Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/2604 E. 2022/489 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2604 Esas
KARAR NO: 2022/489
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 29/09/2020
NUMARASI: 2010/34 E. – 2020/152 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Manevi Tazminat İstemli)|Marka (Tecavüzün Ref’i İstemli) Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Müvekkilinin uzun yıllardan beri Türkiye’de kalorifer radyatörü üretimi alanında faaliyet gösterdiğini, … numaralı “…” markasının da tescilli sahibi olduğunu, davalının ise www…com.tr isimli internet sitesinde “…” markası ile radyatör ürünleri sattığını, bu durumun bilirkişi marifetiyle tespit edildiğini, davalıların kullandığı ibarenin müvekkilinin tescilli markası ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, davalının bu eyleminin müvekkilinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu, bu sebeplerle müvekkilinin tescilli markasına tecavüz teşkil eden fillerin tespitine, durdurulmasına ve men’ine, www…com.tr alan adlı internet sitesine erişimin engellenmesine, 5.000,00 TL manevi tazminatın ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; “…” ibareli markanın müvekkili şirket ortaklarının İngiltere’de kurdukları … LTD ve … LTD isimli şirketler tarafından İngiltere ve OHİM nezdinde tescil edildiğini ve halen tüm dünyada kullanıldığını, söz konusu markanın Türkiye’de de tescil ettirilmek istenmesi üzerine talebin TPMK tarafından reddedildiğini ve davacının tescilinin öğrenildiğini, davacının bu zamana kadar sessiz kaldığını, davalının iyi niyetli olarak yurt dışında tescil sahibi olduğu markalara ait ürünleri web sitesinde sergilediğini, müvekkilinin Türkiye’de satış yapmadığını, davacının marka hakkına tecavüzde bulunmadığını, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Mahkememizin 2015/6 Esas sayılı davası ile davacılar … LTD ve … LTD şirketlerinin …’ye karşı aynı marka ile ilgili açtıkları marka hükümsüzlüğü davası bekletici mesele yapılmış, yapılan yargılama sonucunda 2015/6 Esas, 2015/152 Karar sayılı kararla davanın reddine karar verilmiş, karar Yargıtay’dan geçerek onanmak suretiyle kesinleşmiştir. Dosya kapsamına celbedilen Ankara 4. FSHHM nin 2010/3 Değişik iş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ile davalı şirketin www…com.tr isimli internet sitesinde inceleme yapılarak … markasının da içinde bulunduğu markaların kullanılıp kullanılmadığına ve hangi ürünler üzerinde kullanıldığına dair rapor düzenlendiği anlaşılmakla, tespit dosyası ve dosyamıza ibraz edilen deliller üzerinde inceleme yapılarak rapor düzenlenmesi için dosya marka vekili bilirkişiye tevdi edilmiş; bilirkişinin 03.01.2018 tarihli raporunda tespit dosyası içinde bulunan ve internet sitesinden alınan fotoğraflar incelendiğinde; davalının … markası altında internet sitesinde ticari tanıtım yapıldığı, davacının … sayılı … markasının radyatörler emtiasında da tescilli ve işler durumda olduğu, www…com.tr alan adlı web sitesinde “…” ibaresinin kalorifer radyatörleri için markasal kullanıldığı, alan adının davalı adına tescil edildiğinin tespit raporunda tespit edildiği, … ibaresinin İngilizcede , TARAFINDAN anlamına geldiğini, bu ibarenin ayırt ediciliğinin bulunmadığını, davacının markasının asıl unsurunun davalı tarafından birebir kullanıldığını, markalar arasında yüksek düzeyde benzerlik bulunduğunu, ilgili tüketici kesiminin ortalama tüketici olduğunu, mal ve hizmetlerde de birebir örtüşme bulunduğunu ve halk tarafından karıştırılma ihtimalinin bulunduğuna dair görüş bildirildiği tespit edilmiştir. Dava konusu teknik bilgi gerektirdiğinden Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişiler … ve … 08.10.2019 tarihli raporda; incelenen