Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/302 E. 2021/688 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/302
KARAR NO : 2021/688
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul(kapatılan) 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 09/05/2017
NUMARASI: 2014/226 E. 2017/67 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 17/06/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davalı … tarafından yapımı gerçekleştirilen “…” adlı dizinin, hikaye ve konusunun tarafına ait “…” isimli kitap ve senaryodan intihal yoluyla dizi film haline getirildiğinin tespit edilmesini, mahkemece resen tecavüzün ref’i ve men’i için “…” adlı dizinin yapımının durdurulmasını, diziye ait reklamların internet ve yazılı basın dahil olmak üzere her türlü mecrada derhal durdurulmasını, açılmış internet tanıtım sitelerinin derhal kapatılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Müvekkili kurumun yerleşim yeri Ankara olduğundan, davanın yetkili Ankara FSHHM’ne gönderilmesini, müvekkilinin dava konusu diziyi “…Ltd.Şti” ile 11/09/2014 tarihinde imzalanan sözleşmeye istinaden yayınladığını, sözleşme gereği Fikri ve Sınai Mülkiyet konusu olan bir hak veya menfaatin ihlal edilmesi halinde her türlü idari, hukuki, cezai ve mali sorumluluğun firmaya ait olduğunu, davanın … Ltd Şti’ne ihbar edilmesini, dava konusu dizi ile davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği senaryo arasında hiçbir benzerliğin olmadığını, senaryoda mevcut pek çok unsurun her dönem dizisinde bulunabileceğini, diğerlerinden ayırt edici bir özellik arz etmediğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; ”…Her iki raporda farklı neticelere ulaşıldığı, ilk rapor davalı tarafa ait olan dizinin işleme olmadığı, ikinci rapor ise dizinin işleme eser olduğa, davacı tarafından izin alınmadan oluşturulduğu” şeklinde görüşlerini bildirdikleri, tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporları ve deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının “…” dizi filmi senaryosunun olay öngörüsünde davacının “…” isimli kitabından uyarlandığı, uyarlama şeklinin ise serbest uyarlama değil kanaatine varılarak;Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; bilirkişi raporları ve deliller incelendiğinde; “…” isimli … de yayımlanmış olan dizinin, davacının … isimli polisiye romanından izinsiz işleme, serbest uyarlama (esinleme) olduğunun tespitine,Söz konusu dizinin yayının durdurulması ve internetten erişiminin engellenmesine yönelik taleplerinin dizi gösterimde olmadığından konusuz kaldığından reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; 1-Mahkemece, izinsiz işleme olduğu kabul edilmesine rağmen “…” isimli … de yayımlanmış olan dizinin, davacının … isimli polisiye romanından izinsiz işleme, serbest uyarlama (esinleme) olduğunun tespitine, dizinin yayının durdurulması ve internetten erişiminin engellenmesine yönelik taleplerinin dizi gösterimde olmadığından konusuz kaldığından reddine karar verildiğini, dilekçe ekinde sundukları 500’e yakın farklı URL üzerinden internette halen yayın yapıldığından tedbir yolu ile durdurulmasını,2-Mahkemece alınan 15/10/2015 havale tarihli raporu sunan heyetteki … uzun zaman … çalıştıklarını ve raporda … aklar şekilde, izinsiz işleme, intihal olmadığı yönünde rapor verdiklerini, itiraz üzerine alınan 10/03/2016 tarihli raporda bilirkişilerin uyarlama türlerini dünya doktrinleri ile açıkladıklarını, sonuç kısmında dizinin, davacının romanının serbest uyarlaması ile