Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/254 E. 2021/284 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/254 Esas
KARAR NO: 2021/284
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/06/2017
NUMARASI: 2014/1259 E. – 2017/458 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/03/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan … Ltd. Şti’nin müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası … merkez şubesine ait 17/02/2014 keşide günlü … çek no’lu çekin tahsili talebiyle icra takibinde bulunduğu, Takibe konu edilen çek ile ilgili olarak yapılan icra takibi haksızdır mesnetsizdir, iptal edilmesi gerektiği, şöyle ki; Müvekkilim şirket, dava konusu çekin lehtarı olan … Ltd. Şti. ile arasında olan ticari ilişkiler nedeniyle oluşan borcunu ödemek üzere hazırlanıp şirket yetkilisi …’e … merkez şubesine ait 17/02/2014 keşide günlü … çek nolu çeki … şirketine verilmek üzere teslim ettiği, borcun söz konusu çek ile ödendiği düşünülürken; … şirketi alacağını alabilmek için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi yapmıştır. Söz konusu takibe dosya borcunun 17.02.2014 keşide günlü 22.444.-TL tutarındaki çek ile ödendiği gerekçesiyle itiraz edilince … Ltd Şti. söz konusu çeki almadıklarını beyan etmiş ve müvekkil şirket dosya borcunun tamamını ödemek zorunda kaldığı, böylelikle söz konusu çekin kaybolduğu anlaşılmış ve tüm aramalarına rağmen söz konusu çeki bulamayınca çekin kayıp nedeniyle iptal talebiyle İstanbul 49. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/40 E. Sayılı dosyasıyla çek iptali davası açmıştır. Gereken hukuki işlemlerin ikmalini müteakip mahkeme 10.02.2014 tarihli ödeme yasağı kararını vermiş olduğu, bu esnada çek hamili olduğunu iddia eden davalılardan … Ltd Şti. dava konusu çeki İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile icra takibine koymuştur. Yapılan icra takibinin iptali için İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/282 E. sayılı dosyasıyla dava ikame edilmiş olduğu, konuyIa ilgili olarak çek lehtarı … I.td. Şii. ile görüşülmüş, çek lehtarı … Ltd. Şti. ciro kaşesindeki imzanın kendilerine ait olmadığını beyan ederek, İstanbul 8 . İcra Hukuk Mahkemesinin 22014/315 E. sayılı dosyası ile takibin iptali davası açtıklarını, takibi talep edilen İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasındaki takip talebi ve ödeme emrinde yazılı çek lehtarı … Ltd. Şti.’nin adresleri incelendiğinde bildirilen adresin hem alacaklı şirketin, hem ara ciranta … Ltd. Şti.’nin hem de … Ltd. Şti. adresi olarak yazıldığı ve bu adresin … Ltd Şti ’ nin İstanbul Ticaret Sicil Müd.’de kayıtlı adresi olmadığı anlaşılmaktadır. …Ltd. Şti.’nin adresi yanlış olarak yazılmış olduğu, bu nedenle yapılan takip konusu çek üzerindeki çek lehtarı … Ltd. Şti. ’ nin cirosundaki imzanın sahte olması nedeniyle dava konusu çek sahte bir çek olduğundan müvekkilim bu çekten dolayı borçlu olmadığının tespitini talep etmek ve İstanbul …. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasındaki takip dosyasının durdurulmasıyla ilgili ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmek gereği hasıl olmuştur. Davalı … Ltd. Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu çek müvekkil şirkete ciro yolu ile geçmiş bulunmakta olduğu, müvekkil şirkete borcu olan şirket bizzat çekin lehtarı bulunan … firması olduğu, davacı tarafın çek hakkında ödeme yasağı bulunması nedeniyle çekin takibe konulamayacağına dair iddiası hukuki olmadığı, zira söz konusu çekte müvekkil şirket yetkili meşru hamil olup icra takibi yapmaya hakkı olduğu, diğer bir husus çekin kaybolduğu bahsiyle dava konusu çek hakkında ödeme yasağı kararının alınmış olması da hukuka aykırıdır. Zira davacı tarafça borçları karşılığında söz konusu çeki lehtar … Ltd Şti’ne verdiğini kabul etmektedir. Çekin kaybolmadığı halde çek kaybolmuş gibi Ticaret Mahkemesine ödeme yasağı için başvurulmuş olması da ayrı bir garabettir. Sonuç olarak müvekkil şirketin davacı ve diğer davalılarla olan ilişkilerinden ötürü müvekkil şirketin mağduriyeti söz konusu olduğu, davacı taraf dava dışı … firmasının cirodaki imzaya itiraz ettiği ve suç duyurunda bulunduğunu beyan etmektedir. Ancak dava dışı … bulunmuş olduğu suç duyurusunda Müvekkil şirket ile ticari ilişkisini doğrulamakla borcu olduğunu kabul etmekte ancak bu borcunun diğer ortağı olan … ünvanlı şirketin ödemesi gerektiğini açıkça beyan etmektedirler. O halde çekin kaybolmadığı bizzat davacı tarafından … firmasına verildiği, oradan ciranta yolu ile müvekkil şirkete verildiği su götürmez bir gerçek iken çekin kaybolduğu iddiasıyla Ticaret Mahkemesine başvurulması hukuki olmadığı, dava konusu çek kayıp veya çalıntı değildir. Davacı taraf imzasını inkar etmemektedir. Davacı taraf diğer davalı … ile ticari ilişkisini inkar etmemekle … diğer ciranta olan davalı … et ile ortaklığını inkar etmemektedir. Bu nedenle dava konusu çek ile ilgili mağduriyet yaşayan tek firma müvekkil firmadır. Bu halde davacının herhangi bir mağduriyeti var ise diğer davalılara başvurması gerekmekte olduğu, davacı taraf … ye olan borcunu dava konusu çek ile ödediğini düşünürken … şirketinin alacağını tahsil etmek için İstanbul … icra Müdürlüğünün … Esas Sayılı dosyası ile haklarında icra takibi yapıldığını iddia etmektedir. Oysaki davacı ve diğer davalı firma arasında nasıl bir ticari ilişki olduğu tarafların birbirlerinden hangi dönemlerde ve ne kadar alacaklı olduklarına dair bir bilgimiz bulunmamakta olduğu, dolayısıyla bu icra takibindeki borç da tarafımızca bilinmemektedir. Bu nedenle davacı tarafın dava konusu çek nedeniyle iş bu borcunu söz konusu icra dosyasını göstererek ödediği yönündeki iddiayı da kabul etmiş olduğu, ayrıca davacı firmanın iş bu çeki borçlarına karşılık düzenleyerek diğer davalı … firmasına verilmek üzere şirket yetkilisine teslim ettiği iddiası ve sonradan bu çekin aslında … ye verilmediği yönündeki iddiaların hem hayatın doğal akışına hem de ticari hayata aykırılığı gözler önündedir. Zira bu çek müvekkil şirkete gökten zembille inmemiştir. Bu çeki davacı firma yetkilisinin kaybetmediği çeki borçlarına karşılık … firmasına verdiği açık bir şekilde anlaşılmakta olduğu, şayet söz konusu çek ile davacı tarafın bir mağduriyeti söz konusu ise bu mağduriyetin nedeni müvekkil şirket değildir. Bu nedenle müvekkil şirkete borçlu olmadıkları yönündeki iddialar kabul edilemeyeceği, sonuç olarak özetlemek gerekirse Davalılar … ve … aralarında fiili bir ortaklık söz konusudur. İş bu ortaklık … firma yetkilisi tarafından bizzat ikrar edilmiş bir ortaklıktır. Dava konusu çek nedeniyle diğer davalı … müvekkil firmaya olan borcunu inkar etmemekte ancak söz konusu borcun ortağı pırıltı et tarafından ödenmesi gerektiğini iddia etmektedir. Dolayısıyla dava konusu çek bizzat davacı tarafından …‘ye borçlarına karşılık olarak keşide edilerek verilmiştir. … ve … ise bu çeki cirolayarak müvekkil şirkete borçlarına karşılık olarak vermişlerdir. Yani çekin kayıp olduğu davacı tarafın iş bu çek nedeniyle borcunu … firmasına ödediği ve sair iddialar tamamen gerçek dışıdır. Davacı ve diğer davalı firmalar arasında yaşanan ticari aksaklıklardan dolayı müvekkil firma mağdur edilmeye çalışılmaktadır. Tüm bu nedenlerle haksız ve hukuka aykırı olarak açılmış bulunan davanın reddine davacının tedbir