internet sitesi ürün katalogları içerisinde “…” markasının kullanımının inceleme tarihi itibariyle şu aşamada tespit edilemediği yönünde görüş bildirmiştir. Mahkememizce değişik iş dosyası ve tüm dosya kapsamı incelenmek suretiyle davalı tarafça davacıya ait … markasının marka hakkına tecavüz oluşturacak şekilde tescilli olduğu ürünler üzerinde kullanılıp kullanılmadığına dair ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişiler 28.07.2020 tarihli ek raporda; daha önce alınan tespit bilirkişi raporu ve dosyaya sunulan internet sayfası görselleri incelendiğinde, davalı tarafça davacıya ait “…” markasının marka hakkına tecavüz oluşturacak şekilde tescilli olduğu ürünler üzerinde kullanıldığı yönünde görüş bildirmiştir. Marka hakkına tecavüz konusu, dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nin 9. ve 61. maddelerinde düzenlenmiştir. 556 sayılı KHK’nin 9/1-b. maddesinde, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve /veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasının marka sahibi tarafından önlenmesinin talep edilebileceği düzenlenmiştir. Davalının, davacının tescilli markasının asıl unsuru “…” ibaresini markanın tescilli olduğu 11.sınıfta kayıtlı radyatörler emtiasının tanıtımında www…com.tr isimli internet sitesinde kullanıldığı, 556 sayılı KHK 9/2-e bendi gereğince ” markanın kullanımına ilişkin hakkı ve meşru bir bağlantısı bulunmaksızın, markanın aynısını, internet sitesinde ürün tanıtımında ticari etki yaratacak biçimde kullandığından” davacının markadan kaynaklanan haklarına tecavüz ettiği kanaatine varılarak, davanın kısmen kabulüne, davacının tescilli markasına tecavüzün durdurulması ve men’ine, davalıya ait www…com.tr alan adlı internet sitesinden “…” ibaresinin kaldırılmasına, ihlalin gerçekleştirilme şekli ve tüm dosya kapsamı dikkate alınarak takdiren 3.500,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacı tarafın 556 sayılı KHK’nin 62/f bendi gereğince hükmün ilânını talep etmekle hukuki yararı bulunmakla, hükmün ilânına” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Dava boyunca belirttikleri üzere; www…com.tr sitesinde direkt satış yapılmadığı, davacının bahsettiği arama el koyma kararında, dava konusu davalı müvekkili tarafından kesilen … markası ile ilgili bir faturanın ele geçmediği, 2- “…” adlı markanın; müvekkili şirket ortaklarının İngiltere’de kurmuş oldukları … LTD. ve … LTD. tarafından İNGİLTERE ve OHİM nezdinde tescil edilmiş ve halen de tüm dünya’da kullanıldığı, ayrıca bu markanın, “…” altında ürettikleri ürünün dizaynının da tasarım tescillerine sahip olduğu, müvekkili davalının, yurtdışında sahip olduğu markasını ülkemizde de tescil ettirmek istediği, ancak talebi TPE tarafından reddedilince, davacının tescilinin öğrenildiği, 3- İşbu davada davalı olan müvekkili … LTD.’nin …’İN büyük ortağı olduğu bir firma olduğu, yine dava dışı … UK. ve … adında İngiltere’de kurulmuş iki Şirketinin daha bulunduğu, müvekkili Firma ve ortaklarının kurmuş olduğu diğer iki firma ile birlikte Türkiye’de ve yurt dışında kalorifer, radyatör ve benzeri ürünler alanında uzun yıllardır üretim ve pazarlama yapan, sektöründe bilinen ve tanınan Firmalar oldukları, davalının da, müvekkiline ait marka ve tasarımlara üretim yapan bir firma olduğu, ancak yurtdışı merkezli müvekkilinin markalarının Türkiye’de tescilli olmamasından yararlanarak tescil ettirdiği, 4- Müvekkilinin marka ve tasarımlarının, yurtdışında İngiltere ve OHİM nezdinde müvekkil şirketin ortaklarının sahibi olduğu … ve … ltd. adına kayıtlı oldukları, 5- İşbu davadaki davacı ve davalı arasında YİDK kararının iptali, marka hakkına tecavüzün tespiti, durdurulması ve önlenmesi davaları açıldığı ve bu davaların yeni sonuçlandığı, kaldı ki, davacının marka tescillerinin