Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/2385 E. 2022/255 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2385
KARAR NO: 2022/255
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 25/02/2020
NUMARASI: 2018/250 E. – 2020/142 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Müvekkilinin dava konusu başrollerini … ve …’in oynadığı “… (…) filminin mali haklarını mali hak sahibi …’den 15.05.2008 tarihli “Eser Sözleşmesi” ile 15.05.2008’den 15.05.2018 tarihine kadar 10 yıl süreli devraldığını ve hak sahibi olduğunu, müvekkilinin hak devrini aldığı …’ün ise dava konusu filmin mali haklarını filmin ilk yapımcısı ve eser sahibi …’ dan (…/…) Beyoğlu… Noterliği 15.03.2006 tarih ve … yevmiye nolu “Telif Hakkı Devir Sözleşmesi” ile devir aldığını, davalının, müvekkilinin hak sahibi olduğu filmin yayın haklarını müvekkilin yazılı izni olmadan 10.03.2009 tarihli “Lisans Devir Sözleşmesi”nde yazılı şartlara göre 8 yıl süre ile … A.Ş. (…) televizyon kanallarına sözleşmenin madde-5 de yazıldığı üzere KDV hariç 50.000,00 TL bedelle devrettiğini, bu sözleşmenin İstanbul (Kapatılan) 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2010/137 E. sayılı dosyasına ilgili dosya davalısı … A.Ş. tarafından sunulduğunu belirtmiş şimdilik davayı ıslah, FSEK 68. maddeye göre 3 katı bedel talebi ve sair yasal hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000.-TL’nin 10.03.2009 tarihli sözleşmeye göre son ödeme tarihi olan 10.10.2009 tarihinden itibaren işleyecek bankaların ticari faize uyguladığı en yüksek faiz oranından hesap edilecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Davacının … adlı filmin yasal “Hak Sahibi” olduğu hususunun çekişmesiz olduğunu, ancak, işbu davada husumet yönelttiği davalı … Film-…’in bu davada davalı sıfatı olmadığını, Beyoğlu … Noterliğimin 20 Mayıs 2009 tarih, … Yevmiye Nolu … Tic, Ltd, Şti. ile yapılmış olan “Sözleşme” nin her ne kadar … Sıra no.sunda dava konusu film … filmini de içermekteyse de, adı geçen film sehven listeye alındığını, … Film – …’in tasarrufuna / mülkiyetine asla geçmediğini, nitekim .. Film-… olarak, … yayıncılık adıyla televizyon yayıncılığı yapan … A.Ş.’ne 8 yıl için gösterim hakkı verilen ve 110 adet filmi içeren listede dava konusu film bulunmadığını, ancak daha sonra bu listeye dayalı olarak düzenlenen 20 adetlik film listesinin davalı’nın asla uhdesine geçmemiş olan dava konusu filmin adını da içerdiğini, ancak, … kendilerine teslim edilen filmlerin izlenme sırası 2010 tarihine gelince dava konusu filme ait …’nın olmadığının fark edildiğini, durumun davalı …’e intikal ettirildiğini ve 22.06.2010 tarihli “Ek Protokol’ün karşılıklı olarak imzalandığını, ek protokolün ikinci sahifesînde 6 adet ayıplı film başlığı altında dava konusu … filminin adının da zikredildiğini, davalı …-… hiçbir zaman dava konusu filme sahip olmadığını, dolayısı ile bu film üzerinden kira, gösterim hakkı, vb. nemalanılmadığını belirtmiş davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince; “Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, bilirkişi raporları bir bütün olarak değerlendirildiğinde; dava konusu “…” isimli filmin FSEK m.5 anlamında sinema eseri olduğu, dava konusu filmin ilk yapımcısı olan …’dan (…/ …’ün Beyoğlu … Noterliği 15.03.2006 tarih ve… yevmiye nolu “Telif Hakkı Devir Sözleşmesi“ ile devir aldığı, …’ün de davacıya 15.05.2008 tarihli “Eser Sözleşmesi” ile 15.05.2008’den 15.05.2018 tarihine kadar 10 yıl süreli olarak devrettiği sunulan devir belgeleri dikkate alındığında davacının davaya konu filmin mali hak sahibi olduğu, davalı … Filmin dava konu filmin gösterim haklarını 10.03.2009 tarihli “Lisans Devir Sözleşmesi”nde yazılı şartlarla göre 8 yıl süre ile … (…) televizyon kanallarına KDV hariç 50.000.