Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/2347 E. 2020/355 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2347
KARAR NO : 2020/355
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/08/2020
NUMARASI : 2020/385
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/11/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili talep dilekçesinde özetle, …’in davalıya karşı tüm borçlarını tam ve eksiksiz ödediğini, davacını,n davalıdan 120.000-USD borç aldığını ve borcunu tamamen ödediğini, davalının, davacıdan hukuka aykırı şekillerde 170.000-USD değerinde 13 adet senet aldığını, davacının asıl borç olan 120.000-USD ödemiş olmasına rağmen geriye kalan hukuksuz şekilde elde edilen toplam 50.000-USD (senet ayrıntıları aşağıda yazılmıştır) dolar değerindeki senetlerin halen davalının elinde olduğunu, davacının asıl borcu 120.000-$ olmasına rağmen toplam 170.000-USD borçlandırıldığını, Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/152 D. İş dosyasında ki ihtiyati haciz kararını da kapsar şekilde Bakırköy …. İcra Dairesi … esas sayılı takip dosyasında icranın durdurulmasına karar verilmesini, vadesi gelmemiş suç unsuru senetler hakkında da teminat karşılığında icraya konulmasının engellenmesi ve toplam 58.000-USD(397.300 TL) bedelli senetler hakkında açılan menfi tespit davası süresince icraya konulmasının yasaklanması ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili ihtiyati tedbir kararına itiraz dilekçesinde özetle, davalının, dava konusu senedi alacağına karşılık … isimli davalıdan teslim aldığını, senedin günü geldiğinde ödenmemesi üzerine Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından takibe konulduğunu, senedin yetkili ve meşru hamili olduğunu, davalının senedin iktisabında kötü niyeti veya ağır kusuru olmadığını, davacı … ile … arasında devam eden dava ve şahsi defilerden haberdar olmak gibi bir yükümlüğünün bulunmadığını tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili ihtiyati tedbire itiraz dilekçesinde özetle, davada arabulucuya müracaat edilmesinin dava şartı olduğundan bu husus yerine getirilmeden dava açıldığından HMK’nın 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmesini, senetlerin davacı tarafından imzalandığı hususunda tartışma olmadığını, davacının bu senetleri kendisinin imzaladığını kabul ettiğini, senetlerin bir kısmının herhangi bir ihtirazi kayıt olmaksızın ödendiğini, davacının bu tarihe kadar ne senet içeriğine ne de borca herhangi bir itirazı olmadığını, davacının düzenlenen bir kısım senetleri ihtirazı kayıtsız öderken ve bu senetlere ilişkin herhangi bir irade sakatlanması durumu ileri sürmez iken sonraki senetler yönünden iradesinin sakatlandığını ileri sürmesinin hukuken mümkün olmadığını, irade sakatlanması durumunun bölünebilen bir itiraz şeklinde ileri sürülemeyeceğini, davacının açıkça kötüniyetle borcu ödemekten kaçınma gayesi ile hareket ettiğini, senetlerin zorla alındığını 4 ay sonra fark eden davacının Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına davalıyı 27.02.2020 tarihinde şikayet ettiğini, taraflar arasında bir ortaklık ve borç-alacak ilişkisinin oluştuğunu, ihtiyati tedbir kararının açık ve somut olarak hangi sebebe ve delillere dayandığının gösterilmemesi, gerekçesiz oluşu ve bu nedenle Anayasaya, HMK’na ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararına, yerleşik Yargıtay içtihatlarına açıkça aykırılığı nazara alınarak verilen İhtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece 03/07/2020 tarihli ara karar ile, Somut olayda talep eden vekilinin talebi, dosya kapsamı, taraflar arası ilişki, ceza soruşturması ve tüm dosya kapsamı gözönünde bulundurularak davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin dava ve takip konusu 05/06/2020 tarihli, 14.000 USD (Amerikan Doları) miktarlı bono yönünden kısmen kabulü ile, bu bono icra takibine konu edildiğinden menfi tespit davasında takibin durdurulması şeklinde tedbir kararı verilemez ise de, çoğun içinde az da vardır ilkesi gereğince ve İİK’nun 72/3 maddesi uyarınca icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesi şeklinde tedbir kararı verilmesine, diğer bonolar yönünden İ.