taleplerinin reddine karar verilmesi gerekmektedir. Davalı … Ltd. Şti vekilinin 25/06/2014 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davaya karşı cevaplarımızı sunma zarureti hasıl olmuştur. Davalı firma dava konusu çekle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …e. sayılı dosyasıyla tanışmış, iş bu çek ile davalı müvekkil firma aleyhine icra takibi başlatılmıştır. Söz konusu çekte bulunan imza müvekkile ait olmadığından toplam borç ve imzaya tarafımızca itiraz edilmiş olduğu, davacı şirket ile davalı müvekkil firma arasında bulunan borç ilişkisi sebebiyle, davacı firma aleyhine tarafımızca İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla takibe başlatılmıştır. Davacı firma takip konusu borcu, iş bu davaya konu çekle ödediğini söylemişse de, tarafımıza böyle bir çek verilmemiştir. Davacı firma uyarılmış durum ihtar edilmiştir. Davalı müvekkil firma tüm iyi niyetiyle davacı firmayı bilgilendirmiş, … 17.02.2014 keşide günlü 1631916 çek numaralı çek ile herhangi bir bağlantısının olmadığını ,söz konusu çeki teslim almadığını, çek üzerinde bulunan imzanın sahte olduğunu bildirmiştir. Müvekkil davalı firmaca İstanbul … icra Müdürlüğünün … e. sayılı dosyaya, İstanbul 8. İcra Mahkemesi 2014/315e. sayılı dosyasıyla borca ve tüm ferilerine, imzaya, yetkiye itiraz edilmiştir. Ayrıca müvekkil firma tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/34708 sor. nolu dosyasıyla “resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık” suçları işlendiğinden diğer davalılar aleyhine suç duyurusunda bulunulmuş olduğu, tüm süreç boyunca iyi niyetli davranan davalı müvekkil, söz konusu çek sebebiyle en az davacı firma kadar mağdur edilmiştir. İmzası taklit edilen dava konusu … 17.02.2014 keşide günlü … çek numaralı çek ile İstanbul … icra Müdürlüğünün … e. dosyasında ilk kez karşılaşan davalı müvekkil firma davada zorunlu olarak davalı olarak gösterilmiştir. Dava konusu çekin diğer davalı tarafından kötü niyetle kullanıldığı aşikardır. Çek sebebiyle mağdur edilen müvekkilin yargılama giderleri ve avukatlık ücretlerinden sorumlu tutulması mümkün olmadığı, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; ” Davacı ve Davalı … Ltd Sti’nc ait ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, davacı … ile Davalı … Ltd Sti arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, davalı … Ltd Sti ile Davalı … davaya konu … tarafından düzenlenen 17.02.2014 vadeli 22.444 TL bedelli … çekinin Davacının ve Davalı … Ltd’nin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı … Ltd Şti inceleme günü ticari defterlerini sunduğu ancak muavin defter dökümü ibraz etmemesi nedeni ile davaya konu çekin ticari defterlerinde tespitinin yapılmasının mümkün olamadığı, Davacı …’nin 2013 yılına ait ticari defterlerinin incelenmesi suretiyle kök raporda da belirtildiği üzere, dayanağı belgeler yardımcı defterlerin birbirini teyit etmesi nedeni ile TTK 85 md gereğince delil niteliğine haiz olduğu, Davalı … LTD ŞTİ’nin 2013 yılına ait ticari defterlerinin incelenmesi suretiyle kök raporda da belirtildiği üzere, dayanağı belgeler yardımcı defterlerin birbirini teyit etmesi nedeni ile TTK 85 md gereğince delil niteliğine haiz olduğu, Davalı … LTD ŞTİ’nin 2013 yılına ait ticari defterlerinin incelenmesi suretiyle kök raporda da belirtildiği üzere, dayanağı belgeler yardımcı defterlerin birbirini teyit etmesi nedeni ile TTK 85 md gereğince delil niteliğine haiz olduğu, Davalı … LTD ŞTİ’nin kök raporda da belirtildiği üzere; 2013 yılına ait ticari defterlerinin dayanağı belgeler yardımcı defterleri inceleme gün ve saatinde ibraz etmiş olduğu, Davacı … ‘nin Davalı … LTD