(Elli bin) TL bedelle devir ettiği, her ne kadar davalı … filmin dava dışı satıcı … Ltd Şti ile 20/05/2009 tarihinde … noterliğince … yevmiye nolu eser devir sözleşmesiyle devraldığı 20 sinema filmi listesinde davaya konu … filmi de bulunmakta ise de davaya konu eserin dava dışı satıcı …. Ltd Şti ne zaman ve kim tarafından devir edildiğinin anlaşılmadığı gibi devir sözleşmesinin tarih itibarı davalı ile davadışı … (…) arasında imzalanan sözleşme sonrası olduğu dikkate alındığında hak sahipliğinin davalı tarafça ispatlanmadığı, şu hale göre davalının yapmış olduğu sözleşmeyle mali hak sahibi olan davacının FSEK 22 maddesi kapsamında çoğaltma ve FSEK 23 maddesi kapsamında yayma hakkı ihlali niteliğinde olduğu, davacının FSEK 68 kapsamında sözleşmede belirtilen bedelin 3 katı üzerinden talepte bulunabileceği, emsal dikkate alındığında mali hak sahibi ile davalı arasında aynı sözleşme yapılması halinde talep edebileceği bedel olduğuna kanaat getirilen 50.000 TL üzerinden davanın kabulüne karar vermek gerekmiş davanın kabulüne” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Dava konusu filmin, müvekkili ile dava dışı şirket arasında akdedilen sözleşmenin konusunu oluşturmadığını, dava konusu esere, sözleşmede sehven yer verildiği hususunun, tüm dosya delilleri ile sabit olmasına rağmen, yerel mahkemenin eksik incelemesi neticesinde, sözleşme kurulduğuna ilişkin kabulün, usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dışı şirket tarafından gönderilen yazıdan, müvekkilinin davacı yana ait olduğu iddia edilen “filmi izinsiz bir şekilde çoğalttığı” çıkarımı yapmasında isabet bulunmadığını, söz konusu yazıdaki ayıplı film teriminin, amiyane tabirle, salt “bozuk, eksik, hasarlı” filmler için kullanılan bir terim olmadığını teslim edilmeyen, yayın materyali olmayan filmler açısından da iş bu tabirin kullanıldığını, bu durumun da dava dışı şirket tarafından da zikredildiğini, sonuç itibariyle müvekkillinin, dava konusu eseri çoğaltarak, dava dışı şirkete teslim etmediğini, ancak mahkemenin bu yazıdan; müvekkilinin, “davacı yanın mali hak sahibi olduğu filmi izinsiz bir şekilde çoğalttığı” çıkarımını yaptığını, bu çıkarımın doğru olmadığını, -Dava konusu sinema eserinin, dava dışı şirket ile akdedilen sözleşmenin konusunu oluşturmadığını, eserin isminin, 10.03.2009 tarihli sözleşmede, sehven yer aldığını ve bu durumun da ispatladığını, müvekkili ile dava dışı şirket arasında akdedilen ve dosyaya sunulan 22.06.2010 tarihli ek sözleşmede bu durumunu açıklığa kavuşturulduğunu, ek sözleşme ile “…” adlı eserin, ana sözleşmenin konusunu oluşturmadığı hususunda mutabakata vardıklarını, sözleşmede sehven yer verilen dava konusu filmin yerine başka filmin lisanslanması hususunun da, dava konusu filme ilişkin bir bedel tahsil edilmediğinin kanıtı olduğunu, müvekkilinin dava konusu film yerine başka bir film verdiğini, dava dışı şirket tarafından dosyaya sunulan, 11.03.2019 tarihli belge, müvekkil ile dava dışı şirket tarafından akdedilen ek sözleşme ve diğer dosya delilleri ile dava konusu filmin, müvekkil ile dava dışı şirket arasındaki sözleşmeye konu olmadığı ve müvekkil tarafından herhangi bir çoğaltma gerçekleştirilmediği gerçeği karşısında, eksik ve hatalı inceleme neticesinde tesis edilen Yerel Mahkeme kararının kaldırılması gerekmektedir. -Müvekkilinin eserin mali hak sahipliğine ilişkin herhangi bir iddiası olmadığını ancak gerekçenin “hak sahipliğinin davalı tarafça ispatlanamadığı” şeklinde olup bu durumun