Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/2597 E. 2021/1489 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2597
KARAR NO: 2021/1489
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 24/09/2020
NUMARASI: 2010/147 E. – 2020/137 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)|Marka (Manevi Taz. İste)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin uzun yıllardan beri Türkiye’de kalorifer radyatörü üretimi alanında faaliyet gösterdiğini, … numaralı “…” markasının da tescilli sahibi olduğunu, davalıların ise, müvekkilinin rakibi olan … LTD’nin Anadolu Yakası bayiliğini yaptığını, söz konusu firmanın www…com.tr isimli internet sitesinde “…” markası ile radyatör ürünleri sattığını, bu durumun bilirkişi marifetiyle tespit edildiğini, davalıların kullandığı ibarenin müvekkilinin tescilli markası ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, davalıların bu eyleminin müvekkilinin marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, bu nedenlerle müvekkilinin tescilli markasına tecavüz teşkil eden fillerin tespitine, durdurulmasına ve men’ine, 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkili …’nin firma ortağı olup, diğer davalı …’ün ise firma çalışanı olduğunu, müvekkili …’nin aynı zamanda yurt dışında … LTD ve … LTD isimli şirketlerin de ortağı olduğunu, müvekkilinin “…” markasını sadece yurt dışı satışlarda kullandığını, yurt içinde ise “…” markası ile satış yaptığını, müvekkillerinin davacının marka hakkına tecavüzde bulunmadığını, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”…Davalı …’nin işyeri sahibi sıfatı ile sorumlu olduğu, diğer davalı …’ ün ise arama tutanağı ve ceza dosyasındaki ifadelerinden, sadece işyeri çalışanı olmadığı, sürekli olarak yurt dışında yaşayan kardeşi …’nin firmasının işyeri sorumlusu, ticari vekili sıfatı ile sorumluluğunun bulunduğu, dosya kapsamına celbedilen irsaliyeli faturalarda da davalı …’ ün imzasının olduğu , davaya konu kataloglardaki markaların davacıya ait olduğunu bilebilecek durumda olduğu, kusurlu bulunmakla davalı sıfatının ve tazminattan sorumluluğunun bulunduğu kanaatine varılmıştır. Davalı tarafın işyerinde yapılan arama sırasında 688 adet ürün kataloğu ve 35 adet irsaliyeli faturaların bulunduğu, davalı …’ün ceza dosyasındaki ifadesinden; ürünlerin işyerinde bulundurulmadığı, kataloglardan müşterilere gösterilerek seçildiği ve Tuzla’daki fabrikadan ürünlerin temin edilerek müşteriye gönderildiği, kataloglarda davalı …’nin işyerinin kaşesinin bulunduğu, davalıya aidiyetinin saptandığı, ürün görsellerinin farklı isimlerle katalogda tanıtıldığı, davaya konu “…” ibaresinin de katalogda ürün markası olarak kullanıldığı, davacının markasının ayırtedici unsurunun birebir olarak ve davacının markasının tescilli olduğu 11.sınıftaki radyatör emtiası bakımından, katalogda ürünlerin satışının teklifine yönelik olarak kullanıldığı, ayrıca davalı …’ün gerek arama sırasında, gerekse Ceza Mahkemesindeki beyanında ürünlerin Tuzla’daki fabrikadan temin edilerek müşterilere satışının yapıldığını beyan ettiği, ortalama tüketicilerin her iki ürünün aynı firmaya ait olduğunu düşünebileceği, bu şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, 556 sayılı KHK’nin 61.maddesine tanımlanan markaya tecavüz fiilinin gerçekleştiği tespit edilmiş, her iki davalının da kusurlu ve sorumlu olduğu kanaatine varılarak, davanın kısmen kabulüne, davacının tescilli markasına tecavüzün durdurulması ve men’ine, ihlalin gerçekleştirilme şekli ve tüm dosya kapsamı dikkate alınarak takdiren 3.500,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davacı