ŞTİ’den 80.057,32 TL tutarında hizmet aldığı, karşılığında i 66.000,00 TL cari hesap ilişkisi çerçevesinde ödeme yaptığı kalan 14.057,32 TL borcuna karşılık İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas dosyasına 17.206,15 TL ödeme yapmak suretiyle Davalı … LTD ŞTİ ‘ne herhangi bir borcu bulunmadığı anlaşılmış olduğu, davacı tarafından düzenlenen ve ödeme yasağı konulan 17.02.2014 vadeli 22.444 TL bedelli … çekinin Davacı (keşideci) tarafından ödenmesi durumunda, Davacının, Davalı … LTD ŞTİ’den 22.444 TL fazladan ödeme yapmak suretiyle alacaklı duruma geçmesi anlamına gelmekte olduğu, Davalı … LTD ŞTİ ile Davalı … LTD ŞTİ arasında bir ticari ilişki mevcut olduğu, Davacının davasının kabulü ile … Merkez Şubesine ait 17/02/2014 keşide günlü … çek nolu 22.444 TL bedelli çekten dolayı davalılara borçlu olmadığının tespitine” karar verilmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu çek alınan mal ve hizmetler karşılığında davacı tarafından keşide edilerek tahsilat makbuzu ile davalılardan … yetkilisi …’ya teslim edilmiş olup, diğer davalı … tarafından cirolanarak davalı şirkete teslim edildiğini, Davacı davayı açarken çekin kaybolduğu yönünde savunma geliştirmişken Bilirkişi incelemesi ile davacının çeki … yetkilisi …’ya tahsilat makbuzu ile teslim ettiğinin ortaya çıktığını, Davalı …’nin … ile olan arasındaki ortaklık aynı iş yerini kullanmaları aralarında ticari ilişkinin olduğunu, Davalı … ile Müvekkil şirket … arasında ticari ilişki olduğu ve dava konusu çekin ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, -Davacı dava konusu çeke ilişkin … firmasına borcunu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ödeme yaptığı iddiasında olduğunu, ancak söz konusu icra dosyası incelendiğinde dosya borcunun 14.057,00 TL olduğu 20.07.2013 28.11.2012 tarihleri arasındaki cari hesap borcu olarak belirtilmiş olduğunu, dava konusu çek tarihinin ise 17.02.2014 olduğu ve 22.444,00 TL olduğunu, dava konusu çek bedelinin ödenmemiş olduğunu, -Davacının çeki kaybettiğinin gerçek dışı olduğunu, çeki müvekkil şirkete teslim eden pırıltı et yetkilisi … olduğunu, -Dava konusu çekin esas itibariyle ciro silsilesinde hiçbir kopukluk olmadığını, … imzanın kendilerine ait olmadığını iddia ederek ciro silsilesinde kopukluk olduğunu beyan etmiş ise de, …’nin sahte imza atmak suretiyle müvekkil şirketi dolandırdığını, Nitekim sorumlular hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına 2014/148694 soruşturma numaralı dosya ile hem … yetkilisi … hakkında hem de … yetkilisi … hakkında dolandırıcılık resmi evrakta sahtecilik suçlarından suç duyurusunda bulunulduğunu, -Tüm bu nedenlerle Müvekkil şirketin iyi niyetli meşru hamil olduğu diğer davalı … firmasının cirosunda hiçbir problem olmadığı çekin kaybolmadığı ve davacı şirketin dava konu çek bedelini ödemediği açık bir şekilde ortada iken davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün doğru olmadığını kararın kaldırılmasını talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, takibe konu çekteki ilk cironun lehdara ait olmaması ve ödeme yapıldığı iddiası nedeniyle davacı keşideci tarafından açılan menfi tespit istemine ilişkindir. Yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Uyuşmazlık; davaya ve takibe konu çekteki lehtar imzasının sahte olması halinde ciro yolu ile hamil davalı …’ın yetkili hamil olup olmadığı, yapılan ödeme nedeniyle ve buradan varılacak sonuca göre keşideci davacının hamile karşı sorumluluktan kurtulup kurtulamayacağı noktasında toplanmaktadır. Takibe ve eldeki davaya konu yapılan çek keşidecisi davacı … Şirketidir; lehtarı davalılardan …, senedin sırasıyla ilk