Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/287 E. 2021/130 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/287 Esas
KARAR NO: 2021/130
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 19/09/2017
NUMARASI: 2015/114 E., 2017/176 K.
DAVALI-BİRLEŞEN DAVADA
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarımın Hükümsüzlüğü ve Menfi Tespit
BİRLEŞEN DAVA KONUSU: Endüstriyel Tasarım Hakkına Tecavüzün Tespiti ve Durdurulması ile Maddi ve Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/02/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı-birleşen davanın davalısı vekili dava dilekçesinde; Yedek parça üreticisi davalı/birleşen davanın davacısı … tarafından, müvekkiline ihtarname çekildiğini ve müvekkilinin tasarlayıp ürettiği … seri no’lu … logolu römork prizinin, kendileri tarafından üretilen ve endüstriyel tasarım olarak tescil edilen 0610 seri no’lu … logolu römork priziyle iltibas oluşturduğunun iddia edildiğini, Beyoğlu …Noterliği’nin 21.10.2014 tarih … yevmiye numaralı davalı/birleşen davanın davacısının ihtarına Bakırköy …Noterliği’nin 24.10.2014 tarih … yevmiye numaralı ihtarlarıyla müvekkili tarafından cevap verildiğini, daha sonra davalı/birleşen davanın davacısı … tarafından, ürünlerde iltibas bulunduğunun tespiti için Bakırköy 2. FSHHM’ne başvurulduğunu ve 215/60 D.iş dosyasında, iki ürün arasında iltibas bulunabileceğine dair verilen bilirkişi raporuna kendileri tarafından süresinde itiraz edildiğini, davalı/birleşen davanın davacısının TPE nezdinde … tescil numarası ile 19.06.2013 tarihinde tescil edilen “…” tasarımının koruma şartlarını hukuken taşımadığından tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, davalı/birleşen davanın davacısı tarafından piyasaya sunulan ve tespite konu edilen ürünün, daha önce başka firmalar tarafından piyasaya sürüldüğünü, … firmasının Türkiye bayisi … Tic. Ltd. Şti’nin bu ürünü Almanya’dan getiren satıcı olduğunu, davalı/birleşen davanın davacısı …’in, 19.06.2013’deki tescilinden yıllar önce 20.04.2011 tarihli ekte sunulan katalogda… seri numaralı olarak 15’li soket vidalı prizlerin satıldığını, …’nın üretici firması olan Almanya’daki … firmasının ekte sundukları orijinal kataloğunda davalı/birleşen davanın davacısının taklit edip tescil ettirdiği ürünün birebir görüldüğünü, … Otomotiv San. Tic Ltd. Şti’nin Ocak 2011 fiyat listesi ve satışa sunduğu ürünün fotoğrafların ekte sunulduğunu, … firmasının Türkiye bayisi … Ltd. Şti’nin ekte sunulan kataloğu ve ürün fotoğraflarından, davalı/birleşen davanın davacısı ürünüyle birebir benzeri olduğunun anlaşılacağını, 1998/99 yılı orijinal kataloğunda da aynı ürünü … ve … kod numaralarıyla gösterdiği ve davalı/birleşen davanın davacısının tescil ettirdiğini, 19.06.2013 tarihinden 15 yıl önce dünyada ve Türkiye’de satışa sunulduğunu, internet üzerinden yapılan kısa araştırmada, davalı/birleşen davanın davacısının tescil ettirdiği ürünün satışına dair pek çok sitenin yanında, … firmasının kataloğunda da aynı ürünün sergilendiğinin görüleceğini belirterek, davalı/birleşen davanın davacısı tarafından TPE nezdinde … tescil numarası ile 19.06.2013 tarihinde tescil ettirilen “…” tescilinin hükümsüzlüğüne, müvekkili ürününün davalı/birleşen davanın davacısı ürünüyle iltibas doğurmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı-birleşen davanın davacısı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilinin yıllar boyunca emek, mesai ve para harcayarak tasarladığı özgün tasarımının kendi adına tescili için 2013 yılında Türk Patent Enstitüsü’ne başvurduğunu, ilgili tasarımın gerekli şartları taşıması hasebiyle TPE’nin 2013/04755 tescil numarası ile 19.06.2013 tarihinde tescil edildiğini ve 554 sayılı Endüstriyel tasarımların korunması hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 12. maddesi gereğince 5 yıl süre ile koruma altına alındığını, müvekkilinin bu tasarım ile halen hem üretim ve hem de pazarlama faaliyetlerine devam ettiğini, davacı/birleşen davanın davalısının, müvekkiline ait tescilli tasarımı taklit ederek piyasaya sürdüğünü, bunun