Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/25 E. 2020/163 K. 09.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/25 Esas
KARAR NO: 2020/163
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/05/2017
NUMARASI: 2014/442 E. – 2017/442 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/10/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı ile davalı şirket arasında 30/04/2012-31/12/2012 tarihleri arasında geçerli olan “Kırtasiye ve Yetkili Satıcılık” ilişkisi bulunduğunu; bu ilişkinin yazılı sözleşmeyle kurulduğunu; sözleşme gereği davalıya 450.000,00 TL bedelli bir teminat mektubunun verildiğini belirterek; davacının sözleşme sürecinde edimlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini; ancak davalı tarafın, sözleşme süresi sonunda akdi yenilemek istemediklerine, 31/12/2012 tarihi itibarıyla aralarındaki tüm ticari ilişkinin sona erdiğine dair, Kadıköy … Noterliğinde 31/12/2012 tarihinde düzenlenen … yevmiye numaralı ihtarın davacıya tebliğ edildiğini; bu ihtarda ayrıca, 28/12/2012 tarihi itibarıyla 298.530,00 TL borçlarının bulunduğu, ödenmezse teminat mektubunun bozdurulacağının da ihtar edildiğini; davacı tarafça, Kadıköy … Noterliğinden 31/12/2012 tarihinde … yevmiye numarasıyla düzenlenen cevabi ihtarda; hesap mutabakatı sonunda bir borç belirlenirse ödemeye hazır olduklarının belirtilmesine rağmen; davalının kötüniyetli olarak teminat mektubunun 298.530,00 TL’lik kısmının nakde çevirtildiğini; kalan 151.470,00 TL’lik kısmına da bloke koydurduğunu; kaldı ki, teminat mektubunun paraya çevrilen 6.526,93 TL’lik kısmının cari hesap bakiyesini aşan kısım olduğunu belirterek; teminat mektubundan bloke konan 151.470,00 TL’lik kısımdan dolayı borçlu bulunmadığının tespitine ve 6.526,93 TL nin ise davalıya ihtarın tebliğ tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle beraber tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı-karşı davacı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının davalıyı zarara uğrattığını; teminat mektubunun kısmen paraya çevrilmesinin tamamen hukuki ve sözleşmeye uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuş; karşı davasında ise, davalı şirkette çalışan başta … olmak üzere, … ve … isimli şahıslarla yakın ilişkiler kurmak ve bu ilişkileri menfaatine kullanmak suretiyle, davalı şirketin, bayilik ilişkisi sürecinde zarara uğratıldığını; … şirketinin …’in çok yakın arkadaşı olan ve … adlı firmanın eski çalışanı … tarafından kurulduğunu; …’in yönlendirmesi ve …’in de sessiz kalması sebebiyle de uzun süre … yetkili bayisi olarak faaliyet gösterdiğini; başka yetkili firmalara sağlanmayan avantajlardan yararlandırıldığını; yetkili satıcılık ilişkisini aşacak şekilde, 2010,2011 ve 2012 dönemlerinde toplam iskonto ve ciro pirimi olarak; depolama maliyeti ve komisyon bedeli olarak belli başlı 3 kalem üzerinden zarar verdiğini; bunlardan iskonto ve ciro pirimi bakımından; davalının kasasına girmesi gereken miktara nazaran giren miktar çıkarıldığında, 2010 yılında 198.000,00 TL, 2011 yılında 28.000,00 TL ve 2012 yılında 141.000,00 TL zararlarının doğduğunu; sözleşmeye aykırı olarak karşı davacıya yüklenen depolama bedeli olarak bayilik ilişkisinin devam ettiği üç yılda; 2010 yılı için 19.000,00 TL, 2011 yılı için 17.000,00 TL, 2012 yılı için 26.000,00 TL zararının doğduğu; davalı şirkete ödenmemesi gerekirken ödenen komisyon ücreti sebebiyle de tahmini olarak 2010 yılında 49.000,00 TL, 2011 yılında 45.000,00 TL, 2012 yılında 66.000,00 TL olduğunu; bunların toplamı olarak davalının verdiği zararın 589.000,00 TL olduğunu; ayrıca davacı şirketin, davalı karşı davacı şirketin tedarikçisi olarak da çalıştığını; “halı kaydırmaz” isimli ürünün tedarik etmesi sebebiyle de tedarikçi sıfatıyla 117.663,00 TL zarara uğrattığını belirterek; toplam 706.663,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek ticari faiziyle beraber tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen kararda; Davacı – K.Davalı vekilinin zamanaşımı definin, sözleşmeden doğan alacakların TBK 146 madde gereği 10 yıllık zaman aşımına tabi olduğu sebebiyle ret edildiği, her iki tarafında ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle alınan raporda, sırf cari hesap ilişkisi yönünden, davalı bayinin 292.003,07 TL alacağının bulunduğu; 450.000,00 TL bedelli teminat mektubundan 298.530,00 TL nakte çevrilen miktar olduğu için, cari hesap yönünden esasen 6.526,93 TL’nin fazladan nakde çevrildiği; Karşı dava yönünden ise; karşı davaya konu 3 kalemden biri olan iskonto ve ciro primi bakımından davalı- K. davacının bir zararının belirlenebildiği; taraflar arasındaki sözleşmenin 4.1 maddesi gereği sözleşme tarihinden itibaren … tarafından yetkili bayisine % 15 fatura altı iskonto ile satış yapacağının düzenlendiği; sözleşmenin 4.3 maddesine göre de, …’in yetkili satıcısının yapmış olduğu KDV hariç yıllık alımlarında % 30 ciro pirimi ödeyeceğinin kararlaştırıldığı; ancak 2010,2011 ve 2012 yıllarından bu yüzdelere uyulmaksızın yapılan işlemler sonrasında davalı- K. davacının 2010 yılında 200.880,00 TL, 2011 yılında 15.700,00 TL, 2012 yılında 142.900,00 TL olmak üzere toplam 359.480,00 TL zararının bulunduğu ( 12/02/2014 tarihli bilirkişi kurul raporunun 11 ve 12. sahifelerinde anlatıldığı ve tablolandığı üzere); ancak bilirkişi heyetinin toplama hatasına düştüğü; zira 2010 yılında 200.880,00 TL, 2012 yılında ise 142.900,00 TL davacıya fazla ödeme varken; 2011 yılında esasen 15.700,00 TL az ödeme yapıldığı; bu nedenle 15.700,00 TL’nin çıkarılması gerekirken, toplandığı fark edilmiş; duruşma zaptına geçilerek bu maddi hata giderilmiş; davalı-K. davacının bu kalemden doğan zararının 328.080,00 TL olduğunun tespit edildiği ve hükmün bu miktar üzerinden kurulduğu, Karşı dava, depolama bedelleri ve komisyon bedelleri yönünden ise ispat edilemediği kanaatine varılmış; bu yönden karşı davacıya yemin delili kullandırılmış; davacı temsilcisi usulünce yemin ettiği içinde bu iki kalem yönünden taleplerin reddine karar verildiği, kök davada; kısmen nakde çevrilen teminat mektubunda; 6.526,93TL’nin fazladan nakde çevrildiği sebebiyle istirdat ve nakde çevrilmemekle beraber bloke konan kısımdan dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkin olduğu; oysa teminat mektubunun aradaki akit sebebiyle, davalı-k.davacının tüm alacaklarını teminat altına almak üzere verildiği; sadece cari hesap alacağının temini ile sınırlı tutulmadığı; bunun sözleşmeden açıkça anlaşıldığı; hal böyle olunca … A.Ş’nin karşı davaya konu ettiği alacaklarının; teminat mektubunun bozdurulmayan ve blokeli tutulan kısmı ile, cari hesap borcunu aşan 6.526,93 TL’lik kısmın toplamından fazlaysa, kök davanın reddi gerekeceği; zira o kısım üzerinden davalı …’in alacağını tahsil hakkı bulunduğu; davamızda da bu durum gerçekleştiği için … Ltd. Şti tarafından açılan davanın reddine karar verildiği; ancak … AŞ’nin karşı davaya konu alacağını ister teminat mektubundan alabileceği, isterse iş bu hükmün infazı yoluyla alabileceği; mahkememizce teminat mektubu üzerinden almaya zorlanamayacağı; infazen aldığı vakit blokeyi kaldırmasının davacı şirketçe istenebileceği gözetilerek davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir. Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, … tarafından tüm ödemelerin fatura karşılığı yapıldığını, davacı tarafından tanzim edilen faturaların hiçbir itiraza uğramaksızın ödendiği, … tarafından, davacı …’nın bayilik sözleşmesinin zarara yol açılması vs. değil, salt süre yönünden feshedilmiş olduğunu, iskonto oranı ve iskonto uygulanacak ürünlerin bizzat … tarafından belirlenmekte olduğunu, …’in uluslararası denetime tabi bir anonim şirket olması hasebiyle muhasebesel kontrollerin üst düzeyde olduğunu, faturasız hiçbir ödemenin yapılamayacağını, en küçük meblağlı ödeme için dahi birden fazla departmanın dahil olduğu bir onay mekanizmasının işletildiğini, bu