Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/2181 E. 2022/1529 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2181
KARAR NO: 2022/1529
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/02/2020
NUMARASI: 2013/512 E. – 2020/100 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Borçlu davalı aleyhine Kadıköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden alacakları için icra takibine geçildiğini, davalının 03/11/2004 tarihli dilekçeyle dava alacak konusu faturaların gerçek olmadığından bahisle takibe itiraz ettiğini, müvekkili ile davalı yanın ticari münasebetinin 2002 yılı ile 2003 yılı içerisinde vuku bulduğunu, müvekkilinin demir ticari yapan sayılı firmalardan birisi olduğunu, davalı tarafın müvekkilinden demir saç ve profil demir ve çekme boru gibi ürünler satın aldığını, bu aldığı ürünlerin bir kısmının ise davalılarca kullanılmış olduğunu, davalının fatura borçlarını ödememek için bahanelerle takibe itiraz ettiğini, davalının defter ve kayıtlarında davalıdan satın alınan emtialara ilişkin kayıtlar bulunduğunu, müvekkilleri şirketin takibe mesnet alacağının ticari hayatta çok fazla müracaat edilen cari hesap alacağına dayandığını beyan ederek, icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça alacağına dayanak gösterilen müvekkillerine hitaben düzenlenen faturaların tamamının hayali malzeme konusunda hileli yollardan düzenlenmiş olup ticari defterlere de sahtecilik yolu ile işlendiğini ve geçersiz olduğunu, davalının davacı taraftan malzeme almasını gerektiren bir yatırımı, bu malları kullanacağı hiçbir işi özellikle de inşaatının olmadığını, bu faturalarda yazılı malzemelerden biç birisinin davalı şirkete verilmediğini ve davacıya faturadan kaynaklanan borçlarının olmadığını, dava konusu alacağa dayanak gösterilen faturaların davacı tarafça düzenlenip … ve suç ortakları tarafından şirket muhasebe kayıtlarına işlenmesinin; … tarafından davacıya danışıklı olarak yapılan sahte temliklere müvekkilleri şirket nezdinde zemin hazırlandığını, davalı şirket kayıtlarında yapılan incelemeler neticesinde kayıtlarında davacının dava ve takiplerinde talep ettiğinden daha fazla sayıda sahte faturanın tespit edildiğini, davacı tarafın alacağını cari hesap alacağına dayandırmasına rağmen, davalı şirket kayıtlarında tespit edilen diğer faturalara ilişkin hiçbir talepte bulunulmadığını, davacı tarafça düzenlenen aynı nitelikteki faturaların bir kısmı hakkında alacak iddiasında bulunup diğer bir kısmı için hiçbir talepte bulunulmamasının, davacının iddialarının samimi olmadığını gösterdiği, iddia edilen malların hiçbirisinin davalıya verilmediğini sahte faturalar sebebiyle de müvekkillerinin davacıya hiçbir borcu olmadığını ve davanın reddinin gerektiğini beyan etmiştir. yazılı malzemelerden biç birisinin davalı şirkete verilmediğini ve davacıya faturadan kaynaklanan borçlarının olmadığını, dava konusu alacağa dayanak gösterilen faturaların davacı tarafça düzenlenip … ve suç ortakları tarafından şirket muhasebe kayıtlarına işlenmesinin; … tarafından davacıya danışıklı olarak yapılan sahte temliklere müvekkilleri şirket nezdinde zemin hazırlandığını, davalı şirket kayıtlarında yapılan incelemeler neticesinde kayıtlarında davacının dava ve takiplerinde talep ettiğinden daha fazla sayıda sahte faturanın tespit edildiğini, davacı tarafın alacağını cari hesap alacağına dayandırmasına rağmen, davalı şirket kayıtlarında tespit edilen diğer faturalara ilişkin hiçbir talepte bulunulmadığını, davacı tarafça düzenlenen aynı nitelikteki faturaların bir kısmı hakkında alacak iddiasında bulunup diğer bir kısmı için hiçbir talepte bulunulmamasının, davacının iddialarının samimi olmadığını gösterdiğini, iddia edilen malların hiçbirisinin davalıya verilmediğini, sahte faturalar sebebiyle de müvekkillerinin davacıya hiçbir borcu olmadığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; ” Yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulü ile Kadıköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibine yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %43’ü geçmemek üzere değişen oranlarda yasal faiz işletilmek suretiyle asıl alacak olan 1.217.697,70 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile müvekkili şirket arasında hiçbir ticari ilişki, emtia alım satımı ve herhangi bir sözleşmeye dayanan bir ilişki olmadığını, bu durumun dosyada mübrez belgelerle de sabit olduğunu, davacı şirket ile cari hesap ilişkisi bulunmadığını, davacı şirketin yasa gereği yazılı olması gereken cari hesap sözleşmesini ibraz etmediğini, Dava konusu faturaların sahteliğinin dosyaya delil olarak sunulan İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/79 E. sayılı dosyasında aldırılan bilirkişi raporu ile de sabit olduğunu, Vergi Denetmeni … Tarafından verilen davacı şirketin 2003-2004-2005-2006 dönemlerine ilişkin olan 28-29-30-31 sayılı Vergi İnceleme Raporları incelendiğinde, davacı şirkete bu raporlar doğrultusunda vergi cezaları tarh edildiğinin görüleceğini, bu raporlarla da davacının dayanak yaptığı faturaların yanıltıcı belge olduğunun, sahte olduğunun açık olduğunu, Davacının davasına dayanak yaptığı faturaların sahtecilik yoluyla müvekkili şirket defterlerine kaydedildiğini,su sahte faturaların da dahil olduğu birçok ceza davası ikame edilmiştir. davacı şirketin de dahil olduğu birçok kişinin … ile birlikte sahte çek, sahte bono, sahte temliknameler, sahte fatura düzenleyerek … şirketlerini dolandırmaya çalıştığını, dava konusu yapılan faturaların da bu belgelerden olduğunu, davacının dilekçesinde iddia ettiğinin aksine …’un, hiçbir zaman müvekkili şirketlerde yetkili olmadığını, Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 08.03.2011 tarih ve 2005/107 E. 2011/127 K. sayılı kesinleşen kararında da bu durumun sabit olduğunu, Tek başına fatura düzenlenmesinin alacağı ispata yeterli olmadığını, davacı şirketin, faturalarda yazılı malın müvekkili şirkete teslim edildiği iddiasını da kanıtlayamadığını, davacı tarafın dosyaya delil olarak ibraz ettiği ” sevk irsaliyesi” adı altındaki belgelerin hiçbirinde malı teslim eden kişinin isim, soyad ve adreslerinin bulunmadığını, sahte faturaların sevk irsaliyesinde yazılı araç plakaları incelendiğinde, gelen yazı cevaplarına göre, emtianın bu araçlarla taşınmasının mümkün olmadığının doğrulandığını, Alım faturaları ile satış faturalarının örtüşmediğini, bilirkişi raporunda bu hususun tespit edildiğini, Sevk irsaliyelerindeki isim, imzaların ve fatura dayanaklarının araştırılması gerekirken, yerel mahkeme tarafından bu tespitler dikkate alınmadan eksik incelemeyle hüküm kurulduğunu, Davacı … Şirket yetkilileri ve bazı şirket çalışanlarının dahil olduğu 46 kişi hakkında, şikayet üzerine, Kadıköy 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2009/652 E sayılı dosyasında,” Sahte Resmi Evrak Tanzim Etmek, Hizmet sebebiyle Güveni Kötüye Kullanmak ve Aslen İştirak” suçlarından ceza davası açılmış olup, dosyanın, Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/126 E. sayılı dosyası ile birleştirildiğini, bozma sonrası İstanbul Anadolu 4.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/79 E. almış olup yapılan yargılama sonucu … şirket yetkilisinin vefatı ve diğer yetkilileri hakkında zamanaşımı sebebiyle düşme kararları verildiğini, yapılan temyiz neticesinde dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının esasa ilişkin itirazı neticesinde dosyanın Ceza Genel Kurulu’nda incelemede olduğunu, Davacı şirket yetkililerinin de dahil olduğu, sanıklar hakkında yapılan şikayet üzerine, Kadıköy 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2005/744 E. sayılı dosyasında,” Sahte Resmi Evrak Tanzim Etmek, Hizmet sebebiyle Güveni Kötüye Kullanmak ve Aslen İştirak” suçlarından dava açılmış olup, dosyanın, Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/126 E. sayılı dosyası ile birleştirildiğini, bozma sonrası İstanbul Anadolu 4.