Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/2164 E. 2020/160 K. 09.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2164 Esas
KARAR NO: 2020/160
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/06/2020
NUMARASI: 2020/230 D.İş. – 2020/248 K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/10/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati haciz talep eden; dosya borçlusu tarafından 14/03/2020 keşide tarihli, 18/03/2020 ibraz tarihli 90.000,0-TL miktarlı, … Bankası Samsun Şubesi Müdürlüğüne ait 1 (bir) adet çekin karşılığının çıkmadığını, vadesi gelen ve herhangi bir rehinle de teminat altına alınmamış olan alacak açısından, İ.İ.K.’un 257.maddesindeki ihtiyati haciz şartlarının gerçekleştiğini, ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. İhtiyati Hacze itiraz eden … vekili dilekçesinde özetle; yetkisiz mahkemeden alındığından ihtiyati haciz kararına itiraz ettiklerini, müvekkilinin Antalya’da ikamet ettiğini, ihtiyati hacze konu çekin keşide yerinin Samsun olduğunu, muhatap bankanın da Samsun’da olduğunu, ihtiyati haciz kararının İstanbul Mahkemeleri’nden değil müvekkilinin yerleşim yeri olan Antalya Mahkemeleri’nden veya çekin keşide yeri ve muhatap bankanın bulunduğu yer olan Samsun Mahkemeleri’nden alınması gerektiğini ileri sürerek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden … A.Ş. vekili dilekçesinde özetle; ihtiyati hacze konu çekin keşide yeri ve muhatap banka adresinin Samsun olduğunu, müvekkili şirketin yerleşim yerinin Antalya’da olduğunu, ihtiyati haciz kararının İstanbul Mahkemeleri’nden değil çekin keşide yeri ve muhatap bankanın bulunduğu yer olan Samsun Mahkemeleri’nden veya müvekkilinin yerleşim yeri olan Antalya Mahkemeleri’nden alınması gerektiğini ileri sürerek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İhtiyati haciz isteyen vekili itiraza cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında yetki sözleşmesinin mevcut olduğunu bu nedenle yetki itirazının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, yetki itirazının yasaya uygun şekilde ileri sürülmediğini, bankaya ibraz edilen ancak karşılıksız kalan çeke dayalı borcun götürülecek borç niteliğine dönüştüğünü ve alacaklının ikametgahındaki mahkemelerin yetkili hale geldiğini ileri sürerek dilekçesinde belirttiği diğer nedenlerle ihtiyati hacze itirazların reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin itiraz edenler üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, alacaklının borçlulardan alacağı olan 90.000,00 TL’nin tahsilinin ifasını temin bakımından, vaki isteği İ.İ.K.’nın 257. maddesi 1. fıkrasına uygun bulunmuş, alacak rehinle temin edilmemiş ve karşı tarafla üçüncü şahısların muhtemel zarar ve ziyanlarına karşı yeterli teminat da alınmış bulunduğundan, adı geçen borçluların yukarıda gösterilen malları ile alacaklarının; İcra İflas Kanunu’nda gösterilen muayyen tahditler dairesinde ihtiyaten haczine karar verilmiştir. … AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle, mahkeme dosyasından alacaklı tarafından alınan ihtiyati haciz ile davalı şirket hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ihtiyati haciz işlemleri yapıldığını, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/230 D.İş dosyası üzerinden verilen bu karara karşı itiraz edildiğini ancak yetki itirazının reddedildiğini, alınan ihtiyati haczin dayanağı keşide yeri ve muhatap bankasının Samsun; davalı şirketin yerleşim yeri olan Antalya’nın olduğu çekte, öncelikli olarak Samsun Asliye Ticaret Mahkemeleri yetkili olduğu, diğer halde müvekkil şirketin yerleşim yeri olan Antalya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu belirtildiğini, ancak yetkili mahkemenin belirtilmediği gerekçesi ile itirazın reddine karar verildiğini, ihtiyati haciz talep eden tarafından her ne kadar faktoring sözleşmesinde İstanbul Mahkemelerinin yetkili kılındığına dair yetki bulunduğu ileri sürülse de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 2017/2161 E. 2018/723 K. Sayılı ilamında görüleceği üzere; sözleşmede takip konusu çekin açıkça belirtilmediği ve genel olarak belirlenen yetki kaydının kambiyo senetleri açısından geçerli olmaması nedeniyle faktoring sözleşmesinde düzenlenen yetki şartının dikkate alınamayacağını, İhtiyati haciz talep eden tarafından dosyaya sunulan faktoring sözleşmesinde dava konusu çeke ilişkin hiçbir ibare bulunmadığını, bu nedenle istinaf başvurusunun kabulü ile, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 17.07.2020 tarihli, 2020/230 D.