Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/217 E. 2021/11 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/217
KARAR NO: 2021/11
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/04/2017
NUMARASI: 2016/1021 E. 2017/411 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali Ticari Nitelikteki Hizmet Söz. Kaynaklanan
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/01/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 2016 yılında ticaret yaptıklarını, davacının davalıya yumurta sattığını, satış bedelinin kısmen ödendiğini, bakiye 10.988,12 TL’nin ödenmemesi üzerine Bursa …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile 30/06/2016 tarihinde icra takibi yapıldığını, davalının icra dosyasına yaptığı itirazında yumurtaların bozuk olduğunu, borca ve ferilerine ayrıca icra dairesinin yetkisine itirazda bulunduğunu, yumurtaların kümesten çıktıktan sonra üç gün içerisinde davalıya satılarak davacının nakliye aracı ile teslim edildiğini, bozuk olma ihtimalinin bulunmadığını, davalının yumurtaların tesliminden sonraki 20-23 gün içerisinde yumurtaların bozuk olduğunu söylediğini, üretimin 26. gününde ürünleri iade etmek istediğini, bu sürede zaten 28 günlük tüketim süresinin dolduğunu, bu şekilde ürünlerin davacıya iadesinin söz konusu olamayacağını her iki tarafında tacir olduğunu, TTK 23/c maddesine göre ihbarın yapılması gerektiğini, davalının gerçek niyetinin yumurtaların bozuk olması değil, yumurtaları satın aldıktan sonraki yumurta spot piyasasının düşmesinden dolayı daha düşük bir fiyata yumurta temin etme olasılığından doğduğunu beyan ederek itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı süresinde davaya cevap vermemiş, ancak vekili aracılığıyla sunduğu 27.03.2017 tarihli beyan dilekçesinde; davacı tarafından satılan yumurtaların bozuk olduğunu, bu durumun davacıya bildirildiğini, davacıya borçlu olmadıklarını beyan etmiş ve bir kısım whatsapp yazışmalarını delil olarak sunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; taraflar arasında dava konusu yumurta satışından kaynaklanan ticari ilişki olduğu, dava ve icra takibine konu edilen cari hesap alacağına ilişkin yumurtanın davalıya satılarak teslim edildiği iddiasının davacı tarafından da kabul edildiği, ancak davacıın kendisine satılan yumurtanın bozuk olduğunu ve yumurta üzerindeki tarihlerin eski olduğunu, bunu davacıya bildirdiklerini, davacının önceleri satılan malı geri almayı taahhüt ettiği halde sonradan vazgeçtiği iddia edilmiş olup, taraflar arasında 2016 yılında yumurta alım satımına ilişkin ticari ilişki olduğu, davacıya 14/05/2016 tarihli fatura ile yumurta tesliminin yapıldığı, davalının dilekçesi ekinde sunduğu telefon dökümleri ve yumurtalara ilişkin fotoğrafların incelenmesinde Y.T 04/05/2016 son kullanım tarihinin yer aldığı, yumurtanın teslim edildiği tarihte zaten son kullanma tarihinin dolduğu, davalının da 23/05/2016 tarihli whatsapp görüntüsü ile davacıya bunu yumurtaların fotoğrafını çekerek gönderdiği ve yumurtaların içinden çıkan tarihin geçmiş olduğunu bildirdiği, davalının da bunu kabul ederek yumurtaları ayıklamasını talep ettiği, devamında davalının koli yumurtaların fotoğraflarını çekerek defaten davacıya gönderdiğini, yumurtaların bozulduğunu belirttiği, davacının yumurtaları alacağını beyan etmesine rağmen almadığını, hatta davalıya bunları elden çıkartmasını tavsiye ettiği, bu durumda davacının, davalıya sattığı ürünlerin satış tarihinde açıkça ayıplı olduğu, davacının son kullanma tarihleri geçmiş yumurtaları davalıya sattığının anlaşıldığı, davacının bu nedenle satış bedelini davalıdan talep edemeyeceği, davalının icra takibine yaptığı itirazın haklı ve yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine, kötüniyet tazminatının reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; süresinde cevap dilekçesi vermeyen davalının, dosyaya sunduğu beyan ve delillere itibar edilemeyeceğini, bunu savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğunu, ıslah yerinde de geçmeyeceğini, Bozuk olduğu iddia edilen yumurtaların davalıya 05.05.2016 tarihinde teslim edildiğini, teslim tarihinin mahkemece 14.05.2016 olarak kabulüne hangi gerekçelerle ulaşıldığının anlaşılamadığını, 14.05.2016 tarihli satışın bir sonraki tarihli satış olduğunu, mahkemece bu hususta hataya düşüldüğünü, Davalının, bozuk olduğunu iddia ettiği yumurtaları 19 gün sonra 23.05.2016 tarihinde bildirdiğini, mevzuata göre yumurtanın 28 gün içinde tüketilmesi gerektiğini, davalının kötüniyetli olarak yasal ömrü bitmekte olan ürünün iadesini yapmak istediğini, Süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını beyan ederek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı istinaf başvurusunda, süresinde cevap dilekçesi vermeyen davalının, dosyaya sunduğu beyan ve delillere itibar edilemeyeceğini, bunu savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğunu iddia etmiştir. Somut davada davalı, usûlüne uygun tebliğe rağmen davaya cevap vermemiş, ancak vekili aracılığıyla sunduğu 27.03.2017 tarihli dilekçe ile beyanda bulunmuş ve bir kısım whatsapp yazışmalarını delil olarak sunmuştur. Dolayısıyla öncelikle tartışılması gereken husus; esasa ilişkin cevap süresi içinde cevap dilekçesi vermeyen davalının yargılama aşamasında delil ileri sürüp süremeyeceği noktasında toplanmaktadır. 