mahkeme kararı ile marka bülteninde yayınlandığı tarihe kadar dava konusu marka hususunun çekişmeli olduğu, dava konusu markanın kullanılmasına son vermenin amacının, iddiaları kabul etmek değil, Türk Mahkemelerinde yasal durumun kesinlik kazanmasına kadar hukuka aykırı işlem yapmamak özeni olduğu, dolayısı ile zarar edildiği iddiasının gerçek dışı olduğu, haksız fiil sorumluluğunun şartının zarar olduğu, zarar yoksa tazmin sorumluluğunun da olmayacağı, tazminat için Kusur, illiyet bağı ve zararın da olması gerektiği, zarar oluşmadığı takdirde maddi ve manevi tazminat talep etmenin mümkün olmadığı, 6- KHK’nın 64.maddesinin başlığının “Tazminat” olduğu, bu maddede “Ürünü taklit ederek…” denilerek “taklit”i tazminat için koşul saydğı, KHK’nın 61.maddesinde de b ve c bendlerinde “taklit marka” denilerek koşul olarak “taklit etme amacını” yani kusurunu belirttiği,
KHK’NINTazminat başlıklı Madde 64 – “Marka sahibinin izni olmaksızın, marka taklit edilerek üretilen ürünü üreten, satan, dağıtan veya başka bir şekilde ticaret alanına çıkaran veya bu amaçlar için ithal eden veya ticari amaçla elde bulunduran kişi, hukuka aykırılığı gidermek ve sebep olduğu zararı tazmin etmekle yükümlüdür. Taklit markayı herhangi bir şekilde kullanmakta olan kişi, marka sahibinin markanın varlığından ve tecavüzden kendisini haberder etmesi ve tecavüzü durdurmasını talep etmesi halinde veya kullanmanın kusurlu bir davranış teşkil etmesi halinde, sebep olduğu zararı tazmin etmekle yükümlüdür.” 7- KHK’nın marka hakkına tecavüz ve tazminat şartı olarak “taklit marka” koşulunu ve kusurlu sorumluluk halini düzenlediği, Nitekim …, … da “kusurlu sorumluluk” olduğu görüş de oldukları, … (Markaya Tecavüz hallerinde tazminat talepleri- s:9- Makalaleler- MARKA HUKUKU) “…Burada bir kusurlu sorumluluk hali söz konusudur.Gerekçemizin mantıksal temelini 61.madde hükmü oluşturmaktadır.Şöyle ki, yukarıda ifade ettiğimiz üzere, 61.maddenin (b) ve (c) bentleri ile 64.maddenin ilk fıkrasında sayılan tecavüz eylemleri birbirinin aynısıdır.Bu eylemler, “markanın taklit edilmesi yoluyla gerçekleştirilen tecavüz türüne” işaret ettiklerini, 8- Bu sebeple tecavüzün gerçekleşmesi için kusurun şart olduğunu, markayı taklit etme amacı olmasının zorunlu olduğunu, marka taklidi yoksa tecavüzün de olmadığını,müvekkilinin kendisine ait olan ve yıllardır üretip sattığı markayı satmak amacı ile hareket ettiğini, “taklit” amacı güdülmeyen markanın sahibi olduğunu düşünerek ki bu düşünce de gerçek hak sahipliğine ve tescillere dayandığını, 9- Manevi tazminatın, bir kişinin hukuka aykırı eylem sebebi ile çektiği bedeni acılarla ve üzüntülerin hepsine manevi zarara karşılık belirlenen miktara dendiğini, manevi tazminata hükmedilebilmesi için kişi haklarına yapılan bir saldırı sebebiyle manevi acı duyan, ruhsal dengesi bozulan, yaşama sevinci azalan ya da yok olan kimsenin manevi zarar uğramış olması gerektiğini, (…, …), dolasıyla dava konusu markanın tanınmışlığına, ticari itibarına zarar verilmiş olması halinde manevi tazminatın söz konusu olacağını, 10- Ankara’daki davalar sonuçlanana kadar marka üzerindeki hakların çekişmeli olduğunu, müvekkilinin açtığı davalara kadar ve davalardan sonra 04/03/2010 tarihine kadar davacının hiç bir şekilde markaların kullanımına itiraz etmediğini ve sessiz kaldığını, davacının markalarını tescil ettirdiği 2005 tarihinden dava tarihine kadar sessiz kalıp sonra dava açmasının kötüniyetli ve dava hakkının kötüye kullanımı olduğunu, 11- 556 Sayılı KHK’nın 6.maddesine göre marka korumasının tescil yoluyla elde edildiğini, Kuralın bu olmakla birlikte, marka hukukunda kabul edilen genel ilkeye göre, bir markayı ilk defa kullanan ve ona ayırt edicilik niteliğini kazandıran kişinin “gerçek hak