Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/232 E. 2021/433 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO : 2020/232
KARAR NO : 2021/433
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 03/05/2017
NUMARASI: 2017/28 E. 2017/437 K.
DAVANIN KONUSU: Hakem Kararının İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 15/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkili ve davalı arasında 20/04/2007 tarihli, gayrimenkul satış sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlık hakkında 22/12/2016 tarihli hakem heyeti kararı tesis edildiğini, sözleşmeye göre uyuşmazlığın hak ve nesafet kurallarına göre çözümlenmesi gerekir iken, hakem heyetinin salt maddi hukuk kurallarını baz alarak karar verdiğinden iptali gerektiğini, Yargıtay içtihatlarına göre de hakemlerin hak ve nesafet kurallarını dikkate almaları gerektiğini, hakem heyeti kararında sözleşmenin 6.5. maddesinde taşınmazı teslim alma yükümlülüğü alıcıya ait iken ve alıcı tarafından başvurulmamasına rağmen, davalının tesliminden kaynaklanan taleplerinin kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, hakem heyeti kararında 20/04/2009 ile 28/02/2014 tarihleri arasında kira bedeli hesaplandığını, ancak söz konusu taşınmazların 28/02/2014 tarihinden önce fiilen davalıya teslim edildiğini, fiili teslim tarihinin dikkate alınmadığını, temerrüt tarihinin yanlış değerlendirildiğini, hakem heyeti kararının gerekçeli olması gerekmesine karşın kararda gerekçe bulunmadığını, gerekçe bulunmamasının kamu düzenine aykırı olduğunu belirterek iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Davacının iddialarının yerinde olmadığından reddi gerektiğini, HMK nun 439. maddesinde hakem heyeti kararlarının iptal hallerinin sayıldığını, bu madde de sınırlı olarak sayılan hallere dayalı olarak iptal istenebileceğini, hukukun doğru uygulanıp uygulanmadığının iptal sebepleri arasında sayılmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; davanın, HMK’nun 439.maddesi gereğince hakem kararının iptali talebine ilişkin olduğu, davacının davalı ile aralarında bulunan 20/04/2017 tarihli sözleşmeye istinaden kurulan hakem heyetinin 22/12/2016 tarihli kararının iptalini talep ettiği, tahkim yeri dikkate alındığında davanın yetkili mahkemede açıldığının anlaşıldığı, HMK nun 439.maddesinde iptal sebeplerinin sayıldığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 20/04/2007 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesi olduğu ve sözleşmenin 3. maddesinin Bahçelievler ilçesi, …nolu işyerinin satış teslim ve ödeme koşulları ile tapuda mülkiyetin devrine ilişkin olduğu, tahkim şartının da bu sözleşmede kararlaştırıldığı,6100 Sayılı HMK^nın 408. maddesi gereğince taşınmaz mallar üzerindeki ayni haklardan veya iki tarafın iradelerine tabi olmayan işlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların tahkime elverişli olmadığı, taraflar arasındaki sözleşmein gayrimenkul satış vaadine ilişkin olduğu ve sözleşmenin konusunun doğrudan taşınmaz olduğu, hakem heyeti kararının da yine bu sözleşmeye dayandığı, sözleşmenin konusu dikkate alındığında gayrimenkulün aynına ilişkin olduğundan, yukarıda belirtilen yasa hükmü gereğince sözleşme konusu itibariyle tahkime elverişli olmadığı, HMK nun 439/2-g maddesi gereğine Türk Hukukuna göre tahkime elverişli olmayan hallerin iptal nedeni olarak düzenlendiği, taraflar arasında tahkime elverişli olmayan bir konuda sözleşme yapıldığı ve tahkim şartı getirildiği, tapuda kayıtlı bir taşınmazın satış vaadi sözleşmesinin geçerli olabilmesi için noterde yapılması gerektiği, dava konusu uyuşmazlıkta ise, haricen yapılmış bir sözleşme söz konusu olduğu ve bu hali ile sözleşme geçersiz olduğundan, sözleşmenin 21.maddesindeki tahkim şartının da geçersiz olduğu anlaşıldığından, davanın kabulü ile 20/12/2016 tarihli hakem heyeti kararının iptaline, davacı taraf kararın icrasının durdurulmasını talep etmiş olmakla, HMK nun 439/4 maddesi gereğince takip bedelinin depo edilmesi şartı ile icranın durdurulmasına karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; mahkemenin iptal kararını, gayrımenkul satış vaadinin temelini oluşturan gayrımenkulün aynına ilişkin uyuşmazlıkların tahkime elverişli olmadığı ve gayrımenkul satış vaadi sözleşmesinin geçerli olabilmesi için noterde yapılması gerektiğine dayandırdığını, noterde yapılmadığı için gayrımenkul satış vaadi sözleşmesi geçersiz olsa bile, tahkim şartının sözleşmeden bağımsız olarak geçerliliğini koruyacağını, HMK 412/4. maddesinin “tahkim sözleşmesine karşı asıl sözleşmenin geçerli olmadığı, … ileri sürülemez” düzenlemesi ile tahkim şartının asıl sözleşmeden bağımsızlığının vurgulandığını, (Yargıtay H.G.K’nun 22/02/2012 tarih ve 2011/11-742 esas 2012/82 karar sayılı kararı) uyuşmazlığın tazminata ilişkin olması sebebiyle gayrımenkulün aynına ilişkin olmadığından, mahkemenin kararındaki gerekçenin yerinde olmadığını,Mahkemece, teslimde gecikme olmadığı, tazminata hak kazanılmadığı ve hakem kararında gerekçe olmadığı için, iptal kararı verilmesi gerektiğini, Tarafların sözleşmede hak ve nısfet kurallarına göre çözülmesi konusunda anlaşmalarına rağmen hakem heyetince hak ve nısfete göre hüküm kurulmadığını,Taraflar arasındaki sözleşmenin 6.5.maddesi uyarına taşınmazı satın alma yükümlülüğünün alıcı tarafa ait olup, alıcı tarafından başvurulmadıkça temerrüt iddiasında bulunulamayacağını, hakem heyetinin bu maddeyi nazara almadığını,Hakem heyeti kararında davalı tarafça keşide edilen 11/04/2013 tarihli ihtarname uyarınca müvekkilinin temerrütünün kabul edilmesine rağmen gerekçesi açıklanmadığından, HMK 436/1-c maddesi gereğince hakem kararlarının gerekçeli olması gerektiğini, aksi durumun kamu düzenine aykırılık oluşturacağını ve HMK 439/2-ğ maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılığın hakem kararlarının iptal sebebi olduğunu, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/28esas ve 2017/437 karar sayılı kararının kaldırılmasını, Hakem kararının açıkladıkları sebeplerle iptalini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; Sözleşmenin satış vaadi olmayıp satış sözleşmesi olduğunu, noterde düzenleme şeklinde yapılmamış ise de, davalının satış bedelini ödediğini, davalı tarafın inşaatı tamamlayarak mülkiyeti müvekkiline geçirdiğini, kira alacağı dışındaki tüm edimlerin taraflarca yerine getirilerek, sözleşmeye geçerlilik kazandırıldığını, davalı tarafın tahkim şartının geçersizliği itirazının bulunmadığını, taraflar arasındaki Bakırköy 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/441 esas sayılı davasının, karşı tarafın tahkim itirazı sebebiyle reddedildiğini, hakem heyetinin Bakırköy 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/655 esas sayılı dosyasından verilen hakem kararı olup, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, taraflarca sözleşmeye geçerlilik kazandırıldığından, artık sözleşmenin geçersizliğinin ileri sürülemeyeceğini, Hakem kararının konusunun gecikmeden kaynaklı kira alacağı olup, gayrımenkulün aynına ilişkin dava niteliğinde olmadığını, Bakırköy 9. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2011/91 D.iş sayılı dosyasında alınan 02/05/2011 tarihli rapor ile sözleşmede taahhüt edilen süre içerisinde inşaatın tamamlanmadığının tespit edildiğini, açtıkları kira alacağı taleplerinin hakem heyetince yapılan yargılama sonunda kısmen kabul edildiğini, hakem heyeti kararının kira alacağına ilişkin olup, gayrımenkulün aynına ilişkin dava niteliğinde olmadığından iptal edilemeyeceğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesi ile; Kanun koyucunun amacının HMK`nın tahkime ilişkin hükümlerinin derhal uygulanmasını sağlamak olduğunu, gerekçede, özellikle tahkime ilişkin yapılan düzenlemelerin iç tahkim ile milletlerarası tahkim hükümlerini birbirine yaklaştırmak, iç tahkimi yenilemek ve tahkimi geliştirmek amacıyla yapıldığına dikkat çekildiğini, İptal Davasına İlişkin HMK m. 439 Hükmünün Amacının; tahkimde çabukluğu ( hızlılığı) temin etmek olduğunu, HMK ile tahkimin hızlılığını temin etmek için kanun koyucunun öncelikle hakem/ hakem heyeti kararlarına karşı, taraflarca sadece iptal davası (HMK m.439) açılmasını kabul ettiğini, hakem kararlarına karşı iptal sebeplerini sınırlı olarak saydığını ve hakem heyetinin hukuku doğru uygulayıp uygulamadığı meselesini iptal sebebi olarak düzenlenmediğini, mezkur kararda bu sayılı sebeplerin hiçbirisi mevcut olmadığından, davacı tarafın istinaf layihasının 1.6, 1.7, 1.8, 1.9 ve 1.10. maddelerinde ileri sürdüğü ve hukuki mesnedi bulunmayan itirazlarının reddi ile, istinaf layihasının 1.4 ve 1.5. Maddelerinde ileri sürdüğü itirazları ile 19.09.2017 tarihinde dosyaya sundukları istinaf layihasındaki tüm itirazları ve mahkemece re’sen dikkate alınacak sair nedenlerle, Yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davanın; HMK nun 439.maddesi gereğince hakem kararının iptali talebine ilişkin olduğu, davalının davacı ile aralarında bulunan 20/04/2017 tarihli sözleşmeye dayanarak geç teslimden kaynaklanan kira kaybı