01.10.2011 tarihinde yürülüğe giren 6100 Sayılı HMK nın 127. maddesinde: Cevap dilekçesini verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren 2 haftadır. Ancak durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanması çok zor veya imkansız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, bir defaya mahsus olmak ve 1 ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilir . Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhal bildirilir. 128. maddesinde ise: Süresi içerisinde cevap vermemiş olan davalı davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılır. Süresinde cevap dilekçesi vermeyerek münkir durumuna düşen davalı taraf, davacının dava vakıalarını ispat sadedinde ileriye süreceği iddia delillerine karşı bunları çürütücü mukabil deliller ileriye sürebilmek hakkını kaybetmez. Kendisine bu delillerin ileriye sürülebilmesi için son defa bir kesin mehil verilmiş olup da o, müdafaa delillerini yine ileriye sürmemişse, davalı bu delilleri ancak bu takdirde ikame edebilmek imkanını kaybedecektir. (İKİD. 82, s 5669) Medeni Yargılama Hukuku. Üstündağ, 1992) Uygulamada baskın olan görüşe göre: hiç cevap dilekçesi vermemiş olan davalı davacının iddialarını inkar etmiş sayılır İnkar da bir savunma sebebi teşkil eder. Süresinde cevap dilekçesi vermediği için davayı inkar etmiş sayılan davalı, davacının dava dilekçesinde bildirdiği vakıaların doğru olmadığını, m.191 uyarınca ispat etmeye ve bunun için karşı (mukabil delil) göstermeye yetkilidir ve bu karşı delillerle davacının iddiasının doğru olmadığını ispat edebilir. Bu halde mahkeme, davacının iddiasının doğru olmadığını ispat için davalının göstereceği delilleri inceleyip, davacının delilleri ile birlikte takdir ederek (değerlendirerek) varacağı sonuca göre hüküm vermelidir. Yukarıda anlatıldığı üzere davalı sadece davacının dava dilekçesinde bildirdiği vakıaların doğru olmadığını (inkarı) ispat için karşı delil gösterebilir. Yoksa yeni vakıalar ileri süremez. Bu savunmanın genişletilmesi yasağına tabidir. (m.141.)Dava dosyasından anlaşılabilen itiraz sebeplerinin (vakıalar) sonradan (cevap dilekçesinden) ileri sürülmesi m 141 anlamında (yasak olan)savunmayı genişletme değildir. Çünkü hakim dava dosyasından anlaşılan itiraz sebeplerini kendiliğinden gözetmekle yükümlüdür. Somut davada, davacı dava dilekçesinde; davalıya satmış olduğu yumurtaların bozuk olmadığını beyan etmiş, davalı ise davaya cevap süresinden sonra sunduğu whatsapp yazışmalarıyla, satım konusu yumurtaların bozuk olduğuna yönelik karşı delil göstermiştir. Yeni vakıalar ileri sürmemiştir. Bu nedenle savunmanın genişletildiğine yönelik davacı istinaf nedenleri yerinde değildir. Esasa ilişkin istinaf sebeplerle gelince; Gıda mühendisi tarafından dosyaya sunulan bilirkişi raporunda, dava konusu yumurtaların ayıplı olup olmadığı, ayıbın niteliği konularında hiçbir değerlendirme ve tespitte bulunulmamasına rağmen İlk Derece Mahkemesince kararın gerekçesinde, davalıya satılan ürünlerin satış tarihinde açıkça ayıplı olduğu ve son kullanma tarihleri geçmiş yumurtaların davalıya satıldığı yönünde bir kanıya varıldığı görülmüştür. Dosyaya sunulan ürünlere ilişkin görseller incelendiğinde ve davacı taraça yumurtaların 05.05.2016 tarihinde teslim edildiği iddia edilmesiyle birlikte görsellerde ürünlerden bir numunenin son kullanma tarihinin 04.05.2016 olmasına göre ayıbın açık ayıp niteliğinde olduğu, dolayısıyla mahkemece bu yönde yapılan tespitin yerinde olduğu anlaşılmıştır. Diğer yandan dosyaya sunulan bir fatura olmamasına rağmen ürünlerin faturalı bir şekilde 14.05.2016 tarihinde teslim edildiğinin mahkemece kabul edildiği, kabul edilen bu tarihe göre de görselleri sunulan ürünlerin son kullanma tarihinin, teslim tarihinde geçmiş olduğu sonucuna varıldığı ancak, ihbar süresinin denetlenmediği görülmüştür. 6102 Sayılı TTK’nun 23/1-c maddesinde, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcının iki gün içinde durumu satıcıya ihbarla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Somut olayda ticari satıma konu ürünlerin teslim tarihinin gerek davacı iddiası gibi 04.05.2016, gerekse mahkemenin kabulü gibi 14.05.2016 tarihinde teslim edildiği kabul edilse dahi, davalının durumu 23.05.2016 tarihinde yani iki günlük ihbar süresi geçtikten sonra ihbar ettiği sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla davanın kabulü gerekirken yanılgılı gerekçeyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan sebeplerle, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davanın kabulüne dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, 2- 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/04/2017 gün ve 2016/1021 E. 2017/411 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın KABULÜNE, 4- Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan, 674,47 TL harcın peşin alınana 187,66 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 486,81 TL harcın davalıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydedilmesine, 4/b- Davacı tarafından yapılan 29,20 TL başvuru harcı, 187,66 TL peşin harç, 700,00 TL bilirkişi ücreti, 110,00 TL tebligat, müzekkere ücreti olmak üzere toplam1.026,86 TL yargılama giderinin, davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 4/c- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Ücr. Trf.’ne göre 4.080,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 5/b- İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 29,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 114,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 42 nci maddesi ile değişik HMK.m.362/1-a hükmü gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 14/01/2021