Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/2595 E. 2021/29 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2595 Esas
KARAR NO : 2021/29
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/12/2020 (Ara Karar)
NUMARASI : 2020/649 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/01/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dilekçesinde özetle; Davacının, davalı şirket ile dava dışı …San. Ve tic. Ltd. Şti. Arasında aktedilen Finansal Kiralama Sözleşmesinin kefillerinden biri olduğunu, dava dışı şirket’in davalıya yapılması gereken ödemeleri yapamadığından sözleşmenin diğer tarafları ile birlikte davacıya da ihtarname tebliğ edildiğini, davalı tarafa cevap ihtarnamesi gönderilerek talepleriyle ilgili cevap verildiğini, 60 günlük ihtarname süresi belirtildiğini, sürenin dolmadan kötüniyetli surette davacı aleyhine 10/11/2020 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus genel haciz yoluyla İstanbul …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını belirterek başlatılan takibin davacı yönünden iptalini ve herhangi bir zarar doğmaması için de takibin davacı yönünden huzurdaki dava neticesine kadar teminatsız olarak tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi 02/12/2020 tarihli ara kararıyla; İİK’nın 72/3 maddesine göre; İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemez.” denildiğinden, davacı vekilinin icra takibinin durdurulması yönündeki tedbir talebinin İİK 72/3 maddesi uyarınca davanın icra takibinden sonra açılmış olması nedeniyle tedbiren takibin durdurulamayacağı ciheti ile talebi yerinde görülmediğinden reddine dair karar verildiği görülmüştür.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 02/12/2020 günlü kararın gerekçesinde belirtilen “davanın icra takibinden sonra açılmış olması sebebiyle tedbiren takibin durdurulamayacağı” kanaatinin yanılgılı olduğunu, davacının dava konusu kambiyo senedine özgü icra takibinin durdurulması talebi olduğunu, dava dilekçesinde arz edildiği üzere; Davalı taraf, üç adet finansal kira bedeline ilişkin olarak kambiyo senedine dayalı icra takibi yapmıştır. Halbuki takibe konu edilen senetler finansal kira sözleşmesinin ödeme planı gereğince imzalanmış senetler olup üstelik davalı şirketin dava dışı finansal kiracı …San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nden Olan Finansal Kira Alacakları, Dava Dışı …San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin taşınmazı üzerine davalı şirket lehine tesis edilmiş olan ipotek ile güvence altına alınmış durumda olduğunu, İpotekle güvence altına alınmış olan alacakları yönünden davacı aleyhine ödeme planı gereğince tanzim edilmiş kambiyo senetlerinin icraya konu edilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığını, İİK 45. Maddesi; asıl borçlular ile ilgili düzenlenmiş olup, alacağı rehinle temin edilen bir kimsenin rehni veren hakkında doğrudan doğruya genel haciz yolu ile takibe geçilmesini önlemekte ve rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir dendiğini, bu hükme aykırı olarak davalı taraf kambiyo senetlerine mahsus genel haciz yoluna başvurduğunu, davacının finansal kira sözleşmesinin kefillerinden sadece biri olduğunu, kendisinin de İzmir’de bulunmadığını ve sözleşmeye konu İzmir’de kiralanan eşyalar da davacı müvekkilin zilyetliğinde ve kullanımında olmadığını, öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine başlanılması, bu takip sonucu yapılan tahsilin kira bedelini karşılamaya yetmemesi halinde, eksik bedel için icra takibine geçilmesi gerektiğini, haksız ve kötü niyetli olarak başlatılan icra takibine karşı dava açmak ve tedbir istemek gerekli olduğunu, İpotekle teminat altına alınmış rehinli alacak hakkı mevcut iken davacı aleyhine haksız ve yasal dayanaksız yere sözleşmeye bağlı ödeme planından mütevellit kambiyo senetlerine dayalı icra takibinde bulunması nedeniyle haksız yapılan İstanbul …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasında takibin davacı yönünden iptalini istemek, herhangi bir zarar doğmaması için de takibin davacı yönünden teminatsız