hatalı olduğunu, -Bilirkişi raporundaki tespitlerin dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, dava konusu film; dava dışı şirketle yapılan anlaşmanın bir parçasını oluşturmadığından, doğal olarak işbu eser için bir bedel tahsil edilmediği hususunun bilirkişi heyeti tarafından da ortaya konulduğunu, -Yerel mahkeme tarafından takdir edilen tazminatın fahiş olduğunu, dava konusunun müvekkilinin taraf olduğu anılan sözleşmenin konusunu oluşturmadığı, işbu eser için herhangi bir bedel tahsil edilmemesi, sehven yer verilen işbu eser yerine, hatanın anlaşılarak başka eserin lisanslanması ve eserin; bilirkişilerce tespit edildiği üzere, herhangi bir yayına konu olmaması ve davacı nezdinde herhangi bir zarar doğmaması, dava konusu eserin dolgu film niteliğinde olması, eserin gerçek değerinin araştırılmaması sebebiyle verilen tazminat miktarının hakkaniyete aykırı olduğunu, hükmedilen 50.000-TL tazminat ve faiz başlangıç tarihinin hakkaniyete aykırı olup, 84 yaşındaki müvekkilinin mahfına yol açacak nitelikte olduğunu, -Dava konusu filmin; emsalleriyle mukayese edildiğinde üstün bir yönü bulunmadığını, bu sebeple son derece yüksek bir değer kabulü ile tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, eserin ilk yapımcısı olan … ile … arasında akdedilen noter sözleşmesinde dahi, devir bedelinin 500-TL olarak yer aldığını, eseri devralan … ile davacı yan arasında akdedilen adi yazılı sözleşmede, devir bedelinin dahi yer almadığını, müvekkilinin dava konusu eserden bir bedel tahsil etmediği dikkate alınarak, tazminatın yüksek olduğunu, kararın bu sebeplerle kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; -Bahsi geçen 22.06.2010 tarihli ek protokolün asıl sözleşme tarihinden 14 ay sonra, son ödeme tarihinden ise 8,5 ay sonra imza edildiğini ancak bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, 22.06.2010 tarihli protokole dair dava dışı … Hiz. AŞ. nin dava dosyasına verdiği cevapta bu filme dair sözleşme yapıldığını, filmin materyalinin kendilerine teslim edildiğini ama teslim edilen … TV yayına uygun olmaması sebebiyle 6 filme dair ek protokol kapsamında değişiklik yapıldığı beyan edildiğini, bu beyan aynı zamanda Davalının filme sözleşme de sehven yer verildiği iddialarının mesnetsiz olduğunun ispatı niteliğinde olduğunu, Davalının, filmi bilerek maddi menfaat sağlamak maksadı ile devir ettiğini ve devir bedelini tahsil ettiğini, … A.Ş nin dava dosyasına sunduğu 11.03.2019 tarihli cevap dilekçesinden, dava konusu filme dair bir yayın materyali Davalı tarafından … İletişim Hiz. AŞ. ne teslim ettiklerinin ama yayın materyalinin teknik açıdan yayına uygun olmadığı gerekçesi yayınlamadıklarını beyan ettiklerinin görüldüğünü, bu beyanla Davalının, filmin en az bir kopyasını çoğaltarak yayıncı … A.Ş. ye verdiğinin sabit olduğunu, Davalı hakları müvekkiline ait filmi mülkiyetine geçmesi için 20.05.2009 tarihinde noter devir sözleşmesi yaptığının, bu filme dair 25.04.2009 tarihinde fatura aldığını ve tasarruf amaçlı da 10.03.2009 tarihli Lisans Devir Sözleşmesi ile de … İletişim Hizmetleri A.Ş. (…)’ ne devir edip ve devir bedelini de tahsil ettiğini bu sebeplerle istinaf istemlerinin reddinin gerektiğini beyan etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davalı taraf, Mahkemece gerekçede yer alan sözleşme kurulduğuna ilişkin kabulün, usul ve yasaya aykırı olduğu, dava dışı şirket tarafından gönderilen yazıdan, müvekkilinin davacı yana ait olduğu iddia edilen “filmi izinsiz bir şekilde çoğalttığı” çıkarımı yapmasında isabet bulunmadığı iddiasında ise de, ek protokol ve 11.03.2019 tarihli .. AŞ tarafından sunulan yazı cevabı