Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/245 E. 2021/144 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/245 Esas
KARAR NO: 2021/144
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 08/06/2017
NUMARASI: 2015/836 E. – 2017/731 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/02/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalının yıllardır beraber ticaret yaptığını, davacının yaptığı iş karşılığı olan faturasının ödenmediğini, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile davalı aleyhinde icra takibi başlatıldığını, davacı ile davalı arasında her ay mutabakat yapıldığını, mutabakat sağlanan faturalara itiraz edilmediğini ileri sürerek İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası itirazın iptaline, takibin devamına, %20 icra inkar ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından icra takibine dayanak 09/09/2014 tarih … numaralı 147.420,00 TL tutarlı faturadan kalan bakiye alacağının gösterildiğini, dayanak fatura borcunun bulunmadığını, faturanın tüm bedelinin ödendiğini, taraflar arasında yapılan hesap mutabakatı ile icra takibine konu faturanın ödenmediği sonucuna varılamayacağını, hesap mutabakatının cari hesap ilişkisindeki son durumu gösteren bir mutabakat olduğunu ileri sürerek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Mahkememiz yargılama aşamasında her iki tarafı da tacir olan tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiş, her iki tarafın ticari defter kayıtları incelenmiştir. Her iki tarafın birbiriyle uyumlu defter ve kayıtları uyarınca; davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 29.433,21 TL olduğu anlaşıldığından davanın bu kapsamda kısmen kabulüne” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı alacaklının başlattığı icra takibinde “borcun sebebi” olarak 09.09.2014 tarihli ve … seri no.lu 147.420 TL tutarlı faturadan kalan bakiye alacağı olarak gösterildiğini, defter kayıtları üzerinde yapılacak incelemede, icra takibine konu fatura bedelinin ödendiğinin açıkça görüldüğünü, davalının takibe dayanak fatura nedeniyle bir borcu olmadığını, davacı tarafın icra takibini yukarıda bilgileri verilen faturayı dayanak olarak göstermişse de dava dilekçesinde hiç faturadan bahsetmeden sanki alacağın cari hesap alacağı olduğundan söz ettiğini, itiraza konu icra takibinde borcun sebebi cari hesap alacağı değil, tüm bedeli ödenmiş olan 09.09.2014 tarihli ve … seri no.lu 147.420 TL tutarlı faturadan kalan bakiye alacağı olarak gösterildiğini, tüm bedeli ödenmiş olan iş bu fatura nedeniyle yaptıkları itirazın usul ve yasaya uygun olduğunu, taraflar arasında yapılan hesap mutabakatı ile icra takibine konu faturanın ödenmediği sonucuna varılamayacağını, zira hesap mutabakatı cari hesap ilişkisinde son durumu gösteren bir mutabakat olduğunu, davalının cari hesaptan kaynaklanan bir borcu olmadığına yönelik iddiası olmadığını, ancak cari hesapta borç olarak görünen miktarın dayanağı söz konusu 147.000 TL tutarlı fatura olmadığını, dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporu da eksik incelemeye dayalı olup, hatalı olduğunu, cari hesap ilişkisi incelendiğinde iş bu faturanın da ödendiğinin açıkça görüleceğini, bu sebeple dosyanın başka bir bilirkişiye tevdii edilmesi talep edilmiş olsa da sayın mahkemenin taleplerini göz ardı ederek iş bu hatalı rapor doğrultusunda karar verdiğini, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılmıştır. Dava, faturaya dayalı olarak yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, 09.09.2014 tarihli ve 147.420,00 TL tutarındaki faturaya dayalı olarak takip başlatmış, davalı ise bu tarihten sonra yapılan ödemeleri gösterir belgeler ibraz ederek takip ve dava konusu borcun ödendiğini savunmuştur. Dava İİK’nun 67. maddesi gereğince açılan itirazın iptali davasıdır. Bu davalar, takibe sıkı sıkıya bağlı davalardandır. Davacı alacaklı, icra takibinde 09.09.2014 tarihli faturaya dayanmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporu tarafların defterlerinde kayıtlı tüm ticari ilişki incelenerek düzenlenmiştir. Yapılması gereken iş, takip konusu edilen fatura ile ilgili olarak davacının alacaklı olup olmadığı belirlenerek varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesinden ibarettir. 6098 Sayılı TBK’nın 101.inci maddesine göre; birden çok borcu bulunan borçlu, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebilir. Borçlu bildirimde bulunmazsa, kendisi tarafından derhal itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılır. Yine aynı Yasa’nın 102 inci maddesine göre, kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelen borç için yapılmış sayılır. Birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse, mahsup orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.05.2006 tarihli ve 2006/19-260 E., 2006/251 K.; 09.06.2010 tarihli ve 2010/19-262 E. 2010/304 K; 27.01.2016 tarihli ve 2015/15-1830 E.,2016/98 K.; 25.04.2018 tarihli ve 2017/19-903 E., 2018/974 K. sayılı kararlarında da bu yönde açıklamalar yer almaktadır. Somut olaya gelince; Davacı, cari hesap alacağını takibe koymamıştır. Mahkemece, taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup rapora göre; davacının defterinde davalı, takip tarihi itibariyle 29.433,22 TL borçlu, davalının defterinde ise davacı, takip tarihi itibariyle aynı miktarda alacaklı görünmektedir. Cari hesap alacağının hangi faturalardan kaynaklandığı ise mahkemece alınan bilirkişi raporundan anlaşılamamaktadır. Davalı tarafça ibraz edilen ödeme belgelerinde de hangi fatura nedeniyle ödemede bulunulduğuna dair herhangi bir açıklık bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece, ödemelerin yapıldığı tarih itibariyle henüz başlatılmış bir icra takibi bulunmadığı, bu nedenle ödemelerin vadesi ilk önce gelmiş borç için yapılmış sayılacağı, birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse, mahsubun orantılı olarak yapılması gerektiği ancak yapılmadığı anlaşılmıştır. Bilirkişi raporu incelendiğinde 09.09.2014 tarihli ve 147.420,00 TL tutarındaki faturaya kadar cari hesap borcunun bulunmadığı, bakiyenin sıfır olduğu, ilk borçlanmanın dava konusu fatura ile başladığı ve icra takibine kadar fatura miktarını aşan ödemelerin bulunduğu, bu durumda ilk faturanın 147.420,00 TL olduğu ve muaccel olan ilk alacaktan düşülmesi gerektiği, yapılan hesaba göre davacının bu fatura nedeniyle borcunun bulunmadığı, ezcümle yukarıda gösterilen kanun hükümleri gözetilmek suretiyle, davanın fatura borcunun ödendiğinin kabul edilmesi gerekirken davanın reddi yerine davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından, açıklanan nedenler ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, davanın reddine hükmedilmesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/06/2017 gün ve 2015/836 Esas, 2017/731 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, 3- Davanın REDDİNE; 4- İlk derece yargılaması yönünden; 4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 495,25 TL harçtan mahsup edilerek, fazla yatırılan 435,95 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE, 4/b- Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4/c- Davalı tarafça masraf yapılmadığından karar verilmesine yer olmadığına, 4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Ücr. Trf.’ne göre, 4.080,00 TL maktu vekaletinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 5- İstinaf yargılaması yönünden; 5/a- Davalı vekilinin istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talep halinde iadesine, 5/b- İstinaf yargılaması sırasında davalı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 38,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 123,70 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/11/2016 tarihli ve 6763 Sayılı Kanunun 42 nci maddesi ile değişik HMK.m.362/1-a hükmü gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 18/02/2021