izinsiz işleme sonucu oluşturulduğunu tespit ederek takdiri mahkemeye bıraktıklarını, bilirkişi raporunda “esinlenme” nin izinsiz işleme anlamına geldiği açıklanmakla birlikte davalı tarafın beyan ettiği şekilde yanlış anlaşılmaya meydan verilmemesi için hükümden çıkarılmasını,3-Gerekçeli kararın 7.bendinde ” davalının “…” dizi filmi senaryosunun olay öngörüsünde davacının … isimli kitabından uyarlandığı, uyarlama şeklinin ise serbest uyarlama değil kanaatine varılmış, bu itibarla davacının intihal iddiasının reddiyle aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.” ibaresiyle, serbest uyarlama şeklinde izinsiz işletme olduğu gerekçesi yazılırken maddi hata yapılarak “değil” ifadesinin yazıldığını, mahkemenin kapatılması sebebiyle maddi hata düzeltilmesi taleplerinin istinaf aşamasında nazara alınarak, gerekçeden çıkarılmasını,4-Dizinin temel taşlarını oluşturan karakterler ile romanın taşlarını oluşturan karakterlerin benzerlikten öte kopyalama derecesinde örtüştüğünü, davalı tarafın bu durumu görmezden gelerek eserin alakasız olduğunu, ilham almakla sınırlı kalındığını savunmasının dayanaksız olduğundan davalı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; 1-Mahkeme kararının hüküm kısmının l. bendinde “Davacının davasının kısmen kabul, kısmen reddiyle; “…” isimli … yayımlanmış olan dizinin, davacının … isimli polisiye romanından izinsiz işleme serbest uyarlama (esinlenme) olduğunun tespitine” karar verildiğini, serbest uyarlamaların (esinlenmeler) telif hukukumuza göre herhangi bir telif ihlali oluşturmadığından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı ve değerlendirmeyle hüküm kurulmasının hatalı olduğunu,2-Davacının yeni olduğunu iddia ettiği senaryoda mevcut pek çok unsurun her dönem dizisinde bulunabilecek nitelikte olup, diğerlerinden ayırt edici özellik kabul edilemeyeceği, 3-Müvekkili Kurumun, dava konusu diziyi … İle 11/09/2014 tarihli sözleşmeye istinaden yayınladığını, sözleşmenin 5/8. maddesinde fikri ve sınai mülkiyet konusu olan bir hak ihlal edildiğinde buradan kaynaklanan her türlü hukuki, cezai ve mali sorumluluk firmaya ait olduğu kabul edildiğinden, husumetin dizi yapımcısı ve senariste yöneltilmesi gerektiği gibi, davacının eserini yayınlatması nedeniyle tüm telif haklarını yayın evine devretmiş olabileceğinden, davanın aktif ve pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini,4-Hükme esas alınan ve itiraz ettikleri 03.01.2017 (kayıt veya havale tarihli) Ek Bilirkişi raporunun sonuç bölümünde; “15.10.2016 tarihli raporda söz edilen “serbest yararlanma” kavramı ile ifade edilen bir literatür bilgisi bulunmadığı, serbest yararlanma deyimi ile anlatılmak istenilenin, sinema ve televizyon literatüründeki karşılığının “serbest uyarlama” olması gerektiği, 15.10.2015 tarihli raporun sonuç kısmında varılan “serbest yararlanma” ile oluşturulduğu kanaati”, uyarlamanın varlığını teyit ettiği, raporun sonuç bölümünde “bir izinsiz işleme ya da intihal olmadığı” kanaatinin, kendisiyle çelişir şekilde ifade edildiği, her iki raporda heyetin farklı neticelere ulaştığını, ilk rapor davalı tarafa ait olan dizinin işleme olmadığını, ikinci rapor ise dizinin işleme eser olduğu davacı tarafından izin alınmadan oluşturulduğu kanaatini bildirdiği,Usul hukuku ve yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca raporun anlaşılabilir, denetime elverişli olması gerektiğini, bilirkişilerin raporlarında önceki iki raporu yanlış değerlendirerek afaki değerlendirmeler ile yetinip, takdiri