Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/277 E. 2021/116 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/277 Esas
KARAR NO: 2021/116
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 30/05/2017
NUMARASI: 2016/801E., 2017/588 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/02/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirket ile davalı arasında … isimli projenin 21. Katının satın alınması hususunda anlaşmaya varıldığını, bu nedenle davalıya müvekkili tarafından 50.000,00-TL peşin ödeme yapıldığını, anılan sözleşme gereği bakiye satış bedelinin ödenerek satış işlemlerinin gerçekleşmesi hususunda anlaşılmış olmasına rağmen davalı tarafça taşınmazın müvekkiline satışından vazgeçtiği gibi müvekkilinin yaptığı 50.000,00-TL ödemeyi müvekkiline iade etmediğini, bunun üzerine Beyoğlu … Noterliğinin 28/08/2015 tarih ve … yevmiye numarası ile ihtarname ile kalan bakiyenin müvekkiline ödenmesinin talep edildiğini, davalı tarafın ihtara cevap vermediği nedeniyle İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını beyan ederek davalı tarafın haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine yaptığı itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı yanın mali yönden yetersiz olması sebebiyle bankaların davacı şirketin yapacağı ticareti/ ticari gayrimenkul alımını kredilendirmediğini, davacının gayrimenkulleri alacak parası olmadığını, alma iradesinin banka kredisine bağlı olduğunu beyan ederek müvekkili şirket yetkilileri ile 27/08/2015 tarihinde görüştüğünü ve tamamen kendi şahsi sebeplerini gerekçe göstererek alımdan caydığını, müvekkili şirketin hiçbir şekilde satıştan caymadığını ve bu süre içinde katı satışa açmadığını, tapu ve diğer kayıtlarda davacı yanın haksız şekilde tek taraflı olarak anlaşmadan caydığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”Dava konusu ödemeye ilişkin dekontun mahiyeti ait olduğu bankadan sorulmuş, dekont sureti ibraz edilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde dekonta konu bedelin cayma tazminatı olduğunu iddia etmiş ise de takibe yapmış olduğu itiraz dilekçesi içeriğinde bedelin kapora olduğunu kabul etmiştir. Taraf vekillerine ön inceleme duruşmasında HMK 140/5. maddesi uyarınca eksik delillerini sunmak üzere kesin süre verilmiş, davalı yan, dava konusu bedelin cayma tazminatı olduğuna dair herhangi bir delil sunamamış, aynı oturumda davacı vekili tanık dinletilmesine muvafakat etmediğini beyan etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava konusu ödemenin, taraflar arasındaki şifai anlaşmaya konu … de bulunan 21. Kattaki 9 adet dairenin davacıya satışına karşılık kapora olarak verilen para mı, yoksa satıştan cayma halinde cayma tazminatı olarak verilen para mı olduğu hususundadır. Davalı, davacının satış işleminden vazgeçtiği, dekonta kapora olarak yazılan açıklamanın tek yanlı beyan olduğunu, paranın cayma tazminatı olarak verildiğine dair tanık dinletmek istemiş ise de; davacı buna muvafakat etmemiştir. Yargıtay 13.HD.sinin 01.06.1989 tarih, 1989/ 1500-3778 sayılı kararında belirtildiği gibi bu husus tanık anlatımı ile kanıtlanacak bir husus olmadığı gibi dekont yazılı delil başlangıcı niteliğinde de değildir. Dekontla gönderilen ve kapora olduğu belirtilen paranın davalı yanca alındığı ve mahiyetine itiraz edilmediği açık olduğuna göre paranın kaporo olarak alındığı kabul edilmelidir. Davacı, dava dilekçesinde dava değerini 50.000,00 TL olarak göstermiş ve harcı da bu bedel üzerinden yatırmıştır. Dava konusu bedelin iadesinin icra takibi yolu ile talep edilen bu davada, işlemiş faize esas ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiğine dair herhangi bir delil de dosyaya sunulmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne, İ.A.A. … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takibine yapılan itirazın 50.000,00-TL asıl alacak yönünden iptaline ve asıl alacağın likit olması sebebiyle kabul edilen tutar üzerinden %20 oranında hesaplanacak inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Davacı tarafça verilen paranın cayma cezası olduğunu, davacının kredi başvurularının olumsuz sonuçlanması nedeniyle almayı taahhüt ettiği taşınmazları almadığını, sözleşmeden vazgeçtiğini, paranın iadesini talep edemeyeceğini beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, bir kısım taşınmazların davalıdan satın alınmasına ilişkin davacı tarafça sözleşme kapsamında kapora olarak verildiği iddia olunan 50.000,00 TL’nin iadesine yönelik başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. … isimli projenin 21. Katının satın alınması hususunda tarafların anlaşmaya vardığı, bu kapsamda davacı tarafından davalıya 50.000,00 TL verildiği hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, verilen paranın bağlanma parası mı yoksa cayma tazminatı mı olduğu, davacıya iadesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Zira sözleşmedeki satışın gerçekleşmemesi nedeniyle paranın iadesi hususunun tartışılması gerekmektedir. Davacı tarafça gönderilen para havalesine ilişkin dekont incelendiğinde, ”satış kaparosu” açıklamasının bulunduğu, davalının icra takibine itirazında ”Alacaklı taşınmaz kaparosu olarak müvekkil şirkete ödeme yapmış…” açıklamasında bulunduğu, davalının ilk defa dava ile karşılaştığında ”cayma cezası” savunmasında bulunduğu, söz konusu paranın sözleşme kurulurken verildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, bu paranın sözleşmenin kurulduğunun delili olarak verildiği ve açıkça cayma tazminatı olarak kararlaştırıldığına ilişkin dosyaya yansıyan bir delilin bulunmadığı, açıkça cayma tazminatı olduğu şart edilmedikçe kapora, pey akçesi gibi verilen paraların cayma tazminatı olamayacağı, sözleşmeden dönmekte haklı olsun veya olmasın onu veren tarafın istirdata yetkili olduğu, somut davada dava konusu paranın cayma tazminatı olarak verildiği kanıtlamadığından, aksine pey olarak, (kapora) verildiği, bu nedenle icra takibine itirazın iptali gerektiği, İlk Derece Mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.(Yargıtay 19. HD 2017/165 Esas, 2017/4720 Karar, 08.06.2017 tarihli kararı) Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/05/2017 tarih ve 2016/801 E., 2017/588 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gerekli 3.415,50 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 854,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.561,50 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye GELİR KAYDINA, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerilerinde BIRAKILMASINA, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 11/02/2021