İ.K 72/2 uyarınca taraflarla sınırlı olmak üzere yapılacak takiplerin durdurulmasına dair tedbir kararı oluşturulmuştur. (T.C. İstanbul BAM 16. HD 2020/919 Esas ve 2020/937 Karar) Dava menfi tespit davası olup, mahkemenin 2020/385 Esas sayılı dosyası davalısı … ile ayrıca … ve … aleyhine Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış ve bu mahkemece yapılan yargılama sonucunda 22/07/2020 tarih 2020/469 Esas, 2020/369 Karar sayılı karar ile iş bu dava dosyasının mahkemenin 2020/385 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Birleşen dosyada, 05/07/2020 ödeme tarihli 14.000 USD meblağlı, 05/08/2020 ödeme tarihli 4.000 USD meblağlı, 05/09/2020 ödeme tarihli 4.000 USD meblağlı, 05/10/2020 ödeme tarihli 6.000 USD meblağlı ve 05/01/2021 ödeme tarihli 30.000 USD meblağlı bonolar yönünden ihtiyati tedbir talebinde bulunulmuş ve mahkemenin 24/07/2020 tarihli ara kararı ile ihtiyati tedbir talep olunan 05/07/2020 ödeme tarihli 14.000 USD meblağlı bono yönünden ihtiyati tedbir talebinin İK’nun 72/3.maddesi uyarınca bu bononun takibe konulduğu icra takip dosyasında icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmemesine yönelik tedbir kararı verilmiş, ihtiyati tedbir talep olunan diğer bonolar yönünden ise İİK’nun 72/2.maddesi uyarınca açılacak icra takibinin taraflarla sınırlı olmak üzere durdurulmasına karar verilmiştir. Dava, dava konusu 05/07/2020 vade tarihli 14.000 USD bedelli bono yönünden İİK’nun 72/3.maddesi uyarınca icra takibinde sonra açılmış bulunan menfi tespit davasıdır. Talep konusu bu bono ile ilgili, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası ile 07/07/2020 tarihinde (birleşen davanın dava tarihi olan 21/07/2020 tarihinden önce) icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davaları için düzenlenen 3.fıkra “İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir” şeklindedir. Talep konusu bu bono yönünden dava tarihinden önce Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … sayıyı takip dosyası ile icra takibi başlatılmış olduğu görülmüştür. Mahkememizce bu doğrultuda değerlendirme yapılarak, dava dilekçesine ekli belgelere göre ihtiyati tedbir için aranan yasal koşulların oluştuğu kanaatine varılarak talep konusu bu bono yönünden icra takibinin başlatılmış olması nazara alınarak İİK’nun 72/3.maddesi uyarınca % 15 teminat karşılığında icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. Dava, 05/08/2020 ödeme tarihli 4.000 USD meblağlı, 05/09/2020 ödeme tarihli 4.000 USD meblağlı, 05/10/2020 ödeme tarihli 6.000 USD meblağlı ve 05/01/2021 ödeme tarihli 30.000 USD meblağlı bonolar yönünden ise İİK’nun 72/2.maddesi uyarınca icra takibinden önce açılmış bulunan menfi tespit davasıdır. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davaları için düzenlenen 2.fıkra “İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir” şeklindedir. Mahkememizce bu doğrultuda değerlendirme yapılarak, dava dilekçesine ekli belgelere göre ihtiyati tedbir için aranan yasal koşulların oluştuğu kanaatine varılarak ve talep konusu bu bonolar yönünden icra takibinin henüz başlatılmamış olması nazara alınarak İİK’nun 72/2.maddesi uyarınca % 15 teminat karşılığında icra takiplerinin başlatılması durumunda taraflarla sınırlı olarak durdurulması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. Mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararları üzerine, itirazlar değerlendirilerek ; Dava dilekçesine ekli belge ve delillere göre ihtiyati tedbir kararı verilmesi için gerekli asgari koşulların bulunduğu, mahkememizin asıl dava dosyası olan 2020/385 Esas sayılı işbu dava dosyasında asıl dosya davalısı hakkında daha önce verilmiş bulunan 03/07/2020 tarihli ihtiyati tedbir kararı teminat mukabilinde verildiğinden ve açılan davaların aynı bonolarla ilgili bulunan davalar olması hasebiyle yeniden(mükerrer) teminat alınması gerekli görülmemiş, mahkememizce verilen kararın ve alınan teminatın İİK’nun 72/3.maddesine uygun olduğu, itiraz dilekçesindeki açıklamalardan ve davalı vekilinin duruşmadaki beyanından ihtiyati tedbirin kaldırılmasını gerektirir bir husus bulunmadığı, mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararlarının usul ve yasaya uygun bulunduğu kanaatine varılarak ihtiyati tedbire yapılan itirazın reddine karar vermek gerekmiştir.Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle, tedbir kararının, HMK hükümlerine aykırı olduğunu, bu hali ile ihtiyati tedbir kararının gerekçesiz ve bu nedenle Anayasanın 141/3 ve HMK.370/1. maddeleri ile Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 01.02.2012 tarih ve E.2010/1,K.2012/1 sayılı kararına açıkça aykırı olduğunu, davada arabulucuya müracaat edilmesinin dava şartı olduğundan bu husus yerine getirilmeden dava açıldığından HMK’nın 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmesini, senetlerin davacı tarafından imzalandığı hususunda tartışma olmadığını, davacının bu senetleri kendisinin imzaladığını kabul ettiğini, senetlerin bir kısmının herhangi bir ihtirazi kayıt olmaksızın ödendiğini, davacının bu tarihe kadar ne senet içeriğine ne de borca herhangi bir itirazı olmadığını, davacının düzenlenen bir kısım senetleri ihtirazı kayıtsız öderken ve bu senetlere ilişkin herhangi bir irade sakatlanması durumu ileri sürmez iken sonraki senetler yönünden iradesinin sakatlandığını ileri sürmesinin hukuken mümkün olmadığını, irade sakatlanması durumunun bölünebilen bir itiraz şeklinde ileri sürülemeyeceğini, davacının açıkça kötüniyetle borcu ödemekten kaçınma gayesi ile hareket ettiğini, senetlerin zorla alındığını 4 ay sonra fark eden davacının Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına davalıyı 27.02.2020 tarihinde şikayet ettiğini, taraflar arasında bir ortaklık ve borç-alacak ilişkisinin oluştuğunu, ihtiyati tedbir kararının açık ve somut olarak hangi sebebe ve delillere dayandığının gösterilmemesi, gerekçesiz oluşu ve bu nedenle Anayasaya, HMK’na ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararına, yerleşik Yargıtay içtihatlarına açıkça aykırılığı nazara alınarak verilen İhtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle, davalı … yönünden dosyada teminat olmadığını, teminatsız bir şekilde tedbir kararı verilmesi hukuka aykırı olduğunu, davalının, dava konusu senedin meşru, haklı ve iyiniyetli hamili olduğunu, davalının, dava konusu senedi alacağına karşılık … isimli davalıdan teslim aldığını, senedin günü geldiğinde ödenmemesi üzerine Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından takibe konulduğunu, senedin yetkili ve meşru hamili olduğunu, davalının senedin iktisabında kötü niyeti veya ağır kusuru olmadığını, davacı … ile … arasında devam eden dava ve şahsi defilerden haberdar olmak gibi bir yükümlüğünün bulunmadığını tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Dava, İİK’nın 72.maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır. Talep; ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin kararın istinafından ibarettir.İlk derece mahkemesince ara kararlar ile ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekilleri, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.6098 sayılı TBK.nın 74. maddesi uyarınca, hukuk hakimi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile bağlı değil ise de, mahkumiyet kararı ve tespit edilen maddi olgularla bağlıdır.Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen Borçlar Kanunu’nun 53.maddesi hükmünde, “Hakim, kusur olup olmadığına, yahut haksız fiilin failinin temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa ilişkin hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile de bağlı değildir. Bundan başka ceza mahkemesinin kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarının tayini hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.” denilmektedir. Aynı düzenleme yeni Türk Borçlar Kanununun 74.maddesi hükmünde de “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” şeklinde önceki kanuna paralel şekilde düzenlenmiştir.Türk Borçlar Kanunu 74. maddesi hükmü uyarınca, hukuk hakimi, ceza mahkemesinin beraat kararı, kusurun bulunup bulunmadığı ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı ile bağlı değil ise de, hem ilmi, hem de kökleşmiş yargı kararlarında ceza mahkemesince belirlenen maddi olgunun hukuk hakimini bağlayacağı kabul edilmektedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.01.1975 gün ve 1971/T-406 Esas, 1975/1 Karar; 23.1.1985 gün ve 1983/10-372 Esas, 1985/21 Karar; 27.04.2011 gün ve 2011/17-50 Esas, 2011/231 Karar; 03.04.2013 gün ve 2012/19-873 Esas, 2013/433 Karar sayılı ilamları)Bunun nedeni, hukuk usulünün bir şekil hukuku olmasıdır. Davanın açılması, itirazların ileri sürülmesi, tanıkların ve diğer delillerin bildirilmesi belirli süre koşullarına bağlı kılındığı gibi, ikinci tanık listesi verilememesi, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı gibi yargılamanın süratle sonuçlandırılması gayesi ile belirli kısıtlamalar getirilmiştir. Bunun sonucunda, hukuk hakimi şekli gerçeği arayacak, maddi gerçek öncelikli hedef