tarafın 556 sayılı KHK’nin 62/f bendi gereğince hükmün ilânını talep etmekle hukuki yararı bulunmakla, hükmün ilânına karar vermek gerekmiştir.” şeklinde gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu markanın davalı şirket tarafından ilk defa ihdas edilip öncelikli olarak kullanıldığını, Müvekkillerinin hiçbir zaman taklit amacı olmadığını, tecavüz ve dolayısıyla manevi tazminat için kusur ve zarar şartının gerçekleşmediğini beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, markaya tecavüzün tespit ve men’i ile tazminata hükmedilmesi talebini içeren davadır. Davacı; “…” markasının sahibi olduğunu, davalı şirketin ” www…com.tr” isimli internet sayfasında “…” markası ile radyatör ürünleri sattığını, kullanılan markanın kendi markalarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu iddia etmiş, davalılar; yurt dışında ”…” markasının sahibi olduğunu, ürünlerin taklit ve satışının söz konusu olmadığını, davacının bir zararının olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, Mahkemece; davalıların eylemlerinin sabit olduğu ve markaya tecavüz oluşturduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davalılar vekilince istinaf edilmiştir. TPMK kayıtlarına göre; “…” markasının davacı adına … tescil numarası ile 06, 11 ve 35. sınıflarda tescilli olduğu, dosya kapsamına göre davacının kalorifer radyatörü üretimi alanında faaliyet gösterdiği tespit edilmiştir. İlk Derece Mahkemesinin 2015/81 Esas sayılı dosyasında, davacılar … LTD ve … LTD şirketlerinin …’ye karşı aynı marka ile ilgili açtıkları marka hükümsüzlüğü davasında, 2015/81 Esas, 2015/151 Karar sayılı kararla davanın reddine karar verilmiş, karar Yargıtayca onanmak suretiyle kesinleşmiştir.Davalıların, davacı adına tescilli markasının asıl unsuru olan ”…” ibaresini markanın tescilli olduğu 11. sınıfta kayıtlı radyatörler emtiasının tanıtımında olmak üzere gerek birleşen davalıların işyerinde ele geçirilen kataloglarda ve gerekse ”www…com.tr” isimli internet sitesinde kullandığı, dava tarihinde yürürlükte olan ve somut olaya uygulanması gereken 556 Sayılı KHK 9/2-e bendi gereğince ” markanın kullanımına ilişkin hakkı ve meşru bir bağlantısı bulunmaksızın, markanın aynısını, internet sitesinde ürün tanıtımında ticari etki yaratacak biçimde kullandığından” davacının markadan kaynaklanan haklarına tecavüz edildiği (Dairemizin 29.04.2021 tarih, 2020/728 Esas, 2021/524 Karar sayılı kararı), davalı tarafın öncelikli hak sahibi olduğuna yönelik iddiasının yukarıda içeriği belirtilen Yargıtay ilamı karşısında dinlenemeyeceği, ayrıca davalı …’ün gerek iş yerinde arama sırasında, gerekse Ceza Mahkemesindeki beyanında, ürünlerin Tuzla’daki fabrikadan temin edilerek müşterilere satışının yapıldığını beyan ettiği, denetime elverişli bilirkişi raporuna göre, ortalama tüketicilerin söz konusu her iki ürünün aynı firmaya ait olduğu algısına düşebileceği, bu şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, dolayısıyla davacının manevi tazminat talebinin de yerinde olduğu, Ceza Mahkemesinde davalı sanıklar hakkında delil yetersizliği nedeniyle verilen beraat kararının hukuk hakimini bağlamayacağı anlaşılmakla Mahkeme kararında bir isabetsizlik olmadığı, davalıların istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalılar vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 24/09/2020 tarih ve 2010/147 E., 2020/137 K. Sayılı kararına karşı davalılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 102,50 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 48,10 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 02/12/2021