Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/321 E. 2021/775 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/321
KARAR NO: 2021/775
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul(kapatılan) 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 16/05/2017
NUMARASI: 2015/113 E. 2017/75 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/06/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkilinin uzun yıllardan bu yana tasarım, üretim ve satış alanında faaliyet gösteren, alanının tanınan ve güvenilir tasarımcılarından olduğunu, müvekkili adına tescilli … nolu Endüstriyel Tasarımı olan “Aydınlatma Elemanı-1″in davalılar tarafından “…” olarak, tüm Türkiye ve Dünya mağazalarında teşhir ettiklerini, internet üzerinden yayınladıklarını, üretimini yaptıklarını ve sattıklarını, müşterileri tarafından … mağazalarında 29,99TL ye satıldığının müvekkiline bildirildiğini ve müşterilerinin müvekkiliyle ticaretini bitirdiklerini, müvekkiline ait … nolu Endüstriyel Tasarıma vaki tecavüzün tespitini ve önlenmesini, ürünün yer aldığı her türlü görsel ve yazılı evrak, broşür, katalog, kartvizit, reklamasyon ürünü, tabela ve diğer ürünlerden, her türlü online ortamdan kaldırılmasına, 554 sayılı KHK nın 52/a bendi uyarınca fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili lehine, 10.000TL maddi ve 100.000TL manevi tazminat ile 50.000TL itibar kaybı tazminatının, alacağın belirsiz olması nedeniyle tecavüzün başladığı tarihten itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Müvekkillerinden … nin 1983 yılında Hollanda’da kurulduğunu, ev eşyaları, iç dekorasyon, mobilya ve benzer ürünlerin satışına yönelik perakende sistemini geliştirip dünya çapında faaliyet gösterdiğini, diğer müvekkilinin … Grubu şirketlerinden olup Türkiye’deki … firmalarını işlettiğini, mağazalarında binlerce çeşit ürünü tüketicilere sunduğunu, “…” adlı ürünün de perakende satışının yapıldığını, davacının … sayılı Endüstriyel tasarımıyla müvekkillerinin … adlı ürününün aynı olmadığından, dava konusu tasarıma tecavüz oluşturmadığını, haksız rekabet teşkil etmediğini, asıl davanın reddine karar verilmesini, karşı dava olarak; davacının tasarımı ile aynı formda aydınlatma tasarımının davacının tescil başvuru tarihinden önce dünya çapında kamuya sunulduğundan, dava konusu ürünün yeni ve ayırt edici nitelikte olmadığından, hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir. Davacı – karşı davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesi ile: Müvekkilinin dava konusu ürününün yeni ve ayırt edici nitelikte olduğunu, davalının hükümsüzlük talebine ilişkin karşı davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”Endüstri Ürünleri Tasarım Öğretim Üyesi Yrd. Doç.Dr. …, Elektrik Müh. … ve Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç.Dr. …’nun 26/02/2016 tarihli rapor ve 17/01/2017 tarihli ek raporunda: “Davacı tarafa ait Türk Patent Enstitüsü … numaralı Endüstriyel Tasarımı Tescil Belgesindeki tasarımların bütünsel biçimde ve tasarım öğelerinin biçim ve yapısı itibari ile mutlak yenilik kriterini sağlamadığı, davacı tarafa ait tescilli tasarımın benzerinin Fransa Fikri Mülkiyet Bürosu tarafından 24/05/2007 tarihinde … numara ile tescillenmiş olması sebebi ile yenilik vasfının bulunmadığı, davalı tarafça satıldığı, tanıtıldığı, pazarlandığı iddia edilen … adlı kâğıt lamba avize ürünlerin davacının 2008/01013 numaralı tasarımındaki ürün ile belirgin biçimde benzer olduğu, davalı tarafa ait ürünlerin 554 sayılı KHK’nun 54. maddesi anlamında kötü şekilde üretim veya uygun olmayan tarzda piyasaya sürme niteliğinde olduğuna dair bir tespit yapılamadığı”nın tespit edildiği, Tüm dosya kapsamı ile; davalının örnek olarak sunduğu Fransa’da tescilli … nolu tasarım ile davacının TPE’de tescilli 2008/01013 nolu aydınlatma elemanı tasarımının görsellerinin; kullanılan mataryeller, aydınlatma