cirantası lehtar, ondan sonraki cirantaları sırasıyla …, ile çekin hamili davalı … şirketidir. Davalılardan lehtar … aleyhine girişilen icra takibi üzerine İcra (Hukuk) Mahkemesi dosyasında çekteki lehtar imzasının sahte olduğu ve bu nedenle imzaya itirazın kabulü ile etpi yönünden takibin iptaline karar verilmiştir. Öte yandan, mülga 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanununun kambiyo senetlerine ilişkin hükümleri poliçe esası üzerine kurulmuştur. Kanun, kambiyo senetlerinin ortak olan hükümlerine poliçe başlığı altında yer vermiş; bono ve çek hakkında ise ortak hükümlere yollama yapmakla yetinmiştir (6102 TTK’ nın 778, eTTK. 690, 730). 6102 Sayılı TTK’nın 818. (eTTK.nun 730) maddesi yollaması ile çeklerde de uygulanması gereken aynı yasanın 677. (eTTK.nun589) maddesi uyarınca ”bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez”. İmzaların bağımsızlığı (istiklali) şeklinde tanımlanan bu ilke, poliçeye atılan her geçerli imzanın (keşidecinin, cirantanın, avalistin, kabul eden muhatabın imzası gibi) sahibini bağladığını, geçersiz imzanın sahiplerini sorumlu kılmamalarına rağmen poliçenin geçerliliğini ortadan kaldırmadığını ifade eder. Geçerli imzaların sahipleri, başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamazlar. Geçersiz bir imza sahibini bağlamaz, ancak ciro zincirini de koparmaz. İmzaların bağımsızlığı ilkesi, ciro zincirinde bulunan imzalardan birinin veya bazılarının sahteliğine dayanılarak menfi tespit davası açılmasına olanak sağlamaz. Diğer bir deyişle, “imzaların istiklali (bağımsızlığı)” ilkesine göre senet lehtarının veya diğer cirantaların ciro imzasının sahte olması hali, diğer imza sahiplerinin ve özellikle senedin asıl borçlusu olan keşidecinin senetten kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Poliçeye imza koyan kişi, diğer imzaların geçersiz veya sahte ya da mevhum kişilere ait olmasının riskini de taşır. Buna göre her imza kendi sahibini, diğer imzalardan bağımsız olarak bağlar. Poliçe üzerinde şekil bakımından tamam ve görünüşe göre sahibini bağlayan bir imzanın bulunması yeterlidir. Kanun yapıcı, 6102 Sayılı TTK’nun 677 (eTTK 589) maddesinde senedin geçerliliğinin, sorumluluktan tamamen bağımsız şekilde mevcut olabileceğini kabul etmiştir. Çekteki imzalar, bu imzalarda ismi geçen şahıslar yönünden herhangi bir sorumluluk yaratmasa bile, senet yine de geçerli kalır. Çekin geçerli kalmasının sonucu ise, diğer imzaların sahiplerinin sorumluluklarının devam etmesidir. (Reha Poroy/ Ünal Tekinalp; Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 17. Baskı, İstanbul 2006, s. 141-142; Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku, 2.Bası, Ankara 1997, s. 414 vd; Hüseyin Ülgen / Mehmet Helvacı / Abuzer Kendigelen/ Arslan Kaya; Kıymetli Evrak Hukuku Ders Kitabı, İstanbul 2004, s. 126 vd; Naci Kınacıoğlu; Kıymetli Evrak Hukuku, 5.Baskı, Ankara 1999, s. 122 vd; Gönen Eriş; Türk Ticaret Kanunu, Kıymetli Evrak ve Taşıma, Ankara 1988, s. 174 vd- s.286; Yargıtay 11.HD.3.11.1987 tarih, 347/5865 Esas ve Karar sayılı kararı; Oğuz İmregün; Kıymetli Evrak Hukuku, İstanbul 1998, s.58 vd; İsmail Doğanay; Türk Ticaret Kanunu Şerhi, c.II , 3. Baskı, Ankara 1990 s.1611 vd.). 