nedenle davacının birkaç çalışanın kusuruyla gerekli kontrollerin yapılamadığı iddiasının basit bir yanıltmacadan ibaret kaldığını, taraflar arasında kar’ın …’e, sadece ciro priminin …’ya kalması esasına dayalı olarak çalışıldığını, bu nedenle iskonto oranı ne olursa olsun …’in zarara uğramasının veya müvekkilin bu şekilde kar elde etmesinin söz konusu olamayacağını, davacı …’nın yaptığı çalışmaların …’in ciddi karlılık rakamlarına ulaşmasına katkı sağladığını, … ile …, … ve … adlı işçiler arasında işbirliği bulunduğu, bu nedenle faturalardaki usulsüzlüğün yıllarca fark edilemediği, faturalara itiraz edilemediği, yapılan ödemelerin hiçbir kontrolden geçirilemediği iddialarının gerçeği yansıtmadığını, karşı tarafın yemin deliline başvurduğunu ve yemin delilinin bölünemez olduğunu bu nedenle davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiğini, karsı davalı -davacı şirketin, karsı davalı şirket çalışanlarıyla iddia edildiği gibi bir danışıklı ilişkide bulunmadığı hususunun yemin ile kesinlik kazandığını, karşı davacının davasının, tüm satış faturalarının … tarafından gönderilmiş olması, iskontonun yine kendilerince belirlenmiş olması, …’nın tanzim ettiği faturalara hiçbir zaman itiraz edilmemiş olması, bu nedenle artık kendi kabulünde olan ciro primine de itiraz edilemeyeceği, sözleşmede zaten oranların değiştirilebileceğinin yazılı olduğunu bu nedenle davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiğini, karşı davacının talebinin, sözleşmeyle belirlenmiş “sözleşmesel” alacağının ödenmesi değil, “sözleşmede belirlenen oranları aştığı, sözleşmede yer almadığı, sebepsiz ve dayanaksız olarak elde edildiği” iddia edilen bir alacak kalemi olduğunu, bu sebeple davacının taleplerinin 1 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, taraflar arasında 2010-2011-2012 yıllarında imzalanan “Kırtasiye Yetkili Satıcılık Sözleşmesinin 4.1. maddesi uyarınca; “…, yetkili satıcısına %15 fatura altı iskonto ile satış yapacaktır.” ve ” … “in değişen Pazar koşullarına bağlı olarak söz konusu iskonto oranlarını tek taraflı olarak değiştirme hakkına sahiptir.” düzenlemesi gereğince tarafların koşullara göre devamlı güncellenme ile iskonto belirlediğini, taraflar arasında uygulana gelen işbu iskonto oranı bayilik ilişkisinin sürdüğü 2010-2011-2012 yıllarının tamamında aynı şekilde belirlenerek ticari teamül haline geldiğini, … tarafından …’e düzenli olarak “fiyat farkı faturası” kesilmiş olması nedeniyle, fiyat farkı faturası tanzim edilerek …’nın zararının giderildiği, bunun da tüm iskonto ve fiyatlandırma sürecinin …’in kontrolünde olduğunu göstergesi olduğu, dolayısıyla …’in iskonto oranı ve sair sebeplerle zarara uğramasının mümkün olmadığı, …’nın …’e mütemadiyen fiyat farkı yansıtması, …’nın aracı bayilikten ve uygulanan iskontodan dolayı kar elde etmediğinin, aksine zarar edip daha sonra fiyat farkı yansıtarak salt zararını telafi ettiğinin göstergesi olduğunu, uygulanan iskonto nedeniyle …’nın kar elde etmesi mümkün olmayıp, bu yöndeki iddialarının incelenmediğini, …’in değişen pazar koşullarına bağlı olarak söz konusu iskonto oranlarını değiştirme hakkının bulunduğunu, ancak bilirkişi raporunda dava dışı firmalar ve davacıdan alım yapan diğer tüm firmalar açısından sözleşmede sabit bir oran belirlendiği, bu oranın … tarafından Pazar koşullarına ve rekabetin yoğun olduğu piyasanın durumuna göre sürekli değiştirildiği, davacı … ile ilgili değerlendirme yapılırken iskonto oranının değiştirildiğine dair bilgi-belge bulunmadığından bahisle sonuca varıldığı, iskonto oranlarının sözlü olarak değiştirilip daha sonra yazılı belge olmamasından bahisle sözleşmedeki %15 oranının esas alınmasının talep edilmesinin bir hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, karşı davanın tümden reddine karar verilmesi ile birlikte bununla bağlantılı kök davanın kabulüne karar verilmesini, istinaf başvurularının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir Dava, İİK 72. maddeye dayalı borçlu olmadığının tespiti (Teminat mektubunun blokeli olan 151.470,00 TL’lik kısmı sebebiyle) ve istirdat (paraya çevrilen teminat mektubunun 298.530,00 TL’lik kısmı içinde kalıp, fazladan paraya çevrilen 6..526,93 TL sebebiyle) davası; karşı dava ise, taraflar arasındaki sözleşmeye nazaran, davacının eksik ödemelerinden kaynaklanan tazminat davasıdır. Taraflar arasında 3 adet sözleşmeden kaynaklanan bayilik ilişkisi bulunduğu; davacı … LTD ŞTİ’nin, davalı … AŞ’nin bayisi ve yetkili satıcısı olarak 2010, 2011 ve 2012 yıllarında süregelen ticari ilişki yaşandığı, davacı-karşı davalı ve karşı davacı- davalı yan taleplerinin sözleşme ilişkisi içinde değerlendirilmesi gerektiği, karşı davacı dava konusu taleplerine ilişkin taraflar arasında imzalanan sözleşmede madde düzenlemelerinin bulunduğu, bu nedenle zaman aşımının 10 yıl olduğu konusunda Mahkemenin değerlendirmesinin yerinde olduğu görülmüştür. Mahkemece, karşı davaya konu olan işbirliği, depo yeri sağlama ve komisyon bedeli yönünden davalı-karşı davacıya yemin teklifi hatırlatılmış olup, yemin bölünmezliği kuralı, yemin sırasındaki beyanlara ilişkin olduğundan, davacı- karşı davalı beyanın “yeminin bölünmezliği” kuralı içinde değerlendirilemeyeceği, dava konusunun birden fazla kaleme ilişkin olup, ispatlanamayan kalemler yönünden yemin telifinde bulunulduğu ve duruşma tutanağında da bu hususların açıkça belirtildiği dikkate alınarak, yemin değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı görülmüştür. Davacı-karşı davalı istinafına konu “…, yetkili satıcısına %15 fatura altı iskonto ile satış yapacaktır.” ve ” … “in değişen Pazar koşullarına bağlı olarak söz konusu iskonto oranlarını tek taraflı olarak değiştirme hakkına sahiptir.” düzenlemesi gereğince tarafların koşullara göre devamlı güncellenme ile iskonto belirlediği ticari teamül hususunun, davacının ispatına muhtaç olup, somut olayda taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümlerine göre belirleme yapıldığı, bu konuda taraflar arasında ticari teamül niteliğinde bir uygulamanın mevcut olmadığı, ticari teamülden söz edilebilmesi için süreklilik arz eden, aynı oranda indirimin yapılmasının gerektiği ve iki tarafın kabulünde bir durumun oluşması gerektiği ancak davacı beyanı ile fiyat farkı faturasının bu nedenle kesildiği kabul edilse dahi, bu durumda da ticari teamülde yer alması gereken iki tarafın kabulünde olmadığının davacı tarafça zımni olarak teyit edildiği, fiyat farkı faturası keserek ticari teamül durumunun oluşmasının önüne geçildiği, incelenen bilirkişi raporunda bu hususların ticari teamül olarak değerlendirilemeyeceği, davacı-karşı davalıya uygulanan iskonto oranının da, diğer dava dışı şirketlere uygulanan iskonto oranından fazla olduğunun bilirkişi raporu ile tespit edildiği, fiyat farkı faturasının ise zarar nedeniyle düzenlendiğinin de davacının ispatına muhtaç olduğu ve fiyat farkı faturası içinde hangi gerekçe ile fatura düzenlendiği hususlarının yer almadığı bu nedenle davacı tarafça iddianın ispatlanması gerektiği, davacının uygulanan iskontodan dolayı kar elde etmediğinin, aksine zarar edip daha sonra fiyat farkı yansıtarak salt zararını telafi için fiyat farkı faturası düzenlendiği hususunun basiretli tacir davranışı olmadığı, bu itibarla, dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/05/2017 tarih ve 2014/442 E., 2017/442 K. sayılı kararına karşı davacı karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacı-karşı davalıdan alınması gerekli 21.965,29-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından davacı-karşı davalı tarafından yatırılan 5.523,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 16.441,89-TL harcın davacı-karşı davalıdan alınarak Hazineye GELİR KAYDINA, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde BIRAKILMASINA, 5- Davacı-karşı davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 09/10/2020