mahkemeye bıraktıklarını, bu şekilde sunulan raporun kabulü ve hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, Mahkemece alınan 15.10.2015 havale tarihli raporun, konusunda uzman, akademisyen ve sektörden kişilerden oluşan bilirkişi kurulu tarafından düzenlendiğini, dava konusu hususun teknik yönlerini denetime ve hüküm kurmaya elverişli şekilde açıklandığını, dava konusu eserlerin karşılaştırılması sonucu ortada izinsiz işleme yada intihalin söz konusu olmadığının rapor edildiğini, 10.03.2016 tarihli 2. bilirkişi raporunda da herhangi bir telif ihlalinden söz edilmediğini, ikinci raporun ilk raporu teyit ettiğini, ek raporun, bu iki raporu da yeterince irdelemeden, raporda yer almayan ibareleri yer alıyormuşçasına afaki bir dille yorumlayarak hüküm kurmaya elverişli olmayan ibarelerle takdiri mahkemeye bıraktığını, ilk rapor haklı olduklarını tevsik etmekte olup ilk bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, İstanbul 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/05/2017 tarihli 2014/226 Esas ve 2017/67 Karar sayılı kararın bozularak ortadan kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı tarafın talebi; TRT tarafından yapımı gerçekleştirilen “…” adlı dizinin, hikaye ve konusunun tarafına ait “…” isimli kitap ve senaryodan intihal yoluyla dizi film haline getirildiğinin tespiti, mahkemece tecavüzün ref’i ve men’i için “…” adlı dizinin yapımının ve diziye ait reklamların internet ve yazılı basın dahil her türlü mecrada durdurulması, açılmış internet tanıtım sitelerinin kapatılmasına ilişkindir.Mahkemece; Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporları ve deliller bir bütün olarak değerlendirilerek davacının “…” dizi filmi senaryosunun olay öngörüsünde davacının “…” isimli kitabından uyarlandığı, uyarlama şeklinin ise serbest uyarlama değil (-değil- kelimesi maddi hata olarak yazılmış) kanaatine varılarak; “…” isimli TRT de yayımlanmış olan dizinin, davacının … isimli polisiye romanından izinsiz işleme, serbest uyarlama (esinleme) olduğunun tespitine,Söz konusu dizinin yayının durdurulması ve internetten erişiminin engellenmesine yönelik taleplerinin dizi gösterimde olmadığından konusuz kaldığından reddine, karar verilmiştir. Mahkemece alınan 15/10/2015 tarihli bilirkişi raporu ile; FSEK 1. maddede “Eser: sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat eserleri ” olarak tanımlandığı,FSEK 15/3. maddede ” Bir eserin kimin tarafından vücuda getirildiği ihtilaflı ise, yahut herhangi bir kimse eserin sahibi olduğunu iddia etmekti ise, hakiki sahibi hakkının tespitini mahkemeden isteyebilir”Tecavüzün ref’ini düzenleyen 66. madde: Manevi ve mali hakları tecavüze uğrıyan kimse tecavüz edene karşı tecavüzün ref’ini dava edebilir.Tecavüz, hizmetlerini ifa ettikleri sırada bir işletmenin temsilcisi veya müstahdemleri tarafından yapılmışsa işletme sahibi hakkında da dava açılabilir.Tecavüz edenin veya ikinci fıkrada yazılı kimselerin kusuru şart değildir.Mahkeme, eser sahibinin manevi ve mali haklarını, tecavüzün şümulünu, kusurun olup olmadığını, varsa ağırlığını ve tecavüzün ref’i halinde tecavüz edenin düçar olması muhtemel zararları takdir ederek halin icabına göre tecavüzün ref’i için lüzumlu göreceği tedbirlerin tatbikına karar verir. Mali haklara tecavüze ilişkin 68. Madde; – (Değişik: 23/1/2008-5728/137 md.)Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya hertürlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.