Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/2244 E. 2022/808 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2244
KARAR NO: 2022/808
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2019
NUMARASI: 2018/343 E. – 2019/1063 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/05/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … Holding A.Ş’de CEO olarak çalıştığını ve holdinge bağlı şirketlerde yönetim kurulu üyelikleri bulunduğunu, müvekkilinin eski eşi …’ın 20/03/2018 tarihinde intihar girişiminde bulunması nedeniyle eşinin tek yetkili ve tek ortağı olduğu … Mimarlık A.Ş ünvanlı şirketin piyasaya yüklü miktarda borçlu olduğunu eski eşinin beyanıyla öğrendiğini, müvekkilinin eşinden boşanmasının ardından müvekkili hakkında ihtiyati haciz işlemi gerçekleştirildiğini ihtiyati haciz sırasında “…” yazı ve imza örneklerinin bulunduğu … Mimarlık A.Ş tarafından keşide edilmiş çekten haberdar olduğunu, çeklerde yer alan yazı ve imzaların müvekkiline ait olmadığını sahteciliğe konu çekler nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduklarını belirterek … Mimarlık A.Ş tarafından keşide edilmiş … Kavacık şubesine ait 26/04/2018 tarihli 170.000,00 TL tutarlı, 14/05/2018 tarihli 175.000,00 TL tutarlı, 15/05/2018 tarihli 180.000,00 TL tutarlı çekler sebebiyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine ve 3 adet çekin davacı yönünden iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili dava dışı … Hizmetleri Ltd. Şti arasında 01/04/2015 tarihide faktoring sözleşmesi imzalandığını bu sözleşmeye istinaden şirket yetkilisi tarafından dava dışı … Mimarlık A.Ş’den kaynaklanan alacağa ilişkin olan faturaların dayanak gösterilerek müvekkili şirkete dava konusu çeklerin verildiğini, davacının da çekleri avalist olarak imzaladığını, davacının … Mimarlık A.Ş’nin yetkilisi olan …’ın eşi olduğunu davacının iddialarının doğru olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Dava menfi tespit istemine ilişkin olup, toplanan tüm deliller, alınan bilirkişi raporu ve yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda menfi tespit davasının kabulüne, kötüniyet tazminat talebinin ise reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Mahkemenin gerekçeli kararında sadece çeklerin şekli unsurlarını inceleyerek, çeklerdeki avalist imzasının davacıya ait olduğunu, davalının bilebilecek durumda olmadığından bahisle kötüniyet tazminatını reddettiğini, ancak mahkemenin, 14/11/2019 tarihli duruşmada, 12/11/2019 tarihli dilekçelerinde detayları açıklandığı üzere davalının, mahkemenin tedbir kararından haberdar olduğu halde, iş bu kararına aykırı şekilde hareket ederek icra takibine giriştiği takip dosyalarını celp ettirip incelediği halde, iş bu kötüniyetli harekete kararında değinmediğini, 2- Mahkeme tarafından celp edilen İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas ve İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyalarının, mahkeme tedbir ara kararının davalı tarafa gerek noter kanalı gerek mahkeme kalemi resmi tebligatı ile tebliğ edildiği halde, yani bundan tamamen haberdar olduğu halde, sonradan açıldığını, nitekim iş bu dosyalar incelendiğinde, müvekkili aleyhine bir çok haciz işlemi gerçekleştirildiğini ve müvekkilinin bilerek ve isteyerek zor duruma düşürüldüğünün görüleceğini, ayrıca bu dosyalardan tek bir haciz işlemi dahi bulunmasa bile, günümüzde bankacılık sektöründe icra takiplerinin sistemlere düştüğünü ve kredibilitede sıkıntı yarattığını, en önemli husus, davalı tarafın, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararından haberdar olduğu halde, sırf bu karara karşı çıkarak ve yok sayarak işlemlerine devam ettiğini, 3- Tüm bu hususlara karşın, davalı … Faktoring A.