İş, 2020/248 K. sayılı ek kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve itiraz doğrultusunda yetki itirazlarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. … vekili istinaf dilekçesinde özetle, mahkeme dosyasından alacaklı tarafından alınan ihtiyati haciz ile davalı şirket hakkında İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ihtiyati haciz işlemleri yapıldığını, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/230 D.İş dosyası üzerinden verilen bu karara karşı itiraz edildiğini ancak yetki itirazının reddedildiğini, alınan ihtiyati haczin dayanağı olarak faktoring sözleşmesi gösterilmeye çalışıldığını, ancak ihtiyati haczin dayanağının çek olduğunu, çekin keşide yeri ve muhatap bankası Samsun, ayrıca davalının yerleşim yerinin Antalya olmasına rağmen İstanbul Mahkemelerinden ihtiyati haciz kararı alındığını, itiraz dilekçesine bakıldığında ihtiyati haciz kararının davalının yerleşim yeri olan Antalya Asliye Ticaret Mahkemelerinden alınması gerektiği; Mahkemenin aksi kanaatte olması halin çekin keşide yeri ve muhatap banka olan Samsun Asliye Ticaret Mahkemelerinden alınması gerektiği belirtildiğini, ihtiyati haciz talep eden tarafından her ne kadar faktoring sözleşmesinde İstanbul Mahkemelerinin yetkili kılındığına dair yetki bulunduğu ileri sürülse de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 2017/2161 E. 2018/723 K. Sayılı ilamında görüleceği üzere; sözleşmede takip konusu çekin açıkça belirtilmediği ve genel olarak belirlenen yetki kaydının kambiyo senetleri açısından geçerli olmaması nedeniyle faktoring sözleşmesinde düzenlenen yetki şartının dikkate alınamayacağını, İhtiyati haciz talep eden tarafından dosyaya sunulan faktoring sözleşmesinde dava konusu çeke ilişkin hiçbir ibare bulunmadığını, bu nedenle istinaf başvurusunun kabulü ile, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 17.07.2020 tarihli, 2020/230 D.İş, 2020/248 K. sayılı ek kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve itiraz doğrultusunda yetki itirazlarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık, verilen ihtiyati haciz kararının yetkisizlik nedeniyle kaldırılması istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İhtiyati hacizde hangi mahkemenin yetkili olduğunun İcra ve İflâs Kanunu’nun 258.’nci maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 50.’nci maddesi uyarınca belirlenmesi gerekir. Anılan maddenin birinci fıkrası “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümleri (HUMK.’nun 9-27) kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir.” hükmünü haiz bulunduğundan, bu hususta Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye ilişkin kurallarının göz önünde bulundurulması gerekir. Kambiyo senetlerinden doğan alacaklar için TBK’nun 89/I ve HMK’nın 10. maddelerinin uygulama yeri bulunmamaktadır. Çeke dayalı alacaklarda yetki, borçlunun yerleşim yeri, ödeme yeri, ödeme yeri gösterilmemişse muhatap bankanın bulunduğu yer, keşide yeri, keşide yeri gösterilmemiş ise keşidecinin ad ve soyadı yanında yazılı olan yer, ciranta aleyhine ihtiyati haciz talep ediliyorsa, cirantanın yerleşim yeri mahkemesi ihtiyati haciz kararı verebilir. Ödeme vasıtası olan ve aranacak borçlardan olan çekin ibrazından sonra çek niteliği ve kambiyo hukukundan kaynaklanan alacağın niteliği değişmez, kısacası ibraz sonucunda çek borcu götürülecek borca dönüşmez. Bu nedenle