Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/276 E. 2021/360 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/276 Esas
KARAR NO: 2021/360
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/07/2017
NUMARASI: 2014/1063 E. – 2017/725 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili alacaklı …’nun … adında şahıs şirketini işlettiğini, davalı borçlu … Ltd. Şti ile yapılan gelen ticari ilişki neticesinde söz konusu faturalar ile muayyen hizmetler sunduğunu, müvekkilinin borçluya 01.04.2014 tarihli irsaliyeli fatura ile … seri no.lu 20.000,00 TL ve 11.04.2014 tarihli irsaliyeli fatura ile … seri no.lu 17.700,00 TL bedelli iki irsaliyeli fatura kestiğini, bu faturalardan 01.04.2015 tarihli 20.000,00 TL bedelli faturayı borçlunun ödediğini, ikinci faturayı ise ödemediğini,borçlu şirketin müvekkiline 31.03.2014 tarihinde … seri no.lu fatura kesildiğini, bu faturanın 10.04.2014 tarihinde tebellüğ edildiğini, Kadıköy … Noterliği 11.04.2014 tarih … yevmiye no.lu ihtarname ile müvekkilinin iş bu faturaya itiraz ederek borçluya faturayı iade ettiğini, 11.04.2014 tarihli 17.700,00 TL bedelli irsaliyeli fatura ödenmediğinden dolayı borçlu şirket aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. sayılı icra dosyasında icra takibi başlatılarak ödeme emri gönderildiğini, davalı vekili tarafından ödeme emrine 20.06.2014 tarihli itiraz dilekçesi ile faturanın tebliğ edilmediği ve takip konusu borcun ihtar ve ihbar edilmediğinden bahisle “icra takibine, asıl alacağa, alacağın varlığına, alacağın dayanağına faize, vekaletname ücretine ve tüm ferilerine” itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, ödeme emrinin ekinde gönderdikleri 11.04.2014 irsaliye tarihli … seri no.lu 17.700.00 TL bedelli faturanın mevcut hizmetin ifa edildiğini kanıtladığını, iş bu faturanın Kadıköy … Noterliği 06.05.2014 tarih … yevmiye no.lu ihtarname ile borçlu şirkete tebliğ edildiğini, faturaya yasal sürede davalının itiraz etmediğini, ayrıca söz konusu faturanın 01.04.2014 tarihinde … (şirket ortak ve yetkilisi) ve …’a (Şirket Çalışanı) dijital imzalı faturanın kopyasının gönderildiğini,TTK 21. maddesi 2. fıkrasına göre “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır” dendiğini, davalının bu faturayı aldıktan sonra 8 gün içerisinde itiraz etmediğinden fatura içeriğini kabul etmiş sayıldığını , davalının faturanın tebliğ edilmediğine dair itirazlarının TMK md. 2 maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına açıkça aykırı beyanlar olduğunu, huzurdaki davaya dayanak icra takibindeki faturadaki ifa edilen hizmet ve tevdi edilen malların cins ve adetlerinin muayyen ve likit olduğunu, tereddüte mahal vermediğini belirterek açıklanan nedenlerle davalının kötüniyetli yaptığı itirazın iptaline, davalı borçlunun % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir . Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinin müvekkiline usulüne uygun tebliğ edilmediğini, bu nedenle dava dilekçesinin taraflarına tebliği için süre verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan tebligatın usulüne uygun olduğundan talebi ret ederek ön incelemeye devam edilmiştir . İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Dava, dava dilekçesinde ayrıntıları ile belirtildiği üzere taraflar arasındaki ticari ilişkiye bağlı olarak davacı yanın dayanak yaptığı 17.700,00 TL tutarlı irsaliyeli faturaya dayalı olarak yapılan ilamsız icra takibine davalı yanın süresi içerisinde itirazı üzerine İİK 67 maddesine göre açılan itirazın iptali davasıdır . Bilirkişi marifetiyle davalı şirket defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemede davacının dayanak yaptığı 