Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/2223 E. 2020/137 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2223
KARAR NO: 2020/137
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/07/2020
NUMARASI: 2020/234 D. İş E. 2020/230 D İş K.(Ek Karar)
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/10/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati Tedbir talep eden vekili dilekçesi ile; müvekkili Şirket ile karşı taraf arasında 13/12/2018 tarihinde İstanbul Genelinde Yeni Havalimanı Toplu Ulaşım Entegrasyonu Kapsamında Bagajlı Lüks Taşımacılık (BLT) Hatlarının Oluşturulması ve Taşımacılığın Uygun Araçlarla Karşılanması Amacıyla 10 Yıl Süreli Hasılat Paylaşımlı Taşıma İşi Yaptırılması İşine Ait Sözleşme (“Sözleşme”) imzalandığını, anılan Sözleşme’nin temelinde Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın (“Bakanlık”) verdiği yetkiye istinaden İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün 27/09/2018 tarihinde yapmış olduğu bir ihalenin yatmakta olduğunu, anılan ihalenin karşı tarafça kazanıldığını, ancak karşı taraf ihale ile üstlenilen taşımacılık işini tek başına yerine getirecek kapasiteye sahip olmadığından müvekkili şirketle yukarıda anılan Sözleşme’yi imzaladığını, müvekkili şirketin de söz konusu Sözleşme kapsamında taşımacılık işinin yürütülmesi için lazım gelen otobüs ve personeli temin edip, taşımacılık işini şimdiye kadar bihakkın yerine getirdiğini, ancak Bakanlığın 2020/3 sayılı yeni bir Genelge ile Belediye’ye verilen yetkiyi tekrar kendi uhdesine aldığını, müvekkili şirket ile karşı taraf arasındaki Sözleşme’nin bir başka temelini de İstanbul Havalimanı işletmecisi … ile karşı taraf arasında imza edilen yer tahsisi sözleşmesinin oluşturduğunu, mevzuat gereği havalimanlarına yapılacak taşımacılık faaliyetlerinde havalimanı işletmecisi ile bu türden sözleşmelerin akdedilmesinin gerekmekte olduğunu, ancak karşı tarafın … ile arasındaki yer tahsisi sözleşmesinin, havalimanı işletmecisi olan … tarafından 28/02/2020 tarihinde karşı tarafın anılan sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle feshedildiğini, müvekkili şirkete de karşı taraf ile … arasındaki sözleşmenin feshedildiği ve iki hafta içerisinde havalimanında tahsis edilen alanların boşaltılması gerektiğine dair … tarafından bilgi içerikli bir yazı gönderildiğini, müvekkili şirket ile karşı taraf arasında mevcut Sözleşme’nin işlem temelinin bu iki vakıa neticesinde çöktüğünü, Sözleşme’nin ifasının imkansız hale geldiğinden Sözleşmenin sona erdiğini, müvekkili şirketin, Sözleşme dolayısıyla üzerine düşen edimlerin yerine getirileceği hususunu temin etmek maksadıyla karşı tarafa 6.700.000,00-TL tutarında teminat mektubu verdiğini, Sözleşme gereği, teminat mektubunun müvekkili şirketin kusuru ile Sözleşme’nin feshedilmesi halinde nakde çevrilebilecek nitelikte olduğunu, ancak taraflar arasındaki Sözleşmenin müvekkili şirketin kusuru ile değil, karşı tarafın temsil ettiği kusura dayalı olarak işlem temelinin çökmesi neticesinde sona erdiğini, bu manada müvekkili şirkete kusur izafesinin mümkün olmayıp teminat mektubunun nakde çevrilmesinin de haksız olacağını ve telafisi imkansız zararlar doğuracağını, teminat mektubunun karşı tarafça kötüniyetli bir şekilde, zarar vermek amacıyla nakde çevrilmesi ihtimali olduğunu, teminat mektubunun iadesi için dava şartı olan ticari arabuluculuğa başvurulması sürecinin de teminat mektubunun nakde çevrilmesini engellemeyecek olduğunu belirterek, teminat mektubunun bedelinin banka tarafından karşı tarafa ödenmemesi için ihtiyatî tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.Mahkemenin 24/03/2020 tarihli Değişik İş kararı ile; “HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde, 2004 sayılı İİK’nın 72. Maddesi kapsamında yapılan incelemede, talep konusunun zorunlu arabuluculuk kapsamında kaldığı, esas hakkında dava açılmadan başvuru zorunluluğu olan arabuluculuk sürecinin uzun süreceği ve bu arada teminat mektubunun paraya çevrilmesi ihtimalinin bulunduğu, teminat mektubunun süresinin 02/05/2029 tarihine uzatıldığı ve tedbirin karşı tarafın hakkını bertaraf etmeyeceği, teminat miktarının yüksek olması, sözleşmenin feshine ilişkin sunulan belgeler nazara alındığında tedbir talebinin kabul edilebilir olduğu ve yaklaşık ispat şartının gerçekleştiği anlaşıldığından HMK’nın 389. ve devamı maddeleri ile İİK’nın 72. maddesi uyarınca tedbir talebinin %20 teminatla kabulüne” karar verilmiştir. Karara karşı aleyhine ihtiyati tedbir istenen vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine Mahkemece duruşmalı olarak yapılan inceleme sonucu 24/06/2020 tarihli ara kararı ile ihtiyati tedbire itirazın reddine, tedbirin devamına karar verilmiştir. Aleyhine ihtiyati tedbir istenen vekili dosyaya sunduğu 03/07/2020 tarihli dilekçesi ile; menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığını ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığını, ihtiyati