İzinsiz çoğaltılan kopyalar satışa çıkarılmamışsa hak sahibi çoğaltılmış kopyaların, çoğaltmaya yarayan film, kalıp ve benzeri araçların imhasını veya üretim maliyet fiyatını geçmeyecek uygun bir bedel karşılığında kendisine verilmesini ya da sözleşme olması durumunda isteyebileceği miktarın üç kat fazlasını talep edebilir. Bu husus, izinsiz çoğaltanın hukuki sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.İzinsiz çoğaltılan kopyalar satışa çıkarılmışsa hak sahibi, tecavüz edenin elinde bulunan nüshalar hakkında ikinci fıkradaki şıklardan birini kullanabilir.İkinci ve üçüncü fıkraların eser sahibinden başka hak sahiplerince uygulanabilmesi için eser sahibinin bu Kanunun 52 nci maddesine uygun yazılı çoğaltma izni aranır.Hak sahiplerinden biri, ikinci ve üçüncü fıkralar uyarınca talepte bulunduklarında Ceza Muhakemesi Kanununun el koymaya ilişkin hükümleri delil elde etmek amacı dışında uygulanmaz.Bedel talebinde bulunan kişi, tecavüz edene karşı onunla bir sözleşme yapmış olması halinde haiz olabileceği bütün hak ve yetkileri ileri sürebilir. Tecavüzün men’i davasını düzenleyen 66. Madde: Mali veya manevi haklarında tecavüz tehlikesine maruz kalan eser sahibi muhtemel tecavüzün önlenmesini dava edebilir. Vakı olan tecavüzün devam veya tekrarı muhtemel görülen hallerde de aynı hüküm caridir.66 ncı maddenin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarının hükümleri burada da uygulanır.Aynı yasanın madde 70’te– (Değişik birinci fıkra: 7/6/1995 – 4110/22 md.) Manevi hakları haleldar edilen kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat ödenmesi için dava açabilir. Mahkeme, bu para yerine veya bunlara ek olarak başka bir manevi tazminat şekline de hükmedebilir.Mali hakları haleldar edilen kimse, tecavüz edenin kusuru varsa haksız fiillere mütaallik hükümler dairesinde tazminat talep edebilir.Birinci ve ikinci fıkralardaki hallerde, tecavüze uğrayan kimse tazminattan başka temin edilen karın kendisine verilmesini de istiyebilir. Bu halde 68 inci madde uyarınca talep edilen bedel indirilir. düzenlemeleri mevcuttur.Mahkeme tarafından alınan bilirkişiler Yapımcı, Yönetmen, Senarist Dr. …, Senarist, Yazar, Yönetmen … ile öğretim üyesi … tarafından düzenlenmiş 15/10/2015 tarihli heyet raporunda; … öyküsü ile …; … adlı dizinin, olay örgüsü ve ana karakterler bağlamında aralarında benzerlik bulunmadığı, … dizisinin ana konu, temel hikaye ve karakterler yönünden davacıya ait … öyküsü’ne benzemediği, davacı tarafın iddia ettiği benzerliklerin bir döneme ait hikaye alt yapısını kullanmaktan kaynaklandığı, telif konusunun temelini teşkil eden, esere şahsiyet katan ve onu diğerlerinden farklılaştıracak söz konusu iki eser arasında bulunmadığı, ortada izinsiz işleme veya intihal olmadığı, … adlı dizinin serbest yararlanma ile oluşturulduğu, İletişim fakültesi öğretim görevlisi Prof. …, İstanbul Üniversitesi iletişim fakültesi öğretim görevlisi DR. …’ dan oluşan heyetinin sunduğu 10/03/2016 tarihli bilirkişi raporunda; roman ve dizinin anlatım farklılıkları, araçsal özellikleri, dilsel bir metinin görsel bir metine aktarılmasındaki teknik farklılıklar ve hedef kitlenin beklentileri gibi faktörlerle metin karakter ve olayların değişebildiği, ana tema , olayların gelişimi ve karakterlerin benzerliği bakımından, ” kaynağı işlenmemiş bir malzeme olarak ele alıp, yeni bir eser yaratmak için kullanmak ” şeklinde uyarlama olduğu, İletişim fakültesi öğretim görevlisi Prof. …, İstanbul Üniversitesi iletişim fakültesi öğretim görevlisi DR. … oluşan heyete Dr. … eklenmek suretiyle