Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/225 E. 2021/95 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/225 Esas
KARAR NO: 2021/95
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 07/06/2017
NUMARASI: 2015/585 E., 2017/602 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/02/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı şirketlerin oluşturmuş oldukları ortak girişim arasında gerçekleştirilen satım akdi gereği davacının üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini, akde konu malların teslim edildiğini, malların satışına ilişkin olarak 6.173.194,43 TL bedelli toplam 3 adet fatura düzenlendiğini, faturaların davalı şirketlere tebliğ edildiğini ve davalıların yasal süre içerisinde faturalara itiraz etmediklerini, davalıların 3.500.000,00 TL ödeme yaptıklarını, kalan bakiye tutarın ödenmemesi üzerine davalılara ihtarname gönderilerek kalan bakiye 2.673.194,43 TL’nin muacceliyet tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte ödenmesinin talep edildiğini, ancak davalıların ödeme yapmadıklarını, bunun üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalıların takibe haksız yere itiraz ettiklerini ileri sürerek İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile başlatılan takibe yapılan itirazı iptali ile takibin devamına, davalıların %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekilleri ayrı ayrı sundukları cevap dilekçelerinde özetle; Davalıların oluşturdukları ortak girişim bünyesinde davacı ile iş yapıldığını, davacının Karayolları 4.Bölgeye ait “Eskişehir-Bozüyük yolu”, “Eskişehir-Bursa Ayrımı Sarıcakaya yolu” işlerinde yıllara sari olarak taşeron olarak çalıştığını, bu kapsamda iş ortaklığına 31/12/2011 tarih, 2.664.504,90 TL.bedelli ve 30/07/2012 tarih 1.433.095,55 TL.bedelli 2 adet fatura düzenlediğini, devam eden iş ve duyulan güven nedeniyle 3.500.000,00 TL.ödeme yapıldığını, davacının edimini eksik ifası ve imalatlara ilişkin işçilik ve kanundan kaynaklı prim ve vergi yükümlülüklerini yerine getirmemesi, davalılar ile kamuyu zarara sokmuş olması nedeni ile davacının kalan bakiye bedeli hak etmediğini, faturaların hukuka uygun olarak düzenlenmesi ve eksik işlerin tamamlanması yönünde davacı tarafa defalarca çağrıda bulunulduğunu, buna rağmen davacının kayıtlarında yer almayan 09/08/2012 tarih 2.075.593,98 TL.bedelli faturayı SGK prim, vergi ve stopaj düzenlemelerinden kaçmak için işçilik bedeli olmaksızın kestiğini, gerçekte hak kazanmadığı bir bedeli davalılardan tahsil etmeye çalıştığını belirterek davanın reddi ile davacının %40’tan az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini savunmuşlardır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda;” Toplanan deliller, birbirini doğrulayan defter kayıtları uyarınca taraflar arasında satım akdine dayalı olarak kurulan ticari ilişki neticesinde davacının takibe dayanak yaptığı faturalardan ötürü takipte talep edilen tutar kadar 2.673.194,43 TL.alacağının olduğu mahkememizce kabul edilmiştir. Davacı taraf takipte asıl alacak yanısıra işlemiş faiz talebinde de bulunmuştur. Davacı tarafça takip öncesinde davalılara Kadıköy …Noterliğinin 26/11/2014 tarih … yevmiye no.lu ihtarnamesi gönderilmek suretiyle faturadan doğan alacağın 7 gün içinde ödenmesi talep edilmiştir. Söz konusu ihtarname davalılara 05/12/2014 tarihinde tebliğ edilmiş olup, verilen süre gözetildiğinde davalıların 13/12/2014 tarihi itibariyle temerrüde düşmüş oldukları, ancak takibin 12/12/2014 tarihinde başlatılmış olduğu belirlenmekle takip öncesinde davalıların temerrüdünün gerçekleşmediği kabul edilerek davacının işlemiş faiz talebi