üzerine davacı/birleşen davanın davalısına Beyoğlu … Noterliği’nin 21.10.2014 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesini keşide ederek, müvekkile ait tescilli ve koruma altında bulunan tasarıma ilişkin tecavüzlerin derhal durdurulmasının, aksi halde hukuki yollara başvurulacağının ihtar edildiğini, Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi Hakimliğinin 2015/60 D. İş sayılı dosyası ile tespit ve bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, düzenlenen 15.06.2015 tarihli bilirkişi raporunda müvekkil tarafından üretilen tasarımlar ile davacı/birleşen davanın davalısı tarafından üretilen ürünlerin iltibas yaratacak nitelikte benzer tasarımlar olduğunun tespit edildiğini, davacı/birleşen davanın davalısının, dava konusu tasarımın yenilik ve ayırt edicilik vasfı taşımadığı iddiaları tamamen asılsız olduğunu, davacı/birleşen davanın davalısı tarafından, dosyaya sunulan ve yaratılması her zaman mümkün olan katalogların delil olarak kabul edilmesi mümkün olmadığını, ayrıca söz konusu belgelerde belirtilen tasarımların müvekkilinin tescilli tasarımından farklı olduğunu, müvekkilinin dava konusu tescilli tasarımı yıllar süren Ar-Ge çalışmaları neticesinde meydana getirdiğini ve ilk defa müvekkili tarafından piyasaya sunulduğunu, davacı/birleşen davanın davalısının kötüniyetli olarak müvekkilinin tescilli tasarımını taklit ettiğini ve haksız kazanç sağladığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı-birleşen davanın davacısı vekili birleşen davaya sunduğu dava dilekçesinde; Müvekkilinin uzun yıllardır otomotiv yedek parçaları alanında faaliyet gösterdiğini ve “Nakil Araçları için Römork Prizi” tasarımının kendi adına tescili için 2013 yılında Türk Patent Enstitüsü’ne başvurduğunu, ilgili tasarımın, TPE’nin … tescil numarası ile 19.06.2013 tarihinde tescil edildiğini ve 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname’nin 12. maddesi gereğince 5 yıl süre ile koruma altına alındığını, davacı/birleşen davanın davalısının, müvekkiline ait tescilli tasarımı taklit ederek piyasaya sürdüğünü, bunun üzerine müvekkilinin Beyoğlu … Noterliği’nin 21.10.2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ettiğini, müvekkiline ait tescilli ve koruma altında bulunan tasarıma ilişkin tecavüzlerin derhal durdurulmasının, aksi halde hukuki yollara başvurulacağının ihtar edildiğini, Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi Hakimliği’nin 2015/60 D. İş sayılı dosyası ile tespit ve bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, bu kapsamda düzenlenen 15.06.2015 tarihli bilirkişi raporunda müvekkili tarafından üretilen tasarımlar ile diğer tarafça üretilen ürünlerin iltibas yaratacak nitelikte benzer tasarımlar olduğunun tespit edildiğini, davacı/birleşen davanın davalısının kötüniyetli olarak müvekkilinin tescilli tasarımını taklit ettiğini ve haksız kazanç sağladığını, müvekkilinin menfaat kaybının giderek büyüdüğünü ve ileride telafisi olmayan zararların doğabileceğini belirterek davacı/birleşen davanın davalısının, müvekkilinin tasarımdan doğan haklarına tecavüz teşkil eden fiillerinin tedbiren durdurulmasına, davacı/birleşen davanın davalısının eylemlerinin tasarıma tecavüz olduğunun tespitine, tasarımdan doğan haklara tecavüz fiillerinin durdurulmasına ve önlenmesine, tasarımdan doğan haklara tecavüz suretiyle üretilen veya ithal edilen ürünlere, bunların üretiminde doğrudan doğruya kullanılan araçlara el konulmasına, davacı/birleşen davanın davalısının hukuka aykırı eylemleri nedeniyle şimdilik 20.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsiline, masrafları davacı/birleşen davanın davalısı tarafından karşılanarak kararın ilanına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı-birleşen davanın davalısı vekili birleşen davada sunduğu cevap dilekçesinde; Bakırköy 2.FSHHM’nin 215/60 D.iş dosyasında yapılan tespit üzerine kendileri tarafından İstanbul Anadolu 2.Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015 /114 Esas sayılı dosyasıyla, davalı/birleşen davanın davacısının tasarımın hükümsüzlüğüne ve müvekkil ürünüyle iltibas bulunmadığının tespitine karar verilmesi talebiyle 10.07.2015 tarihinde dava açıldığını, bu nedenle daha önce açılan hükümsüzlük davasının sonucunun beklenmesinin yahut işbu davanın, önce açılan hükümsüzlük davasıyla birleştirilmesinin gerektiğini, davalı/birleşen davanın davacısının TPE nezdinde … tescil numarası ile 19.06.2013 tarihinde tescil edilen “…” römork prizi, tasarımının koruma şartlarını hukuken taşımadığını, davalı/birleşen davanın davacısı tarafından piyasaya sunulan ve tespite konu edilen ürünün, daha önce başka firmalar tarafından piyasaya sürüldüğünü, internet üzerinden yapılan kısa araştırmada, davalı/birleşen davanın davacısının tescil ettirdiği ürünün satışına dair pek çok sitenin yanında … firmasının kataloğunda da, aynı ürünün sergilendiğinin görüldüğünü, bu itibarla davalı/birleşen davanın davacısının tescilinin hükümsüz olduğunu, davacının tescil ettirip iltibas iddiasıyla davaya konu ettiği müvekkili tarafından üretilen … seri nolu ürünün, davacının 19.06.2013’deki tescilinden önce 11.09.2012 tarihinde müvekkil tarafından kamuya arz edildiğini, buna ilişkin fatura vb. delilleri olduğunu, ayrıca müvekkilinin ürünü davalı/birleşen davanın davacısının ürünlerinin iltibas oluşturmadığını, müvekkilinin ürünün teknik donanımın zorunlu kıldığı dizayna yapılması mümkün tüm değişiklikleri yaptığını, ürünün alıcılarının bilgilendirilmiş kullanıcı olduğunu ve ürünü karıştırmalarının söz konusu olmadığını, dava konusu ürünün, göze hitap eden, tek başına kullanılabilen bir eşya olmadığını, başka bir ekipmana monte edilen römork prizi olduğunu ve ürüne talebin oluşmasında dış görünüşünün hiç bir önemi bulunmadığını, bu nedenle ürünü en çok satan ve üreten firmaların dahi, tescile gerek duymadıklarını, ürünün ambalajının da iltibasa sebep olmadığını belirterek, birleşen davanın reddine ve davacı/birleşen davanın davalısı ile müvekkili ürünlerinin iltibas yaratmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; davaya konu tasarımın römork prizi olduğu, Tır ve dorse arasındaki elektriksel bağlantıyı sağlayan bu parçanın 2004 yılında yayınlanan ISO 12098 standartlarında genel görünümünün tüm ayrıntılarının tarif edildiği, üretici firmaların iç dizaynının tasarım açısından seçenek şansı ya da iç dizaynını farklı yapma şansı olmadığı, tescil tarihinden daha önce dünyada ve Türkiye’de piyasaya sürülen ve tanıtılan römork prizi tasarımları ile davalı- birleşen davanın davacısına ait tasarımın benzer olduğu, bu nedenle yenilik ve ayırt edicilik özelliklerini taşımadığı, hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği, tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmesi nedeniyle birleşen davada iddia olunan tasarım haklarına tecavüz edildiği iddiasının dayanaksız kaldığı, ayrıca davacı- birleşen davanın davalısının ürünlerinin davalı- birleşen davanın davacısının tasarım hakları ile iltibas yaratmadığının tespiti davasının da konusunun kalmadığı, ancak davacı-birleşen davanın davalısının bu tespit davasını açmakta haklı olduğu gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne, davalı adına tescilli … numaralı endüstriyel tasarımın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davacının ürününün davalı ürünü ile iltibas yaratmadığının tespiti davasının konusu kalmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Davalı birleşen davanın davacısı vekili istinaf dilekçesinde; Bilirkişi incelemesine temel olarak esas alınan ve davacı tarafça dosyaya sunulan ve davacı tarafından her zaman yaratılması mümkün olan katalogların delil olarak kabul edilmesi mümkün olmadığı gibi, bahse konu belgelerde belirtilen tasarımların da müvekkilinin tescilli tasarımından farklılıklar göstermediğini, yerel mahkemece eksik inceleme ve araştırmayla hüküm kurulduğunu, bahse konu tasarım, ilk defa müvekkili tarafından kamuya sunulduğunu, Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi Hakimliği’nin 2015/60 D. İş sayılı dosyası ile tespit ve bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, düzenlenen 15.06.2015 