Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/265 E. 2021/289 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/265 Esas
KARAR NO: 2021/289
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/06/2017
NUMARASI: 2016/537 E. 2017/628 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/03/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirketin bir Televizyon kuruluşu olduğunu, bugüne kadar RTÜK tarafından verilen bir yayın durdurma cezası bulunmadığını, kanuna ve kurallara göre yayın yapan kuruluş olduğunu, davalı şirketin 1999 yılında Türkiye’nin ilk dijital televizyon yayıncılığı platformu olarak kurulduğunu, 2000 yılından itibaren bünyesinde yer alan televizyon yayıncılığı platformu olarak kurulduğunu, 2000 yılından itibaren bünyesinde yer alan televizyon, radyo , müzik ve interaktif kanalını, en gelişmiş dijital görüntü ve ses kalitesiyle üyelerine ulaştırdığını, …’ün, teknolojik altyapısı ile gerçekleştirdiği yayınları Türkiye’nin yanı sıra dünyanın pek çok ülkesine ulaştırdığını, müvekkili şirket ile davalı arasında 16.5.2014 tarihinde davacı şirketlerin bünyesinde bulunan kanalların yayınlarının davalı şirketin sahibi olduğu dijital platformu aracılığı ile müşterilerine ulaştırılmasını konu edinen bir sözleşme imzalandığını, imzalanan sözleşme içeriğini de açıklamak sureti ile, anılan sözleşmenin tek taraflı olarak yayınının durdurulması ve sözleşmenin fesih edilmesi karşısında öncelikle ve ivedilikle yayının durdurulması kararının davalı tarafından yürütmesinin durdurulması için dava sonuna kadar ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalının feshinin geçersizliğinin tespitine, davalının sözleşme gereğince edimini aynen ifasına, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle oluşan maddi zararlarının tazmini için şimdilik 4.000-TL nin 8.10.2015 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın, dava dilekçesinde … logalı kanalın müvekkili şirketin platformundan çıkarılma nedenini adeta müvekkili şirketin keyfi bir uygulaması gibi göstermeye çalıştığını ve bu şekilde de haksız ve hukuka aykırı şekilde müvekkili şirkete sorumluluk ihdas ederek mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı işlenen suçlar Soruşturma Bürosunun 07/10/2015 tarih ve 2014/37666 soruşturma sayılı yazısı uyarınca, içerik bukelerinde yayın yapan …, … , …, …, …, …, … logolu kanalları platformlarından çıkartılması zaruretinin hasıl olduğunu, Savcılık yazısı üzerine diğer platform işletmecilerinin de anılan kanalı platformlarından çıkardıklarını, bahse konu kanalın Turksat uydusundan da çıkartıldığını, müvekkili Şirketin, sözleşme yapma serbestisi ilkesi uyarınca TV kanalları ile sözleşme yapıp yapmama hürriyetine sahip olduğunu, dava konusu olay hakkında RTÜK tarafından verilmiş aksi yönde bir karar / görüş söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin, davacı yanın iddia ettiği hiçbir Anayasa ile ilgili yasa hükmünü ihlal etmediğini, bilakis davacı yanın hukuka aykırı yayınları sebebi ile davacı yanın Anayasa ile ilgili yasa hükümlerini ihlal ettiğini, … platformu gerek dava konusu kanalların gerekse diğer herhangibir kanalın faaliyetlerine devam edebilmesi için ” zorunlu unsur ” olarak nitelendirilemeyeceğini, bu bakımdan da, davacı yanın yarattığı izlemimin de gerçek dışı olduğunun net olduğunu, davacının alacak talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının hukuka aykırı yayınları nedeni ile plotformlarından çıkartılması neticesinde, müvekkili şirketin büyük ölçüde maddi ve manevi zararlara uğradığını, müvekkili şirketin marka değerinin de zarara uğradığını, davacı yanın müvekkili hakkında oluşturmaya çalıştığı olumsuz ve gerçek dışı algı nedeni ile reklam gelirlerinde de ciddi bir düşüş meydana geldieğini, müvekkili şirketin maddi zararlarının daha da katlanmasına sebep olduğunu vs.den bahisle haksız ve hukuka aykırı davanın ve tedir talebinin reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Maliye Hazinesinin 25/01/2017 tarihli yazısında; davacı şirketin 668 sayılı KHK gereğince, el konulduğu ve 670 sayılı KHK ile Ticaret Sicil kaydının re’sen terkin edildiği bildirilmiş olmakla, davanın Maliye Hazinesine ihbarı ile davanın takip edilip edilmeyeceği sorulmuş olup, davacı Maliye Hazinesi vekili sunmuş olduğu dilekçede; 20.7.2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar kurulu kararı ile ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan KHK’ler gereği, kapatılan ve hazineye devredilen kurum, kuruluş , özel