yerinde görülmemiş, davanın kısmen kabulüne davalıların İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğü .. sayılı takip dosyasında itirazın 2.673.194,43 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin bu tutar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %9 ve değişen azalan oranlarda yasal faiz yürütülmesine, fazla talebin reddine, karar verilmiş, davalıların takibe itirazının haksız oluşu göz önünde bulundurularak hükmedilen tutarın %20’si oranında 534.638,88 TL inkar tazminatının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, reddedilen kısım yönünden davacının haksız ve kötü niyetli olduğu tespit edilmediğinden davalıların kötü niyet tazminatları taleplerinin reddine ” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının davanın reddine ilişkin kısmının kaldırılarak davanın tüm alacak talepleri yönünden kabulüne karar verilmesini, davacı şirket ile davalı şirketlerin oluşturmuş oldukları … A.Ş & … Ortak Girişimi arasında gerçekleştirilmiş olan satım akdi gereği davacının üzerine düşen edimlerini yerine getirerek, akde konu malların teslimini gerçekleştirdiğini ve malların satışına ilişkin olarak … numara, 09.08.2012 tarih ve 2.075.593,98 TL bedelli; … numara, 31.12.2011 tarih, ve 2.664.504,90 TL bedelli ve … numara, 30.07.2012 tarih 1.433.095,55 TL bedelli olmak üzere 3 adet fatura düzenlediğini, Davalı şirketler tarafından kendilerine tebliğ edilen faturalara yasal süresi içerisinde hiçbir itirazda bulunulmadığını, fatura içeriklerinin kabul edildiğini, alacaklarına mahsuben 3.500.000,00 TL ödeme yapıldığını, kalan bakiye yönünden Kadıköy … Noterliği tarafından 26.11.2014 tarih, … numaralı ihtarname ile fatura bedellerine ilişkin bakiye alacak tutarı 2.673.194,43 TL muacceliyet tarihinden itibaren işlemiş faizi ile birlikte davalılardan talep edildiğini, dava konusu mallara ilişkin olarak davacı tarafça hiçbir taşeronluk hizmeti sunulmadığını, yalnızca malların davalıların oluşturmuş olduğu ortaklığa temin edildiğini, mahkeme dosyasında mevcut hakkedişlerde davacı şirketin isminin bulunmaması; yalnızca mal temin ettiklerinin ve bu mallara ilişkin olarak işçilik vb. hiçbir hizmetin taraflarınca sağlanmamış olduğunun kanıtı olduğunu, BA formu ve bilirkişi incelemesi ile davacının alacağının ispatlandığını, davanın kabul edilen kısmına bir diyeceklerinin olmadığını, faiz yönünden, davalılarca borcun kabul edilip fatura konusu malların teslim alınıp ve muaccel hale geldiğini, davalıların davaya konu icra takibinden önce temerrüde düşmüş olduğunun açık olduğunu, bu nedenlerle icra takibi öncesi döneme ilişkin faiz taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalı … Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle, Davacı firmanın, davalı şirketlerin birlikte oluşturdukları ortak girişim bünyesinde Karayolları 4. Bölge’ye ait “ Eskişehir –Bozüyük Yolu ( Km: 291+730-297+100) Eskişehir Bursa Ayrımı Sarıcakaya Yolu ( Km:0+000-2+500) işinde yıllara sari olarak iş ortaklığı taşeronu olarak çalıştığını ve bu kapsamda iş ortaklığına 31.12.2011 tarih ve 2.664.504,90-TL bedelli ve 30.07.2012 tarih ve 1.433.095,55-TL bedelli faturaları düzenlediğini, davacının, davalı iş ortaklığı bünyesinde taşeron olarak çalıştığının daha ilk celse, 14.10.2015 tarihli ön inceleme celsesinde ikrar edildiğini ve tutanak altına alındığını, davalı iş ortaklığının taşeronu olan davacının; edimini eksik ifa ettiğini ve yapmış olduğu imalatlara ilişkin işçilik ve kanundan kaynaklı prim ve vergi yükümlülüklerini yerine getirmediğini, kayıtlara alınan iki fatura toplamı bakiye bedelin bir kısmının da bu yüzden ödenmediğini, bununla