tarihli bilirkişi raporunda müvekkili tarafından üretilen tasarımlar ile davalı tarafından üretilen ürünlerin iltibas yaratacak nitelikte benzer tasarımlar olduğunun tespit edildiğini, yerel mahkemece müvekkile ait tasarımın yenilik ve ayırt edicilik unsurlarını taşımadığı gerekçesi ile hükümsüzlüğüne karar vermesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, Kamu düzenine ilişkin olan yenilik ilkesine dayalı olarak konusunda uzman olan bilirkişi veya bilirkişilerin yapacakları araştırma sonucunda bir tasarımın 554 sayılı KHK’nın 6. maddesi uyarınca daha önce kamuya sunulduğuna dair elde edilen bilgi ve bulguların HUMK’nın 75/son maddesi çerçevesinde re’sen dikkate alınması ve bilirkişi raporundaki yenilik ve ayırt edicilik unsurlarına yönelik değerlendirmenin de anılan KHK’nın 5 ila 11. maddelerine uygun olup olmadığına ilişkin hukuki denetiminin mahkemece yapılması gerektiğini, ancak yerel mahkemece esas alınan bilirkişi raporunun bu kriterlere uygun olmadığını, Davacı-karşı davalı tarafça dosyaya sunulan ve kendilerince her zaman yaratılması mümkün olan katalogların delil olarak kabul edilemeyeceğini, bahse konu belgelerde belirtilen tasarımların müvekkilinin tescilli tasarımından farklılıklar gösterdiğini, müvekkilinin dava konusu tescilli tasarımı yıllar süren ar-ge çalışmaları neticesinde meydana getirdiğini, bahse konu tasarımın, ilk defa müvekkili tarafından kamuya sunulduğunu beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Asıl dava, davalı-birleşen davacı adına tescilli … numaralı endüstriyel tasarımın yenilik ve ayırt edicilik vasfını taşımadığı iddiası ile açılan tasarımın hükümsüzlüğü ve davacı-birleşen davalıya ait ürünün davalı-birleşen davacı ürünü ile iltibas yaratmadığının tespiti davası olup, birleşen dava ise; davacı-birleşen davalı tarafından davalı-birleşen davacıya ait … tescil numaralı endüstriyel tasarımın taklit edilmek suretiyle piyasaya sürüldüğü iddiasıyla tecavüzün tespiti ve durdurulması ile maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi talepli davadır. Davalı/birleşen davacının talebi üzerine Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ nin 2015/60 D. İş sayılı delil tespiti dosyasında, mübrez bilirkişi raporuna göre; tespit isteyene ait endüstriyel tasarımın TPE nezdinde … tescil numarası ile 19.06.2013 tarihinde tescil edildiği ve 554 sayılı Endüstriyel tasarımların korunması hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 12. maddesi gereğince 5 yıl süre ile koruma altına alındığı, Locarno Sınıfı: 13-03 olan, “…” markası altında 0610 kodlu, 15’li Soket Römork prizi ürünlerine ait tasarım ile aleyhine tespit istenen “…” firmasına ait 14-047 kod numaralı 15’li römork prizi ürünlerinin tasarımlarının, her iki tarafça numune olarak verilen mukayeseli incelemelerinde özetle, iltibas yaratacak nitelikte benzer tasarımlar olduğu yönünde tespitte bulunulmuş, davacı birleşen davanın davalısı tarafından tespit raporuna yönelik itirazlar dosyaya sunulmuş olup, eldeki davada tescilin hükümsüzlüğü talep edildiğinden ve yenilik, ayırt edicilik unsurları ile ürünün daha önce kamuya arz edilip edilmediği hususlarının tartışılması gerektiğinden, bahse konu raporun Mahkemece hükme esas alınmamasında bir isabetsizlik görülmemiş, bu nedenle davalı birleşen davanın davacısı vekilinin bu yönde ileri sürdüğü itirazlar da yerinde görülmemiştir. Eldeki davaya konu uyuşmazlığın çözümü bakımından dava tarihinde yürürlükte olan ve somut olaya uygulanması gereken 554 sayılı KHK’nin 6. maddesinde yenilik unsuru, 7. maddesinde ise ayırt edicilik unsuru tanımlanmıştır. Tescilli bir tasarımın, hukuken korumadan yararlanabilmesi için bazı özelliklere sahip olması gerekir ki; bunların en başında Kamu düzeni ve genel ahlaka aykırı olmama hali gelir (m.9) ve 554 sayılı KHK’de, yeni ve ayırt edici nitelikteki tasarımlar korunmaktadır. Yenilik ve ayırt edicilik incelemesi, önceden mevcut bulunan tasarımlar ile ihtilaf konusu olan tasarımın kıyaslanarak değerlendirilmesi işlemidir. Yenilik (m.6) unsurunun belirlenmesinde, tasarımının, önceki mevcut bir tasarımın aynısı olup olmadığı incelenir. Ayırt edicilik (m.7) ise; yeni olan bir tasarımın ortak özelliklerinin dışında ve bilgilenmiş kullanıcı gözüyle kıyaslanan diğer tasarımlardan farklı kılan özelliklerdir. 