zararını talep ettiği, Bakırköy 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/655 esas ve 2013/349 karar sayılı dosyasına kayıtlı davada, hakem heyetince talebin kısmen kabulüne karar verildiği, davacının, hakem heyetinin 22/12/2016 tarihli kararının iptalini talep ettiği tespit edilmiştir.Tahkim yargılamasında görevli mahkemeye ilişkin düzenlemeler HMK’nın 410 ve 439. maddelerinde yer almıştır. Son değişiklik öncesinde, HMK’nın 410. maddesinde tahkimde görevli ve yetkili mahkeme “Tahkim yargılamasında, mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkeme, tahkim yeri Bölge Adliye Mahkemesi’dir. Tahkim yeri belirlenmemiş ise görevli ve yetkili mahkeme, davalının Türkiye’deki yerleşim yeri, oturduğu yer veya işyeri Bölge Adliye Mahkemesi’dir.” HMK’nın 439/1. maddesinde; “Hakem kararına karşı iptal davası, tahkim yerindeki mahkemede açılır, öncelikle ve ivedilikle görülür.” şeklinde düzenlenmiştir.15.03.2018 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7101 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 57. maddesi ile HMK’nın 410. maddesi “Tahkim yargılamasında, mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkeme, konusuna göre tahkim yeri asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemesidir. Tahkim yeri belirlenmemiş ise görevli mahkeme, konusuna göre asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemesi, yetkili mahkeme ise davalının Türkiye’deki yerleşim yeri, oturduğu yer veya işyeri mahkemesidir.” şeklinde değiştirilmiştir.7101 sayılı Kanun’un 60. maddesi ile iptal davasını düzenleyen HMK’nın 439/1. maddesinde de değişikliğe gidilerek bu maddenin birinci fıkrasında yer alan “tahkim yerindeki mahkemede” ibaresi “tahkim yeri Bölge Adliye Mahkemesi’nde” şeklinde, beşinci fıkrasında yer alan “mahkeme” ibaresi “Bölge Adliye Mahkemesi” olarak değiştirilmiştir.6100 sayılı HMK’nın 410 ve 439. maddesinde yapılan değişikler mahkemelerin görevine ilişkin olup, 7101 sayılı Kanun’da görev kuralına ilişkin yapılan değişikliklerin eldeki davalara uygulanıp uygulanmayacağı konusunda herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiş, geçiş hükmü düzenlenmemiştir. 6100 sayılı HMK’nın geçici 1/1. maddesinde “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış davalarda uygulanmaz.” düzenlemesi ile aynı Kanunun geçici 3/3. maddesinde yer alan, “Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hâllerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” hükmü yer almakta ise de, bu maddeler 6100 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemelere ilişkin olup, 6100 sayılı Kanun’da değişiklik yapan 7101 sayılı Kanun hükümlerini kapsamamaktadır.Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görev konusunda taraflar için kazanılmış hak söz konusu olmaz. Bu nedenle yeni bir kanunla kabul edilen görev kuralları geçmişe de etkilidir. Yani davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir kanun ile görevsiz hâle gelmiş ise ( davanın açıldığı anda görevli olan fakat yeni kanuna göre görevsiz hâle gelen) mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekir ( Kuru B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt 1, İstanbul 2001, s.310). İstinaf incelemesine konu Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/28 esas ve 2017/437 karar sayılı kararı değerlendirildiğinde, yerel mahkemece verilen iptal kararından sonra yapılan kanun değişikliği dikkate alındığında, açılmış olan iptal davasının Bölge Adliye Mahkemesi’nde görülmesi gerekmektedir. ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27/09/2018 tarih ve 2018/11-87 Esas ve 2018/1365 Karar sayılı kararı )Mahkemece karar verildikten sonra, 6100 sayılı HMK’nın 439/1. maddesinde, 7101 sayılı Kanun’un 60. maddesi ile yapılan değişiklik sonrasında uyuşmazlığın çözümünde Bölge Adliye Mahkemesi’nin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerektiğinden, HMK 353/1-a/3. maddesi gereğince Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/28 esas ve 2017/437 karar sayılı kararının kaldırılmasına, mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı ve davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemsi’nin 03/05/2017 tarih ve 2017/28 E. 2017/437 K. Kararının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,5- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,6- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,7- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı ve davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 15/04/2021