Ş.’nin özen yükümlülüğüne aykırı davranmasının da tamamen kötü niyetli olduğunu, özellikle her bir çekteki farklılıkların, çıplak gözle dahi fark edilebildiğini, davaya konu üç (3) adet çekteki farklılıkların davalının özen yükümlülüğüne aykırı olarak hiç incelenmemesi ve müvekkilinin mağdur edilmesinin tamamen kötü niyetli bir davranış olduğunu, 4- Nitekim, müvekkili …’ın imza ve yazılarının sahtecilik yapılmak suretiyle kullanılmasının taraflarınca öğrenilmesi neticesinde, dosyaya sundukları deliller de yer aldığı üzere, davalı firmanın da arasında bulunduğu finans ve faktöring kurumlarına ihbarname ve ihtarnameler gönderilmek suretiyle ihbarda bulunulduğunu, ancak davalı firmanın bunları da görmezden gelmek suretiyle, işlem yapmak istediğini, menfi tespit davasıyla gerekli tedbir kararı alındığı halde, söz konusu tedbir kararından haberi olduğu halde, sırf müvekkilini kötü duruma düşürmek, haciz baskısı altında alacağını tahsil etmek ve zor durumda bırakmak adına icra takiplerini başlattığını, belirterek, bu yönden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davalı şirket aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; … Kavacık Şubesine ait 02/05/2018 tarihli ve 155.000,00 TL bedelli, 03/05/2018 tarihli ve 160.000,00 TL bedelli, 04/05/2018 tarihli ve 165.000,00 TL bedelli, 07/05/2018 tarihli ve 160.000,00 TL bedelli çeklerin, sahtecilik yapılmak suretiyle müvekkilinin aval olarak gösterildiğinden bahisle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı taraf, dava konusu çekler üzerindeki “avalimdir” yazısı ile imzaların kendisine ait olmadı- ğını, aynı tarihlerde bu şekilde imzası kullanılarak ve yazısı taklit edilerek çok sayıda çekin düzenlenip işleme konulduğunu, bu çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiş, davalı taraf, dava konusu çeklerin faturaya istinaden alındığını, müvekkilinin yetkili hamil olduğunu, çeki takip yetkisi bulunduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Taraflar arasındaki ihtilafın, davaya ve takibe konu çeklerde, davacıya atfen yer alan avalist imzalarının, davacının eli ürünü olup olmadığı, söz konusu çekler nedeniyle davacının, davalıya borçlu olup olmadığının tespiti hususlarına ilişkin olduğu, mahkemece davacının menfi tespit davasının kabulüne, kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verildiği, davacının, reddedilen kötü niyet tazminat talebine ilişkin yukarıdaki sebeplerle istinaf başvurusunda bulunduğu, davalı … Anonim Şirketi istinaf başvurusunun, mahkemece, 17/02/2020 tarihli ek kararla reddine karar verildiği, bu ret kararının ise, davalı vekilince istinaf edilmeyerek kesinleştiği, bu sebeple sadece davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden kararın incelenmesi gerektiği anlaşılmıştır. Davacı taraf istinaf sebebi olarak, davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüşse de, davalının, dava konusu çekleri kötü niyetli veya ağır kusurlu olarak devraldığına dair bir delilin dosyada bulunmadığı, bu çeklere ilişkin davalı tarafça yürütülen işlemlerinin yasal çerçeve içerisinde ve hukuka uygun olarak gerçekleştirildiği, aksinin kanıtlanamadığı, kötü niyet tazminatına hükmedilmemesinde hukuka aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin bu istinaf sebebi yerinde görülmemiş olmakla reddine karar verilmesi gerekmiştir. Sonuç olarak tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, mantıksal ve hayatın olağan akışına uygun dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK.nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve re’sen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasa yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/12/2019 tarih ve 2018/343 E., 2019/1063 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı … Anonim Şirketi tarafından yapılan istinaf başvurusu İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17.02.2020 tarih ve 2018/343 Esas sayılı ek kararı gereğince reddedildiği, bu karara karşı davalı tarafından istinafın reddinin istinafı yoluna başvurulmaması ve bu haliyle 17.02.2020 tarihli kararın kesinleşmesi sebebiyle davalı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcı ile 148,60 TL istinaf yoluna başvuru harcının kararın kesinleşmesi ve talebi halinde kendisine iadesine, 4-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 20/05/2022