla aynı alacak ve işlemiş faizi ile tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, ilamsız takibe yapılan itiraz üzerine açılan İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin itirazın iptali davası derdest iken ipotek takip dosyasından müşterek ipotekli iki adet gayrimenkulün satışına karar verildiği, satışın durdurulması taleplerinin reddi üzerine, ipotek bedeli 105.000.-TL nin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı ipotek takibi dosyasına yatırıldığı, 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce itirazın iptali davasında, 20,000,00 TL asıl alacak üzerinden takibin devamına, fazla istemin reddine karar verdiği, kararın derecattan geçerek kesinleştiği, fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla, icra dosyasına fazladan ödedikleri 74.264,50 TL‘nin sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece; davanın İ.İ.K.’nun 148. md uyarınca başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla İ.İ.K.’nun 149. md kapsamında gönderilen icra emri üzerine takip sırasında fazla ödeme yaptığı bedelin iadesine yönelik olduğu, İ.İ.K.’nun 149.md/a bendi uyarınca icranın geri bırakılması hakkında 33. Md 1,2 ve 4 fıkralarının uygulanacağı, İ.İ.K.’nun 33.md/4f uyarınca ”borçlu olunmayan bir parayı ödemek mecburiyetinde kalan borçlunun İ.İ.K.’nun 72. md uyarınca istirdat davası açarak paranın geri verilmesini isteyebileceğinin belirtildiği, bu haliyle davacı tarafın davasının İ.İ.K.’ nun 72. Md/7f uyarınca ödeme tarihinden itibaren 1 yıl içinde istirdat davası açılması gerektiği, paranın ödeme tarihinin 02/06/2011 olduğu, davanın ise 02/10/2014 tarihinde açıldığı ve 1 yıllık hak düşürücü süre dolduğundan, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davacı vekili; ilamsız takibe yapılan itiraz üzerine açılan itirazın iptali davası derdest olduğundan, tahsili gereken gerçek borç miktarı belli olmadığından, İİK 72. maddesine dayanılarak istirdat davası açmakta hukuki yararları olmadığından, itirazın iptali davası sonunda verilen karar kesinleştikten sonra, TBK’daki sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talepte bulunduklarını, mahkemece hukuki tasnifin İİK 72. maddesine dayalı istirdat davası olduğu ve hak düşürücü süre içinde açılmadığından bahisle reddinin hatalı olduğunu istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür. İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile 20.000 TL. asıl alacak, 115.000 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 135.000 TL üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip başlatıldığı, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 20.000 TL asıl alacak, 115.000 TL. işlemiş faiz olmak ülere toplam 135.000 TL. üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip dosyasından ipotekli iki adet gayrimenkulün satışına karar verilerek İİK 149 maddesi uyarınca icra emri gönderildiği, icra emrinin davacı … 24/10/2008, … 09/01/2009 tarihinde tebliğ edildiği, satışın durdurulması talebinin İstanbul 10 İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2006/2398 E. dosyasında 02.06.2011 tarihinde reddine karar verildiği, takibe …ş ve dava dışı …n mirasçısı ….tarafından yapılan itirazın, İstanbul 10 İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2006/2398 E. dosyasında 22.06.2011 tarihinde davacı … yönünden reddine karar verildiği, … tarafından yapılmış itiraz olmadığı ve takibin kesinleştiği, İstanbul 10. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 02/06/2011 tarih ve 2006/2398 Esas sayılı kararı ile satışın durdurulması talebinin reddi üzerine, ipotek bedeli 105.000.-TL nin davacı tarafça İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan takip dosyasına 02/06/2011 herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin yatırıldığı, davanın 02/10/2014 tarihinde açıldığı dosya kapsamı ile tespit edilmiştir.2004 Sayılı İİK’nın 149. maddesinde; “İcra müdürü, ibraz edilen akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva ettiğini ve alacağın muaccel olduğunu anlarsa, borçluya ve taşınmaz üçüncü şahıs tarafından rehnedilmiş veya taşınmazın mülkiyeti üçüncü şahsa geçmişse ayrıca bunlara birer icra emri gönderir. Bu icra emrinde otuz gün içinde borcun ödenmesi ve bu müddet içinde borç ödenmez ve tetkik merciinden icranın geri bırakılmasına dair bir karar getirilmezse, alacaklının taşınmazın satışını isteyebileceği bildirilir.”İİK 149/a. maddesinde; “İcranın geri bırakılması hakkında 33.maddenin 1,2 ve4.fıkraları uygulanır. İcranın geri bırakılması hakkındaki talebi reddeden merci kararını temyiz eden borçlu veya üçüncü şahıs, takip konusu alacağın % 15’i nispetinde teminat yatırmadığı taktirde satış durmaz.”İİK 33/1 ve 2 maddesinde icranın geri bırakılma koşulları düzenlenmiş olup İİK 33/4.maddesinde;” Borçlu olmadığı parayı ödemek mecburiyetinde kalan borçlunun 72.madde mucibince istirdat davası açarak paranın geri verilmesini istemek hakkı saklıdır.” düzenlemeleri mevcuttur.İstirdat davası İİK 72/7. maddesinde düzenlenmiştir. Kendisine karşı ilamsız icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz etmemiş veya itiraz etmiş olup da, itirazının icra mahkemesince kaldırılmış olması nedeniyle kesinleşen icra takibi ile ve menfi tespit davası da açmaması sonucu, gerçekte borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kalırsa, ödemiş olduğu paranın kendisine geri verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir. İstirdat davasında icra takibi sırasında sebepsiz olarak ödenmiş olduğu iddia edilen paranın geri verilmesi istenir.