Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/220 E. 2021/340 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/220
KARAR NO: 2021/340
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 19/07/2017
NUMARASI: 2015/607 E. 2017/825 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Yetkili Servis Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/03/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkili ile … Ltd. Şti. arasında 27.02.2006 tarihinde Yetkili Servis Sözleşmesi imzalandığını ve sözleşmenin aynı koşullarda 02.04.2010 tarihinde yenilendiğini, sözleşme gereğince … marka ürünlerin yetkili servisi olarak satış sonrası hizmetlerini yürüttüğünü, Yetkili Servis Sözleşmesinde ödemelerin nasıl yapılacağının düzenlediğini, sözleşme doğrultusunda görevlendirilen kurum olarak tüm ödeme işlemlerinin davalı şirket ile yapıldığını, müvekkilinin sözleşmenin “Sorumluluklar” başlıklı 7.1 maddesi gereğince … marka her türlü cihaz ve yedek parçaları deposunda sürekli olarak bulundurduğunu, davalı şirketin kendi deposunda bulunmadığı ve temin edemediği durumlarda müvekkilinden ürün talep ettiğini, müvekkilinin de bu çerçevede davalı şirkete gönderdiğini, … Ltd. Şti. tarafından Beyoğlu …Noterliği’nin 19.08.2013 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarıyla Yetkili Servis Sözleşmesi’nin tek taraflı olarak feshedildiğini, sözleşmenin feshinden sonra müvekkilinin … Ltd. Şti.’ye keşide ettiği, İstanbul … Noterliği’nin 12.09.2013 tarih … yevmiyeli ihtarıyla, davalı şirkete gönderilen 908 adet ürün bedeli ile 21.05.2013 tarihli 46.672,74 TL tutarlı, 30.07.2013 tarihli 746,23 TL tutarlı fatura bedellerinin ödenmesinin talep edildiğini, verilen cevabi ihtarnamede sorumluluğun davalı şirkette olduğunun bildirildiğini, herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalı şirketten toplam 470.160,77 TL alacaklı olduklarını, gönderilen ürünlerin davalı şirketin talepleri doğrultusunda Tüketici Hakem Heyeti Kararları gereğince tüketicilere satılan ürünlerin yenileri ile değiştirilmesi için gönderilen ürünler olup, ürünlerin davalı şirkete sevk irsaliyeleri ile teslim edildiğini, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 46.672,74 TL alacağın 21.05.2013 fatura tarihinden, 746,23 TL alacağın 30.07.2013 fatura tarihinden, 422.741,80 TL alacaklarının ise cari hesap yılı bitimi olan 31.12.2012 tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Müvekkili şirket ile … Ltd. Şti. arasında yapılan anlaşma ile müvekkili şirketin … şirketine ait … markalı ürünlerin ve yedek parçalarının yurt dışından Türkiye’ye ithali, Türkiye’de depolanması ve … tarafından bildirilen ve …’ nin anlaşmalı olduğu teknik servis hizmeti sunan firmalara yedek parça ürünlerin temini hizmetlerini sunduğunu, yetkili servislerin yaptıkları hizmetler karşılığında alacakları hizmet bedellerini .. ile olan anlaşması çerçevesinde müvekkiline fatura ettiğini, müvekkilinin … tarafından verilen onay akabinde hizmet bedelini …’den alarak teknik servislere ödediğini, davacının ise … firması ile teknik servis hizmetlerinin sunumu konusunda anlaşma yaparak, Türkiye’de … ürünlerinin tüketici şikayetleri ile ilgili teknik, bakım, onarım, destek hizmetlerini ifa eden teknik servis firması olduğunu, davacının verdiğini iddia ettiği hizmetlere karşılık gerekli bilgi ve belgeleri … sistemine gereği