çek hamili alacaklının ikametgahı yer mahkemesi yetkili olmaz. Çeke dayalı alacaklarda çek ibraz edilse ve karşılıksız kalsa dahi zamanaşımına uğrayana kadar çekin sağladığı üstün hakları muhafaza etmektedir. Yani ibrazı halinde dahi aranılacak alacak vasfını kaybetmez. Aksi takdirde TTK’nun çeke sağladığı hakların uygulanması mümkün olmaz. Bu nedenle; alacaklının ikametgahı Mahkemelerinin yetkili olduğu iddiası da doğru değildir. Somut olayda, alacağın dayanağı çek incelendiğinde ödeme yerinin gösterilmediği, muhatap bankanın Bursa şubesi olduğu, borçluların yerleşim yerinin Antalya olduğu anlaşılmaktadır. HMK nun 17. Maddesinde yer alan yasal düzenleme ile tacirler veya kamu tüzel kişileri aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır. Yetki sözleşmesi yapılmasında tarafların tacir veya kamu tüzel kişisi olması aranmıştır. Sözleşmenin konusunun ticari iş olması gerçek kişilere yetki sözleşmesi yapma imkanı vermemektedir.Somut durumda, ihtiyati haciz talep eden, taraflar arasında factoring sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşmede taraflar arasındaki ihtilaflarda İstanbul Mahkemelerinin yetkili kılındığına dair kayıt bulunduğunu savunmuş ise de, HMK nun 17 maddesinin uygulanması mümkün değildir. Zira ihtiyati haciz talep eden alacaklının dayandığı sözleşme kendisini kambiyo senetlerinden doğan ihtilaflarda değil sözleşmenin objektif kapsamı içinde kalan ihtilaflardaki yetki ile sınırlamıştır. Bu sözleşme referans alındığında uyuşmazlık konusu çekin açıkça bu kapsama dahil edildiğini benimsemek mümkün değildir. Ön ödeme talimatı ve ödeme araçları tevdi bordrosu ile de dayanak çekin sözleşmenin objektif kapsamı içine dahil edildiğini benimsemek olanaklı değildir., Ayrıca sözleşmede takip konusu çekin açıkça zikredilmesi zorunludur. Genel olarak belirlenen yetki kaydı kambiyo senetleri açısından geçerli değildir. Tüm bu açıklamalarla birlikte, değerlendirilmesi gereken bir diğer husus da,HMK 19. maddesidir. HMK’nın 19/2. maddesinde; “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz” şeklinde düzenleme yapılmış olup, yine 19/4. maddede ise; “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili tarafından Bursa veya Antalya yetkili gösterilmek suretiyle, yasanın aradığı şekilde usule uygun bir yetki itirazında bulunulduğu söylenemez. HMK’nın 19/2. maddesi uyarınca, birden fazla yetkili icra dairesi varsa, borçlu yetki itirazında seçtiği icra dairesini bildirmelidir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. HGK’nun 22.09.1976 gün ve 10/1957-2554 sayılı ve 25.12.1987 tarih ve 1987/501103 sayılı kararlarında da benimsendiği gibi, anılan hükümde yetki itirazında bulunana birden fazla yetkili mahkemeyi (icra dairesini) gösterme olanağı yasaklanmamıştır. Yetkili olmaları koşulu ile birden çok yetkili mahkeme (icra dairesi) belirtilmiş olsa dahi, yetkili yeri bildirme yükümlülüğü yerine getirilmiş olur. Ancak, borçlu bu yerlerden birini tercih etmelidir. (Bu yönde bknz. Yargıtay 11 HD. 2015/15232 E. – 2016/525 K.). Somut olayda ihtiyati hacze itiraz edenler Antalya veya Bursa mahkemelerinin hangi gerekçelerle yetkili olduğunu beyan etmiş ise de, açıkça hangi mahkemenin yetkili olarak seçildiğini belirtmemiş olmakla usulünce bir yetki itirazının varlığından bahsedilemez. Bu nedenle ihtiyati hacze itiraz edenlerin yetkili mahkemenin seçildiği yönündeki istinaf itirazı haklı görülmemiştir. Bu durumda, İstanbul Mahkemeleri’nin yetkisiz olduğu ancak usulüne uygun yetki itirazının bulunmaması nedeniyle, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/06/2020 tarih ve 2020/230 E., 2020/248 K. sayılı kararına karşı İhtiyati hacze itiraz eden … A.Ş. Vekili ve … vekili tarafından yapılan istinaf talebinin HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcı ihtiyati hacze itiraz eden … A.Ş. ve … tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde BIRAKILMASINA, 5-Tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 09/10/2020