alınan 27/01/2017 tarihli bilirkişi raporunda; öğretide metnin ekrana taşınmasında sürecin aktarma, yorumlama ve benzetme olarak ele alındığını, 15/10/2015 tarihli rapordaki görüşün “serbest uyarlama” olarak değerlendirilmesi gerektiği, uyarlama işlemenin bir türü olduğu için, … adlı dizinin, davacı eseri olan kitaptan izinsiz olarak işlenmek suretiyle oluşturulduğu, görüşlerinin bildirildiği tespit edilmiştir.1-Davacı tarafın ilk istinaf sebebi; Mahkemece, izinsiz işleme olduğu kabul edilmesine rağmen, dizi gösterimde olmadığından konusuz kaldığından, dizinin yayının durdurulması ve internetten erişiminin engellenmesine yönelik taleplerinin reddine karar verildiğini, dilekçe ekinde sundukları 500’e yakın farklı URL üzerinden internet üzerinden halen yayın yapıldığından tedbir yolu ile durdurulmasına karar verilmesine ilişkindir.HMK’nun 390/1.maddesinde; “İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden, dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir” düzenlemesi mevcuttur. Mahkemece 09/05/2017 tarihinde nihai karar verilmiş ise de; karar aleyhine taraf vekillerince istinaf yasa yoluna başvurulmuş olup, davacı vekili tarafından istinaf dilekçesinin sunulduğu 07/09/2107 tarihi itibariyle istinaf talepleri yönünden karar verilmediğinden, dosya halen derdest olduğundan, HMK 390/1 maddesindeki düzenleme uyarınca tedbir talebinin İstanbul(Kapatılan) 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nden talep edilmesi gerekip, İstanbul(Kapatılan) 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin kapatıldığı beyan edildiğinden, HSK kararı uyarınca Kapatılan 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin dosyalarının devredildiği mahkemeden istenmesi gerektiğinden, istinaf sebebi bu nedenle yerinde olmadığından reddi gerekmiştir.2-Davacı vekili, mahkemece alınan 10/03/2016 tarihli raporda bilirkişilerin uyarlama türlerini dünya doktrinleri ile açıkladıklarını, sonuç kısmında dizinin, davacının romanının serbest uyarlaması ile izinsiz işleme sonucu oluşturulduğunu tespit ederek takdiri mahkemeye bıraktıklarını, bilirkişi raporunda “esinlenme” nin izinsiz işleme anlamına geldiği açıklanmakla birlikte davalı tarafın beyan ettiği şekilde yanlış anlaşılmaya meydan verilmemesi için hükümden çıkarılmasını istemiştir.3-Davacı tarafın son istinaf sebebi gerekçeli kararın 7. bendinde “Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; bilirkişi raporları ve deliller incelendiğinde davacının “…” dizi filmi senaryosunun olay öngörüsünde davacının … isimli kitabından uyarlandığı, uyarlama şeklinin ise serbest uyarlama değil kanaatine varılmış, bu itibarla davacının intihal iddiasının reddiyle aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.” şeklindeki cümle içerisinde bulunan ve maddi hata yapılarak yazılan “değil” ifadesinin, gerekçeden çıkarılmasına ilişkindir.Davacı tarafın 2 ve 3. maddedeki talebi hükmün tashih(düzeltilmesi) ve tavzihine(açıklanmasına) ilişkindir.Hükümlerin tashihi HMK 304.maddede ” Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece re’sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmiş ise hakim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir. Tashih kararı verildiği taktirde düzeltilen hususlarla ilgili karar, mahkemede bulunan nüshalar ile verilmiş olan suretlerin altına veya bunlara eklenecek ayrı bir kağıda yazılır, imzalanır ve mühürlenir,”Hükümlerin tavzihi HMK 305. maddede; “Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya aykırılığın giderilmesini isteyebilir.”Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar veya yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilmez ve değiştirilemez.Hükümlerin tavzih usulü HMK 305. Maddede; “Tavzih, dilekçeye tarafların sayısı kadar nüsha eklenmek suretiyle hükmü veren mahkemeden istenebilir” şeklinde düzenlenmiştir.Maddelerin düzenlemesinden açıkça anlaşıldığı üzere; ilk derece mahkemesinin kararı Bölge Adliye Mahkemesi veya Yargıtay tarafından istinaf yada temyiz talebi sonucu bozularak ortadan kaldırılmadığı sürece, gerekçeli kararlardaki tashih ve tavzih taleplerinin kararın verildiği mahkemeden istenmesi gerekip, İstanbul(Kapatılan) 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin kapatılması sebebiyle, HSK kararı uyarınca ilgili mahkemenin dosyalarının devredildiği mahkemeden istenmesi gerektiğinden, maddi hata düzeltilmesi taleplerinin istinaf aşamasında nazara alınarak gerekçeden çıkarılmasına ilişkin istinaf sebebi de yerinde olmadığından reddine karar verilmiştir.1-Davalı tarafın ilk istinaf sebebi, Mahkeme kararının hüküm kısmının l. bendinde “Davacının davasının kısmen kabul, kısmen reddiyle; ” …” isimli TRT’de yayımlanmış olan dizinin, davacının … Osmanlı …isimli polisiye romanından izinsiz işleme serbest uyarlama (esinlenme) olduğunun tespitine” karar verildiğini, serbest uyarlamaların (esinlenmeler) telif hukukumuza göre herhangi bir telif ihlali oluşturmadığından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı ve değerlendirmeyle hüküm kurulmasının hatalı olduğuna ilişkindir.Mahkemece; 27/01/2017 tarihli raporun 2. maddesinde yer alan; 10.03.2016 tarihli bilirkişi raporunda dizinin, davacı tarafa ait kitaptan uyarlandığı neticesine ulaşılmıştır. Uyarlama türü olarak “Esinlenme/Benzetme; Kaynak eserden yararlanılsa da amaç başka bir sanat eseri ortaya koymak.” veya “Kaynağı işlenmemiş bir malzeme olarak ele alıp yeni bir eser yaratmak için kullanmak” şeklinde bir uyarlamadan söz edilebilir. Tespitinden hareketle hüküm fıkrasında;-Davacının davasının kısmen kabul kısmen reddiyle; “…” isimli TRT de yayımlanmış olan dizinin, davacının … isimli polisiye romanından izinsiz işleme, serbest uyarlama (esinleme) olduğunun tespitine karar verilmiştir.Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 07.07.2008 tarihli 2007/7226 esas ve 2008/9041 sayılı kararında; “FSEK.nun 1/B.a bendindeki hususiyet unsurunun eserin bütünü itibariyle göz önüne alınması gerekir. Şayet eserin bütününe hakim olan hususiyet unsuru, dava konusu eserde de esinlenme serbestisini aşacak ve baskın unsur oluşturan nitelikte ise, bu takdirde dava konusu reklam filmlerinin bağımsız birer eser olduklarından söz edilemeyecektir. Ancak, mahkemece alınan bilirkişi raporlarında yukarıda açıklanan hususiyet unsuru bakımından yeterli değerlendirme içermemesi, anılan unsurun niteliği itibariyle hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği bir husus olmayıp, teknik bilgi gerektirmesine göre, davacının eserleri ile dava konusu reklam filmlerinin hususiyet unsuru bakımından değerlendirilmesi için yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir” şeklindeki tespiti ile kararın davacı yararına bozulmasına karar vermiştir.Alınan bilirkişi raporunda “…” isimli eserde esinlenme olduğu tespit edilmesine rağmen, esinlenme serbestisini aşacak ve baskın unsur oluşturan nitelikte olup olmadığı yeterince tartışılmamış olduğundan, davalı vekilinin istinaf sebebinin yerinde olduğundan kabulüne karar verilmiştir. 