Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/2516 E. 2023/1368 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2516
KARAR NO: 2023/1368
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/01/2020
NUMARASI: 2017/62 E. – 2020/16 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile icra takibi yapıldığını, ancak takibe konu senetteki imza ve yazıların vekil edenine ait olmayıp takibe konu belgenin sahte olduğunu ve bono vasfında olmadığını, davalılardan …’nin kendisinin düzenlemiş olduğu belgede vekil edeninin ismini yazarak ve imzasını taklit ederek söz konusu belgeyi davalı bankaya ciro ettiğini düşündüklerini, davacının halen oturmakta olduğu evi satın alırken davalı bankanın Silivri Şubesinden eşi … adına konut kredisi kullandıklarını, kendisinin de kefil olarak imzasının bulunduğunu, davalı bankanın mevzuatın kendisine verdiği hak ve yetkileri kullanırken bir güven ve itibar müessesesi olarak kendisine ciro edilen belgenin sıhhatini araştırması gerektiğini, davacıya da tebliğ edilmediğini, vekil edeni hakkında davalı banka görevlilerinin ihmali ile hiç bir borcu olmadığı halde takip yapıldığını belirterek, öncelikle takibin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davanın kabulü ile davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında ve takibe konu belgeler sebebiyle davalılara borçlu olmadığının tespitine, davacı açısından icra takibinin iptal edilmesine, kötüniyetle vekil edeninin imzası taklit edildiğinden ve gerekli araştırma yapılmadan hakkında haksız icra takibi yapıldığından davalıların davacıya iddia edilen alacağın %40’ından az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödemelerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Banka vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının düzgün bir ciro silsilesi ile çeki alan iyi niyetli 3. kişi hamil durumunda olduğunu, davalının bankanın Silivri Şubesinin kredi borçlusu dava dışı … tarafından kredi borcu için 1 adet 01/03/2013 vade tarihli 40.000-TL bedelli senet tahsil edilerek borçlunun kredi riskinden mahsubu amacıyla vekil edeni bankaya verildiğini, senet vadesi geldiği halde tahsil edilmediği için protesto edilerek İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı icra takibi başlatıldığını, söz konusu takibin kambiyo takibi olup kambiyo senedine dayalı olduğunu, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğini, davacının iyi niyetli olmadığını belirterek, öncelikle ihtiyati tedbir talebinin reddine, ardından davanın tümü ile davacının davalı bankaya müddeabihin %20′ sinden aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet ve icra inkar tazminatı ödemelerine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı: Mahkemece; “Davanın KABULÜ ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … esas sayılı takip dosyasında takibe konu keşidecisi …, düzenlenme tarihi, 10/09/2012 vade tarihli, 01/03/2013, lehtarı …, miktarı 40.000,00 TL olan bono nedeni ile davacının borçlu olmadığının TESPİTİNE, 2-Kötü niyet tazminat talebinin davalı … Bankası A.Ş.’ nin takipte kötü niyetli olduğu subut bulmadığından diğer davalının ise senet ile ilgili takip yapmamış olması nedeni ile REDDİNE,” karar verilmiştir.
İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: Davalı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; inceleme konusu senette imza …’ın imzasıyla benzerlik taşıdığını, İnceleme konusu mukayese imzaların bir çoğu dava konusu bononun tanzim tarihi olan 10.09.2012 tarihinden sonra düzenlenmiş evraklar olup, ayrıca fotokopi evrak üzerinde de inceleme yapıldığı görüldüğünü, ATK tarafından düzenlenen raporda tek tek hangi evraklarda inceleme yapıldığı hangilerinin benzediği hangileri üzerinde davacının eli ürünü olup olmadığı yönünde tespit yapılamadığı belirtilmediğinden rapor eksik ve hatalı düzenlendiğini, Bilindiği üzere kişilerin imzalarızaman içinde yıldan yıla bilinçli yada bilinçsiz olarak farklılıklar gösterebildiğini, bu sebeplerle yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın BOZULMASINA karar verilmesini talep etmiştir.