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/79 E. almış olup yapılan yargılama sonucu … şirket yetkilisinin vefatı ve zamanaşımı sebebiyle düşme kararlan verildiğini, Tarafımızdan yapılan temyiz neticesinde dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın esasa ilişkin itirazı neticesinde Ceza Genel Kurulu’nda incelemede olduğunu, Dosyada mübrez emsal mahkeme kararlarından görüleceği üzere: sahte temlikname, sahte çek, sahte bonolar ve sahte faturalarla ilgili olarak müvekkil şirketlere açılan davalarda, … grubu şirketlerinin sorumluluğunun bulunmadığının açıkça tespit edildiğini ve davaların müvekkilleri lehine sonuçlandığını, İcra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için alacağın likid olması gerektiğini, dava konusu alacak yargılamayı gerektirdiğinden davacı lehine asıl alacağın % 40 oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, faturaya dayalı icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Taraf defterlerinin incelenmesi sonucunda dosyaya sunulan raporlara göre, takip konusu faturaların her iki tarafın defterlerinde de kayıtlı olduğu, dayanak faturaların geçerlilik unsurlarını taşıdığı tespit edilmiştir. Davalı taraf istinaf başvurusunda ve yargılamanın aşamalarında; faturaların tamamının hileli yollarla düzenlendiğini, ticari defterlere de sahtecilik yoluyla işlendiğini, davalı şirketin finans bölümü çalışanı … ile davacı şirketin birlikte hareket ettiklerini, kasıtlı olarak bu faturaların davalı şirket kayıtlarına işlendiğini, faturaların gerçek bir ticareti yansıtmadığını ileri sürmüş ise de; taraf ticari kayıtları usulüne uygun tutulmuş olmasa da, sahibi aleyhine delil teşkil edebileceği, bu çerçevede, takip konusu faturaların davalı taraf ticari kayıtlarına işlenmiş olması sebebiyle, faturanın gerçek bir borç ilişkisine dayanmadığı ve talep edilebilecek alacak bulunmadığı konusunda ispat yükünün davalı tarafta olduğu, bu hususta İstanbul Anadolu 34.(Kapatılan Kartal 7.) Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/600 Esas sayılı dosyasında, davalı şirket yetkilisi …’ın şikayeti üzerine eldeki davanın davacısı …A.Ş yetkilileri sanıklar ve … hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kamu davası açıldığı, eldeki davaya konu konu icra takibinin dayanağı olan 21 adet toplamda 1.217.697,70 TL bedelli faturalar sebebiyle sahtecilik iddiasından yargılama yürütüldüğü, ancak 28/03/2017 tarihli kararla, zamanaşımı süresinin dolduğundan bahisle sanıklar hakkında davaların düşmesine karar verildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 18.Ceza Dairesinin 25/12/2017 tarihli kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, dosyada mevcut sair delillerin ise, davalı iddialarını ispata yeterli olmadığı, böylelikle davalının iddialarını ispatlayamadığı, davalının ticari defterleri lehe delil olmasa da kendi defterinde kayıtlı borç bakımından aleyhine delil olacağı, dava ve takip konusu faturaların davalı defterinde kayıtlı olmasının faturalar içeriğindeki malın davalıya teslim edildiğine karine oluşturduğu, aksinin mevcut delillere göre davalı tarafından ispatlanamadığı görülmüş olup, Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir. Diğer yandan alacağın faturaya dayalı olması sebebiyle likit ve belirlenebilir olması, icra takibine yapılan itirazın haksız olması hususları birlikte değerlendirildiğinde Mahkemece icra inkâr tazminatına hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Bu sebeplerle davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/02/2020 tarih ve 2013/512 E., 2020/100 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 83.180,93 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 20.795,23 TL harcın mahsubu ile bakiye 62.385,70 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 03/11/2022