6102 Sayılı TTK’nun 686/1. (eTTK 598) maddesi ; “Bir poliçeyi elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa da kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde, yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar bu hususta yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse son ciroyu imzalayan kişi, poliçeyi beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır”. hükmünü içermektedir. Sahte imza bir başkasının imzasının taklit edilmesi hali olup, takip tarihi itibariyle ticari senetteki geçersiz imza zincirleme ve birbirine bağlı, lehtardan hamile değin tam ve düzenli yani kesintisiz cirolar hak sahipliğine karine sayılır. Cirolar arasındaki zincirleme bağlılığın gözlenmesi sadece dış görünüm bakımından yapılır. Başka bir anlatımla, ciro silsilesinin (zincirinin) muntazam bir şekilde birbirini takip edip etmediğini incelerken dış görünüşü incelemek yeterli olup, cirantalardan birinin imzasının sahte olması veya temsilci sıfatıyla senedi imzalayan şahsın imza yetkisinden yoksun olması ciro zincirini etkilemez (Hulusi Gürbüz; Yargıtay Uygulaması Işığında Ticari Senetlerin iptali Davaları ve Ticari Senetlere Özgü Sorunlar, İstanbul 1984, s.295; Doğanay s.1646-1647; Murat Alışkan; Kambiyo Senetlerinde Temlik Cirosu, İstanbul 1998, s. 255 vd; Tarık Başbuğoğlu; Uygulamalı Türk Ticaret Kanunu, 1.cilt Ankara 1988, sh. 807; Erol Ertekin/İzzet Karataş; Uygulamada Ticari Senetler: Ankara 1998, s. 363). Yine 6102 Sayılı TTK’nun Kanunun 710/3. (e.622/3) maddesi uyarınca; “Hile veya ağır kusuru bulunmadıkça poliçeyi vadesinde ödeyen kişi borcundan kurtulur. Ödeyen kişi, cirolar arasında düzenli bir teselsülün bulunup bulunmadığını incelemekle yükümlü ise de, cirantaların imzalarının geçerliliğini araştırmak zorunda değildir”. Bu açıklamalar karşısında somut olayın değerlendirilmesine gelince; dava konusu çekte davacı keşideci durumunda olup, istinafa başvuran davalı … senede ciro yoluyla hamil olmuştur. Görünüşe göre ilk ciro, çekin lehtarı durumundaki … imzası ile yapılmıştır. Davacı keşideci, kendi imzasını inkar etmemektedir. Çek metnine göre ciro silsilesinde şeklen bir kopukluk bulunmamaktadır. Mahkemece, çekin bedelinin ödendiği kabul edilmiş ise de, bu durumun şahsi defi niteliğinde olduğu ve imzanın istiklali prensibinin de dikkate alınmadığı, davalılardan lehtar … yerine sahte imza atılarak senedin tedavüle sokulduğunun İcra (Hukuk)Mahkemesi tarafından alınan raporla belirlendiği kabul edilmişse de yukarıda açıklanan imzaların istiklali ilkesi karşısında bu durum davacı keşideciyi sorumluluktan kurtarmaz. İlk derece mahkemesinin, imzanın sahteliğinin herkese karşı ileri sürülebileceği, imzanın sahte olmasının ciro silsilesini bozduğu, davalının ancak kendisinden önceki cirantalara başvurabileceği davacı keşidecinin çek bedelini lehtara ödediği, ciro silsilesindeki kopukluk sebebiyle davacının borçlu olduğunun kabul edilemeyeceği yolundaki gerekçesi de kambiyo hukuku ilkelerine uygun düşmemektedir. Her ne kadar davacı keşideci, lehtara ödeme yaptığını iddia etmiş, buna ilişkin ticari defter ve kayıtlar ile ödeme belgesi sunmuş ise de keşideci ile lehtar arasındaki şahsi def’ilerin hamile karşı ileri sürülebilmesi için hamilin senedi iktisabında kötüniyetli olduğunun kanıtlanması gerekir. Aksi takdirde keşideci ile lehtar arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan şahsi def’iler müracaatta bulunan iyiniyetli hamile karşı ileri sürülemez (6102 Sayılı TTK. m. 687). Somut olayda, hamil …’ın çeki iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiği, başka bir anlatımla kötüniyetli hamil olduğu kanıtlanamamıştır. O halde davacı keşideci, lehtara ödeme yaptığına ilişkin şahsi def’iyi davalıya karşı ileri süremez. Bu durumda takibe ve eldeki davaya konu dosya kapsamından, taraflar arasındaki maddi ve hukuki olguların gerçekleşme biçimi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; çek lehtarının ilk cirosunun sahte oluşu, ondan sonraki … adındaki davalı cirantaların bulunması, bedelinin lehtara ödendiği sabit olan çekin, davalı hamil tarafından lehtarın ilk