olarak tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacı aleyhine yöneltilen icra takibine itiraz etmemiş, takip kesinleştiğini, bu aşamadan sonra açacağı dava “menfi tespit” davası olduğunu, Menfi tespit davası, borçlunun, borcu ödemeden önce borçlu olmadığının tespiti için açılan dava olup, Takip borçlusu, bu dava ile borçlu olmadığını ispat ederek hakkındaki icra takibini iptal ettirir ve borcu ödemekten kurtulur. İcra İflas Kanunu 72. Md uyarınca takip sırasında borçlu olunmadığının ispatı için açılabileceği gibi icra takibinden önce de açılabilir. Takipten sonra açılan menfi tespit davası da icra takibini kendiliğinden durdurmaz. “İİK’nın 72/3 maddesine göre; ”İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemez.” Bu nedenle davacının talebi haksız ve yasal dayanaktan yoksundur. Davacı kambiyo takibine karşı yasal itiraz ve şikayet yollarına başvurmamış olup, aleyhinde açılan İstanbul …. İcra Dairesinin … E. sayılı icra takibi kesinleşmiş bulunmaktadır. Davalının kambiyo takibine yönelik itirazlarının da herhangi bir geçerliliği yoktur. Bu nedenle davacı vekilinin Mahkemenin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair karara karşı yaptığı istinaf başvurusunun reddi gerektiğini belirtmiştir.Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit talebine ilişkindir. Davanın hukuki niteliği itibariyle takipten sonra açılan menfi tespit davası olduğu, davacı vekilinin dava dilekçesinde tedbirin durdurulmasını talep ettiği ancak icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmesinin durdurulmasına yönelik bir talebinin olmadığı, ilk derece mahkemesince talebin reddine karar verildiği ve iş bu karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır. 2004 sayılı İİK’nın 72/3 maddesinde “İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir”, hükmü yer almaktadır. 2004 sayılı İİK.’nın 72/3 maddesi ile ilgili düzenlemenin gerekçesi “…Borçlu, takip konusu olan alacağın haddizatında mevcut olmadığı hakkında her zaman yani takibin her safhasında menfi tespit davası açabilecektir. Menfi tespit davası başlı başına takibin seyrine tesir etmez. Yalnız bunun zımmında borçlu alacaklıya paranın, ancak teminat mukabilinde ödenmesi hususunda, ihtiyati tedbir alabileceği gibi, alacaklı böyle bir teminat göstermeyeceğini beyan ederse, alacaklının hakkını almış bulunmaktan doğan zararlarını temin etmek şartı ile borçlu paranın alacaklıya icra dairesinde ödenmemesi hususunda tedbir kararı almaya yetkili kılınmıştır. Alacaklının, maruz kalacağı tedbirlerin kendisine verebileceği zararlar bu babta tedbir isteyen borçlu tarafından gösterilecek teminatla karşılanmış olacağından bu tanzim tarzı karşılıklı menfaatleri telif etmiş olacaktır…” şeklinde belirtilmiştir.Bu maddede yer alan düzenleme 6100 Sayılı HMK’nın 389 vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir ile ilgili düzenlemeye benzeyen ancak kendine özgü özellikleri de olan ve borçluya tanınan bir hak olduğu, borçlunun gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceği anlaşılmıştır.Bilindiği üzere İİK’nın 72.maddesi kapsamında takipten sonra açılan menfi tespit davalarında takibin durdurulmasının mümkün olmadığı, ancak icra veznesine girecek paranın ödenmemesine yönelik tedbir kararı verilmesinin mümkün olduğu, bu nedenle açılan takibin durdurulmasına yönelik tedbir kararının reddine yönelik mahkeme kararında dosya kapsamı ve mevcut delil itibariyle usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmesinin durdurulmasına yönelik de davacı tarafın isteminin bulunmadığı, yerel mahkemenin takdirinin yasa ve usul kapsamında olması nedeniyle bu yöne yönelik istinaf sebebinin de yerinde olmadığı anlaşılmakla, istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/649 Esas sayılı dosyasındaki 02/12/2020 tarihli ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye GELİR KAYDINA, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,4- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerilerinde BIRAKILMASINA,5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14/01/2021