Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/243 E. 2021/437 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/243
KARAR NO : 2021/437
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 21/03/2017
NUMARASI : 2014/792 E. 2017/302 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 15/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Taraflar arasındaki 15 ton pet levha satış akti karşılığında davacı şirkete 28.500 USD peşin ödeme yapıldığını, Irak’a gönderilen malların istenen kalitede olmadığının anlaşıldığını ve davalıya bildirildiğini, Irak’a bilirkişi göndereceğini bildiren davalının daha sonra bilirkişi göndermekten vazgeçip, zararın karşılanacağını bildirdiğini, davalının talimatı ile 15 ton malın, tonu 450 USD’den toplam 6.750 USD’ye satılarak, kalan 21.750 USD zararın karşılanmasının istendiğini, görüşmelerde meblağın kabul edildiğini, ancak nakit ödeme dışında teklifler sunulduğunu, ihtara rağmen ödeme yapılmadığından, İstanbul Anadolu 4. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile başlatılan takibe, davalı tarafın itiraz ettiğini belirterek, yapılan haksız itirazın iptaline ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Müvekkili şirketin, Irak’ta mal sattıkları muhatap firmanın …olduğunu, dilekçede adı geçen davacı şirket ile ilgisi anlaşılamadığından, HMK 114/d maddesi gereği davacının taraf ehliyetini kanıtlanmasını, aksi halde davanın ehliyetsizlik nedeni ile reddine karar verilmesini, HMK’nın 114/ğ maddesi gereği yabancı uyruklu davacının teminat göstermesi gerektiğini, davalı şirketin alıcı firma …y’e 20/04/2012 tarihinde 15 ton 0.650 micron X 245 mm’lik Pet Fol sattığını, satış karşılığı fatura bedelinin 28.500 USD olduğunu, davalı şirket kayıtlarına göre 27.750 USD ödeme yapıldığını, ilave olarak 750 USD fatura kesildiğini, başka ürünler de alındığını, alıcı firmanın hesaplarında görülen 30.497,40 USD’lik borçtan yapılan ödemeler düşüldüğünde 1.997,40 USD borcu bulunduğunu, tarafların yazışmalarından 20/04/2012 tarihli fatura konusu ürünlerden dolayı sıkıntı olduğunun anlaşıldığını, davacının sorunlarının halli için 500 kg deneme ürünü gönderildiğini, karşı tarafça kabul edildiğini, mahalline gitme iradesinden 2012 yılı ortalarından itibaren Irak’ta meydana gelen karışıklıklardan dolayı vazgeçildiğini, taraflar arasında görüşmelerin sürdüğü sırada kullanılmadığı iddia edilen ürünlerin tek taraflı kararla hurdacıya satıldığını, ayıp ispat edilmeden hurdacıya satım bedeli ile fatura bedeli arasındaki farkın istenemeyeceğini, halen davacı firmadan 1.997,40 USD alacaklı olduklarını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesice; ”Davanın itirazın iptali davası olduğu, tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip, uyuşmazlık konuları resen belirlenerek, bilirkişinin sunduğu kök rapor ile ek rapor gerekçeli ve denetime elverişli bulunmakla hükme esas alındığı, toplanan delillerden, davacı ile davalının 15 ton pet alımı konusunda anlaştıkları, taraf iş yerlerinin Türkiye ve Irak olması nedeniyle milletler arası satım sözleşmesi niteliğindeki uyuşmazlıkta, her iki ülkede yürürlükte bulunan Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması (Viyana Anlaşması/CISG) hükümlerinin uygulanabileceği, davacı tarafın satıma konu malların sözleşmeye uygun olmaması nedeniyle noter ihtarı ile sözleşmeyi feshettiğini ve hurda olarak malları başkasına 6750 USD karşılığı devrettiğini beyan ederek malın değerindeki eksikliğin hurda bedeli esas alınmak suretiyle ödediği satış bedelinden indirilmesi ile bakiye bedel yönünden itirazın iptalini talep etiği, ihtilafın teslim edilen malların sözleşmeye uygunluğu noktasında toplandığı, CISG 3/1 maddesinde; alıcının, sözleşmeye aykırılık saptadığı tarihten itibaren, makul bir süre içinde, satıcıya sözleşmeye aykırılığın türünü de belirterek bildirmediği halde, bu sözleşmeye aykırılığa dayanma hakkını kaybedeceği hususunun düzenlendiği, davacının, sözleşmeye aykırılık iddiasının delili