sahibi” olduğunu, bu ilkenin, gerek doktrin ve gerek Mahkeme kararları tarafından oybirliği ile benimsendiğini, 12- Müvekkilinin, kendisine ait olan, tescilli, yıllardır üretip sattığı markayı satmak amacı ile hareket ettiğini, “taklit” amacı güdülmeyen markanın sahibi olduğunu düşünerek ki bu düşünce de gerçek hak sahipliğine ve tescillere dayandığını, markanın davacı adına Türkiye’de tescilli olmasının ve müvekkili davalının da kendisine ait olduğu gerekçesi kullanmış olmasının dahi maddi ve manevi tazminat için yetmeyeceğini, kusur, illiyet bağı ve zararın şart olduğunu, işbu davanın, internet sitesi üzerindeki tespite istinaden açıldığını, müvekkilinin, Paris Sözleşmesi kapsamındaki ülkelerde tescilli olarak kullandığı markalarını gerçek hak sahipliği sebebi ile Türkiye’de kullandığını, taklit ve/veya haksız kazanç amacı(kusuru) bulunmadığını, 13- Ayrıca davacının marka başvurularını, salt davalıya ait markaların Türkiye’de tescil edilmemiş olmasındaki boşluktan yararlanmak, davalı tarafından ihdas edilmiş markaya sahip olmak ve davalının Türkiye’ye girişi ve TPE’de muhtemel tescil girişimini engelleme ve aynı ürünleri taklit suretiyle gelir elde etmek amacıyla yapıldığını, bu davranışın TTK’daki “basiretli tacir”, MK’daki “dürüstlük kuralına” aykırı olduğundan davacı adına tescilli markaların MK 2 ve 556 sayılı KHK 35, 42, 9, 8, 7 maddeleri anlamında hükümsüzlüğü talep edilebilecek markalardan olduğunu, dava konusu markaların Türkiye’de satılmamasının önemi olmadığını ve engelleme markalarının tüm Dünya’da korunamayacağından, yine davacı ve davalılar arasındaki ihtilaflı olan ve kesinleşmemesi sırasında “internet sitesi” alınan bir tespit olduğundan da bahsetmediğinden, karara dayanak alınan Rapora da itiraz edildiğini belirterek, yukarıda arz ve izah edilen ile re’sen görülecek sebeplerle; Mahkemenin yukarıda yazılı kararının kısmen kabule yönelik bölümüne ilişkin istinaf taleplerinin kabulü ile kısmen kabulüne dair kararın kaldırılarak davanın tamamının reddine ve yargılama masrafları ile ücreti vekaletin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; 1- Dava dilekçesinde 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiklerini, Mahkemece kısmen kabul kararı verilerek 3.500,00 TL manevi tazminat davalı şirketten tahsiline karar verilmişken, manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline yazılmasının sehven unutulduğunu, bu husus bozmayı gerektirmeyip düzeltilmesinin hukuken mümkün olduğunu, bu sebeple yerel mahkeme kararının hüküm kısmının “3.500,00 TL manevi tazminat davalı şirketten tahsiline” kısmının kaldırılarak “3.500,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline” şeklinde düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davacı adına tescilli … numaralı “…” markasının esas unsuru olan “…” ibaresinin davalı tarafından kullanılması sebebiyle meydana geldiği iddia edilen markaya tecavüzün tespiti, durdurulması ve men’i ile manevi tazminata ilişkindir. Davacı; “…” markasının sahibi olduğunu, davalı şirketin ”www…com.tr” isimli internet sayfasında “…” markası ile radyatör ürünleri sattığını, kullanılan markanın kendi markalarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu iddia etmiş, davalılar; yurt dışında ”…” markasının sahibi olduğunu, ürünlerin taklit ve satışının söz konusu olmadığını, davacının bir zararının olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, Mahkemece; davalıların eylemlerinin sabit olduğu ve markaya tecavüz oluşturduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davalılar vekilince istinaf edilmiştir. Dosyada mevcut Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarına göre … numaralı “…” markasının 6 ve 11.sınıflarda davacı … adına 22.02. 