11.04.2014 tarihli 17.700,00 TL bedelli faturanın davalı kayıtlarında bulunmadığı ancak davalı kayıtlarına göre 31.03.2014 tarihli ve … nolu mal satıldığına ilişkin irsaliyeli faturanın davacı borcuna kaydettirildiği belirlenmiş , davacıya ait … Kayıtlarına göre ise (ikinci sınıf tacir olması nedeniyle işletme defteri) taraflar arasındaki ticari ilişkinin 06.03.2014 tarihinde başlayarak 11.04.2014 tarihinde sona erdiği, bu tarihler arasında davalı tarafa dört adet fatura düzenlediği, taraflar arasında ihtilaf konusu olan 11.04.2014 tarihli ve 17.700,00 TL tutarlı faturanın davalı kayıtlarında bulunmamasına rağmen davalı yanın 13.452.00 TL Tutarlı 31.04.2014 tarihli irsaliyeli faturayı davacıya iade ettiği belirlenmiş, bilirkişiden alınan ek raporda belirtildiği üzere davaya konu irsaliyeli faturanın e-mail yoluyla davalıya bildirildiği, davalı yanın 03.04.2014 tarihli kök raporda yer alan teslim tutanağındaki imzalara itirazda bulunmadığı ve bu teslim tutanağında davacının dayanak yaptığı irsaliyeli faturaya konu hizmetlerinin dökümünün bulunduğu anlaşılmakla yasal koşulları oluşan davanın kabulü ile davalı yanın dayanak icra dosyasına itirazın iptaline, takibin devamına, irsaliyeli fatura ile likit olan alacak açısından icra inkar tazminatının yasal koşulları oluştuğundan davacının bu yönlü isteminin kabulü ile , takibe konu alacağın %20’si oranında davacı lehine icra inkar tazminatına” hükmedilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İspat yükünün davacıda olduğunu ve davacının, yaptığını iddia ettiği işleri yaptığını ispatlayamadığını, davacının, alacaklı olduğunu ispat edemediğini, -Faturanın tebliğ edilmediğini bu nedenle de davalı şirketin defterlerinde kayıtlı olmadığını, fatura içeriğine ilişkin sözleşmenin esaslı unsurlarının oluştuğunu ispat yükü davacıya düştüğünü ve davacının bu hususları ispat edemediğini, Raporun 10 .sayfasındaki e-postaların davacının iddiasını doğrular nitelikte olmadığını, e-posta içeriğinde yer yazışmalardaki konularda, davacının malzeme almadığını, uçak bileti ile palamutbükü’ne (datça) gitmediğini, terminal yapmadığını, bilirkişi raporunun dahi faturadaki bu fahiş tutarların tespit edilmesi gerektiği yönünde düzenlendiğini, -Bilirkişi raporunda avans faizinin % 11,75 oranında talep edilebilir olduğunu tespit etmişken, davacının haksız ve hukuka aykırı olarak % 13,75 faiz talebine uygun karar verildiğini, faiz itirazlarına rağmen % 20 inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, -davacının 01.04.2014 tarihli faturada yer alan bir kısım tamir, servis, bedellerinin mükerrer kere bu kez 11.04.2014 tarihli (dava konusu) fatura ile talep ettiğini, faturaya konu hizmetin ifa edilmediğini, mükerrer olduğunu, fatura tutarlarının anlaşmaya aykırı fevkalade fahiş olduğunu, davacı, teslim tutanağının 5 ve 6.maddelerinde yazılmış dvd’leri davalı şirket çalışanına teslim ettiğini ancak dava konusu faturada sanki windows edge cam kurulumunu yapmış gibi murat acar’ın sistemini kendisi yedeklemiş gibi sözde alacağı faturalandırdığını, davalı şirketin kestiği 31.03.2014 tarihli satış faturasının, davacı kayıtlarında görülmediğini, davacı, itiraz ettiği 31.03.2014 tarihli faturadan sonra fevkalade yüksek tutarlı, ifa edilmemiş , sevk edilmemiş mükerrer içerikli 11.04.2014 düzenleme tarihli dava konusu faturayı tanzim ettiğini,