gibi girmediğini, davacının 422.741,80 TL tutarında hizmet verdiğini ispat edemediğini, bu nedenle … firmasının ödeme yapmayacağını müvekkiline bildirdiğini, müvekkilinin ödeme yapması için … firmasının onay vermesi gerektiğini, davacının asıl muhatabının … firması olduğunu, dava dışı … firmasının yanlış yönlendirmesi sonucu davanın müvekkiline açıldığını, ayrıca davacının teknik servis hizmeti veren, müvekkilinin ise ürünlerin dağıtımını yapan firmalar olması karşısında, davacıdan cihaz temin etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; ”Davacı ve davalı tarafı ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi, yazı cevapları ve tüm dosya kapsamı nazara alınarak; Davacının 422.741,80 TL bedel talebi yönünden; davacının 908 adet ürünü davalıya … Kargo vasıtasıyla teslim ettiğini, ürünleri emaneten teslim ettiğini, davalının daha sonra geri veremediği ürünler için fatura karşılığı bedel ödediğini, davalının defterlerinde “tüketici para iadesi” adı altında var olan kayıtların davacı defterlerinde diğer alacak talebine konu faturalar gibi “satış işlemi” olarak kayıt gördüğünden, defterlerin birbirini doğruladığı, ancak dava konusu ürünler yönünden dosyaya iddialarını ispatlayacak delil sunamadığı ve alacak talebini ispatlayamadığı, talebinin dayanaksız olduğu anlaşılmakla 908 adet ürün bedeli isteminin reddine karar verilmiştir. Davacının 2. kalem alacak isteminin ise 21/05/2013 tarihli 46.672,74 TL ve 30/07/2013 tarihli 746,23 TL bedelli 2 adet faturaya dayalı olduğu, faturalar davalı defterlerinde de kayıtlı olmakla birlikte, dosyadaki örneklerinin incelenmesinden kapalı fatura olarak düzenlendiği, fatura üzerindeki imzanın davacı imzası ile örtüştüğü, davacı vekilinin 2 adet faturanın bulunduğu dip koçanı ibraz ederek, faturalar üzerindeki imzanın müvekkiline ait olduğunu doğruladığı, kapalı fatura düzenlenmesinin bedelin peşin ödendiğine karine teşkil edeceği, aksini iddia edenin bu iddiasını ispatlaması gerektiği, faturalar davalı defterlerinde kayıtlı olsa dahi, yürüyen cari hesap ilişkisinde davalı defterlerinde görünen borcun bu 2 faturaya ilişkin olduğunun belli olmadığı, davacının söz konusu 2 fatura bedelinin ödenmediğini dosya kapsamında dayandığı delillerle ispatlayamadığından, bilirkişinin aksi yöndeki görüşüne itibar edilmeyerek bu istemi de uygun görülmediğinden, davanın reddine dair hüküm kurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Davalının, … firması’nın Almanya’daki üretim tesislerinde yaşadığı sıkıntılar nedeniyle Türkiye’ye yeterince ürün sevkiyatı yapamadığı zamanlarda, tüketicilerin ürün değişim taleplerine süresinde yanıt veremediği için, yetkili satıcılardan ürün temin etme yoluna gittiğini, bu kapsamda müvekkilinden emaneten aldığı ürünleri daha sonra iade ettiğini, iade edemediği ürünlerin bedelini fatura karşılığında müvekkiline ödediğini, emaneten ürün verilmesi, satın alma işlemi olmadığından ticari defter ve kayıtlara işlenmediğini, iade edilemeyen ürünlerin bedelleri fatura karşılığında ödendiğinde, ticari defterlere “tüketici para iadesi” olarak kaydedildiğini ve bilirkişi incelemesinde açıkça görüldüğünü, incelenen defter dönemleri itibariyle “tüketici para iadesi” adı altında 732.121,00-TL ödeme yapıldığından, bu ödemenin iddialarını doğruladığını, Yerel mahkemece ürünlere ilişkin fatura olmadığından bahisle dava