birlikte davacının 09.08.2012 tarih ve 2.075.593,98-TL bedelli faturasının hiçbir zaman davalı iş ortaklığına tebliğ edilmediğini, yine davacının sözde satışa konu olduğunu iddia ettiği faturalardaki malzemelerin davalıya teslimine ilişkin irsaliyelerin de imzasız olup bu iki hususun da bilirkişi raporlarınca tespit edilmiş olup dosya kapsamında doğruluğunun sabit olduğunu, asıl işveren Karayolları 4.Bölge Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabı incelendiğinde davalı iş ortaklığınca idare nezdinde yapılan işe ilişkin hak edişlerde davacının alacağını belgeleyen hiçbir evrakın yer almadığını, davacının adının dahi geçmediğinin görüldüğünü, hal böyle iken davalı iş ortaklığının kabul ettiği 2 adet fatura dışında davacının davasını ispat dahi edemediğini, davacı tarafından dava ve fatura konusu edilen imalatlar ile yazı eki hakedişte yer alan imalat birim fiyatları karşılaştırıldığında ise ( 31.12.2011 tarih ve 2.664.504,90-TL bedelli ve 30.07.2012 tarih ve 1.433.095,55-TL bedelli faturalar) faturada yer alan imalat ve malzeme tutarlarının hak edişten de fazla olduğunu, sırf bu durumun dahi davalı şirketinin iyi niyetini ancak davacının haksız menfaat elde etme çabasını gözler önüne serdiğini, 22.0.2016 tarihli raporda; “… dosya içerisinde Davalı İş Ortaklığı ile asıl işveren İdare nezdinde düzenlenen 5 nolu hakedişin yer aldığı…” ifade edilerek değinildiğini ancak hak ediş kapsamındaki malzemeler ile davacının faturalarının karşılaştırılmadığını, teknik ve matematiksel anlamda yapılacak ufak bir inceleme ile dahi anılan hak edişte davacı tarafından dava ve fatura konusu edilen imalatların hakedişte yer alan imalatlar ve birim fiyatlar ile örtüşmediğinin, fatura tutarlarının hakediş miktarlarının da üzerinde olduğunun görüleceğini, eğer davacı sadece satış sözleşmesi ile muhatap ise malzeme bedellerinin neden hak ediş tutarlarından fazla olduğunu, bu hususun taraflar arasındaki taşeronluk ilişkisinden kaynaklandığını, bu konuda yapmış oldukları itirazların ne bilirkişiler ne de Sayın Mahkemece dikkate alınmadığını ve eksik inceleme ile hukuka aykırı bir karar verildiğini, -kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için faturaların sadece satışa ilişkin olduğu defter kayıtlarında yer aldığı dahi düşünülse fatura konusu mal ve hizmet teslimini gerçekleştirmeyen tarafın alacağa hak kazanamayacağını, davacının sözde satışa konu malzemeleri teslim ettiğini dahi belgeleyemediğini ve faturaya konu bedele hak kazanamadığını -davalı iş ortaklığının 88.nolu yevmiye defterinin mahsup fişi ve içeriği faturaların dosya kapsamına sunulduğunu ve dava dışı … A.Ş. firmasınca iş ortaklığına kesilen bu faturalar toplamının 1 kuruş farkla davacının 15.08.2012 tarihli faturasına eşit olduğu anlaşıldığını, aleyhe sair hususlara itibar edilmeksizin davacının 15.08.2012 tarihli faturasının davalı şirket kayıtlarında yer almayışının, faturanın tebliğine, malın teslimine ve işin ifasına ilişkin dosyaya hiçbir geçerli kanıt sunamayışına binaen davacının haksız davasının reddine karar verilmesi gerekir iken davanın kısmen kabulünün hukuka aykırı olduğunu, -davacının düzenlemiş olduğu faturaları işçilikli kesmesi gerekirken, SSK prim, vergi ve stopaj düzenlemelerinden kaçmak için faturaları işçilik bedelleri olmaksızın kestiği, kendisine yapmış olduğu işler üzerinden ve kesmesi gereken fatura miktarları ile doldurması gereken işçilik bedelleri ve taraflarca mutabık kalınacak imalat ve hak ediş tutarları üzerinden hukuka uygun fatura kesmek, eksik işleri tamamlamak, mevcut kayıtları hukuka uygun hale getirmek için defalarca uyarı ve çağrıda bulunulduğu