Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/2434 E. 2021/612 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R
DOSYA NO: 2020/2434 Esas
KARAR NO: 2021/612
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/09/2020
NUMARASI: 2017/510 E., 2020/353 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/06/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …’ın müvekkilleri hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlattığını ve ödeme emri gönderttiğini, ancak icra takibine konu olan 10/01/2016 düzenleme ve 05/03/2016 vade tarihli senetle ilgili olarak, müvekkillerinin herhangi bir borçları olmadığı gibi alacaklı görünen …’la ne ticari ne de sosyal anlamda hiçbir alışverişlerinin bulunmadığını, bunun üzerine müvekkillerinin yaptığı araştırma sonucu, alacaklı görünen … isminden yola çıkarak, …San. Tic. Ltd. Şti. ile imzalamış olduğu araç kiralama sözleşmesinin aklına geldiğini ve bu senedin sözleşme altında kendilerine bilgi verilmeden imzalatıldığını ve üzerinde bedel yazılı olmayan bir sayfa olduğu kanaatine vardığını ve tarafına bu konuda gerekli bilgileri verdiğini, diğer davacı …’in ise böyle bir imza attığını hiçbir şekilde hatırlamadığını ve imzasının taklit edildiğini düşündüğünü, davacı … ‘nun, davalının tek başına yetkili ve ortak olduğu … San. Tic. Ltd. Şti.’den 25/10/2015 tarihinde imzaladığı araç kiralama sözleşmesi ile … marka bir araç kiraladığını, davalıyı da bu vesile ile tanıdığını, kiralama bedeli olan 5.620,00-TL’nin tamamının kendileri tarafından bildirilen … Bankası Bahçelievler Şubesi … İban no’lu hesaba ödendiğini beyan ederek, müvekkillerinin takip konusu senedin borçlusu olmadığının tespitine, davalının kötü niyetli olmasından dolayı %20 tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu senet TTK.’nın 776. Maddesinde öngörülen bütün unsurları taşıyan, kayıtsız ve şartsız mücerret borç ikrarını içeren bono niteliğinde olduğunu, takip konusu bono üzerindeki imzaların davacılara ait olduğunu, davacıların müvekkiline borçlu olduğunu, her hangi bir ödemeninde yapılmadığını savunarak davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davacılar tarafına yükletilmesini istemiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Dava; takibe konu bonoda keşideci davacıların bonodaki imzaların kendilerine ait olmadığı itirazı ile birlikte davalı tarafla araç kiralama sözleşmesi dışında hiç bir ticari ilişki bulunmadığından ve kira bedeli de ödendiğinden bonolardan dolayı borçlu olunmadığına dair menfi tespit davasıdır.Takibe konu bono incelendiğinde, 10/01/2016 keşide tarihli, 05/03/2016 vade tarihli 11.800 TL bedelli bono olduğu, keşidecilerinin davacılar, lehtarının davalı alacaklı olduğu görülmüştür. Mahkememizin 09/06/2017 tarihli ara kararı gereğince İİK 72/3. Fıkra kapsamında teminat mukabilinde icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesine dair tedbir kararı verilmiş olup bu karar icra dairesince uygulanmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde davacıların yapmış oldukları ödemenin araç kiralama bedeline ilişkin olduğunu takibe konu bono borcunun ödenmediğini ve bononun ödendiğinin yazılı belge ile ispatlanması gerektiği beyan edilmiştir. Davaya konu araç kiralama sözleşmesi incelendiğinde teminat olarak bononun alındığı belirtilmiş ancak bono bilgilerine yer verilmemiştir.Dosya kapsamına alınan 03/08/2018 tarihli grafolog bilirkişi raporuna göre takibe konu bonolardaki imzaların davacılara ait olduğu tespit edilmiştir. Yine dosya kapsamına alınan 15/05/2019 tarihli mali bilirkişi raporunda araç kira bedeline ilişkin fatura bedelinin ödendiği tespit edilmiştir. Davacı tarafça takibe konu bononun araç kiralama sözleşmesi kapsamında teminat senedi olarak alındığı iddia edilmiştir. Ancak yukarıda da belirtildiği üzere kira sözleşmesinde bonoya ilişkin bilgiler bulunmadığından davacı taraf bu iddiasını ispat edememiştir. Davalı taraf ise bononun borç para karşılığı verildiğini iddia etmiştir. Bono incelendiğinde üzerinde herhangi bir malen ya da nakden kaydı bulunmamaktadır.Somut olayda her iki tarafın yukarıda belirtilen iddiaları karşısında senedin her iki tarafça da talil edildiğinin kabulü zorunludur ve bu durumda TMK’nın 6. ve HMK’nın 191. maddesi uyarınca ispat yükünün davacı senet borçlusunda olduğu yolundaki genel kuralın yer değiştirmeyeceği ve davacının senedin bedelsiz olduğunu ispatlaması gerekecektir. Davacı tarafça bononun teminat senedi olarak kira sözleşmesi kapsamında verildiği yazılı belge ile ispatlanamadığından delil dilekçesinde de açıkça yemin deliline dayanmış olduğundan kendisine 2 defa yemin metnini sunması için ihtaratlı kesin süre verilmesine rağmen yemin metnini dosyaya sunmayarak yemin delilinden vazgeçmiş sayılmış olup davasını ispat edemediğinden davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.İİK. m. 72/4 “Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.” şeklindedir. Mahkememizin 09/06/2017 tarihli ara kararı gereğince İİK 72/3. Fıkra kapsamında teminat mukabilinde icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesine dair tedbir kararı verilip icra dairesinde uygulandığından davacılar aleyhine bono bedeli üzerinden %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmiştir. Her ne kadar kısa kararsa “%20 oranındaki kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine” şeklinde sehven yazım hatası yapılmış ise de davalı talebinin her iki davacıdan olduğu dikkate alındığında dosyada iki davacı bulunduğu gözetildiğinde “%20 oranındaki 2.360,00 TL kötüniyet tazminatının davacılardan alınarak davalıya verilmesine,” şeklinde bu kısım itibariyle hükümde” düzeltme yapılmıştır.