elemanı olması sebebiyle, birbiriyle ayırt edilemeyecek kadar benzer nitelikte olduğu, söz konusu Fransız tasarımının davacı tasarımından önce tescilli olduğu da dikkate alındığında, davacının tasarımının tescil başvuru tarihinde yenilik özelliğinin olmadığı, ayırt edici nitelikte farklılıklarının da olmadığı, benzer niteliklerinin daha çok olduğu anlaşılmakla, davacı tasarımı için hükümsüzlük koşulları dikkate alındığında; davalı-karşı davacının hükümsüzlük talebinin kabulüne, dava konusu davacı tasarımının hükümsüzlüğüne karar verildiğinden, iltibas ve tecavüz oluşmayacağından davacının tasarıma tecavüz talebinin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; 1- Sundukları dilekçeleri ve dosyada mevcut belge ve dökümanlar incelendiğinde, tasarım fuarı olan, dünya genelinde her ülkeden onlarca tasarımcının katıldığı uluslararası nitelikteki 2011 yılında düzenlenen … müvekkili …’in “ İkindi Aydınlatma” adlı tasarımı ile katıldığını ve ürününü sergilediğini, …’NIN ürün tasarımcısı olan …’in de aynı yıl …’e katıldığını, Tasarım …inde müvekkilinin tasarladığı aydınlatma elamanını görmemiş olmasının söz konusu olmayacağına, müvekkilinin tasarımını görüp sergilendiği 2011 yılındaki …den dava tarihine kadar herhangi bir girişim ve hukuki yola başvurmamış olmasına rağmen, müvekkiline ait … sayı ile tescilli tasarımın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkine ilişkin karşı dava açmış olmalarının haksız ve kötüniyetli, hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirtmiş olmalarına rağmen, mahkemece sundukları deliller incelenmeden ve bu durum aydınlatılmadan hüküm kurulduğunu, Ayrıca , … numara ile tescillendiği iddia edilen … Aydınlatma Elemanının; •Tescillendiği tarihten itibaren kullanılıp kullanılmadığı •Tescilinin geçerli olup olmadığı, •Görselleri ile sağlıklı bir inceleme yapılıp yapılamayacağı, •Kamuoyunun görebileceği şekilde sergilenip sergilenmediği araştırılmaksızın hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiğini, Alanında uzman bilirkişiden alınan mütalaa’nın … nolu Tasarım Tescili İncelemesi başlıklı bölümde; … adlı aydınlatma elemanın tasarım tescilinin aramasının yapılacağı … internet sitesinden yapılan araştırmasında; “verilerin sadece referans için olduğu. verilerin hiçbir koşulda yasal veya ekonomik olarak kritik kararların temelini oluşturmaması gerektiği ve sadece yetkili sınai mülkiyet hizmetleri tarafından yayınlanan resmi kopyaların kanıt niteliği taşıdığı” sonucuna ulaşıldığını, hükümsüzlük gibi telafisi imkansız hukuki yaptırımlara …r internet sitesinden yapılan arama ile karar verilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğundan, mahkemece eksik inceleme ile hüküm tesis edildiğini, Yargılama aşamasında Yargıtay’ın Yerleşik İçtihatları ve Yargıtay 11.HD.’nin 2000/4618 Esas, 2000/5754 Karar, 19.06.2000 tarihli kararı uyarınca, Fransa Fikri Mülkiyet Bürosu’ndan davaya konu gerekli belgelerin istenmesi ve alanında uzman bilirkişiler tarafından tekrar inceleme yapılması gerektiği konusunda talepte bulundukları halde mahkemenin, hiçbir belge aslını değerlendirmeye almadan hüküm kurduğunu, 12.05.17 tarihli Uzman Görüşü’nün Tasarım Tescili ile Ürün Karşılaştırılması başlıklı bölümün son paragrafındaki “Tasarımcının tasarım özgürlüğü açısından son derece geniş bir alana sahip olduğu aydınlatma elemanı tasarımında … markalı aydınlatma elemanının … nolu tasarım tesciline bilgilenmiş kullanıcı tarafından ayırt edilemeyecek kadar benzer üretilmiş olması nedeniyle, … markalı aydınlatma elemanı … nolu ‘Aydınlatma Elemanı’ tasarım tescilinin koruma kapsamına tecavüz oluşturmaktadır” şeklindeki tespitinden anlaşıldığı üzere, … aydınlatma elemanının, müvekkilinin tasarımı ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu ve koruma kapsamına tecavüz oluşturduğu aşikâr olduğu halde mahkemece aleyhe hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiğini, izah olunan nedenlerle, mahkemenin 2015 / 113 Esas, 2017 / 75 sayılı kararının asıl dava ve karşı dava yönünden istinaf incemesi neticesinde kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı – Karşı Davacı vekili istinafa cevap dilekçesi ile; Davacı tarafça müvekkili aleyhine marka hakkına tecavüz sebebiyle dava açıldıktan sonra, karşı dava olarak, 554 Sayılı KHK’nin 44/3 maddesindeki bir tasarımın hükümsüzlüğü tescilli olduğu süre boyunca ve koruma süresi sona erdikten sonra 5 yıl içinde açılabilir, hükmü uyarınca süresi içinde dava açıldığından kötü niyetli davranışın olmadığını, … numara ile tescilli tasarıma ilişkin Fransız Fikri Mülkiyet Ofisi’nden alınmış resmi tescil sureti ve usulüne uygun yeminli tercüman onaylı tercümesinin dosyaya sunulduğunu, 554 Sayılı KHK’nin 6. maddesi uyarınca bir tasarımın aynısının başvuru veya rüçhan tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış olması halinde yeni kabul edileceğini, tasarımların sadece küçük ayrıntılarda farlılık göstermesi halinde aynı kabul edileceğini, bir tasarımın tescil edilmesinin kamuya sunulmuş olduğunu göstereceğinden, davacı tarafın tasarımın tescillendiği tarihten itibaren kullanılıp kullanılmadığının, tescilin geçerli olup olmadığının tespiti gerektiğine ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığını, Davacının 28/02/2008 başvuru tarihli tasarımının, müvekkilinin Fransız Fikri Mülkiyet Ofisi’nde 24/05 /2007 tarihinde tescil edilmiş markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, yenilik kriterini sağlamadığını, Davacı tarafça dosyaya sunulan uzman görüşünün HMK 140/5 ve 145. maddesi uyarınca süreden sonra sunulduğundan, mahkemece dikkate alınmadığına ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığından reddine karar verilmesini,
Mahkeme hükmünün 5. fıkrasında davalı karşı davacı müvekkili lehine 2.860,00 TL ücreti vekalete hükmedilmesi gerekirken 15.550,00 TL olarak hükmedildiğinden, maddi hatanın düzeltilmesini, Hüküm fıkrasının 6. maddesinde hükümsüzlük davalarının kabulüne karar verilmesine rağmen, davacı tarafa ait … sayı ile tescilli markanın sicilden terkinine karar verilmediğinden, hüküm fıkrasına eklenmesini talep etmiştir. İnceleme 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; … nolu endüstriyel tasarımına davalının tecavüz ettiğinden bahisle, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, maddi – manevi tazminat ile itibar tazminatının tahsiline ilişkindir. Davalı – karşı davacının talebi; davacının tasarımının yenilik ve ayırt edicilik unsuru bulunmadığından, tescil başvurusu tarihinden önce kamuya arz edildiğinden ve dünyada bu tasarımın benzerleri kullanıldığından, davacının tasarımının hükümsüzlüğüne karar verilmesine ilişkindir. Davacının tasarladığı Aydınlatma-1 ismi ile ürettiği kağıt lamba avizesi endüstriyel tasarımını Türk Patent Enstitüsü Endüstriyel Tasarımlar Daire Başkanlığı’na 25/02/2008 tarihinde … tescil numarası ile tescil ettirdiği, 24/09/2013 tarihinde 5 yıl süre ile yenilenmesine karar verildiği tespit edilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda; Her iki tasarımın kütle yapısı, hacim ve oransal ilişki yönünden benzer oldukları, amorf ve organik dokuya sahip oldukları, katmanlardan oluştukları, aydınlatma fonksiyonun bu katmanlar arasından çıktığı, mevcut halleri ile benzer biçim ve tasarım diline sahip olduğu, davacının tasarladığı Aydınlatma-1 isimli endüstriyel tasarımının Türk Patent Enstitüsü nezdinde ilk tescil tarihinin 25/02/2008 olduğu, davalı tarafın mağazasında satışa sunduğu … adlı kâğıt lamba avize ürünün Fransa Fikri Mülkiyet Bürosu tarafından 24/05/2007 tarihinde … numara ile tescillendiği, bir tasarımın yeni kabul edilebilmesi için, tasarımın aynısının veya benzerinin başvuru ve rüçhan tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış olması gerektiği, davacı