Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/238 E. 2021/66 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/238
KARAR NO : 2021/66
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/10/2017
NUMARASI : 2016/807 E. 2017/790 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 21/01/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dilekçesinde; Davacının davalıdan iki daire satın aldığını, nakit ve çeklerle ödemelerin yapıldığını, ancak davalının daha önce baskı ve manevi tehditle aldığı senedi iade etmediğini, senedi takibe koyduğunu belirterek, Bakırköy …. İcra müdürlüğünün … esas sayılı takibi gereğince müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davalıdan kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı iddialarının hayal ürünü olduğunu, davacının kambiyo evrakı gereğince borçlandığını belirterek davanın reddi ile kötü niyet tazminat talebinde bulunmuştur.İlk Derece Mahkemesince;Davacı tarafça, dava konusu senedin baskı ve manevi tehditle imzalatıldığı beyan edilmesine rağmen davacının 07/06/2016 tarihli duruşmada senedin teminatla amaçlı verildiğini beyan ettiği, davacı beyanına göre bu hususun bir irade fesadı sayılamayacağı, davalı senedin daire karşılığı verildiğini iddia ederek senedi talil etmiş ise de, davacı tarafından da senedin teminat senedi olduğu iddiasında bulunulduğundan ve çift taraflı talilde ispat yükü yer değiştirmeyeceğinden, davacının da ispat yükünü yerine getiremediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde;Senedin nakden alındığını ileri süren davalının, daha sonra bu senedin teminat amaçlı olarak verildiğini ileri sürerek senedi talil ettiğini ve ispat yükünü üzerine aldığını, mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını,Mahkemece ticari defterler üzerinde inceleme yapılmadığını, bilirkişi incelemesi yapılmaksızın eksik inceleme ile karar verildiğini, oysa ki taşınmazlar teslim edildiğine göre davalının, ödemelerin tamamını aldığını kabul etmiş olduğunu, davalının senedi kötüniyetli olarak icra takibine koyduğunu beyanla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, icra takibine konu edilen senet sebebiyle borçlu olunmadığının tespitine yönelik menfi tespit davasıdır.Dava konusu senet incelendiğinde; Keşidecisinin davacı, lehdarının davalı olup, 18.06.2015 düzenleme tarihli, 18.07.2015 vade tarihli, 200.000,00 TL bedelli senet olduğu, senette ”nakden” kaydının bulunduğu anlaşılmıştır.Tarafların beyanları ile dosyaya sunulan delillere göre, taraflar arasında iki adet taşınmaz satışına ilişkin bir sözleşme yapıldığı anlaşılmıştır.Davacı, davalının baskı ve manevi tehditle aldığı senedi iade etmediğini ileri sürmüş, davalı ise davacının kambiyo senedi gereği borçlu olduğunu iddia etmiştir. Daha sonra yargılamanın 07.06.2017 tarihli celsesinde davacı beyanında; tehdit ve zorla demekteki kastının, o an tapu devir işlemlerinin yapılıyor olması ve kızının evlenecek olması nedeniyle acil konut ihtiyacının davalı tarafından biliniyor olmasının yaratmış olduğu baskı olduğunu, bu hususta bir şikayet ve ihbarın söz konusu olmadığını, senedin teminat amaçlı olarak verildiğini belirtmiştir. Senedin teminat amaçlı verildiğini davacı iddia etmiştir. Her ne kadar davalı tarafça, senedin daire karşılığında verildiğine ilişkin ileri sürülen bir iddia bulunmasa da, davalının senedin veriliş nedenini talil ettiği düşünülse dahi davacı, senedin teminat amaçlı verildiğini ileri sürerek ispat yükünü üzerine almıştır. Dosyaya sunulan sözleşme suretleri incelendiğinde, dava konusu senede açıkça bir atıfta bulunulmadığı, başkaca senedin teminat amaçlı olarak verildiğine ilişkin dosyaya yansıyan bir delil bulunmadığı, ticari defterler üzerinde yapılacak incelemenin dosyaya hukuki bir yarar sağlamayacağı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesinde yasaya aykırı bir yan görülmemiştir.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/10/2017 tarih ve 2016/807 E., 2017/790 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye GELİR KAYDINA, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,4- Davacı taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 21/01/2021