Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/227 E. 2021/14 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/227
KARAR NO: 2021/14
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/04/2017
NUMARASI: 2016/1019 E. 2017/210 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/01/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının dava dışı …’den internet Cafe devraldığını, devir bedelinin çek ile ödenmesinin kararlaştırıldığını, ancak çek karnesi hazır oluncaya kadar teminat olarak 17.500,00 TL bedelli senedi düzenleyip verdiğini, bu senedin alacaklı kısmının boş olarak teslim edildiğini, çek karnesi hazırlandıktan sonra …’ye … numaralı çeki verdiğini ve çek bedelinin … tarafından tahsil edildiğini, bedelsiz kalan senedi geri istediğinde senedin iade edilmediğini ve davalı … tarafından icra takibine konu edildiğini belirterek teminat senedi olarak verilen senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; İcra takibinin derdest olduğunu, davacı hakkında iki ayrı icra takibi olduğunu, Kocaeli … İcra Dairesinin … sayılı dosyasında da davacının borçlu olduğunu, Kocaeli 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/115 esas 2015/474 karar sayılı dosyasında itirazın iptaline, takibin devamına karar verildiğini, borcun halen ödenmediğini, dava konusu olan Kocaeli … İcra Dairesinin … sayılı dosyasında da ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiğini, takibin kesinleştiğini, davacının Kocaeli CBS’na yaptığı şikayet sonrasında takipsizlik kararı verildiğini, davacının birbiriyle çelişen beyanlarının bulunduğunu, davanın süresinde açılmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; Davacının, senedin hem …’ye verilmek üzere emanet olarak davalıya teslim edildiğini, hem lehtar hanesini boş olduğunu ve anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu iddia etmesi nedeniyle ispat yükünün davacıda olduğu, davacı tarafından bu hususta yazılı delil sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Tüm aşamalardaki beyanlarında, temel borç ilişkisini inkâr ettiklerini, dava konusu senet altındaki temel borç ilişkisini ve alacağın varlığını ispat yükünün davalı alacaklıda olduğunu, ancak davalının ispat yükünü yerine getiremediğini, Davalı ile ticari ilişkide bulunduklarına dair bir ikrarı olmamasına rağmen mahkemece bu yöndeki kabulün hatalı olduğunu beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, kambiyo senedine dayalı menfi tespit davası olup, takip konusu bonoda davacı keşideci davalı ise lehtar durumundadır. Bonodaki keşideci imzasının davacıya ait olduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. 6102 Sayılı TTK’nın 778/1-f maddesinin yollaması ile 680/1.maddesi uyarınca tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmamış bono düzenlenmesi mümkün olup, senedin tedavüle çıkarılırken anlaşmaya aykırı doldurulduğunu ve teminat amaçlı verildiğini iddia eden davacının bu iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerekir. Davacı tarafça senedin lehdar kısmı boş bir şekilde teminat olarak verildiği ileri sürülmüş olup, bu şekilde senet düzenlenmesi mümkün olduğundan davacının senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu ve teminat amaçlı verildiğini kanıtlamaya elverişli yazılı delil bildirmediği anlaşılmakla, mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre, ispat yükü doğru belirlenerek aynı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yan bulunmamıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/04/2017 tarih ve 2016/1019 E. 2017/210 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 59,30-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 31,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye GELİR KAYDINA, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4- Davacı taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14/01/2021