2008 tarihinde tescil edildiği görülmüştür. İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2015/6 Esas sayılı davası ile davacılar … LTD ve … LTD şirketlerinin eldeki dosya davacısı …’ye karşı aynı marka ile ilgili marka hükümsüzlüğü davası açtıkları, yapılan yargılama sonucunda 2015/6 Esas, 2015/152 Karar sayılı kararla davanın reddine karar verildiği, karar Yargıtay’dan geçerek onanmak suretiyle kesinleştiği anlaşılmıştır. Mahkemece alınan 03.01.2018 tarihli bilirkişi raporunda, davalının … markası altında internet sitesinde ticari tanıtım yapıldığı, davacının … sayılı … markasının radyatörler emtiasında da tescilli ve işler durumda olduğu, www…com.tr alan adlı web sitesinde “…” ibaresinin kalorifer radyatörleri için markasal şekilde kullanıldığı, alan adının davalı adına tescil edildiğinin tespit raporunda tespit edildiği, … ibaresinin İngilizcede, TARAFINDAN anlamına geldiğini, bu ibarenin ayırt ediciliğinin bulunmadığını, davacının markasının asıl unsuru “…” ibaresinin davalı tarafından birebir kullanıldığı, markalar arasında yüksek düzeyde benzerlik bulunduğu, ilgili tüketici kesiminin ortalama tüketici olduğunu, mal ve hizmetlerde de birebir örtüşme ve halk tarafından karıştırılma ihtimalinin bulunduğuna dair görüş bildirilmiştir. Bilirkişiler … ve … tarafından düzenlenen 08.10.2019 tarihli raporda, incelenen internet sitesi ürün katalogları içerisinde “…” markasının kullanımının inceleme tarihi itibariyle şu aşamada tespit edilemediği yönünde görüş bildirilmiş, değişik iş dosyası ve tüm dosya kapsamı incelenmek suretiyle davalı tarafça davacıya ait … markasının marka hakkına tecavüz oluşturacak şekilde tescilli olduğu ürünler üzerinde kullanılıp kullanılmadığına dair aynı heyettten ek rapor alınmış alınan 28.07.2020 tarihli ek raporda da, daha önce alınan tespit bilirkişi raporu ve dosyaya sunulan internet sayfası görselleri incelendiğinde, davalı tarafça davacıya ait “…” markasının marka hakkına tecavüz oluşturacak şekilde tescilli olduğu ürünler üzerinde kullanıldığı yönünde tespit yapıldığı görülmüştür. Dava tarihinde yürürlükte bulunan ve davada uygulanması gereken 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile markaya tecavüz hâlinde oluşan zararın tazminine yönelik üç çeşit tazminat davası öngörülmüştür. Bunlar maddi ve manevi tazminat ile itibar tazminatıdır.(Yargıtay HGK’nun 01/07/2021 tarih ve 2018/11-1096 esas ve 2021/898 karar sayılı kararı) Dosya kapsamı ile davalının davacı tarafa ait marka hakkına tecavüz ettiği saptandığından, tecavüz halinde marka hakkı sahibi, 556 Sayılı KHK uyarınca manevi tazminat talep etme hakkını elde ettiğinden, tazminat koşullarının oluşmadığına ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davalının, davacı adına tescilli markasının asıl unsuru olan ‘…’ ibaresini markanın tescilli olduğu 11. sınıfta kayıtlı radyatörler emtiasının tanıtımında olmak üzere gerek davalının işyerinde ele geçirilen kataloglarda ve gerekse ”www…com.tr” isimli internet sitesinde kullandığı, dava tarihinde yürürlükte olan ve somut olaya uygulanması gereken 556 Sayılı KHK 9/2-e. bendi gereğince “markanın kullanımına ilişkin hakkı ve meşru bir bağlantısı bulunmaksızın, markanın aynısını, internet sitesinde ürün tanıtımında ticari etki yaratacak biçimde kullandığından” davacının markadan kaynaklanan haklarına tecavüz edildiği (Dairemizin 29.04.2021 tarih, 2020/728 Esas, 2021/524 Karar sayılı kararı), davalı tarafın öncelikli hak sahibi olduğuna yönelik iddiasının yukarıda içeriği belirtilen Yargıtay ilamı karşısında dinlenemeyeceği, denetime elverişli bilirkişi raporuna göre, ortalama tüketicilerin söz konusu her iki ürünün aynı firmaya ait olduğu algısına düşebileceği, bu şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, dolayısıyla davacının manevi