tasarımının bütünsel biçimde ve tasarım öğelerinin biçim ve yapısı itibariyle mutlak yenilik karakterini taşımadığı, davacı tasarımına benzerlik gösterdiği tespit edilen … adlı tasarımın, davacının tescil tarihinden 1 yıl kadar önce Fransa Fikri Mülkiyet Bürosu tarafından 24/05/2007 tarihinde … numarası ile tescillenmiş ve piyasaya sunulmuş olduğu tespit edildiğinden, yenilik vasfının bulunmadığı, davalı tarafa ait bu ürünün 554 sayılı KHK m. 54 anlamında kötü şekilde üretim veya uygun olmayan tarzda piyasaya sürme niteliğinde olduğuna dair bir tespit yapılamadığı anlaşılmış, ek raporda görüşlerin tekrar edildiği tespit edilmiştir. Mahkemece; Alınan bilirkişi raporları ile davacının TPE de tescilli … nolu aydınlatma elemanı tasarımının, davalının Fransa’da tescilli … nolu tasarım ile ayırt edilemeyecek kadar benzer nitelikte olduğu, Fransız tasarımının davacı tasarımından önce tescilli olduğu, davacının tasarımının tescil başvuru tarihinde yenilik özelliğinin olmadığı, tespit edildiğinden, davacı tasarımı için hükümsüzlük koşulları dikkate alındığında davalı-karşı davacının hükümsüzlük talebinin kabulüne, davacının tasarıma tecavüz talebinin ise dava konusu kendi tasarımının hükümsüzlüğüne karar verildiğinden, iltibas ve tecavüz oluşmayacağından davanın reddine karar verilmiştir. 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 42/a maddesinde; “markanın hükümsüzlüğünü, ilgili mahkemeden, zarar gören kişiler, C. Savcıları ve ilgili resmi makamlar isteyebilir.” Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05/12/2019 tarihli 2019/11-686 Esas ve 2019/1290 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere; tecavüz bir haksız fiildir. Tecavüzün varlığı için 556 sayılı KHK’da belirtilen eylemin gerçekleşmiş olması ve somut olayda hukuka uygunluk sebeplerinden birinin mevcut bulunmaması gereklidir. Tescilli bir markanın, sahibinin izni olmaksızın kullanılması veya o markayı taşıyan mal ve hizmetlerin, tecavüzün bilinmesine rağmen pazarlanması, stoklanması, satış için teklif edilmesi, ihracı, ithali ya da tecavüzün bilinmesine rağmen o malların nereden sağlandığının bildirilmesinden kaçınılması, tecavüz olarak tanımlanmıştır (Tekinalp, s. 491). 556 sayılı KHK’nın 61. maddesi ise; a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 9 uncu maddede belirtilen biçimlerde kullanmak. b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek. c) Markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için gümrük bölgesine yerleştirmek, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutmak veya ticari amaçla elde bulundurmak. d) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.” eylemlerini marka hakkına tecavüz saymıştır. Madde metninde atıf yapılan KHK’nın 9.maddesi ise; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibi, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep edebilir: a) Markanın tescil kapsamına giren aynı mal ve/veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması. b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve/veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal ve/veya hizmetlerle benzer olmayan, ancak Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın itibarına zarar verecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılması. Aşağıda belirtilen durumlar, birinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a) İşaretin mal veya ambalajı üzerine konulması. b)İşareti taşıyan malın piyasaya sürülmesi veya bu amaçla stoklanması, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi veya o işaret altında hizmetlerin sunulması veya sağlanması. c) İşareti taşıyan malın gümrük bölgesine girmesi, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması. d) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. e) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılması. Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayın tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Marka tescil başvurusunun bültende yayınlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmesi halinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayınlanmasından önce karar veremez.” şeklinde düzenleme içermektedir. Marka sahibi marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulmasını talep edebilir. Durdurma davası devam etmekte olan bir tecavüze son vermek için açılan bir eda davasıdır. Bu talebin ileri sürülebilmesi için tecavüzde bulunanın kusuru ve zararın varlığı aranmaz. Tecavüz devam ettiği sürece, anılan talep için zamanaşımı da söz konusu olmayacaktır. 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 13.maddesinde; “Tescilli bir markanın tescil kapsamındaki mal üzerine konularak, marka sahibi tarafından veya onun izni ile Türkiye’de piyasaya sunulmasından sonra, mallarla ilgili fiiller marka tescilinden doğan hakkın kapsamı dışında kalır. Marka sahibinin 1. fıkra hükmüne girmesine rağmen, malın piyasaya sunulmasından sonra, üçüncü kişiler tarafından değiştirilerek veya kötüleştirilerek ticari amaçlı kullanmalarını önleme yetkisi vardır.” düzenlemesi mevcuttur. 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 42/a .maddesinde; 7. maddede sayılan haller. ( ancak 7. maddenin ı bendinde belirtilen tanınmış markalarla ilgili davanın tescil tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde açılması gerekir. Markanın tescilinde kötü niyet varsa iptal davası süreye bağlı değildir.) 1-Davacı tarafın ilk istinaf sebebi; dünya genelinde her ülkeden tasarımcının katıldığı uluslararası nitelikteki 2011 yılında düzenlenen … davacının “ İkindi Aydınlatma” adlı tasarımı ile katıldığı ve ürününü sergilediği, …’NIN ürün tasarımcısı olan …’in de aynı yıl …’e katıldığı, …’in müvekkilinin tasarladığı aydınlatma elamanını görmesine rağmen dava tarihine kadar herhangi bir girişim ve hukuki yola başvurmamasına rağmen, müvekkiline ait tasarımın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkine ilişkin karşı dava açılmasının haksız, kötü niyetli ve hayatın olağan akışına aykırı olduğuna ilişkindir. Davacıya ait markanın ilk tescil tarihinin 25/02/2008 olduğu, 2013 yılında yenilendiği ve hükümsüzlük davasının, 30/06/2015 tarihinde aynı ve benzer tasarımın rüçhan hakkının daha önce olması sebebine dayanılarak karşı dava olarak açıldığı, tescilin kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilmediği, davalı karşı davacı tarafın, davacı markasına tecavüzün tespiti ve önlenmesi isteğiyle aleyhine dava açılıncaya kadar uzun süre sessiz kaldığı tespit edilmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin çok sayıdaki kararında; “KHK’nin 42.maddesindeki Paris Konvansiyonuna göre tanınmış sayılan marka sahiplerinin hükümsüzlük davasını tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde açması gerekeceğinin belirtilmesi ve bu hususta dava açma hakkının sınırsız sürede kullanılmasının, yasal düzenlemenin ruhu ve hukuk mantığı ile bağdaşmayacağı dikkate alındığında, bu husustaki yasal boşluğun, açıklanan tanınmış markalar için öngörülen 5 yıllık sürenin, en azından diğer markalar yönünden açılacak davalar içinde uygulanarak doldurulması Dairemizce yerinde görülmüş, bu yöndeki uygulama istikrarlı şekilde devam etmiştir” tespitleri ile 5 yıllık sürenin tüm markalar yönünden uygulanacağı kabul edilmiştir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. HD ‘nin 28/02/2020 tarih ve 2018/2071 esas – 2020/274 karar sayılı kararında ” hükümsüzlük davası açılabilmesi için gereken 5 yıllık hak düşürücü süre geçirildikten sonra açılmıştır. O halde mahkemece karşı davanın hak düşürücü süre geçirildikten sonra açıldığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle reddine karar verilmesi doğru olmadığından” şeklindeki kararı Yargıtay 11. HD’nin 22/03/2021 tarih ve 2020/ 1713 