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; -15.10.2019 tarihli ara kararı ile müvekkillerim davalılar lehine usuli kazanılmış hak doğduğunu, bu nedenle usuli kazanılmış hakkın dayanağı olan ara kararından dönülmesinin hukuken mümkün olmadığını, bu nedenle öncelikle yerel mahkeme kararının usulden bozulması gerektiğini,-Alacaklı …’ın bu senedi mal karşılığında imzalatmışsa, söz konusu malın faturasını, nakit olarak vermiş ise resmi kayıtlara dayanan kendine ait mal beyan belgesinin mahkemeye ibraz etmesi gerektiğini, ispat yükü kendisinde olduğunu,-Şirket hesaplarındaki araç kiralama ödeme hareketlerinin incelenmesini de talep ettiklerini,-Davacıların, Davalı …’a hiç bir borcunun olmamasına rağmen haklarında haksız ve hukuksuz olarak icra takibi başlatıldığını ve borcun tahsiline çalışılmış olmasından dolayı, açmış oldukları menfi tespit davalarının kabulü gerekirken, haksız gerekçeler ile reddedildiğini,-Boş ve bedelsiz senet imzasının araç kiralamada alındığı konusunda hiçbir tereddütleri olmadığını, senet üzerindeki imza, yazı ve rakamların mürekkep yaş (yazı yaşı tespiti) yöntemiyle imza ile senet metninde yer alan yazılar arasındaki tarih farkının da belirlenmesi gerektiğini, -Yukarıda bahsi geçen dava konusu işlemin , davalının sıklıkla başvurduğu mutad uygulaması olduğunu, internette görüldüğünü, şikayet sitelerinden alınmış şikayet başvurularının da iddialarını doğruladığını, kararın kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmişlerdir.Davacılar vekilinin Dairemize sunduğu 11/05/2021 tarihli dilekçesiyle; Dava konusu kambiyo senedi üzerinden İstanbul …. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasında başlatmış olduğu icra takibinden, 22.04.2021 tarihinde yine davalı vekili tarafından icra dosyasına gönderilen talep ile feragat edildiğini, davanın konusuz kaldığını, bu nedenle İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde devam eden davada karar verilmesine yer olmadığına, taraflarınca yatırılan 1770.TL teminatın taraflarına iadesini talep etmişlerdir.Mahkemece verilen karar, davacılar vekili tarafından istinaf edilmiş, davacılar vekili Dairemize sunmuş olduğu 25/05/2021 tarihli feragat dilekçesiyle; İstinaf başvurusundan feragat ettiğini beyan etmiş olup, vekaletnamesinde feragat yetkisi olduğu görülmüştür.Davadan feragat; karşı tarafın muvafakatına bağlı olmadığı gibi (HMK 309/2), kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur (HMK. 311). Ayrıca feragat beyanında bulunan taraf davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerine de mahkum edilir. (HMK 312/1). Davadan feragat maddi hukuk bakımından haktan da feragat anlamına gelir. Feragat edilen dava yeniden açılamaz.Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Feragat veya kabul, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince feragat veya kabul doğrultusunda ek karar verilir (HMK’nın 310/1-2 maddesi).6100 Sayılı HMK’nın 349. maddesinde; “(1) Taraflar, ilamın kendilerine tebliğinden önce, istinaf yoluna başvurma hakkından feragat edemez. (2) Başvuru yapıldıktan sonra feragat edilirse, dosya bölge adliye mahkemesine gönderilmez ve kararı veren mahkemece başvurunun reddine karar verilir. Dosya, bölge adliye mahkemesine gönderilmiş ve henüz karara bağlanmamış ise başvuru feragat nedeniyle reddolunur.” Davacılar tarafından sunulan davadan feragate dair dilekçe sebebiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince de ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 Sayılı HMK’nın 307. maddesi kapsamında davanın feragat sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun davadan feragat edilmesi sebebiyle İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA, Davacılar vekili karar kesinleşmeden davadan feragat ettiğini bildirdiğinden İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/09/2020 tarih ve 2017/510 E., 2020/353 K. sayılı kararının yukarıda açıklanan sebeplerle, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,2- Davacılar tarafından davalı aleyhine açılan menfi tespit davasının 6100 Sayılı HMK’nın 307. maddesi gereğince feragat sebebiyle REDDİNE,2/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 201,52 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 142,22 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine, 2/b- Davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,2/c- Davalı tarafından yapılan; posta, tebligat, müzekkere ücretinden oluşan toplam 31,90 TL yargılama giderinden davacılardan müteselsilen tahsiliyle davalıya verilmesine,2/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Trf’ne göre, 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacılardan müteselsilen tahsiliyle davalıya verilmesine,2/e- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 3- İstinaf incelemesi yönünden; 3/a- İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcı ile istinaf yoluna başvurma harcının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde kendisine İADESİNE,3/b- Davacılar tarafından istinaf başvurusu sebebiyle yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 3/c- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,4- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 310/1-2 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 03/06/2021