reddedilmiş ise de; emaneten verilen ve iade edilmeyen ürünler yönünden, bedeli davalı tarafça hesaplanıp fatura karşılığı ödeme yapıldığından ve davalının iade edeceği ürünler ile bedelini ödeyeceği ürünler belirli olmadığından fatura kesilmediğini, Dilekçe ekinde davalı firma müdürü …’ün; dava konusu ürünlere ilişkin 21.11.2012 tarihli “Yeni bekleyen Güncel Liste” başlığıyla …@…com uzantılı mail adresinden, ekinde “Kaptan 21.11.212” isimli excel dosyasının bulunduğu mailde tüm dava konusu ürünlerin listesini müvekkiline gönderdiğini, ayrıca bilirkişi aracılığıyla da incelendiğini ve raporda belirtildiğini, Talep konusu 21.05.2013 tarihli 46.672,74-TL bedelli fatura ile 30.07.2013 tarihli 746,23-TL bedelli faturalarla ilgili olarak, davalı tarafça hiçbir itiraz ileri sürülmediğini, gönderilen maillerde fatura alacağının kabul edildiğini ve fatura bedellerinin ödendiği iddiasının olmadığını, her iki bilirkişi tarafından faturadan kaynaklı alacaklarının varlığı tespit edilmesine rağmen, mahkemece kendiliğinden, müvekkilinin kestiği faturanın kapalı olduğundan bahisle karine olarak ödendiği kanaatine ulaşılıp, aksini ispat edemedikleri kabul edilerek davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkeme hükmünün yapılacak istinaf incelemesi neticesinde ‘Kaldırılmasını’ ve yeniden yargılama yapılarak ‘ Davanın Kabulüne’ karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava dışı … Ltd. Şti. ve davacı arasında 27.02.2006 tarihinde imzalanan ve 02.04.2010 tarihinde aynı koşullarda yenilenen Yetkili Servis Sözleşmesi ile davacının, … marka ürünlerin yetkili servisi olarak satış sonrası hizmetlerini yürüttüğü, sözleşmenin 7.1 maddesi gereğince … marka her türlü cihaz ve yedek parçaları deposunda sürekli olarak bulundurma yükümlülüğünün olduğu, sözleşmenin 9.maddesi ile yetkili servisin …’den satın almış olduğu ürünlerin bedelini …’ye veya …’nin görevlendirdiği kuruma ödemesinin kararlaştırıldığı, 14.3 maddesinde, yetkili servisin sözleşmenin hitamında stoğunda bulunan sözleşme konusu ve bedelleri tamamen ödenmiş mamulleri satın aldığı fiyatlar veya ortalama piyasa fiyatı üzerinden ( hangisi daha düşük ise) …’nin geri almasını isteyebileceği, …’nin alma zorunluluğunun bulunmadığının kararlaştırıldığı, … Ltd. Şti.’nin Beyoğlu …Noterliği’nin 19.08.2013 tarih ve … yevmiyeli ihtarıyla sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiği, sözleşmenin feshinden sonra davacının … Ltd. Şti.’ne keşide ettiği, İstanbul … Noterliği’nin 12.09.2013 tarih … yevmiyeli ihtarıyla, davalı şirkete gönderilen 908 adet ürün bedeli ile 21.05.2013 tarihli 46.672,74 TL tutarlı, 30.07.2013 tarihli 746,23 TL tutarlı fatura bedellerinin ödenmesini talep ettiği, 11/02/2013 tarih ve … yevmiyeli cevabi ihtarnamede; “aramızdaki 02/04/2010 tarihli Yetkili Servis Sözleşmesi dahilinde belirtildiği üzere, muhatabın satın almış olduğu yedek parçalara ait ödemeleri şirketin görevlendirdiği kuruma yapması gerektiği, bu çerçevede yedek parça ve işçilik hizmetlerine ilişkin tüm ödemeler bakımından ticari ilişkilerin … firması ile sürdüregelindiğinden, faturaların da … firması adına kesildiği, faturalaşma ilişkisinin … firması ile muhatap arasında olduğundan, sorumluluğun davalı şirkete ait olduğu” belirtilerek ödeme yapılmadığı, davacının cevabi ihtar üzerine davalı taraftan talepte bulunduğu tespit