2021/2711 sayılı kararı ile onanmış olup, karar gerekçelerinde de belirtildiği üzere; tescilli markanın hükümsüzlüğü için açılacak davalar için tanınan 5 yıllık süre hak düşürücü süre olup, hak düşürücü süreler mahkemece resen nazara alınması gerekir. Davacıya ait markanın tescil tarihi olan 25/02/2008 tarihi ile hükümsüzlük davasının açıldığı, 30/06/2015 tarihi arasında 5 yıldan fazla süre geçtiğinden, davalı karşı davacı tarafça tasarımın rüçhan hakkının daha önce olması sebebine dayanılarak karşı dava açıldığından, tescilin kötü niyetli olduğu iddia edilmediğinden, karşı davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi yerinde olmadığından, davacı karşı davalı tarafın istinaf sebebinin kabulüne karar verilmiştir. 2- … numara ile tescillendiği iddia edilen … Aydınlatma Elemanının; •Tescillendiği tarihten itibaren kullanılıp kullanılmadığı •Tescilinin geçerli olup olmadığı, •Görselleri ile sağlıklı bir inceleme yapılıp yapılamayacağı, •Kamuoyunun görebileceği şekilde sergilenip sergilenmediği araştırılmaksızın hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiğini iddia etmiş ise de; davacı vekili dava dilekçesi ile ürünün davalı … mağazalarında satıldığının müşterileri tarafından haber verildiğini belirtmek suretiyle ürünün halen kamu oyunun görebileceği şekilde sergilendiğini ikrar ettiğinden, davalı taraf … Aydınlatma Elemanının Fransa Fikri Mülkiyet Bürosu’ndan 08/04/2016 tarihinde alınmış aslını ve tercümesini dosyaya sunduğundan, belgenin alındığı 08/04/2016 tarih dava tarihinden sonraya ilişkin olması sebebiyle, dava tarihinde geçerli olduğu bu hali ile sübuta ermiştir. Bilirkişiler sunulan belgeler üzerinden inceleme yapmıştır. Yetkili merci tarafından tasdik edilerek verilen belgenin geçerliliğinin yeniden sorulması gerekmez. Her ne kadar tercümeler noter tasdikli değil ise de, HMK 223.maddesinde “yabancı dilde yazılmış belgeye dayanan taraf, tercümesini de mahkemeye sunmak zorundadır. Mahkeme kendiliğinden veya tarafların talebi üzerine belgenin resmi tercümesini de isteyebilir ” hükmü uyarınca resmi tercümeyi talep edip etmeme mahkemenin takdirine bırakılmış olup, mahkemece mevcut hali ile yetinilmesinde usule aykırılık olmadığndan, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmakla reddine karar verilmiştir. 3- Mahkemece alınan rapor ve raporda bilirkişilerin tasarımlar üzerindeki incelemeyi belgelere dayanarak karşılaştırmalı olarak yaptıklarını belirttikleri, davalı tarafın sunduğu Fransa Fikri Mülkiyet Bürosu’ndan tasarımın tesciline ilişkin belgenin tercüme evrakları ekinde tasarımın görselinin bulunduğu, bilirkişilerin raporunda, tasarım tescilinin aramasının yapılacağı …inpi.fr internet sitesinden araştırma yapılarak rapor düzenlendiğine ilişkin bilgi olmadığı, davacı tarafça sunulan hukuki mütalaada … internet sitesinden inceleme yapılarak rapor düzenlendiği bilgisinin verildiği, mahkemece dosyada alınan raporlar dayanak alınarak karar verildiği, hukuki mütalaaya atıf yapılmadığından, davacı vekilinin … internet sitesinden yapılan araştırmasında; “verilerin sadece referans için olduğu, verilerin hiçbir koşulda yasal veya ekonomik olarak kritik kararların temelini oluşturmaması gerektiği ve sadece yetkili sınai mülkiyet hizmetleri tarafından yayınlanan resmi kopyaların kanıt niteliği taşıdığı.” sonucuna ulaşıldığını, hükümsüzlük gibi telafisi imkansız hukuki yaptırımlara … internet sitesinden yapılan arama ile karar verilemeyeceğine ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığından reddi gerekmiştir. Yargılama aşamasında Yargıtay’ın Yerleşik İçtihatlarına ve Yargıtay 11.HD.’nin 2000/4618 Esas, 2000/5754 Karar, 19.06.2000 tarihli kararı uyarınca, Fransa Fikri Mülkiyet Bürosu’ndan davaya konu gerekli belgelerin istenmesi ve alanında uzman bilirkişiler tarafından tekrar inceleme yapılması gerektiği konusunda talepte bulundukları halde mahkemenin, hiçbir belge aslını değerlendirmeye almadan hüküm kurduğunu iddia etmiş ise de; … Aydınlatma Elemanının Fransa Fikri Mülkiyet Bürosu’ndan 08/04/2016 tarihinde alınmış aslı ve tercümesi dosyaya sunulduğundan, Bilirkişiler sunulan belgeler üzerinden inceleme yapmıştığından, yetkili merci tarafından tasdik edilerek verilen belgenin geçerliliğinin yeniden sorulması gerekmediğinden, rapor hüküm kurmaya elverişli olduğundan, bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
