Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/2203 E. 2023/1658 K. 21.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2203
KARAR NO: 2023/1658
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/12/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine alacaklı … bank T.A.Ş. tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas (… Eski Esas) sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, müvekkil hakkında Tebligat Kanunun 35.maddesi gereğince kesinleştirilen icra takibinden müvekkilin malvarlığı üzerinde uygulanan hacizlerle haberdar olunduğunu, bu şekilde öğrenildiği üzere icra takibine konu alacak 24.06.2016 tarihinden itibaren davalı … A.Ş.’ye temlik edildiğini, icra takibine konu edilen … bank Ümraniye Şubesi’ne ait … nolu 19.11.2013 keşide tarihli 36.600,00-TL bedelli bir adet çek üzerindeki imza müvekkile ait olmadığını, müvekkilinin bu şekilde bir çek ciro etmediğini, bu nedenle takibe konu çekten dolayı müvekkilin davalıya herhangi bir borcu bulunmadığından bahisle müvekkilimin borçlu olmadığının tespitine ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile açılan takibin iptaline, davalı alacaklının haksız ve kötüniyetli olması nedeniyle alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu kambiyo senetlerine mahsus icra takiplerinden gönderilen ödeme emri usulüne uygun olarak davacı tarafa tebliğ edilmiş olup, icra takipleri davacı tarafından herhangi bir itiraza uğramaksızın kesinleştiğini, aleyhe kabul anlamına gelmemek üzere, davacı tarafın imzaya itirazlarını ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren 5 gün içerisinde icra mahkemesine yapacağı bir itirazla ileri sürmesi gerektiğini, ancak davaya konu icra dosyasından gönderilen ödeme emri 29.09.2016 tarihinde davacıya tebliğ edilmiş olup, huzurdaki dava ikame edilene kadar takiplere ilişkin hiçbir itirazda bulunmadığını, davacı tarafın dava konusu icra takiplerinin kesinleşmesinin üzerinden uzun bir zaman geçtikten sonra huzurdaki davayı ikame etmesi son derece kötü niyetli olduğunu ve müvekkil şirketin haklı alacağına kavuşmasına engel olmak amacıyla hareket ettiğinden bahisle haksız, hukuka aykırı ve mesnetsiz olarak ikame edilen huzurdaki davanın reddine, davacı taraf aleyhine %20’den az olmayacak şekilde icra inkar tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Tarafların iddiaları ile toplanan delillere ve usulüne uygun olarak alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasında takibe konulan çekteki davacıya ait olduğu iddia edilen imzanın davacı eli ürünü olmadığı anlaşıldığından davacının takibe konu çek sebebiyle borçlu olmadığının tespitine, çeki takibe koyan davalı davacıdan sonraki ciranta olmadığından davacı tarafın haksız icra tazminatı talebinin reddine” Davanın kabulü ile, İstanbul …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası sebebiyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyanın harç alınmaksızın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiğini, Bankacılık Kanunu 143/5 maddesi gereğince müvekkil şirketin kurulduğu takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl boyunca yaptığı işlemlerin her türlü harçtan istisna olduğunu, yerel mahkeme kararının gerekçesiz olduğunu, karara dayanak gösterilen 03.01.2020 tarihli bilirkişi raporuna ilişkin itirazlarının irdelenmeden ve tartışmadan hüküm tesis edildiğini, kararın eksik inceleme ile verildiğini, davacının bol ve samimi miktarda imza ve yazı örnekleri alınmadan ve yeterli miktarda mukayese belge aslı celbedilmeden dava konusu çek ile ilgili imza incelemesi yapıldığını, Adli Tıp Kurumu raporunun denetime elverişli olmadığını, imza incelemesinin çekin keşide tarihinden önceki yıllara ait belgelerin mukayese alınarak yapılması gerektiğini, bilirkişi raporunun aydınlatıcı ve ayrıntılı olmadığını, müvekkil şirket aleyhine yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilin meşru ve iyi niyetli hamil olduğunu ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte çek üzerindeki imzanın davacı tarafa ait olmasa bile müvekkil çekte son hamil olduğundan bu durumu bilebilmesinin mümkün olmadığını, tüm bu nedenlerle istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davanın konusu İİK 72. Maddeye göre açılan menfi tespit davasıdır. Davacı takibe konu çekteki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürmüştür. Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırıldığı,Adli Tıp ve Belge İnceleme Uzmanı Uz.Dr…. tarafından düzenlenen 03/01/2020 tarihli raporda; ”İnceleme konusu … AŞ. Ümraniye Şubesinin … Ambalaj-… emrine yazılı 36.600,00 TL bedelli, … adına atılmış, … seri numaralı, keşide yeri İstanbul, keşide tarihi 19/11/2013 olan çek aslı arka yüzündeki …-… izi üzerine şirket yetkilisi ismine atfen atılmış imzanın davacı …’nin eli ürünü olmadığı” belirtilmiştir. Kambiyo senedindeki imzanın davacı borçluya ait olduğu yönündeki ispat yükü, senedi elinde bulundurup icra takibine girişen ve senette yer alan imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden davalı alacaklıya düşmektedir. (HGK’nun 24.06.2020 tarih, 2017/19-829 Esas, 2020/471 Karar) Davalı tarafından herhangi bir delil listesi ibraz edilmemiştir. Bilirkişi raporunda emsal alınan bir kısım belgeler çek düzenleme tarihinden sonrasına ait ise de, bir kısmının çek düzenleme tarihinden öncesine ait olması davacının mukayese imzalarının bolca alındığı gözetildiğinde bu istinaf sebeplerine itibar edilmemişir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla yapılan inceleme neticesinde davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/02/2020 tarih ve 2017/97 E., 2020/154 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 21/12/2023