tazminat talebinin de yerinde olduğu anlaşılmakla Mahkeme kararında bir isabetsizlik olmadığı, davalıların istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davacı tarafından dava dilekçesinde 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesinin talep edildiği, mahkemece davanın kısmen kabulüne, 3.500,00 TL manevi tazminatın davalı şirketten tahsiline karar verildiği, talebe rağmen faiz konusunda bir karar verilmediği, taraflar tacir olmakla manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği, davacı vekilinin istinaf talebinde haklı olduğu görülmüştür. Sonuç olarak tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, fakat davacı vekilinin faize ilişkin istinaf talebinin yukarıda açıklandığı üzere haklı olduğu anlaşılmakla, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, fakat bu hata yeniden yargılamayı gerektirmediğinden re’sen yerel mahkeme kararının hüküm kısmının “3.500,00 TL manevi tazminat davalı şirketten tahsiline” kısmının kaldırılarak “3.500,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline” şeklinde düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 3- İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 29/09/2020 tarih, 2010/34 E., 2020/152 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, Bu kapsamda; 4- Davacının davalı aleyhine açtığı işbu davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 4/a- Davalıya ait www…com.tr alan adlı internet sitesinde davacının … tescil numaralı “…” markası ile iltibas yaratacak kadar benzer olan “…” ibaresini kullanmak suretiyle davacının marka haklarına tecavüz ettiğinin ve haksız rekabette bulunduğunun tespitine, 4/b- Marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin durdurulmasına ve önlenmesine, 4/c- Davalıya ait www…com.tr alan adlı internet sitesinden … ibaresinin kaldırılmasına, 4/d- 3.500,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine, 4/e- Hüküm özetinin masrafı davalıdan alınmak suretiyle karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince Türkiye’de yayınlanan tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına, 5- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 239,09 TL nispi karar harcından peşin alınan 74,25 TL’nin mahsubu ile bakiye164,84 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 5/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 17,15 TL başvurma harcı, 74,25 peşin harç, 2,75 TL vekalet harcı, 1.600,00 TL bilirkişi ücreti, 32,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 1.780,55 TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre 1.513,47 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, 5/c- Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 5/ç- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre marka haklarına tecavüz davası yönünden 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10.ve 13/(2). maddelerine göre manevi tazminat talebi yönünden 3.500,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5/e- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/1-2 ve 13/(2) maddelerine göre red edilen manevi tazminat talebi yönünden 1.500,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 6- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 6/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 239,09 TL karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile 184,69 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 6/b- İstinaf yargılaması için davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 6/c- İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 16,50 TL tebligat giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 6/d- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 7- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 24/03/2022