12.05.17 tarihli Uzman Görüşü’nün Tasarım Tescili ile Ürün Karşılaştırılması başlıklı bölümün son paragrafındaki “Tasarımcının tasarım özgürlüğü açısından son derece geniş bir alana sahip olduğu aydınlatma elemanı tasarımında … markalı aydınlatma elemanının 2008/01013 nolu tasarım tesciline bilgilenmiş kullanıcı tarafından ayırt edilemeyecek kadar benzer üretilmiş olması nedeniyle, … markalı aydınlatma elemanı … nolu ‘Aydınlatma Elemanı’ tasarım tescilinin koruma kapsamına tecavüz oluşturmaktadır.” şeklindeki tespitinden anlaşıldığı üzere, … aydınlatma elemanının, müvekkilinin tasarımı ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu ve koruma kapsamına tecavüz oluşturduğu aşikâr olduğu halde mahkemece aleyhe hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiğini iddia etmiş ise de; HMK 282.maddesi uyarınca hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği gibi, HMK 293.maddesi uyarınca taraflar dava konusu olayla ilgili uzmandan bilimsel mütalaa alarak mahkemeye sunabilirler. HMK 198.madde uyarınca kanuni istisnalar dışında hakim delilleri serbestçe değerlendirir. Hukuki mütalaa yönünden mahkemece hükme esasa alınacağına ilişkin hukukumuzda istisnai hüküm olmadığından, mütalaa da dosyadaki raporla çelişkili beyanların olması aykırılığın giderilmesini gerektirir nitelikte olmadığından, mahkemece bilirkişi raporuna dayanma sebepleri açıklandığından, istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. Davalı – karşı davacı vekili istinafa cevap dilekçesi ile; Mahkeme hükmünün 5. fıkrasında davalı karşı davacı müvekkili lehine 2.860,00 TL ücreti vekalete hükmedilmesi gerekirken 15.550,00 TL olarak hükmedildiğinden, maddi hatanın düzeltilmesini, hüküm fıkrasının 6. maddesinde hükümsüzlük davalarının kabulüne karar verilmesine rağmen, davacı tarafa ait 2008/01013 sayı ile tescilli markanın sicilden terkinine karar verilmediğinden, hüküm fıkrasına eklenmesini talep etmiştir. Hükümlerin tashihi HMK 304.maddede ” Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece re’sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmiş ise hakim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir. Tashih kararı verildiği taktirde düzeltilen hususlarla ilgili karar, mahkemede bulunan nüshalar ile verilmiş olan suretlerin altına veya bunlara eklenecek ayrı bir kağıda yazılır, imzalanır ve mühürlenir,” Hükümlerin tavzihi 6100 Sayılı HMK 305. maddede; “Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya aykırılığın giderilmesini isteyebilir.” Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar veya yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilmez ve değiştirilemez. Hükümlerin tavzih usulü 6100 Sayılı HMK 305. Maddede; “Tavzih, dilekçeye tarafların sayısı kadar nüsha eklenmek suretiyle hükmü veren mahkemeden istenebilir” şeklinde düzenlenmiştir. Maddelerin düzenlemesinden açıkça anlaşıldığı üzere; İlk derece mahkemesinin kararı Bölge Adliye Mahkemesi veya Yargıtay tarafından istinaf yada temyiz talebi sonucu bozularak ortadan kaldırılmadığı sürece, gerekçeli kararlardaki tashih ve tavzih taleplerinin kararın verildiği mahkemeden istenmesi gerektiğinden, davalı karşı davacı vekilinin “hükümsüzlük davalarının kabulüne karar verilmesine rağmen, davacı tarafa ait … sayı ile tescilli markanın sicilden terkinine karar verilmediğinden, hüküm fıkrasına eklenmesi” talebi maddi hata kapsamında