tedbir isteyen tarafından, ihtiyati tedbir kararının uygulanmasını talep ettiği tarihten sonra HMK 397/1. maddesinde öngörülen 2 haftalık süre içinde esas hakkında dava açmadığını, bu durumda ihtiyati tedbir kararının kendiliğinden kalktığını, bu nedenle HMK 397/3. maddesi gereğince tedbirin ortadan kalktığının ilgili yerlere bildirilmesi gerektiğini, sonuç olarak ihtiyati tedbir kararının HMK 397/3. maddesi gereğince kendiliğinden kalktığının … Bankası A. Ş. Zeytinburnu Şubesi’ne ve … Bankası A. Ş. Genel Müdürlüğü’ne bildirilmesini, bu hususta derkenar yazısı yazılarak kendilerine elden takip yetkisi verilmesini talep etmiştir. Bu talep üzerine Mahkeme Heyetince, aleyhine ihtiyati tedbir istenen vekili tarafından dosyaya sunulan 03/07/2020 tarihli talep dilekçesi üzerine, “6325 Sayılı Yasanın 16/2. maddesi uyarınca zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin ihtiyari arabulucuk halinde duracağından talebin reddine” şeklinde bir ibare yazılarak, ihtiyati tedbirin kendiliğinden kalktığının ilgili yerlere bildirilmesine ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Bu karar sonrası aleyhine ihtiyati tedbir istenen vekili dosyaya sunduğu 11/07/2020 tarihli dilekçesi ile, taraflar arasında ihtiyari arabuluculuğa gidilmesine ilişkin bur hususun sözleşme ile kararlaştırılmadığını, ihtiyati tedbir isteyen vekili tarafından süresinde esas hakkında dava açılmadığını, bu durumda ihtiyati tedbirin kendiliğinden kalkmış olduğunu, HMK 397/3. maddesi gereğince bu durumun ilgili yerlere bildirilmesinin gerektiğini, Mahkemece bu taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek yeniden ihtiyati tedbir kararının HMK 397/3. maddesi gereğince kendiliğinden kalktığının … Bankası A. Ş. Zeytinburnu Şubesi’ne ve … Bankası A. Ş. Genel Müdürlüğü’ne bildirilmesini, bu hususta derkenar yazısı yazılarak kendilerine elden takip yetkisi verilmesini talep etmiştir. Mahkemenin 27/07/2020 tarih ve 2020/234 D. İş Ek Kararı ile; “Talepte bulunan vekilinin 10/07/2020 tarihli dilekçesi hususundaki istemi daha önce bu konuda karar verildiği ve istinaf yolu açık olduğundan aynı gerekçe ile dilekçesinde ayrıca ileri sürdüğü hususların dayanağı bulunmadığından talebin reddine,” karar verilmiş, karara karşı aleyhine ihtiyati tedbir istenen vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Aleyhine ihtiyati tedbir istenen vekilinin istinaf sebepleri; Mahkeme ek kararının gerekçesiz olduğu, Mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalkmış olmasına rağmen kanunun emredici hükmünün yerine getirilmediği, Mahkemece verilen ek kararın kaldırılarak, ihtiyati tedbirin kendiliğinden kalkmış olduğunun ilgili yerlere bildirilmesi gerektiği hususuna ilişkindir. 22/07/2020 tarih ve 7254 Sayılı Kanunun 34. Maddesi ile değişik 6100 Sayılı HMK 341/1 maddesi hükümleri gereğince ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği belirtilmiştir. Dosya kapsamından, ilk derece mahkemesince aleyhine ihtiyati tedbir istenen vekili tarafından verilen 03/07/2020 tarihli dilekçe ile ihtiyati tedbirin kendiliğinden kalktığının HMK 397/3. maddesi gereğince ilgili banka şubesi ve genel müdürlüğüne bildirilmesi talebinde bulunulması üzerine bu talebin(usule ve kanuna aykırı bir derkenar ile) reddine karar verildiği, bu karara karşı aleyhine ihtiyati tedbir istenen vekili tarafından 11/07/2020 tarihli dilekçe ile itiraz edildiği, bu itiraz üzerine Mahkemenin 27/07/2020 tarihli ek kararı ile talebin reddine karar verildiği, bu ek karara karşı aleyhine istinaf istenen vekili tarafından istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır. Aleyhine istinaf istenen vekili tarafından 03/07/2020 tarihli dilekçe ve 11/07/2020 tarihli dilekçe ile ihtiyati tedbirin kendiliğinden kalktığının ilgili bankaya bildirilmesi talebinde bulunulmuş, Mahkemece de son olarak 27/07/2020 tarihli ek karar ile bu talebin reddine karar verilmiş bulunmaktadır. Mahkemenin 27/07/2020 tarihli ek kararı HMK 341/1. maddesinde belirtilen, istinafa tabi bir karar niteliğinde bulunmamaktadır. Bu itibarla HMK 341/1 ve 352. maddeleri gereğince aleyhine ihtiyati tedbir istenen vekili tarafından yapılan istinaf talebinin usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/07/2020 tarih ve 2020/234 D. İş E. 2020/230 D İş K.(Ek Karar) Sayılı kararına yönelik olarak aleyhine ihtiyati tedbir istenen vekili tarafından verilen istinaf dilekçesinin ve isteminin HMK.m.341 ve HMK.m.352 hükümleri uyarınca USULDEN REDDİNE, 2- İstinaf yoluna başvuran aleyhine ihtiyati tedbir istenen taraftan alınması gereken maktu istinaf karar ve ilam harcı ile istinaf başvuru harcının peşin olarak yatırıldığı anlaşıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4- İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, HMK.m.341 ve 352. hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-f gereğince KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 08/10/2020