Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/274 E. 2021/358 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/274 Esas
KARAR NO: 2021/358
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 04/07/2017
NUMARASI: 2015/779 E., 2017/649 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının, davalıya 06/11/2014 tarihi ve … sayılı fatura içeriğindeki malı sattığını ve kargo ile 10/11/2014 tarihinde teslim ettiğini; ancak davalının, mal ile birlikte teslim edilen fatura içeriği 21.600,00 TL borcunu ödemediğini; davacının alacağının tahsil için davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden icra takibi yaptığını; davalının itirazı üzerine takibin durduğunu; bu nedenlerle, davacının işbu davayı açmak zorunda kaldığını; 21.600,00 TL davacı alacağının dava tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini; talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Usule ilişkin olarak davanın yetkili mahkemede açılmadığını; ikametgahının Sarıkamış’ta bulunması nedeniyle yetkili mahkemenin Sarıkamış Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu; bu nedenlerle, yetkisizlik kararı verilmesini talep etmiş esasa ilişkin olarak; davacının gönderdiği malın bir kısmının niteliksiz ve ayıplı olduğunu fark eder etmez hemen şirket yetkilileriyle irtibata geçilip durumun izah edildiğini; daha sonra … Kargo Sarıkamış Şubesi aracılığıyla 01/12/2014 tarihli çıkış ile 2 adet kargonun davacıya gönderildiğini; ayrıca bakiye kalan 2.000,00 TL’nin de davacı şirket yetkilisi …’a elden ödendiğini; davacının, ayıplı malların iadesini sorun yapılarak dava açtığını; haksız davanın reddine, karar verilmesini; talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı şirketin, davalı adına düzenlemiş olduğu 06/11/2014 tarih ve 240925 nolu 21.600,00 TL tutarında açık (veresiye) fatura düzenlediği ve bu faturanın, davalının hesabına kaydettiği; 22/04/2015 icra takip ve 07/07/2015 dava tarihine kadar herhangi bir ödemenin olmadığı; davalı tarafından, davacıya banka yolu ile 12.000,00 TL ve elden yapıldığı iddia edilen 2.000,00 TL ödemenin davacının kayıtlarında bulunmadığı; ancak, … Bankası A.Ş’nin 06/12/2016 tarihli yazı cevabında; 04/11/2014 tarihinde 12.000,00 TL tutarın, …’ın Suadiye Şubesi’ndeki … nolu hesabına “mal karşılığı” açıklaması ile havale edildiğine dair dekont ve hesap ekstresinin gönderildiği; yine dava dışı …’ın Suadiye Şubesi’ndeki … nolu hesabına ait hesap ekstresinin incelenmesinde; 04/11/2014 tarihinde 4.500,00 TL (vergi ödemesi için) açıklaması ile … Ltd. Şti hesabına ve yine 04/11/2014 tarihinde 4.000,00 TL (ödemeler için) açıklaması ile davacı şirket hesabına havale edildiği; hesapta 590,99 TL’nin kaldığı; davalı tarafından 04/11/2014 tarihinde 12.000,00 TL tutarında “mal karşılığı” açıklaması ile davacı şirket yetkili/müdürü …’ın banka hesabına havale edilen bu ödemenin, davalı tarafından dava dışı şirket müdürüne bu miktar ödeme yapılmasını gerektiren bir borcun varlığı davacı tarafından iddia ve kanıtlanmadığından [dava dışı şirket müdürünün hesap hareketleri de dikkate alınarak] hayatın olağan akışına göre aksi ispat edilmemiş adi karine olarak davacı şirket nam ve hesabına yapıldığının kabulünün gerektiği; bu durumda, davacının, davalıdan 9.600,00 TL alacağının bulunduğu; TMK.m.6 ve HMK.m. 200. maddesi uyarınca uyarınca yazılı delillerle ve davaya cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmadığı dikkate alındığında, davalının, ödemeye yönelik savunması kesin delillerle ispat edilemediği gibi davacıdan satın aldığı ürünlerin ayıplı olduğundan bahisle iade ettiğine yönelik savunmasını kabul edilebilir delillerle ispat edemediği ve ayıplı ürünlere ilişkin iade faturası düzenlemediği gibi ticari defterlerinde halen davacıya borçlu bulunduğu; bu nedenlerle, davacının, yukarıda tesbit edilen bakiye alacağını tahsil için dava açmakta haklı bulunduğu ve hukuki yararının da bulunduğu saptanmakla; davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu davanın sübut bulduğundan kısmen kabulü ile 9.600,00 TL alacağın 07/07/2014 dava tarihinden itibaren [tarafların tacir olduğu dikkate alınarak] avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalının, davacı şirketten satın aldığı 06.11.2014 tarihli ve 240925 no’lu fatura malı teslim aldığını kabul ve ikrar ettiğini, bunun yanında bu borcuna karşılık daha önce davacı şirkete 12 000 TL ile …’ a da elden 2.000.