edilmiştir. Davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan inceleme sonucu alınan 25/03/2016 tarihli rapordan, davacı kayıtlarında 2015 yılından bu yana davalıdan 47.418,97 TL alacaklı göründüğü, bedeli talep edilen 908 adet ürün için satış faturası düzenlenmediğinden halen davacının stoklarında görülmekle birlikte, davacının emanet olarak gönderdiği iadesi yapılmayan bu ürünlerden ötürü 422.741,80 TL alacak talebinde bulunabileceği, davalının ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan inceleme sonucu alınan 02/12/2016 tarihli rapordan, davalının dava tarihi itibariyle davacıya 49.088,97 TL borçlu göründüğü, davacının alacak taleplerini dayandırdığı 21/05/2013 tarih, 46.672,74 TL bedelli ve 30/07/2013 tarih, 746,23 TL bedelli her iki faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının bu faturalardan ötürü davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Davacı ile davalı arasında düzenlemiş yazılı sözleşme bulunmamaktadır. …; davacı ve dava dışı … Ltd. Şti. arasında 27.02.2006 tarihinde düzenlenen ve 02/04/2010 tarihinde yenilenen Yetkili Servis Sözleşmesi’nin 9. maddesi ile …’nin görevlendirdiği “kurum” konumundadır. Davalı taraf savunmasında; yetkili servislerin yaptıkları hizmetler karşılığında alacakları hizmet bedellerini … ile olan anlaşması çerçevesinde müvekkiline fatura ettiğini, müvekkilinin … tarafından verilen onay akabinde hizmet bedelini …’den alarak teknik servislere ödediğini belirtmiş olup, davacı vekilinin dava dilekçesindeki “sözleşme doğrultusunda görevlendirilen kurum olarak tüm ödeme işlemlerinin davalı şirket ile yapıldığına” ilişkin beyanı da savunmayı doğrulamaktadır. Dava dışı … Ltd. Şti. ile davalı arasındaki sözleşme dosyada mevcut değildir. Davacı tarafça … Ltd. Şti. ile davalı arasındaki sözleşme sunulmadığı gibi, davalı tarafın ibraz etmesi veya … Ltd. Şti.’nden getirtilmesi istenerek, yetkili servislerin gönderdiği hizmet bedeli faturalarının davalının ticari defterlerine kaydı halinde …’den onay koşulu aranmaksızın ödeneceği kanıtlanmamıştır. Davalı vekili, davacının verdiğini iddia ettiği hizmetlerin gerekli bilgi ve belgelerini … sistemine gereği gibi girmediğinden … firmasının ödeme yapmayacağını müvekkiline bildirdiğini beyan ettiğinden, davalının 21/05/2013 tarihli 46.672,74 TL ve 30/07/2013 tarihli 746,23 TL bedelli 2 adet faturayı ödeme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Ayrıca her iki fatura kapalı fatura olup, kapalı fatura düzenlenmesi bedelin peşin ödendiğine karine teşkil edeceğinden ( faturanın kapalı fatura olması sebebiyle karineyi re’sen dikkate alan mahkeme kararını onayan Yargıtay HGK”nun 22/04/2015 tarih ve 2013/19-1950 esas 2015/1251 karar sayılı kararı), aksini iddia edenin bu iddiasını ispatlaması gerektiğinden, davacı vekilinin 2 adet faturanın bulunduğu dip koçanı ibraz ederek, faturalar üzerindeki imzanın müvekkiline ait olduğunu doğruladığından, faturalar davalı defterlerinde kayıtlı olsa dahi, yürüyen cari hesap ilişkisinde davalı defterlerinde görünen borcun bu 2 faturaya ilişkin olduğu belli olmadığından, davacının söz konusu 2 fatura bedelinin ödenmediğini dosya kapsamında dayandığı delillerle ispatlayamadığından, Yetkili servislerin yaptıkları hizmetler karşılığında alacakları hizmet bedellerini … ile olan anlaşması çerçevesinde müvekkiline fatura