2-Davalı vekili; davacının yeni olduğunu iddia ettiği senaryoda mevcut pek çok unsurun her dönem dizisinde bulunabilecek nitelikte olup, diğerlerinden ayırt edici özellik kabul edilemeyeceğini ileri sürmüştür.Bilirkişiler tarafından sunulan her iki raporda, davacıya ait “…” isimli polisiye roman ile “…” isimli dizinin 19.yüzyılda geçen dönem eseri olup, dönem dizisi olması sebebiyle her dönem dizisinde olabilecek pek çok unsuru içerdiği tespit edilmiş, ancak tek başına ayırt edici unsur olarak kabul edilmediğinden, davalı vekilinin istinaf sebebinin yerinde olmadığından reddi gerekmiştir.3-Tecavüzün ref’ini düzenleyen 66. madde: Manevi ve mali hakları tecavüze uğrıyan kimse tecavüz edene karşı tecavüzün ref’ini dava edebilir.Tecavüz, hizmetlerini ifa ettikleri sırada bir işletmenin temsilcisi veya müstahdemleri tarafından yapılmışsa işletme sahibi hakkında da dava açılabilir. Mali haklara tecavüze ilişkin 68. Madde; – (Değişik: 23/1/2008-5728/137 md.) Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya hertürlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, hükümlerini ihtiva etmekte olup, davalı kurum tecavüz oluşturduğu iddia edilen “…” isimli diziyi televizyonda yayınlamak suretiyle 68.madde kapsamındaki görüntü nakline yarayan araçlarla umuma ileten tanımında kaldığından, … İle 11/09/2014 tarihli sözleşmenin 5/8.maddesi, sözleşmenin taraflarını bağlayıcı, iç ilişkiyi düzenleyen hüküm olması sebebiyle, sözleşmenin tarafı olmayan davacıya karşı ileri sürülemeyeceğinden, davalı tarafın davanın aktif ve pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğine ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığından reddine karar verilmesi gerekmiştir.4-Davalı vekili; hükme esas alınan ve itiraz ettikleri 03.01.2017 (kayıt veya havale tarihli) Ek Bilirkişi raporunun sonuç bölümünde; “15.10.2016 tarihli raporda söz edilen “serbest yararlanma” kavramı ile ifade edilen bir literatür bilgisi bulunmadığını, serbest yararlanma deyimi ile anlatılmak istenilenin, sinema ve televizyon literatüründeki karşılığının “serbest uyarlama” olması gerektiğini, 15.10.2015 tarihli raporun sonuç kısmında varılan serbest yararlanma” ile oluşturulduğu kanaati”nin, uyarlamanın varlığını teyit ettiğini, raporun sonuç bölümünde “bir izinsiz işleme ya da intihal olmadığı” kanaatinin, kendisiyle çelişir şekilde ifade edildiğini, her iki raporda heyetin farklı neticelere ulaştığını, ilk rapor davalı tarafa ait olan dizinin işleme olmadığını, ikinci rapor ise dizinin işleme eser olduğu davacı tarafından izin alınmadan oluşturulduğu kanaatini bildirdiğini, usul hukuku ve yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca raporun anlaşılabilir, denetime elverişli olması gerektiğini, bilirkişilerin raporlarında önceki iki raporu yanlış değerlendirerek afaki değerlendirmeler ile yetinip, takdiri mahkemeye bıraktıklarını, bu şekilde sunulan raporun kabulü ve hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, Mahkemece alınan 15.10.2015 havale tarihli raporun, konusunda uzman, akademisyen ve sektörden kişilerden oluşan bilirkişi kurulu tarafından düzenlendiğini, dava konusu hususun teknik yönlerini denetime ve hüküm kurmaya elverişli şekilde açıklandığını, dava konusu eserlerin karşılaştırılması sonucu ortada izinsiz işleme yada intihalin sözkonusu olmadığının rapor edildiğini, 10.03.2016 tarihli 2. bilirkişi raporunda da herhangi bir telif ihlalinden söz edilmediğini, ikinci raporun ilk raporu teyit ettiğini, ek raporun, bu iki raporu da yeterince irdelemeden, raporda yer almayan ibareleri yer alıyormuşçasına afaki bir dille yorumlayarak hüküm kurmaya elverişli olmayan ibarelerle takdiri mahkemeye bıraktığını, ilk rapor haklı olduklarını tevsik etmekte olup, ilk bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür. Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca bilirkişi raporlarının oluşa uygun ve mahkeme denetimine açık, tereddüte meydan vermeyecek açıklıkta olması gerekir. Mahkemece alınan 13/10/2016 tarihli rapor ” kaynağı işlenmemiş bir malzeme olarak ele alıp, yeni bir eser yaratmak için kullanmak ” şeklinde uyarlama olduğu,13/10/2016 tarihli rapordaki heyete sadece Dr. … eklenmek suretiyle alınan 27/01/2017 tarihli rapor ise; uyarlama işlemenin bir türü olduğu için, … adlı dizinin, davacı eseri olan kitaptan izinsiz olarak işlenmek suretiyle oluşturulduğu, yönünde tesis edilmiş olup, 13/10/2016 tarihli raporda uyarlama olduğu belirtilmekle birlikte “kaynağı işlenmemiş bir malzeme olarak ele alıp, yeni bir eser yaratmak için kullanmak ” şeklindeki belirtmenin 27/01/2017 tarihli rapordaki “uyarlama işlemenin bir türü olduğu” tespiti ile çeliştiği, çelişkiyi ortadan kaldırır mahkeme denetimine açık kesin bilgilerin verilmediği, ayrıca raporun 15/10/2015 tarihli rapor ile açık aykırılık oluşturduğu ve aykırılığın giderilmediği, 27/01/2017 tarihli raporun, 13/10/2016 tarihli rapordaki heyete sadece …eklenmek suretiyle alınması sebebi ile raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek rapor niteliğinde olmadığı saptandığından, davalı vekilinin alınan ilk rapora göre karar verilmesi gerektiği yönündeki istinaf sebebi raporlar arasındaki aykırılık giderilmeden birbirine aykırı hususlar içeren, biri diğerine üstünlük taşımayan raporlardan birine göre karar verilmesi mümkün olmadığından yerinde değil ise de, kendi içerisinde çelişkili ifadeler barındıran 27/01/2017 tarihli rapor esas alınarak ve raporlar arasındaki aykırılık giderilmeden yetersiz ek rapor ile karar verilmesi hatalı olduğundan, bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde olduğundan kabulü gerekmiştir. Davacı vekilinin tüm istinaf sebeplerinin, davalı vekilinin ise 2 ve 3 numaralı istinaf sebeplerinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince reddine, davalı vekilinin 1 ve 4 numaralı istinaf sebeplerinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kabulüne, İstanbul 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09/05/2017 tarihli 2014/226 Esas ve 2017/67 Karar sayılı kararın kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin tüm istinaf sebeplerinin, davalı vekilinin ise 2 ve 3 numaralı istinaf sebeplerinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince REDDİNE,2- Davalı vekilinin 1 ve 4 numaralı istinaf sebeplerinin KABULÜ ile; İstanbul (Kapatılan) 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 09/05/2017 tarih ve 2014/226 E. 2017/67 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- 492 Sayılı Harçlar Kanununa göre alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından istinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL’nın mahsubu ile bakiye kalan 27,90 TL’nın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir KAYDINA,5- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,6- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,7- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,8- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerinin ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 17/06/2021