-TL ödediğini iddia ettiğini, davalının bu beyanlarının doğru olmadığının bilirkişiler tarafından da tespit edildiğini, davalı şirketin müdürü …’ a davalı tarafından daha önce banka havalesi ile gönderilmiş olan 12.000 TL’ sının davacı şirketin alacağından mahsup edilmesinin doğru olmadığını kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı tarafından kendisine gönderilen bir kısım malzemenin niteliksiz ve ayıplı olduğunu davalı tarafa bildirdiğini, ayıplı mala ilişkin 2 adet kargoyu davacı şirkete gönderdiğini, ayrıca bakiye kalan 2.000 TL davacı şirket yetkilisi … isimli şahsa elden ödendiğini, Davacının göndermiş olduğu malların ayıplı olup bedelini peşin ödemesine rağmen kendisini mağdur ettiğini, kanundan kaynaklanan hakkını kullanarak ayıplı ve kusurlu malları davacı tarafa gönderdiğini bu nedenle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, her ne kadar, dava dışı şirket ortağına yapılan ödemenin şirkete yapılmamış olması nedeniyle kararın kaldırılmasını talep etmiş ise de, yapılan ödemenin şirket nam ve hesabına yapıldığının incelenen ticari defter ve kayıtlardan anlaşıldığı, tarafların daha öncesine dayanan bir ticari ilişkisinin de bulunmadığı, bu nedenle yapılan ödemenin dava konusu faturaya istinaden yapıldığına yönelik Mahkeme kabulünün yerinde olduğu, davacı yönünden ilk derece mahkemesinin kararı usul ve yasaya uygun görülmüştür. Davalı, ürünlerde kalite hatası olduğunu ileri sürmüştür. TTK’nın 23/1-c maddesinde, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya inceletmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Somut olayda, emtianın teslim alınmasından sonra, muayene yükümlülüğünü yerine getirdiğini ve ayıbın varlığını kanıtlayamadığı gibi açık ayıp iddialarıyla ilgili süresinde bildirimde bulunulmadığı gibi, her ne kadar aradığını ve davalıya bildirdiğini beyan etmiş ise de, beyanı doğrular delil bulunmadığı, ne zaman ne şekilde ayıp ihbarının yapıldığının belli olmadığı, açık olmayan ayıplar varsa onun yönünden de ihbar edildiğine ilişkin kanıt sunulmamıştır. Dosyaya ibraz edilen kargo görüntüsünden teslim edilen şeyin mahiyeti somut şekilde anlaşılamamakla, davalı tarafça düzenlenen reklamasyon faturasının da bulunmadığı görülmekle bu hususun da ispat edilemediği anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki ilişki ticari satım olup, TTK’nun 23/1-c maddesinde ayıplı mal hakkında alıcıya ihbar yükümlülüğü getirilmiştir. Alıcı muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmeden satıcıdan mal bedeli konusunda istemde bulunamaz. Davalı alıcı, ihbarda bulunduğunu yazılı belge ile kanıtlamak zorundadır (Yargıtay 19 HD 2015/5982 Esas 2015/15327 Karar 23/11/2015 T.). Davalı vekili, müvekkiline teslim edilen ürünlerde kalite hatası olduğunu ileri sürmekle, somut olayda ayıp iddiasına konu ürünlerin incelenmesi imkanı bulunmayıp, davalının süresinde muayene yükümlülüğünün yerine getirilmemiş olması nedeniyle ayıp iddiasının kanıtlanmadığı kanaatine varılmaktadır. Ayıbın varlığı ve ihbarın yapıldığı kanıtlanmadığından davalı isteminin yerinde olmadığı ve davalı yönünden ilk derece mahkemesinin kararı usul ve yasaya uygun görülmüştür. Açıklanan bu gerekçelerle, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/07/2017 tarih ve 2015/779 E., 2017/649 K. sayılı kararına karşı davacı ve davalı vekilleri tarafından yapılan istinaf taleplerinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davalıdan alınması gerekli 655,78 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 163,95 TL harcın mahsubu ile bakiye 491,83 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 4- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerilerinde BIRAKILMASINA, 5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 6- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 7- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01/04/2021