halde muhatabın bu durumu düzeltmediğini, Davacının Kadıköy …Noterliğinden keşide ettiği 26.11.2014 tarihli ihtarnameye vermiş oldukları Ankara … Noterliğinin 15.12.2014 tarih ve … yevmiye nolu cevapta da bu hususun ifade edildiğini ve kendileri eksik işlerini tamamlamaya davet edildiğini, davacının davalı kayıtlarında yer almayan 09.08.2012 tarih ve 2.075.593,98-TL bedelli fatura alacağı ile, eksik ifa ettiği ve SSK prim, vergi ve stopaj düzenlemelerinden kaçmak için faturaları işçilik bedelleri olmaksızın kesmiş olduğunu ve gerçekte hak kazanmadığı bir bedelin davalıdan tahsili cihetinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu kararın aleyhe olan kısmının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı …vekili istinaf dilekçesinde özetle, Davacı firmanın, davalı şirketlerin birlikte oluşturdukları ortak girişim bünyesinde Karayolları 4. Bölge’ye ait “ Eskişehir –Bozüyük Yolu ( Km: 291+730-297+100) Eskişehir Bursa Ayrımı Sarıcakaya Yolu ( Km:0+000-2+500) işinde yıllara sari olarak iş ortaklığı taşeronu olarak çalıştığını ve bu kapsamda iş ortaklığına 31.12.2011 tarih ve 2.664.504,90-TL bedelli ve 30.07.2012 tarih ve 1.433.095,55-TL bedelli faturaları düzenlediğini, davacının, davalı iş ortaklığı bünyesinde taşeron olarak çalıştığının daha ilk celse, 14.10.2015 tarihli ön inceleme celsesinde ikrar edildiğini ve tutanak altına alındığını, davalı iş ortaklığının taşeronu olan davacının; edimini eksik ifa ettiğini ve yapmış olduğu imalatlara ilişkin işçilik ve kanundan kaynaklı prim ve vergi yükümlülüklerini yerine getirmediğini, kayıtlara alınan iki fatura toplamı bakiye bedelin bir kısmının da bu yüzden ödenmediğini, bununla birlikte davacının 09.08.2012 tarih ve 2.075.593,98-TL bedelli faturasının hiçbir zaman davalı iş ortaklığına tebliğ edilmediğini, yine davacının sözde satışa konu olduğunu iddia ettiği faturalardaki malzemelerin davalıya teslimine ilişkin irsaliyelerin de imzasız olup bu iki hususun da bilirkişi raporlarınca tespit edilmiş olup dosya kapsamında doğruluğunun sabit olduğunu, asıl işveren Karayolları 4.Bölge Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabı incelendiğinde davalı iş ortaklığınca idare nezdinde yapılan işe ilişkin hak edişlerde davacının alacağını belgeleyen hiçbir evrakın yer almadığını, davacının adının dahi geçmediğinin görüldüğünü, hal böyle iken davalı iş ortaklığının kabul ettiği 2 adet fatura dışında davacının davasını ispat dahi edemediğini, davacı tarafından dava ve fatura konusu edilen imalatlar ile yazı eki hakedişte yer alan imalat birim fiyatları karşılaştırıldığında ise ( 31.12.2011 tarih ve 2.664.504,90-TL bedelli ve 30.07.2012 tarih ve 1.433.095,55-TL bedelli faturalar) faturada yer alan imalat ve malzeme tutarlarının hak edişten de fazla olduğunu, sırf bu durumun dahi davalı şirketinin iyi niyetini ancak davacının haksız menfaat elde etme çabasını gözler önüne serdiğini, 22.0.2016 tarihli raporda; “… dosya içerisinde Davalı İş Ortaklığı ile asıl işveren İdare nezdinde düzenlenen 5 nolu hakedişin yer aldığı…” ifade edilerek değinildiğini ancak hak ediş kapsamındaki malzemeler ile davacının faturalarının karşılaştırılmadığını, teknik ve matematiksel anlamda yapılacak ufak bir inceleme ile dahi anılan hak edişte davacı tarafından dava ve fatura konusu edilen imalatların hakedişte yer alan imalatlar ve birim fiyatlar ile örtüşmediğinin, fatura tutarlarının hakediş miktarlarının da üzerinde olduğunun görüleceğini, eğer davacı sadece satış sözleşmesi ile muhatap ise malzeme bedellerinin neden hak ediş tutarlarından fazla olduğunu, bu hususun taraflar arasındaki taşeronluk