olarak taraf yazışmalarına ve tanık deliline dayandığı, dosya kapsamında sözleşme aykırılığın türü de gösterilmek suretiyle davacı tarafça sözleşmeye aykırılık hususunun anılan sözleşmede öngörüldüğü suretle davalı tarafa bildirilmediği, yapılan ihtarla malların istenilen kalitede olmadığının bildirilmesi ile yetinildiği, davalı tarafın uzlaşı ve sulhe yönelik önerilerinin de ayıbın ikrarı olarak değerlendirilemeyeceği, davacı tarafça ayıbın varlığı ve zarar iddiasının usulünce ispat olunamadığından, davanın” reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Davayı ispat için delil olarak taraf yazışmalarına ve tanık deliline dayandıklarını, mahkemede dinlenen tanık …’in, davalının sattığı ve müvekkilinin Irak’ta bulunan işyerine gönderdiği malların ayıplı olduğunu, istenen kalitede olmadığını, üretilen bardakların alttan patlaması nedeniyle zarara uğradığını sözlü ve yazılı olarak davalı şirkete bildirildiğini beyan ettiğini,Dosyaya sunulan 25 mart 2013, 26 mart 2013, 28 mart ve 29 mart 2013, 1 nisan 2013, 20 haziran 2013 tarihli e-mail yazışmalarında, malların ayıplı olduğu ve buna ilişkin iade veya başka bir çözüm için görüşme yapıldığının, davalı şirketin mallarda sorun olabileceğini kabul ettiğinin ve zararın telafisi için uğraştığının açıkça görüldüğünü, mahkemenin ayıbın varlığı ve zarar iddiasının usulünce ispat olunamadığı kanaatiyle davayı reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davalı şirketin, mahkemeye de sunulan ve inkar edilmeyen yazışmalarda, davalı şirket yetkililerinin sattıkları malların kusurlu olduğunu ikrar ettiklerini ve müvekkilinin 21.750 USD’lik alacağını kabul ettiklerini, ancak mahkeme safahatında davalı şirketin bu vakıaları inkar ettiğini, davalı şirket yetkilileri …e yapılan yazışmaların dikkate alınmaması ve tanık sıfatı ile dinlenmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı şirketin ikrar ve kabulü olmasına rağmen mahkemece dikkate alınmadan davanın reddinin yasal olmadığını,Davalı şirketin 22.09.2014 ve 16.12.2014 tarihli cevap dilekçelerinde “alıcı firmanın 20.04.2012 tarihli fatura konusu ürünlere ait bir sıkıntısının olduğu, tarafların yazışmalarından kısmen anlaşılmaktadır” demek suretiyle malların ayıplı olduğunu ve buna dair bildirim ve yazışmalar olduğunu kabul ettiğini, davalı şirket müvekkil ile yazışmalarında “biz müşterinin zararını telafi etmek için yeni göndereceklerimizi 1.75xkg’dan fatura edeceğiz” demek suretiyle müvekkilinin zararını kabul ettiklerini, davalı tarafın, davacının e-mail yolu ile yapmış olduğu malın ayıplı olduğu ve zararın karşılanması yönündeki talebin kendilerine ulaşmadığını savunmadıklarını, e-maillerin inkar edilmediğini, zararın ve ayıbın varlığının davalı şirket tarafından kabul edildiği, sorunun çözümü için görüşme yapıldığı ve sulh olmaya çalıştığı açık olduğu halde mahkemenin, yazışmaları dikkate almadan ve yazışmaları yapan şirket yetkilisi tanıkları dinlemeden ve tanıkların dinlenmesi yönündeki talepleri karşılanmadan davanın reddine karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/792 E. 2017/302 K. 21/03/2017 tarihli kararının davacı lehine kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı tarafça, İstanbul Anadolu 4. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile 11/07/2014 tarihinde, 21.750,00 USD asıl alacak, 345,58 USD işlemiş faiz için, “Bakırköy 40. Noterliğinin 04/04/2014 tarih ve … yevmiyeli ihtarı, anlaşmanın feshi ve iadesi yapılmayan alacağın tahsili” açıklaması ile davalı aleyhine ilamsız takip başlatıldığı, davalı borçlunun 23/07/2014 tarihli itirazı ile takibin durduğu, bir yıllık hak düşürücü süre içinde kalan 13/08/2014 tarihinde itirazın iptali davasının açıldığı tespit edilmiştir.Davanın; Hadi İ…y adına avukat … ve avukat … tarafından açıldığı, …i’nin Kartal 10. Noterliği’nin 08/11/2013 tarih ve …yevmiye numaralı vekaletnamesi ile …’i vekil tayin ederek, başkalarını tevkil yetkisi verdiği, …’in aldığı tevkil yetkisine dayanarak Kartal 