-Mahkeme kararının hatalı olduğunu, alacağın likit olmadığını kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İnceleme 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı tarafça davaya cevap verilmemekle, davalı münkir sayılmıştır. Davalı vekilince ibraz edilen bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, icra takibine dayanak faturalarla veya başka bir sebeple müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığı, faturaların tebliğ edilmediği, müvekkiline faturalara konu malların teslim edilmediği beyan edilmiştir. Takip konusu faturalar üzerinde teslim alan bilgileri bulunmamaktadır. Tek başına fatura düzenlenmesi alacağı ispatlamadığı gibi faturanın tebliğ edilmiş olması da fatura içeriği malların teslimi sonucunu doğurmayacak olup, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/7819 Esas 2017/2738 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere, fatura içeriği malların teslim edildiğini ispat külfeti davacıya aittir. Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Somut olayda faturanın e-posta şeklinde tebliğine ilişkin ekran görüntüsü bulunduğu, ek olarak belirtilen verinin içeriğinin ne olduğunun belli olmadığı, bilirkişi tarafından e-posta olarak gönderilen faturanın fatura şeklinde kayıt edilemeyeceğinden tebliğ edilmediği sonucuna varıldığı, bununla birlikte denetlenebildiği ölçüde faturanın her şekilde tebliğinin mümkün olduğu ancak bilgisayar kayıtları üzerinde inceleme yapılamadığı için ek olarak yer alan verinin içeriğinin fatura olup olmadığının denetlemesi yapılamadığından, tebliğ hususunun da açıklığa kavuşturulamadığı, yazışmalarda fatura içeriği hususunda bilgilerin yer aldığı ancak bu yazışmaların da dava konusu fatura ile ilgili olup olmadığının anlaşılamadığı, teslime ilişkin taraflar arasında düzenlenen teslim formunun bulunduğu, bu teslim edilen ürünlerin de 11.04 tarihli dava konusu faturaya ilişkin olup olmadığı konusunda araştırma yapılmadığı görülmüştür. 01.04 tarihli faturanın ödemesinin 03.04 tarihinde yapıldığı, bu durumda davalının mükerrer fatura düzenlendiği itirazının araştırılması gerektiği, 03.04 tarihli teslim tutanağındaki işlerin 01.04 tarihli faturaya mı yoksa 11.04 tarihli faturaya mı ilişkin olduğunun tespitinin yapılmasından sonra ancak sonuca varılabileceği, faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi halinde alacaklının HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir. Takibe ve davaya konu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması halinde veya davalının bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olması halinde fatura içeriği malların davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekir. (Yargıtay 19. HD’nin 2015/12329 E., 2016/6138 K. ve 2014/11846-15110 E.K. sayılı kararları da bu yöndedir.) Mahkemece, davalının davaya ve takibe konu faturaları BA formu düzenlemek suretiyle vergi dairesine bildirip bildirmediği araştırılmamıştır. Somut olayda davacı faturanın tebliğ edildiğini ileri sürmekle birlikte, bu faturaları davalının ticari defterlerine kaydetmemiş olduğu anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, BA kayıtlarının getirtilerek, faturaların tebliğ edilmediğinin anlaşılması halinde, faturaların konusu işin yapılıp yapılmadığı araştırılıp, yapıldığı kanıtlanan işlerin bedeli belirlenerek, mükerrer faturaya yazılmış hususların olup olmadığı, 01.04 ve 11.04 tarihli faturaların içeriklerinin mükerrer olup olmadığı tespit edilerek davada sonucuna göre karar verilmesinden ibarettir. Bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile kararın verildiği açıklanan tüm bu gerekçelerle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüne, diğer istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2- İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/07/2017 gün ve 2014/1063 Esas, 2017/725 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 248,82 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 01/04/2021