554 Sayılı KHK’nin 6. maddesinde; tasarımın aynısının başvuru veya rüçhan tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış olması, bir başka deyişle mutlak yenilik koşulu kabul edilmiştir. Mutlak yenilikten söz edilebilmesi için de, tasarım tescil başvurusu yapılan ürünün görünümünün, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulan tasarımlardan yararlanma ve benzetme serbestisi ilkesi sınırları içinde kalmak kaydıyla, küçük ayrıntıların ötesinde farklı özelliklere sahip olması gerekli ve yeterlidir. Burada bahsi geçen kamu, dünyanın herhangi bir yerinde, dar veya geniş, belirli veya belirsiz üçüncü kişilerdir. Bahsi geçen ‘kamu’ kavramına örnek olarak; konferans, seminer vs. katılımcıları, TV seyircileri, yazılı basın okuyucuları, internet kullanıcısı vd. verilebilir. (Tekinalp, y.a.g.e.; s. 285) Somut davada mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış, kök raporda; hükümsüzlüğü talep edilen 19.06.2013 başvuru tarihli … numaralı tasarım tescili ile hükümsüzlüğe dayanak olarak sunulan eski tarihli tasarımlar arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, bir başka deyişle, davalı-birleşen davanın davacısı adına tescilli hükümsüzlüğü talep edilen … numaralı tasarımın başvuru tarihi olan 19.06.2013 tarihinden önce kamuya sunulduğu, bu sebeple koruma şartı olan yenilik ve ayırt edici nitelik özelliklerine sahip olmadığı yönünde tespitte bulunulduğu, davalı- karşı davacı tarafından rapora karşı itirazda bulunulduğu, itirazda; dosyaya davacı-birleşen davanın davalısı tarafından sunulan katalogların her zaman yaratılması mümkün olan kataloglar olduğu ve delil olarak kabul edilemeyeceğinin belirtilmesi üzerine mahkemece dosyanın ek rapor düzenlenmesi için bilirkişiye gönderildiği, bu defa bilirkişi heyetince bazı web siteleri üzerinden araştırma yapılmak suretiyle aynı sonuçlara ulaşıldığı ve kök rapordaki kanaatin tekrarlandığı, alınan raporların teknik ve bilimsel inceleme yönünden denetime elverişli olduğu, davalı-birleşen davanın davacısı vekilinin bu yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davaya konu römork prizi tasarımının 2004 yılında yayınlanan ISO 12098 standartlarında genel görünümünün tüm ayrıntılarının tarif edildiği, üretici firmaların iç dizaynının tasarımını farklı bir şekilde oluşturma seçeneğinin bulunmadığı, tescil tarihi olan 19.06.2013 tarihinden daha önce dünyada ve Türkiye’de piyasaya sürülen, kamuya arz edilen römork prizi tasarımları ile davalı- birleşen davanın davacısına ait tasarımın benzer olduğu, ürünün bu nedenle yenilik ve ayırt edicilik özelliklerini taşımadığı, hükümsüzlüğüne karar verilmesinde hatalı bir yan bulunmadığı, tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmesi nedeniyle birleşen davanın dayanaksız kaldığı, ayrıca davacı- birleşen davanın davalısının ürünlerinin davalı- birleşen davanın davacısının tasarım hakları ile iltibas yaratmadığının tespiti talebinin de konusuz kaldığı görülmekle İlk Derece Mahkemesi kararının yerinde olduğu, davalı-birleşen davanın davacısı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı birleşen davanın davacısı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 19/09/2017 tarih ve 2015/114 E., 2017/176 K. sayılı kararına karşı davalı birleşen davanın davacısı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalı birleşen davanın davacısından alınması gerekli 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davalı birleşen davanın davacısından alınarak Hazineye GELİR KAYDINA, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4- Davalı birleşen davanın davacısı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerinde BIRAKILMASINA, 5- Davalı birleşen davanın davacısı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle değişik HMK. m. 361/1. hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 11/02/2021