ettiğini, müvekkilinin … tarafından verilen onay akabinde hizmet bedelini …’den alarak teknik servislere ödediğini belirtmiş olması karşısında davalının yetkili servisler tarafından gönderilen faturaları kabul veya itiraz etme hakkının bulunmadığı, bu hakkın … şirketine ait olduğu anlaşıldığından, e-maillerde fatura alacağının kabul edildiği ve fatura bedellerinin ödendiği iddiasının olmadığı, davalı savunmasında olmadığı halde faturanın kapalı fatura olma niteliğinin re’sen nazara alınmasının hukuka aykırı olduğu yönündeki istinaf sebebinin yerinde olmadığı, anlaşıldığından, bu yönlere ilişkin istinaf talebinin reddi gerekmiştir. Davacının 422.741,80 TL bedel talebinin, 908 adet ürünü davalıya … Kargo vasıtasıyla emaneten teslim ettiği, davalının daha sonra geri veremediği ürünler için fatura karşılığı bedel ödediğine ilişkin olup, davalının defterlerinde “tüketici para iadesi” adı altında var olan kayıtların davacı defterlerinde diğer alacak talebine konu faturalar gibi “satış işlemi” olarak kayıt gördüğünden, defterlerin birbirini doğruladığı, bilirkişi raporu ile tespit edildiğinden, incelenen defter dönemleri itibariyle “Tüketici Para İadesi” adı altında 732.121,00-TL ödeme yapılmasının iddialarını doğruladığı iddia edilmiş ise de; defter ve belgeler üzerinde yaptırılan incelemede, davacı tarafın bildirdiği ve getirtilen, … Kargo kayıtlarına göre, 16 adet taşıma irsaliyesinden 10 adedinin dosya, 6 adet irsaliyenin koli açıklaması içerdiği, davalının, dosya açıklaması ile gelen taşıma irsaliyesinin gönderilen faturalar olduğunu, faturalarında davalı defterlerinde kaydının bulunduğunu, kalan 6 kolinin muhtemelen bozuk yada değişime gidecek ürünler olduğu yönünde beyanda bulunulması karşısında, davacının dayandığı Yurt İçi Kargo taşıma irsaliyelerinden, gönderinin dava konusu ürünler ile irsaliyelerine ait olduğunun belirlenemediğinin tespit edildiği, davacı vekiline 08/03/2017 tarihli oturumda; ” dava konusu 908 adet ürünün davalıya gönderildiği … Kargo şubesinin, gönderildiği sevk irsaliyesi ile emaneten alınıp iade edilmeyen ürünlere ilişkin düzenlendiği belirtilen tüketici para iadesi adıyla kaydedildiği söylenen faturalara ilişkin beyanda bulunması, 732.121,00 TL’lik ödeme dayanağı olan faturaları ibraz etmesi, 908 adet ürünü davalıya teslim ettiğini gösteren davalının açık kabulünü içeren e-posta yazışmalarını, dosyaya sunulan 5 adet CD içeriğinden tespit edip sunması için ” kesin süre verildiği, davacı vekilinin verilen kesin süre içinde ara kararını yerine getirmediği, davalı tarafça kabul edilmediği için, yeni süre talebinin 31/05/2017 tarihli oturumda mahkemece reddedildiğinden, firma müdürü …’ün 21.11.2012 tarihli “Yeni Bekleyen Güncel Liste” başlığıyla …@…com uzantılı mail adresinden, ekinde “Kaptan 21.11.212” isimli excel dosyasında başkaca açıklama olmadığından, bu beyanın dava konusu ürünlerin davalı tarafa emanet verildiğini kanıtlamaya yeterli olmadığından ve davacı taraf dosyaya iddialarını ispatlayacak başka delil sunamadığından, talebini ispatlayamadığı tespit edildiğinden bu yöne ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığı tespit edilmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/07/2017 tarih ve 2015/607 E. 2017/825 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 27,90 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 25/03/2021