cirosunun sahte olduğunu bilmesinin beklenemeyeceği dolayısıyla, davalı hamil …’ın çeki iyiniyetle iktisap ettiğinin kabulü ile çekte lehtar imzasının sahteliği ve bedelinin lehtara ödendiğine ilişkin şahsi def’iyi davacı keşidecinin, çek hamili davalıya karşı ileri sürerek, borçtan kurtulamayacağının kabulü gerekir. Soruşturma dosyasının bekletici mesele yapılması gerekip gerekmediği hususu ise, davalı …’ın soruşturma dosyasında müşteki konumunda olduğu, çıkacak sonucun, davalı … yönünden kötüniyeti ispat etmeyeceği anlaşıldığından bekletici mesele yapılmasının gerekmediği kanaatine varılmıştır. 6102 Sayılı TTK’nın 818/1-e maddesi delaletiyle çekler hakkında da uygulanması gereken TTK’nın 687. maddesine göre, hamilin çeki iktisap ederken bile bile davalının zararına hareket ettiğinin ispatlanması hali haricinde, kendisine başvurulan kişi önceki hamillerden biri ile kendi arasındaki def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremeyeceğinden, dava dosyasında, davalı hamilin çeki iktisap ederken bile bile davacının zararına hareket ettiğinin ispatlanamamış bulunmasına, çekin uygun ciro silsilesi içinde davalı hamile ciro edilmiş olmasına göre, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 14/10/2020 tarih ve 2020/2510-4109 Esas ve Karar sayılı kararı ile 06/10/2020 tarih ve 2020/2416-3859 Esas ve Karar sayılı kararı ) davanın reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre kabulüne, İlk Derece Mahkemesi’nin kararının kaldırılarak, davanın istinaf eden davalı yönünden reddine karar verilmesi gerektiği, diğer davalılar yönünden istinaf istemi bulunmadığı anlaşılmakla kararın diğer davalılar yönünden aynen geçerli olmasına ilişkin kanaat ve sonuca varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı … A.Ş.’nin (Eski Ünvan: … Ltd. Şti.) istinaf isteminin KABULÜNE, 2- 6100 Sayılı HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince İstanbul 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1259 Esas ve 2017/458 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE; 3/a- Davacı tarafından davalılar … Ltd. Şti., ve … Ltd. Şti. aleyhine açılan menfi tespit DAVASININ KABULÜNE; Davacının, … Merkez Şubesine ait 17/02/2014 keşide günlü … çek nolu 22.444 TL bedelli çekten dolayı davalılar … Ltd. Şti., ve … Ltd. Şti.’ne BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, 3/b- Davacı tarafından davalı … A.Ş. (Eski Ünvan: … Ltd. Şti.) aleyhine açılan menfi tespit davasının REDDİNE, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.579,43 TL harçtan, peşin alınan 383,30 TL harcın mahsubuyla bakiye kalan 1.196,13 TL harcın davalılar … Ltd. Şti. ile … Ltd. Şti.’den müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4/b- Davacı tarafından yapılan 412,30 TL ilk masraf + 500,00 TL bilirkişi ücreti + 309,00 TL tebligat giderleri olmak üzere toplam 1.221,30 TL yargılama giderlerinin davalılar … Ltd. Şti. ile … Ltd. Şti.’den müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, 4/c- Davalılar tarafından yapılan bir masraf bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 4/d- Davacı taraf kendini vekil ile temsil ettirmediğinden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4/e- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Trf.’nin 13/(1). maddesine göre, 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalı … A.Ş. (Eski Ünvan: … Ltd. Şti.)’ye verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı … A.Ş. (Eski Ünvan: … Ltd. Şti.) tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde kendisine iadesine, 5/b- İstinaf yargılaması için davalı … A.Ş. tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 18/03/2021