ilişkisinden kaynaklandığını, bu konuda yapmış oldukları itirazların ne bilirkişiler ne de Sayın Mahkemece dikkate alınmadığını ve eksik inceleme ile hukuka aykırı bir karar verildiğini, -kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için faturaların sadece satışa ilişkin olduğu defter kayıtlarında yer aldığı dahi düşünülse fatura konusu mal ve hizmet teslimini gerçekleştirmeyen tarafın alacağa hak kazanamayacağını, davacının sözde satışa konu malzemeleri teslim ettiğini dahi belgeleyemediğini ve faturaya konu bedele hak kazanamadığını -davalı iş ortaklığının 88.nolu yevmiye defterinin mahsup fişi ve içeriği faturaların dosya kapsamına sunulduğunu ve dava dışı … A.Ş. firmasınca iş ortaklığına kesilen bu faturalar toplamının 1 kuruş farkla davacının 15.08.2012 tarihli faturasına eşit olduğu anlaşıldığını, aleyhe sair hususlara itibar edilmeksizin davacının 15.08.2012 tarihli faturasının davalı şirket kayıtlarında yer almayışının, faturanın tebliğine, malın teslimine ve işin ifasına ilişkin dosyaya hiçbir geçerli kanıt sunamayışına binaen davacının haksız davasının reddine karar verilmesi gerekir iken davanın kısmen kabulünün hukuka aykırı olduğunu, -davacının düzenlemiş olduğu faturaları işçilikli kesmesi gerekirken, SSK prim, vergi ve stopaj düzenlemelerinden kaçmak için faturaları işçilik bedelleri olmaksızın kestiği, kendisine yapmış olduğu işler üzerinden ve kesmesi gereken fatura miktarları ile doldurması gereken işçilik bedelleri ve taraflarca mutabık kalınacak imalat ve hak ediş tutarları üzerinden hukuka uygun fatura kesmek, eksik işleri tamamlamak, mevcut kayıtları hukuka uygun hale getirmek için defalarca uyarı ve çağrıda bulunulduğu halde muhatabın bu durumu düzeltmediğini, Davacının Kadıköy …Noterliğinden keşide ettiği 26.11.2014 tarihli ihtarnameye vermiş oldukları Ankara … Noterliğinin 15.12.2014 tarih ve … yevmiye nolu cevapta da bu hususun ifade edildiğini ve kendileri eksik işlerini tamamlamaya davet edildiğini, davacının davalı kayıtlarında yer almayan 09.08.2012 tarih ve 2.075.593,98-TL bedelli fatura alacağı ile, eksik ifa ettiği ve SSK prim, vergi ve stopaj düzenlemelerinden kaçmak için faturaları işçilik bedelleri olmaksızın kesmiş olduğunu ve gerçekte hak kazanmadığı bir bedelin davalıdan tahsili cihetinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu kararın aleyhe olan kısmının kaldırılmasını talep etmiştir. Dava; ticari satım sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır. Zaman bakımından uygulanması gereken 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre; Bir faturayı alan kimse aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkındaki bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır. (23/2.md.) Kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin içeriği, sahibi ve halefleri aleyhinde delil sayılır. Şu kadar ki; kanuna uygun olan defterlerde sahibi lehine olan kayıtlar dahi aleyhindeki kayıtlar gibi geçerli olup bunlar birbirlerinden ayrılamaz. (84. md.) 84. maddenin yeni düzenlemelere göre karşılığı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222/4. madde olup benzer düzenleme vardır. Buna göre açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. Bu hükümlerin sonucu olarak sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat yükü faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat yükü faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu ispat yükünü yerine getirebilir. Anılan madde uyarınca tebliğe rağmen faturayı süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydeden tacir, fatura münderecatını aynen kabul etmiş ve faturayı gönderen taraf, faturaya dayalı bu alacağının varlığını anılan hükümler uyarınca ispatlamış olur. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı kararının gerekçesinde de belirtildiği üzere faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen karineden kaynaklanmaktadır. Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisi bulunmalıdır. TTK’nın 23. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Ticari defterler ile hakediş belgeleri birbirini tamamlayan deliller olmayıp birbirinden bağımsız delillerdir. Yani miktarlarının uygunluk taşımaması veya birinin düzenlenmemiş olması diğerinin delil olma niteliğini ortadan kaldırmaz. Somut olaya gelindiğinde, tarafların ticari defterleri ile dayanağı itiraza uğramayan faturalar ve ispatlanan ödemeler kapsamına göre ise davacı alacağı sabittir, Davalı ticari defterleri içeriği aleyhine delildir. Alacağın bu miktarda olmadığı davalı tarafından ispatlanmış da değildir. Her ne kadar davalı, davacının düzenlemiş olduğu faturaları işçilikli kesmesi gerekirken, SSK prim, vergi ve stopaj düzenlemelerinden kaçmak için faturaları işçilik bedelleri olmaksızın kestiğini beyan etmiş ise de, bu konuda davacı … davalı arasında yapılmış bir sözleşme bulunmadığı, davalının öncelikle bu konuda yapılmış bir sözleşmenin varlığını ispatlaması gerektiği, bilirkişiler tarafından bu durumda hakediş belgeleri esas alınarak inceleme yapılmasını gerektirir bir durumun bulunmadığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu davalı vekillerinin itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davacının, takibe konu birikmiş faiz alacağı bulunup bulunmadığı yönünden yapılan değerlendirmede; fatura düzenlenmesi ve tebliğ edilmesi “ödeme talebini içermedikçe” temerrüt oluşturmaz. TBK’nın 117/1 maddesi uyarınca muaccel borcun borçlusu alacaklının yöntemine uygun ihtarıyla temerrüde düşer. Somut olayda davacı şirket tarafından düzenlenen 3 adet faturada fatura bedelinin ödenmesi yönünde bir talep bulunmadığından soyut fatura tebliği de temerrüt oluşturmamaktadır. Dolayısıyla davacı tarafça davalı yöntemince temerrüde düşürülmediğinden hak düşürücü süreye uğrayan takibe konu birikmiş faiz alacağının talep edilemeyeceğinden mahkemece bu yöndeki istemin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmamıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, her ne kadar davalı tarafça eser sözleşmesinden kaynaklandığı ileri sürülmüş ise de, davacının davalının taşeronu olduğuna ve bu yönde sözleşme imzalandığına dair belge bulunmadığı, bu nedene uyuşmazlık ticari alım satım sözleşmesinden kaynaklanmış olup, mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına göre, davacı … davalılar vekillerinin ayrı ayrı istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/06/2017 tarih ve 2015/585 E., 2017/602 K. sayılı kararına karşı davacı … davalılar vekilleri tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davalı … Ltd. Şti.’den alınması gerekli 182.605,91 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 45.651,48 TL harcın mahsubu ile bakiye 136.954,43 TL harcın davalı … Ltd. Şti.’den alınarak Hazineye GELİR KAYDINA, 4- Davalı …’den alınması gerekli 182.605,91 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 45.651,48 TL harcın mahsubu ile bakiye 136.954,43 TL harcın davalı …’den alınarak Hazineye GELİR KAYDINA, 5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 6- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerilerinde BIRAKILMASINA, 7- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle değişik HMK. m. 361/1. hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 04/02/2021