incelendiğinde 6 film yönünden materyal sorunu sebebiyle sözleşmenin yerine getirilemediği, ayıp kavramının ise materyalinde teknik problem olan ya da teslim edilmeyen olarak anlaşılabileceği şeklinde açıklama getirildiği, buna göre ispat yükü üzerinde olan davalının ispatını kesin deliller ile yapması gerektiği ancak verilen yazı cevaplarında ve ek protokolde, asıl sözleşmenin aksine açık ve net bir şekilde çoğaltma yapılmadığına dair açıklama bulunmaması sebebiyle aksi yorum yapılmasını gerektirecek delil niteliğinde olmadığı bu sebeple Mahkeme gerekçesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı görülmüştür. Mali haklara tecavüz hâlinde ref yöntemlerini belirleyen ve özel bir hüküm olan FSEK’in 68. maddesi gereğince açılacak “bedel” davası kusurlu davranış unsuru aranmadan açılan bir dava olup, haksız fiil sebebiyle açılan tazminat davalarıyla karıştırılmamalıdır. Zira mali haklara tecavüz hâlinde kusurlu davranış unsuruna bağlı olarak ve haksız fiile ilişkin hükümler çerçevesinde açılacak maddi tazminat davası FSEK’in 70/2 maddesinde düzenlenmiştir. FSEK’in 68. maddesine dayanılarak açılan bir davada ayrıca FSEK’in 70/2 maddesi gereğince maddi tazminat talep edilmesi mümkün değildir (Öztan, s. 650.). Çünkü FSEK’in 68/1 maddesi gereğince bedelinin üç katına hükmedilmesiyle hak sahibinin zararı rahatlıkla karşılanacaktır. Ancak FSEK’in 68/1 maddesi gereğince hükmedilen “medeni ceza” niteliğindeki bedel hak sahibinin zararının altında kalıyorsa, mütecavizin kusurunun ispat edilmesi şartıyla FSEK’in 70/2 maddesi gereğince maddi tazminat talebinde bulunulmasının önünde engel yoktur (Öztan, s. 650.).FSEK’in 68/1 maddesi “Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması hâlinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.” hükmünü haizdir. Buna göre, hak sahibi, mali haklarının ihlali durumunda, özel bir tecavüzün ref’i yöntemi olarak “bu hakların bir sözleşme ile kullanılması hâlinde isteyebileceği bedelin” veya “bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin” en çok üç kat fazlasını isteyebilecektir. Buradan FSEK’in 68/1 maddesi gereğince belirlenecek bedelin, farazi bir bedel olduğu ve bu bedelin belirlenmesi bakımından da iki yöntemin benimsendiği, sadece tecavüzün haksız fiil olduğu varsayımından hareket edilmediği anlaşılmaktadır. Bu yöntemlerden birincisi, bedelin “hak sahipleri ile sözleşme yapılmış olması hâlinde isteyebileceği bedele” göre belirlenmesi, ikincisi ise “bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedele” göre belirlenmesidir. Bu yöntemlerin uygulanma alanları farklı olduğu için iki yöntem arasında bir öncelik, sonralık veya alternatif olma ilişkisi de mevcut değildir. FSEK’in 68/1 maddesi gereğince farazi bedele esas alınacak tutarın “hak sahipleri ile sözleşme yapılmış olması hâlinde isteyebileceği bedele” göre tespit edilmesinde, tecavüze konu mali hakkın, hak sahibinin rızası ile bir sözleşme çerçevesinde kullanılmış olması varsayımında ödenecek bedel ne olacaksa farazi bedel de bunun üzerinden hesaplanacaktır. Davalı ve dava dışı şirket arasında yapılan sözleşmeye göre bedel talep edildiği, davalının bu bedeli sözleşme ile düzenledikten sonra bu bedelin fahiş olduğuna yönelik isteminin hakkaniyete uygun olmadığı bu sebeple istinaf isteminin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 25/02/2020 tarih ve 2018/250 E., 2020/142 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.415,50 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 641,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.774,10 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 17/02/2022