kalmadığı gibi, mahkemece verilen hükmün genişletilmesi niteliğinde olduğundan, tavzihi düzenleyen 6100 Sayılı HMK 305. maddesindeki; “Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar veya yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilmez ve değiştirilemez.” hükmü uyarınca mümkün olmadığından, davacı karşı davalı tarafın istinaf sebebi uyarınca hükümsüzlüğe ilişkin kararın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerektiğinden, bu hali ile sonuca da etkili olmadığından, maddi hata düzeltilmesi ve hükmün açıklanması taleplerinin istinaf aşamasında nazara alınmasına ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davacı – karşı davalı vekilinin marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, maddi – manevi tazminat ile itibar tazminatının tahsiline ilişkin dava yönünden istinaf taleplerinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, marka hükümsüzlüğüne ilişkin karşı dava yönünden istinaf talebinin kabulü ile yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı- karşı davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE, 2- 6100 Sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul (kapatılan) 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 2015/113 Esas, 2017/75 K. Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davacı- karşı davalının 2018/01013 tescil numaralı endüstriyel tasarıma ilişkin marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, maddi – manevi tazminat ile itibar tazminatı talebinin REDDİNE, 4- Davalı- karşı davacının … tescil numaralı endüstriyel tasarımın marka hükümsüzlüğüne ilişkin karşı davanın REDDİNE, 5- Davalı – karşı davacı tarafın tavzih ve tashih taleplerinin REDDİNE, 6- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 6-a-Asıl dava yönünden 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince 59,30 TL maktu karar harcının peşin alınan 2.732,40TL’den mahsubu ile fazla yatırılan 2.673,10 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep davacı-karşı davalıya İADESİNE, 6/b- Karşı dava yönünden 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince 59,30 TL maktu karar harcından peşin yatırılan 27,70 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 31,60 TL harcın davalı-karşı davacıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 6/c- Asıl dava yönünden davalı-karşı davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre; tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi talebi yönünden 5.900,00 TL maktu, maddi tazminat yönünden tarifenin 13/4 maddesi gereğince 5.900,00 TL maktu, manevi tazminat yönünden 5.900,00 TL maktu ve itibar tazminatı yönünden tarifenin 13/4 maddesi uyarınca 5.900,00 TL’ki toplam 23.600,00 TL vekalet ücreti tahsili gerekmekte ise de, davalı- karşı davacı tarafça vekalet ücreti yönünden istinaf talebinde bulunulmadığından ilk derece mahkemesince takdir edilen 15.550,00 TL vekalet ücretinin davacı- karşı davalıdan tahsil edilerek davalı-karşı davacıya VERİLMESİNE, 6/d- Karşı dava yönünden davacı-karşı davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, 5.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsiliyle davacı-karşı davalıya VERİLMESİNE, 6/e- Davacı-karşı davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 6/f- Davalı-karşı davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 7- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 7/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı-karşı davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde İADESİNE, 7/b- İstinaf yargılaması için davacı-karşı davalı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 26,40 TL posta gideri olmak üzere toplam 112,10 TL’nin davalı karşı davacıdan tahsiliyle davacı karşı davalıya VERİLMESİNE, 7/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 8- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi 24/06/2021