İstinafa Cevap: Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davalılardan … hakkında Silivri Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/180 E sayılı dosyasında resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından ceza verildiği, Kamu davasında davalılardan …, müvekkilim ve eşi …’ın imzalarını taklit ederek sahte bonolar düzenlediğini ve bankaya verdiğini ikrar ettiğini, Söz konusu kamu davasında … da şikayetçi sıfatını taşıdığını, müvekkilin eşi … ile ilgili sahte bono hakkında İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/564 E sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında davanın kabulüne karar verildiğini, davaya konu edilen belge de, davalılardan …’nin tanzim ettiğini, davacı tarafın istinaf taleplerinin gerçeği yansıtmadığını belirterek istinaf taleplerinin reddine, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Gerekçe ve Sonuç: Dava İİK’nın 72/1. maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı vekili, uyuşmazlık konusu bonodaki imzanın davacıya ait olmadığını, beyanla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına konu bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespitini talep etmiştir. Somut olayda, İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … esas sayılı takip dosyasında; davalı banka tarafından davacı aleyhine başlatılan takibin dayanağının, keşidecisinin davacı …, lehtarının …, düzenleme tarihinin 10/09/2012, vade tarihinin 01/03/2013, 40.000-TL bedelli bono olduğu görülmektedir. ATK Fizik İhtisas Dairesi’nin 10/09/2018 tarihli raporunda; inceleme konusu senette …’a atfen atılı borçlu imzaları ile …’ın mukayese imzaları arasında imzaların bitiriliş hareketi bakımından kısmi benzerlik görülmekle birlikte, söz konusu imzaların basit tersimli olması nedeniyle …’ın eli ürünü olup olmadığı yönünde daha ileri bir tespite gidilemediği belirtilmiştir. Silivri Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2013/180 Esas ve 2014/171 Karar sayılı dosyasında davacı ve davalı bankanın müşteki, davalı …’nin sanık olduğu, yargılama sonunda, sanığın suça konu müşteki … adına 40.000 TL’lik 10/09/2012 düzenleme tarihli senedi, müşteki … adına ise 45.000 TL’lik 13/09/2013 düzenleme tarihli senedi olmak üzere toplam 2 adet senet düzenleyerek bunları kendisinin imzaladığını, … Bankası Silivri Şubesine verdiğini ikrar ettiği, resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinin sabit olduğu gerekçesiyle sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyet kararı verildiği, verilen kararın Yargıtay 15. Ceza Dairesi 21/01/2020 tarihli 2017/12274- 2020/612 sayılı kararı ile onandığı, ceza yargılaması sonucu verilen kesinleşmiş mahkumiyet kararı gereğince dava konusu senedin sahte olduğu sabit olmuştur. İlk derece mahkemesince dosya kapsamında aldırılan bilirkişi raporunda, imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı hususunda net bir görüş bildirilmediği anlaşılıyor ise de, senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat yükünün alacaklıda olduğu, davalı tarafça bu hususun ispatlanamadığı gibi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. maddesi hükmü gereğince, hukuk hakimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlı olup, dava konusu senedin 3. Kişi tarafından düzenlendiği ve imzalanarak ciro edildiği, dolayısıyla bonodaki imzanın davacıya ait olmadığının kesinleşen ceza yargılaması sonucu sabit olduğu anlaşıldığından davanın kabulü ve davalı bankanın kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğu yönünde bir delil bulunmadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddi yönündeki kararın dosya kapsamına ve hukuka uygun olduğu anlaşılmıştır. Sonuç olarak, dosya kapsamında iddia ve savunmaya, saptanan dava niteliğine ve toplanıp değerlendirilen delillere, delillerin takdir, tahlil ve tartışımına ilişkin kararda gösterilen yasal ve yeterli gerekçeye göre kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı vekilinin, istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Davalı vekilinin İstinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/01/2020 tarih ve 2017/62 E. 2020/16 K. sayılı kararına karşı davalı … A.O. vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.732,40-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 683,10-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.049,30-TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 08/11/2023