İstirdat davasının açılması için ilk şart, geri verilmesi istenen paranın icra takibi sırasında, borçlunun ödeme emrine itiraz etmemesi veya itiraz etmiş olmasına rağmen itirazın kesin olarak kaldırılmış olması nedeniyle kesinleşmiş olan icra takibi dolayısıyla, nakten yada malların haczedilip satılması suretiyle cebri icra tehdidi altında ödenmek zorunda kalınması, ikinci şart ise, borçlu olunmayan bir paranın cebri icra tehdidi altında ödenmek zorunda kalınmış olmasıdır.İcra İflas Kanununun 72. maddesinde öngörülen istirdat davası, TBK’nun 77 ve devamı maddelerinde öngörülen istirdat ( sebepsiz zenginleşme) davasının özel bir türü olup, bu nedenle kendine has özellikler taşır. 6100 Sayılı HMK’nun 26. maddesi uyarınca hakim tarafların talep sonucu ile bağlıdır, talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremez, tarafların talep sonucu ile bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır. HMK 33. maddesi uyarınca hakim Türk Hukukunu re’sen uygular. Yargıtay HGK’nun 06/09/2020 tarih ve 2020/19-94 esas ve 2020/358 karar, Yargıtay HGK’nun 24/11/2020 tarih ve 2018/17-172 esas ve 2020/934 karar, Yargıtay 11. HD’nin 08/06/2016 tarih ve 2015/11283 esas ve 2016/6338 karar, sayılı ilamları ve aynı nitelikteki çok sayıda ilamında belirtildiği üzere, bir davada maddi olayı anlatmak taraflara ait ise de; anlatılan olaylara ilişkin hukuki nitelendirmeyi yapmak hâkimin görevidir. Davacı taraf, haciz baskısı altında borçlu olduğu miktardan fazla ödediğini iddia etmektedir. İstirdat; geri alma, İstirdat davası ise; borçlu olmadığı halde icra tehdidi altında ödenen paranın geri alınması için açılan dava türüdür. Davacı taraf “davalı tarafa bu miktar borçlu olmadığı halde icra tehdidi altında ödeme yaptığını” iddia ettiğinden, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2014/20553 E. , 2015/11664 K. sayılı kararında belirtildiği üzere, dava istirdat davasıdır. Davacı tarafın anlatımı doğrultusunda davanın istirdat davası olarak nitelendirilmesinde ve ” Bir davada maddi olayı anlatmak taraflara ait ise de anlatılan olaylara ilişkin hukuki nitelendirmeyi yapmak hâkimin görevidir.” ilkesi gereği re’sen yapılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı tespit edilmiştir.Davacılar aleyhine başlatılan ipotek takip dosyasından ipotekli iki adet gayrimenkulün satışına karar verilerek İİK 149. maddesi uyarınca icra emri gönderildiği, icra emrinin davacı … 24/10/2008 tarihinde, … 09/01/2009 tarihinde tebliğ edildiği, satışın durdurulması talebinin İstanbul 10 İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2006/2398 E. dosyasında 02.06.2011 tarihinde reddedildiği, takibe … ve dava dışı … mirasçısı … tarafından yapılan itirazın, İstanbul 10 İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2006/2398 E. dosyasında 22.06.2011 tarihinde davacı … yönünden reddine karar verildiği, … tarafından yapılmış itiraz olmadığı ve takibin kesinleştiği, satışın durdurulması talebinin 02.06.2011 tarihinde reddine karar verilmesi üzerine 02/06/2011 tarihinde herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin yatırıldığı dosya kapsamı ile sabittir. Mevcut dosya gelişimi nazara alındığında; İİK 149. maddesi uyarınca icra emri gönderilerek satış işlemleri başlatıldıktan sonra ödeme yapılmış olup, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 2018/2134-2019/1214 Esas ve Karar sayılı “davacı tarafça borçlu olmadığı halde ihtirazi kayıtla ödemek zorunda kaldığı paranın iadesinin talep edildiği, davanın icra takibi nedeniyle borçlu olmadığı bir paranın istirdatı istemine ilişkin olup, İİK’nın 72. m. düzenlenen istirdat davası niteliğinde olduğu, her ne kadar davacı tarafça davanın istirdat davası niteliğinde olmadığı, sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince açıldığı ileri sürülmüş ise de, istirdat davasının koşullarının oluştuğu durumlarda davaların sebepsiz zenginleşme davası olarak nitelendirilmesinin doğru olmadığı ve davaya istirdat davası olarak bakılması gerektiği, davanın da 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesine” ilişkin kararını onayan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 22.04.2021 tarihli 2019/4320 Esas ve 2021/3961 Karar sayılı kararı nazara alındığında, icra takibi başlatılarak takip kesinleştikten sonra icra ( satış tehdidi ) tehdidi altında ödenen paranın kısmen borçlu olunmadığından bahisle iadesi istendiğinden, talep istirdat istemine ilişkindir ve istirdat davaları İİK 72/7 maddesi uyarınca ödeme tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde açılması gerekir. Hak düşürücü süre olduğundan mahkemece re’sen nazara alınır. Davacı tarafın ödeme tarihi 02/06/2011 tarihi ile 02/10/2014 dava tarihi arasında 1 yıldan fazla süre geçtiğinden, mahkeme kararında isabetsizlik olmadığından, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/09/2016 tarih ve 2014/1310 E. 2016/652 K. Sayılı kararına karşı davacılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacılardan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından yatırılan 31.40 TL’nın mahsubu ile bakiye kalan 27,90 TL harcın davacılardan müteselsilen tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 17/06/2021