olmayacaktır. Ancak ceza hakimi bunun tersine öncelikli hedef olarak maddi gerçeğe ulaşmaya çalışacaktır. O halde ceza mahkemesinin maddi nedensellik bağını (illiyet ilişkisi) tespit eden kesinleşmiş hükmünün hukuk hakimini bağlamasına, Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi ( 818 sayılı BK 53. maddesi) bir engel oluşturmaz (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.09.1981 gün 1979/1-131 Esas, 1981/587 Karar; 27.04.2011 gün ve 2011/17-50 Esas, 2011/231 Karar; 03.04.2013 gün ve 2012/19-873 Esas, 2013/433 Karar sayılı ilamları)Davacı yanca, dava konusu senet ile ilgili olarak davalı hakkında senedin hukuka aykırı şekilde Mağdurun Bir Senedi Vermeğe Mecbur Edilmesi Suretiyle Yağma, Şantaj alındığı iddiası ile davalı hakkında suç duyurusunda bulunulduğu ve Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’nın 2020/22566 soruşturma numaralı dosyasında, incelenen soruşturma kapsamında müştekinin iddia ettiği şantaj suçunun ve zorla senet imzalatma şeklindeki suçun unsrularının oluşmadığı, dosyaya konulan bilirkişi raporunda şüphelinin telefonundaki görüntü ve ses kayıtlarının incelenmesinde herhangi bir şantaj unsurunun oluşmadığının, müşteki tarafından şüpheliye verilen senetlerin üzerindeki müşteki imzasının müştekiye ait olduğu ve müştekinin de imzaya itirazının bulunmadığı, senette ismi bulunan tanıkların beyanları ile de bu hususun doğrulandığı, bu nedenle şüpheli hakkında iddia edilen zorla senet imzalatma ve şantaj suçları nedeniyle kamu adına takip yapmak için müştekinin soyut iddiasından başka yeterli somut delil elde edilemediğinden, kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, davacı tarafından bu karara Bakırköy 7.Sulh Ceza Mahkemesinin 2020/3161 D.İş sayılı dosyası ile itiraz edilmiş bu itiraz da reddedilerek kararın kesinleştiği görülmüştür. Bilindiği üzere; İhtiyati tedbir, kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca, davacı veya davalının (dava konusu ile ilgili olarak) hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte, geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır. Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu şey üzerinde yeni bir takım ihtilafların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır.Nitekim 6100 sayılı HMK’nun 389. maddenin birinci fıkrasında “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” hükmüne yer verildikten sonra devam eden maddelerde bu konudaki talep, verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanması gibi sair hususlarda yapılması gerekli usul ve prosedür açıklanmıştır.İhtiyati tedbir kararının kapsamı belirlenirken iki tarafın hak ve yarar dengesinin gözetilmesi gerekir. Doğaldır ki davacının iddiasında haklı olup olmadığı yargılama sonunda tüm deliller toplandıktan, incelendikten ve değerlendirildikten sonra ortaya çıkacak ve davacının talebi hakkında bir karar verilecektir. İstinaf incelemesine konu dosyada davalı alacaklı, alacağı olduğu iddiasını dava konusu bonoyu sunarak ispatlamış olduğundan, ispat yükü bunun aksini iddia eden davacı borçluya geçmekte olup, Mağdurun Bir Senedi Vermeğe Mecbur Edilmesi Suretiyle Yağma, Şantaj nedeniyle davalıya verildiği iddiasını ispat yükü davacı borçluda bulunduğu, dosya içeriğine yansıyan belgelerden, hazırlık soruşturması sırasında alınan rapordan, senetteki imzanın davacının eli ürünü olduğu ve senette herhangi bir tahrifat tespit edilemediği gerekçesiyle davalı hakkında takipsizlik kararı verildiği, dosya içindeki delillerden, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat koşulunun somut olayda gerçekleşmediği kanaatine varılmakla ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, reddi doğru olmamıştır. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçe ile kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- İhtiyati tedbir kararına itiraz eden …, … vekillerinin İstinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/08/2020 ve 28/07/2020 tarihli ihtiyati tedbir itirazının reddi kararı ile 24/07/2020 ve 03/07/2020 tarihli ihtiyati tedbir kararlarının KALDIRILMASINA,2- Aleyhine ihtiyati tedbir istenen tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, talebi halinde anılan tarafa İADESİNE, 3- İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,4- İstinaf kararının tebliği, harç ve infaz işlemlerinin yerel mahkemesince yapılmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 26/11/2020