10. Noterliği’nin 26/03/2014 tarih ve yevmiye numarası okunamayan vekaletname ile avukat … ve avukat …’a dava açma yetkisi de içeren vekaletname verdiği tespit edilmiştir. Dosyaya sunulan Bağdat Büyükelçiliği Konsolosluk şubesi tarafından tasdik edilmiş 02/11/2014 tarih ve 878209 sayılı …eri Üretim Ambalajlama Hurma İşlenme Limited Şirketi’nin 15/04/2014 “Tarihli Toplantı Tutanağı” başlıklı belgenin incelenmesinden, …aki’nin…i Üretim Ambalajlama Hurma İşlenme Limited Şirketi’nin temsile yetkili müdürü olduğu tespit edilmiştir.Dava konusu satış sözleşmesinin tarafının …pany (…Üretim, Ambalajlama Hurma İşlenme Limited Şirketi) olduğu tarafların kabulünde ve dosya kapsamı ile sabittir. Yargıtay HGK’nun 09/12/2020 tarih ve 2016/(21)10-910 esas, 2020/1024 karar sayılı kararı ile Yargıtay HGK’nun 07/11/2020 tarih ve 2019/17-833 esas, 2020/907 karar sayılı kararlarında belirtildiği üzere; dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi için gerekli olan unsurlar olduğundan, dava şartları dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. Mahkeme, hem davanın açıldığı tarihte, hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının bulunup bulunmadığını kendiliğinden araştırıp inceler ve bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir. Dava şartlarının davanın açıldığı tarih itibariyle bulunmaması yada şartlardan birinin yargılama aşamasında ortadan kalktığının öğrenilmesi durumunda mahkemece mesmu (dinlenebilir) olmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesi gerekir.Dava şartlarını düzenleyen 6100 Sayılı HMK’nın 114/f maddesinde; “Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması.” hükmü yer almaktadır.HMK’nın 115. maddesinin ikinci fıkrasında; “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse, davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse, davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder” düzenlemesi mevcuttur. Bu düzenleme gereğince, eksik olan bir dava şartı, süre verilerek giderilebilecek ise, hâkim tarafından eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi gerekir. …in Kartal 10. Noterliği’nin 08/11/2013 tarih ve … yevmiye numaralı vekaletnamesi ile “şahsı adına” …’i vekil tayin ederek, başkalarını tevkil yetkisi verdiği, …’in aldığı tevkil yetkisine dayanarak Kartal 10. Noterliği’nin 26/03/2014 tarih ve yevmiye numarası okunamayan vekaletname ile avukat … ve avukat …’a dava açma yetkisi de içeren vekaletname verdiği, … (D…addeleri Üretim, Ambalajlama Hurma İşlenme Limited Şirketi) adına verilmiş usulüne uygun düzenlenmiş vekalet bulunmadığı, mahkemece, 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-f maddesi uyarınca dava şartı niteliğindeki kamu düzenine ilişkin bu eksiklik nazara alınmaksızın esas hakkında karar verildiği tespit edilmiştir.6100 Sayılı HMK’nın 114/1-f maddesi gereğince kamu düzenine ilişkin dava şartı niteliğindeki davacı vekilinin vekaletnamesindeki eksiklik re’sen nazara alınarak ve 115/2.maddesi uyarınca D… (…Gıda Maddeleri Üretim Ambalajlama Hurma İşlenme Limited Şirketi)’den alınmış vekaletname sunması için, şirketin Yurt Dışında Bulunması da dikkate alınarak yeterli süre verilmesi, süresinde vekalet sunulduğunda davaya devam edilmesi, sunulmadığı taktirde “davanın, dava şartı eksikliği sebebi ile usulden reddine” karar verilmesi gerekirken, yargılamaya devam edilerek esastan hüküm kurulması doğru olmadığından, ilk derece mahkemesinin kararının 6100 Sayılı HMK’nın 355/1 maddesinin 2. cümlesi delaleti ile 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/4. maddesi gereğince kaldırılmasına ve mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile,
2- İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/03/2017 tarih ve 2014/792 E. 2017/302 K. sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/4. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,
5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/4. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 15/04/2021