radyo, televizyon, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanallarının veya bunların sahibi olan kişilerin davacı oldukları davaların veya alacaklı oldukları icra dosyalarının takibinde idare adına davaya devam olunmasının uygun olunacağı, davanın kabulüne yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. Tüm dosya kapsamı incelendiğinde, kapatılan ve Maliye Hazinesine devredilen davacı şirketin, sözleşmenin haksız feshi nedeni ile uğranılan zararın tazmini ve sözleşmenin aynen ifasına ve davalının feshinin geçersizliğinin tespitine karar verilmesini talep etmiş ise de; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosunun 07/10/2015 tarih, 2014/37666 soruşturma sayılı yazısı uyarınca, taraflar arasındaki sözleşmenin fesih edildiği, gerek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada, gerekse davacı şirkete el konulan ve ticaret sicil kaydının re’sen terkinine karar verilen 668 ve 670 sayılı KHK ‘da belirtildiği üzere, kapatılan davacı şirketin, terör örgütü olan yapının amacına hizmet etmek kastı ile devleti ve siyasi iktidarı hedef alan yayınlar yapmak suretiyle anayasa hükümlerini ihlal etmiş olduğu, bu itibarla sözleşmenin fesih edilmesi haklı gerekçeye dayandığı gerekçesi ile davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı … A.Ş ile ilgili olarak. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı- Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu’nun 07.10.2015 tarih ve 2014/37666 sayılı yazısı ve RTÜK tarafından verilen 14.10.2015 tarih,2015-44-59 sayılı dijital platformdan çıkartma kararının alındığı, ancak dijital platformdan davalı yanın tek taraflı fesih beyanı ile çıkartma kararının hukuka uygunluğu veya aykırılığı yönünde, esaslı bir inceleme yapılmadan, mahkemece davanın reddine yönelik verilen kararın, eksik ve yetersiz inceleme sonucu verildiğini düşündüklerini, açıklanan nedenlerle; İstanbul 18.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21.06.2017 tarih. 2015/537E.2017/628K.sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde ortadan kaldırılarak davanın kabulü yönünde karar oluşturulmasını talep etmişlerdir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355. maddesi uyarınca istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir. Taraflar arasında uyuşmazlık, fesih işleminin geçerli olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. Taraflar arasında 16.05.2014 tarihinde yapılmış sözleşmenin bulunduğu, Sözleşme içeriği incelendiğinde 16. maddesinde haklı fesih hallerine ilişkin düzenleme bulunduğu, 16. madde içerisindeki düzenleme terör eylemleri sebebiyle sözleşmenin fesih edilebileceği de hüküm altına alındığı, Davacı yayın kuruşulunun da, darbe teşebbüsünden önce yürütülen soruşturma kapsamında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosunun 07/10/2015 tarih, 2014/37666 soruşturma sayılı yazısı gereğince sözleşmesinin feshedildiği, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gönderilen yazı incelendiğinde, yazı içeriğinin “Bir terör örgütünün faaliyet alanı sağlayıp kullandıran ve destek olanların bu eyleminin kanunda suç olarak düzenlediği, bir terör örgütüne yer ve imkan sağlayan kişilerin de bilerek ve isteyerek yardım yaptıklarından suçlanmasının mümkün olduğu, bu örgütlenmenin elindeki televizyon ve radyo programlarına yer ve imkan sağlayanlarla ilgili başvuru yapıldığı ve başvurunun araştırıldığı, … Samanyolu tv … kanallarının suç işlemekte vasıta olarak kullanılması nedeni ile yer ve imkan sağlanmaması, fiillerine iştirak edilmemesi durumlarının değerlendirilerek karar verilmesi bilgilerinize rica olunur” şeklinde bilgi verildiği, yazı içeriği ile birlikte sözleşme kapsamı değerlendirildiğinde, davalı yönünden sözleşmeyi sürdürme iradesinin kendisinden beklenemeyeceği, yazının sözleşmenin feshi yönünde haklı fesih sebebi teşkil ettiği, her ne kadar sözleşmenin fesih edildiği tarih itibariyle hukuki durum itibari ile Mahkeme gerekçesi yerinde görülmemiş ise de, sözleşmenin fesih edildiği tarih itibariyle Savcılık yazısı birlikte değerlendirildiğinde sözleşmenin feshedilmesinde haksız bir durum bulunmadığı, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu; ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla 6100 Sayılı HMK’nın 353/l-b/l. maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/06/2017 tarih ve 2016/537 E., 2017/628 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanununun 13/j. maddesi gereğince davacı Maliye Hazinesi harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 18/03/2021